“Zülmedenlere meyletmeyin (destek olmayın) yoksa size ateş dokunur. Allah’tan başka yardımcınız da yoktur . Sonra yardım da göremezsiniz.”11/113
Değerli Kardeşlerim
Bugün hicri 10 muharrem 1437 Cuma Rabbimiz günlerimiz bereketli kılsın. Muharrem ayı denildiğinde aklımıza hemen hicret ve Kerbela faciası gelmektedir. Evet tarih üzerinde düşünülüp ibret alınsın diye okunmalıdır. Böyle yapılmazsa masal ve hikayeden farksız olur. Rabbimiz Kitab’ında kıssalardan bahsettikten sonra ibret almaz mısınız, akletmez misiniz diyerek bizlere tarihe nasıl bakmamız gerektiğini hatırlatıyor.
Evet tarih tekerrürden ibarettir şeklinde bir sözde vardır bilinen. Aslında Kerbelayı anlamak için, ta Adem ve şeytan, Ademin oğullarından talep edilen kurban kıssalarını idrak etmek önemlidir. Kıssalarda Allah’ın takdir ettiğine razı olmamaktan kaynaklanan, bencillik kokan, ırkçılığı önceleyen anlayışlara dikkat çekildiği görülmektedir. Günümüzde de etrafımızda devam edegelen olayları doğru okumak için Kerbela olayını iyi anlamalıyız. O günün Yezidleri, Ubeydullah bin Ziyadları, Sad bin Ömerleri, Hüseyinleri hatta Kufelileri olduğu gibi günümüzünde aynı kişilikteki şahısları isimleri değişik de olsa mevcuttur.
Kerbela bölgemizde de yürek burkan, gönülleri yaralayan hatıralarıyla değişik etkinliklerle hep anılır. Kerbela maalesef belli bir mezhebin, ekolün sahiplendiği bir olay gibi görülmektedir. Aslında hiçbir Müslüman yoktur ki bu faciadan memnuniyet duyabilsin. İlgisiz oldukları iddia edilen sünni camianın çocuklarına Yezid, Muaviye yada Ebu Süfyan isimlerine hiç rastlanmazken Ali, Hasan, Hüseyin, Cafer, Zeyneb ve Fatıma isimlerini sıklıkla görebiliriz. Sünni camianın olaya yeterince ilgi göstermemesi faciayı Kur’ani açıdan doğru tahlil edememesinden, birazda olayın içine sahabe ve tabiilerden birçok şahsiyetin olmasından kaynaklanmaktadır. Kerbela ne mevlidler okutarak,ne aşura dağıtarak, ne mersiyelerle, ne zincirlerle dövünmekle, ağıtlarla ,ne de üzerinde hiç konuşmamakla anılmış olur.
Evet, Nebinin “Benim dünyadaki reyhanım, çiçeğim “ dediği evladı Resul, masum bebekler dahil Kerbelada hunharca katledildi. Aslında katledilen sadece o değildi. İslam postuna bürünmüş küfür ve şirk çevreleri tevhid ve adalet dini olan İslam'ı katlediyorlardı Kerbelada.. Tarihi kaynaklarda yer alan ifade doğru ise “Yezidin Hüseyinin cansız bedenini muhatab alarak bugün Bedrin intikamını aldık “ sözü tarihin derinliklerine kadar uzanan mücadelenin aslında olayın gerçek yüzüne ışık tutmaktadır. Hz Hüseyin mevcut rejime başkaldırmış, halkı vergilerle sömüren, adaletsiz, paylaşımsız, kayırmacı, rüşvete yağcılığa dayalı, zalim, hilafeti saltanata çevirerek Bizans krallarına, Firavunlara, Nemrutlara taş çıkartacak saraylarda halktan tamamen uzak yaşayan, ama adı
Yine mazlumlar mazlum, yine muztazaflar muztazaf. Günümüzde İslam âlemini yönetenlerin çoğunluğu Yezid ve onun atadığı valiler gibi davranmıyor mu? Firavunların halkları fırka fırka böldüğü gerçeğini Rabbimiz 1400 küsür yıl öncesinden bizlere hatırlatırken, Kerbeladan bu yana ümmetin nasıl bölündüğünü görmüyor muyuz?
Aslında Kerbelayı anmak Hüseyin’i, Yezid’i yani aktörleri anlamaktan tanımaktan geçer. Kerbela bir zihniyetin sembolüdür. Kerbelayı anlamak, Hüseyin’i anlamaktan, Hüseyin gibi olmaktan, yani Muhammedi olmaktan, Vahye sadık kalmaktan geçer. Hüseyinden yana olmak “Doğrayın beni ey kılıçlar, Muhammedin dini hâkim olacaksa” sözünün izdüşümü Kur’an’ın hayata hakimiyeti için mücadeleden geçer.
Hz. Hüseyin’i ve ehli beytini, o Peygamber yarenlerini, Kerbelaya götüren saik ne idi. Hz. Hüseyin Yezid gibi bir sultan mı olmak istiyordu? Saltanatı ondan devralıp etrafını zenginleştirmek mi istiyordu? Yani bir Emevi sultanı gibi mi olmak istiyordu? Yoksa Nebi’nin döneminde yaşanılan asrı saadeti, Peygamberi adalet yönetimini ihya etmek mi istiyordu? Cahiliyye dönemindekine benzer zulüm dolu, insani ve İslami değerlerin hiç edildiği, insanların yapılan haksızlıklara karşı seslerini çıkaramadıkları itiraz edenlerin hemen kellesinin alındığı, ahlaksızlığın, gasbın, talanın, devlet eliyle icra edildiği gayri meşru, hevaya dayalı, saltanat sistemine kıyam için gidiyordu?
Bizler bugün İslam alemi diye bilinen dünyaya bir bakalım kimler hangi rolleri üstlenmektedir. Yezid’e benzer anlayış, yaşantı, söylem içerisinde tahakkümlerini Batılıların batıl desteği ile sürdürmektedirler. Ortadoğudan Uzak doğuya Asyadan Afrikaya bakalım karşımıza nasıl bir manzara çıkacaktır. Hangi ülkede Hüseyni zihniyet iktidardadır. Mısır, Suriye, İran, Irak, Afganistan, Türkiye Libya, Suudi Arabistan, Ürdün, Yemen hangi bir ülkede Allah’ın hükümleri hâkimdir.
Bu ülkelerde halka hükmedenlerin yaşantıları, zihniyetleri, saltanatları, zulümler yasaları Hüseyinden çok Yezide benzemektedir. Onun gibi halkı adam yerine koymamaktadırlar, yoksulu, öksüzü itip kakmaktadırlar, saltanatlarını eleştirenleri acımasızca cezalandırmaktadırlar, darbelerle halkı sindirmekte, kendilerini üstün görüp yönetme işine kendilerini en layık görmektedirler.
Bugün Suriye’de Mısır’da Irak’da çoluk çocuk, kadın, erkek, yaşlı demeden en modern silahlarla, bombalarla, uçaklarla, kendi halklarını katledenler daha çok kimlerin safında yer almaktadırlar. Suriye’de Kafir Esad rejimine karşı direnenleri, Emperyalist Rusya ile beraber, mezhebi ve siyasi saiklerle acımadan katledenler, bombalayanlar sözde mazlumların yanında olduklarını iddia etmekten Hüseyni olmaktan utanmalıdırlar. Bu halleriyle Yezide bile rahmet okutmaktadırlar. Birde zincirlerle ağıt yakarak, mersiyeler okuyarak, törenlerle Kerbela’ya gönderme yapmak hangi vicdana, hangi insani değerlere sığar. Hüseyin’den yana olmak; Onun gibi zülüm kimden gelirse gelsin, vahye kim sırtını dönerse dönsün, mezhebi, meşrebi, ırki görüşleri terk edip hakktan yana olmaktır. İslam adına bizim iktidarımıza biat etmiyorlar gerekçesiyle bize katılmıyorlar diye müslim- gayrimüslim insanları acımasızca katletmek, ancak gözü dönmüş çağdaş Yezidlikle ifade edilebilir. Ya da demokratik laik sistemi ülkelere dayatmak, ve bu sistemin Kur’an’a ters olmadığını, İslami olduğunu iddia etmek, başka seçenekleri çağdışı bulmak Yezid’den yana tavır almaktır.
Gelin hep birlikte hiçbir ırki mezhebi meşrebi ekollere tabi olmadan Allah’ın Kitabını hakem yapıp, tavırlarımızı O’na arz edelim, Kur’an’ın hakemliğine razı olalım. O’na güvenelim. O’na kulak kesilelim.
“Toptan Allah’ın ipine sarılıp ayrılmayın Allah’ın üzerinizdeki nimetini düşünün” (3/103)
“Allah'a ve Resulüne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir .(8/ 46 )
"De ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek (olan) bir kelimeye (tevhide) gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiç bir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız (diğer) bir kısmımızı Rabbler edinmeyelim." Eğer yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahid olun, biz gerçekten müslümanlarız." (3/ 64)
Rabbimiz bizleri, çağın Yezidlerini tanıyıp onlarla Hüseyince mücadele eden, onların zulümlerine direnenlerden eylesin. Amin.
Hayati İsaoğlu
23.10.2015