Pazartesi, Aralık 9, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ Hutbe: Kudüs de, Ümmet de, Ancak Kur’an’a Sarılmakla Kurtulabilir

Hutbe: Kudüs de, Ümmet de, Ancak Kur’an’a Sarılmakla Kurtulabilir

by İlkav Editor
3,9K 👁
A+A-
Reset

        Hutbe: Kudüs de, Ümmet de, Ancak Kur’an’a Sarılmakla Kurtulabilir
        “Ey İman edenler! Sabredin, direnip (düşmanlarınıza) üstün gelin. Cihada hazırlıklı, uyanık bulunun ve Allah’tan korkun ki, başarıya eresiniz.” (Al-i İmran: 200)

        Mescid-i Aksâ ve Kudüs ibretlik ve tehlikeli gelişmelere sahne oluyor. Siyonist teröristlerin belirledikleri programlar doğrultusunda giderek daha da pervasızlaştıkları ve daha önce “bu kadarına cesaret edemezler!” diye tahmin edilen adımları birbiri ardına attıkları görülüyor.  Kudüs’ü tamamen Yahudileştirme ve Mescid-i Aksâ’yı yıkıp Harem-i Şerif bölgesinde Siyon Tapınağı inşa etme faaliyetlerine hız kazandırdıkları bariz bir şekilde görülüyor.
Ümmetin suskunluğundan aldıkları cesaretle taktiklerini değiştirmeden işletiyorlar. Siyonistler bir yandan provokatif eylemlerle sinsi planlarını icraya çalışırken buna karşı Filistin halkının verdiği tepkileri de yeni baskılar, yasaklar ve sindirme kampanyalarının gerekçesi olarak kullanıyorlar. Bu çerçevede İsrail’in Mescid-i Aksâ’yı önce kapatması daha sonra kapılara elektronik dedektörler yerleştirerek girişlere kısıtlamalar getirmesi, Aksâ’nın statüsünü daha önce de Batı Şeria’da bulunan Halil İbrahim Camiinde yaptıkları gibi değiştirmeye, zaman ve mekân olarak bölmeye çalıştığı şeklinde değerlendirildi.
İsrail polisinin, 14 Temmuz Cuma günü sabah saatlerinde Mescid-i Aksâ’nın bahçesinde silahlı saldırıda bulunduğunu iddia ettiği 3 Filistinliyi şehid etmesi ve olayda yaralanan iki İsrail polisinin kaldırıldıkları hastanede ölmesinin ardından Kudüs’te gerginlik arttı.
        Son yıllara gelinceye kadar, çeşitli savaşlara rağmen Mescid-i Aksâ, yaklaşık 800 yıl boyunca hiç kapatılmadı. Harem-i Şerif’in Müslümanların girişine kapatılması uygulamasında dikkat çekici bir planın işlemekte olduğu görülmeli. 2012 yılında toplam 3 kere, 2013’te ise 8 kere kapatılan Harem-i Şerif’e 2014’te tam 76 kez Müslümanların girişi engellendi. Bu son yaşanan olay da aynı planın bir parçasıdır. Müslümanlar sessiz kalır ve bu seyir böyle devam ettiğinde Mescid-i Aksâ’nın önce daha uzun sürelerle ve ardından da bütünüyle kapatılması hiç de sürpriz olmayacaktır.
Filistin halkı onca zorluğa, sıkıntılara, imkânsızlıklara rağmen elinden geleni yapmakta, kadınlarıyla, gençleriyle direnmektedir. Onlar sürekli mücadele alanındalar. İşgal ve kuşatma altındaki Filistin halkıyla birlikte İslam Ümmetinin de Kudüs’e ve Mescid-i Aksâ’ya yönelik Siyonist saldırganlığa karşı harekete geçmesi elzemdir.
Aksâ’ya sahip çıkma sorumluluğu İslam Ümmetinin omuzlarındadır. Bunu bir yandan Harem-i Şerif’in kapatılmasının savaş ilanı olduğunu söyleyip bir yandan da İsrail’in Kanal 10 televizyonuna verdiği demeçte Kudüs’te yeni bir intifâda başlatılmasına karşı olduğunu söyleyen Mahmud Abbas gibi işbirlikçilerden bekleyemeyiz. Sorumluluk Ümmettedir, omuzlarımızdadır. Ne yapabiliyorsak onu yapacağız! Şimdi harekete geçme zamanı! İşgale ve gaspa karşı hiç olmazsa sesimizle-soluğumuzla karşı durma, direnen kardeşlerimizin yanında olduğumuzu haykırma zamanı!
Bilelim ki, Mescid-i Aksâ neden bu haldeyse, işgal altındaysa ümmet de onun için bu zulüm ve zillete muhataptır. Kendimize sormalıyız; birinci kıblemiz Mescid-i Aksa ve Kudüs neden 69 yılı aşkındır işgal altında ve kurtulamıyor? Hemen ikinci bir soru daha soralım. Ümmet neden yüzyıllardır bu kadar zulüm ve zilletin altındadır? Başka soru daha; Mescid-i Aksa Mü’minler için neden mübarek ve değerlidir? Ümmet daha önce neden izzetli, galip ve muzafferdi?
İşte bütün bu soruların cevabında hep Kur’an vardır, Hablullah’a topluca sarılıp sarılmamakla ilgili halimiz vardır. Çünkü Allah bu mescidi mübarek kıldığını Kur’an’da beyan etmiştir de ondan. Yani Kur’an’daki bu beyan sebebiyle Mescid-i Aksâ mukaddestir, değerlidir. Aynı şekilde ümmete izzet ve şeref, anlam ve değer kazandıran da aynı kitap Kur’an-ı Kerim’dir. O zaman apaçık bir şekilde ortaya çıkıyor ki, Mescid-i Aksâ’nın işgal altında olmasının sebebi de, ümmetin zulüm ve zillet altında olmasının sebebi de aynıdır. Ümmet uzun tarihî süreçte Kur’an’ı mehcur/terk edilmiş bırakarak, Rasulün ve ilk Kur’an neslinin güzel örnekliğinin mücadele sünnetinden uzaklaşıp önce geleneksel cahiliyeyi üreterek, sonra da modern cahiliye ile uzlaşarak, Allah’ın yardımına müstahak olacak halini kaybetmiştir. Bu süreçte tevhîdî niteliğini ve vahdetini kaybederek parçalanmış, birliğini, zindeliğini ve gücünü kaybederek sömürge olmaya, zulüm altına girmeye ve zillete sürüklenmeye müsait hale gelmiştir.
        Şimdi, hem öncelikle Ümmetin, sonra da ümmetin izzetiyle özdeş olan Mescid-i Aksâ’nın kurtuluşu da, Ümmetin kurtuluşu ve izzetli günlere dönmesi de Kur’an’ı ve sünneti terk etme büyük sapmasından dönmesine bağlıdır. İnşâAllah, Ümmet tarihî süreçte üretip tutunduğu,  kendisini zillete düşüren cahiliye iplerini bırakıp, yeniden Hablullah olan Kur’an’a topluca sarılmayı başarabilir ve yeniden vahiyle inşâyı gerçekleştirebilirse, izzetli ve şerefli günler inşâAllah geri gelecek ve tevhid akîdesinde vahdetini sağlamış ümmete Allah’ın izni ve yardımıyla hiçbir güç galip gelemeyecektir. İşte o gün, ikisi de kuruluşlarından itibaren hep mazlum yerli halkların kanlarıyla beslenen vampir devletler olan, ikiz terör devletleri ABD ve İsrail de, onların destekçileri olan diğer emperyalist güçler de bu kadar cüretkâr ve cesaretli olmayacaklardır. İşte bütün bu zalimler, katiller, işgalciler, Ümmet Kur’an’a yeniden sarılıp Allah’ın yardımına ve izzete kavuştuğu gün, inşâAllah kaçacak delik arayacaklardır. Çünkü hadlerini bildirip terbiye edecek, gerektiğinde cezalarını verip cehenneme uğurlayacak İslam Ümmeti Allah’ın va’dettiği yardımını hak ederek, O’nun izniyle mutlaka galip gelecektir.
Ümmetin onuruyla özdeş olan ve işgal altında bulunan Mescid-i Aksâ da işte o zaman yine Allah’ın izni ve yardımıyla kurtulacak, tekrar Kur’an’ın gölgesinde Mü’minlere kucak açmaya devam edecektir. Filistin, Suriye ve Mısır halklarını katleden, mübarek mescidleri işgal altında tutan terörist İsrail’in de, despot Ba’s rejiminin de, katil ABD’nin de, onların maşası olan Mısırlı darbecilerin de zelil olduğu, ağır yenilgiler aldığı görülecek, bölge halkları üzerindeki tahakküm ve zulümleri inşâAllah son bulacaktır.
        İşte bir yandan bu izzetli geleceğe taşıyacak tevhid yolunun taşlarını sabır ve azimle döşerken, diğer yandan da bu davanın top yekûn ümmetin davası olduğu bilinciyle, hepimizin ortak davasını zayıf bırakılmış cılız omuzlarında şerefle ve büyük fedakârlıklarla taşımaya çalışan Filistinli kardeşlerimizin yanında yer almalıyız. Allah onlardan razı ve yardımcıları olsun, bizleri de bu fedakâr kardeşlerimizin yardımcıları kılsın. Bunun için, başta dua olmak üzere, çok boyutlu maddî ve manevî yardım ve desteklerde bulunmamız gerektiğini idrak edip gereğini büyük bir sorumlulukla ve ibadet bilinciyle yerine getirmek üzere sürekli seferberlik halinde olmalıyız.
                                                                                                                              21.07.2017
                                                                                                                Hazırlayan: Emrullah AYAN

 
   

 

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon