Salı, Ekim 8, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ Hutbe: Hayat İman ve cihaddır

Hutbe: Hayat İman ve cihaddır

by İlkav Editor
438 👁
A+A-
Reset

Hutbe: Hayat İman ve cihaddır

“Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi size? Allah'a ve Peygamberine iman edersiniz, Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla cihad ederseniz! İşte bu, eğer bilirseniz sizin için daha hayırlıdır.” (Saf: 10, 11)
Kıymetli Müslümanlar bugün Hicri Cemaziye’l-Evvel ayının 25’i 1445/Cuma. Rabbimiz bizleri hayatın tamamını Allah’a tahsis ederek, rızasını kazanan bahtiyarlardan eylesin.
Her insana sunulanlar veya sahip olduğu imkânlar değişiklik arz edebilir. Şu zamanda veya mekânda yaşıyor olmak da insanın belirleyebileceği konular değildirler. “Sizi, biraz korku, açlık, mallardan, canlardan, ürünlerden yana eksiltmekle imtihan ederiz. Sabredenleri müjdele!” (Bakara:155) buyuran Allah Teâlâ insanların değişik şekil ve durumlarla imtihan edileceğine işaret etmektedir. Meselenin özü imtihandır. Ve bize düşen hangi hal ve durumda olursak olalım Rabbin iradesine teslimiyet göstermektir. İbrahim (a) gibi ateşe, Yusuf (a) gibi zindana, Hendek ashabı gibi ateş çukurlarına atılsak da sabredip, direnip Allah’a tevekkül edip çelik gibi imanla mücadeleye kaldığımız yerden devam etmek gerekir. Çünkü hayatın tamamı kulluğun sınırları içinde olup, Allah’a adanma ameliyesidir. Allah için yaşamak da, Allah için ölmek de birdir. O kardeşlerimize bu imanı ve cesareti veren ruh; “sizin hayatı ve şarabı sevdiğiniz kadar ölümü seven bir ordu ile geldim” diyen Halid bin Velidlerin ruhudur. Onlar için şehadet ile yaşamak arasında bir fark yoktur. Bu durumu o müşrik ve siyonist kafa bu seküler dünya anlayamaz.
Gazze’li kardeşlerimiz nerede ise 1 asırdır bu savaş ve işgal ortamında hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Müslümanların izzetini savunuyorlar, temsil ediyorlar. Onlara üzülmek acımaktan ziyade bu vesile ile kendimizi sorgulamalıyız. En azından bizler verilen bu mücadeleye bir destek verebiliyor muyuz? “Şarktaki bir Müslümanın ayağına bir diken batsa garbtaki Müslüman hisseder, acı duyar” nebevî uyarısı bizlere bir şeyler yaptırıyor mu? Yoksa gaflet ile duyarsızlık ile herkes keyfine, zevkine devam mı ediyor? Tüm dünya müstekbirlerinin ve çömezlerinin desteği ile siyonist zalimler Gazze’ye iki aydır geceli-gündüzlü saldırırken, hatta Gazze’yi haritadan silme planları yaparken o kardeşlerimiz orada hem yaşadıkları bölge olduğu için, hem Mescid-i Aksâ için, hem de ümmetin onuru için mertçe direnmektedirler, hatta siyonist katillere büyük zayiatlar vermektedirler. Ama hâlâ dünya insanlığının bireysel protesto ve tepkilerinin dışında ne batılı ülke yöneticilerinden, ne de İslâm dünyasının entarili ve entarisiz idarecilerinden ciddi, somut adımlar atılmaktadır. İdareciler hâlâ kınama ve tel’inlerle geçiştirmeden öte bir şey ortaya koymamaktadırlar. İsrail ile hâlâ ticârî anlaşmalar çerçevesinde ilişkiler fiilen devam etmektedir. Bu çerçevede Mersin ve diğer limanlardan gıda, çelik vb. ürünler İsrail’e sevk edilmektedir. Türkiye elçiliği İsrail’de görevine devam etmektedir. NATO ve ABD üsleri faaliyetlerini sürdürmektedir. Bunlar devam ederken İsrail’e ve Netanyahu’ya en ağır sözleri söylemek hiçbir anlam ifade etmez, inandırıcı da olmaz.
Yani kısacası; 7 Ekim öncesi hangi ülke İsrail’le nasıl bir ilişkide ise şu anda da aynı ilişkiler devam etmektedir. Yani İsrail’e ABD ve Batılılar fiilen lojistik olarak destek verirken, İslâm ülkeleri de kınayarak ancak ticârî, siyâsî ve askerî ilişkilerini sürdürmek sureti ile dolaylı destek vermektedirler. Tüm bunlar hem Gazze’li kardeşlerimizi hem bizleri üzmektedir.
Değerli Kardeşlerim, Allah’a nasıl kulluk yapılacağını, fiili işgal durumunda nasıl bir mücadele edileceğini, kültürel ve zihnî işgal durumunda nasıl hareket edileceğini Rabbimiz Kitabında, Rasullerin hayatlarından en ince detaylarına kadar örneklemektedir.
Mesaja davet, eş ve çocukların itaatsizliklerinde geliştirilecek tavır, sevgi ve velayetin mahiyeti, zorba iktidarlarla mücadele, dünya nimetlerinin ve yönetimin değerlendirilmesinde ölçü, baskı ve zulüm ortamlarında verilecek mücadele ve bunlar gerçekleştirilirken gösterilecek sabır ve direnç, Allah’a dayanmak, umudu kaybetmemek, kardeşliğin tesisi ve örneklemesi tüm nebilerin ve sahabenin hayatından çıkarımlarla bizlere yol göstermektedir. Yeter ki Kur’an’dan ve Allah’ın Rasul’ünden dosdoğru istifade edelim. Kitab’a iyi niyetle yaşamak için yaklaşalım. Dünya ve iktidar nimetlerine kendimizi kaptırıp Allah’a kulluk görevini ertelemeyelim. Unutmayalım ki dünya nimetleri kısa, aldatıcı ve geçicidir, âhiret güzellikleri ise gerçek ve süreklidir.
Bazı şekilsel ve bireysel ibadetleri yerine getirdiğimizi düşünerek rehavete kapılmayalım. Allah’a kullukta istikameti, istikrarı elden bırakmayalım. Ne güzel buyurmuş Mevlamız: “Ey insanlar, size Rabbinizden bir öğüt, göğüslerde olan (sıkıntılar)a şifa ve iman edenlere bir yol gösterici ve rahmet gelmiştir.” (Yunus: 57)
Ne mutlu bu hidayet ve rahmetten istifade edenlere…
08.12.2023
Hazırlayan: Hayati İSAOĞLU                                                                      

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon