Çarşamba, Şubat 5, 2025
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ Hutbe: Hayat ve Ölüm İmtihan İçindir

Hutbe: Hayat ve Ölüm İmtihan İçindir

by İlkav Editor
142 👁
A+A-
Reset

Hutbe: Hayat ve Ölüm İmtihan İçindir
“O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” (Mülk: 2)  
Kardeşlerim, bugün Hicrî Recep ayının 3’ü 1446/Cuma
İnsan, sadece Allah’a ibadet ve kulluk yapmak üzere yaratılmış olup dünyada geçireceği süreyi doldurduktan sonra ölümü tadacak ve sonunda da hesabını vermek üzere mahşer yerinde hazır edilecektir.
Ölüm ve hayat insanlardan hangisinin daha güzel ameller yapacağını sınamak için yaratılmıştır. O halde hayat anlamsız bir varoluş olmadığı gibi, ölüm de sonu hiçlik olan bir yok oluş değildir.Ölüm, yeni hayatın başlangıcı, gerçek ve sonsuz âhiret hayatına uyanış anlamı taşımakta, geçici imtihan dünyasından, ebedî varlık alanına geçişte bir dönüm noktasını teşkil etmektedir. Rasul (S)’in ifadesiyle ölüm, aynı zamanda bir uyarıcıdır.
Rabbimiz, dünya hayatının kısa, geçici, az bir geçimlik olduğunu, bir oyun, eğlence, süs, bir öğünme, mal ve evlat çoğaltma yarışından ibaret olduğunu beyan eder. Rabbimiz, tüm bunların ölümle anlamını yitireceğini hatırlatarak bizi uyarıyor. İnsanların peşine takıldıkları ve büyük bir hırsla çoğaltma yarışına girdikleri dünyanın süsleri sonunda yok olup gidecektir. Akılsızca bu yarışa kendini kaptırıp Allah’ı, âhireti, hesabı ve yaratılış gayesini unutup ihmal edenler, mutlaka ölüp Rablerine geri dönecekler ve tüm bu peşinden savruldukları şeyleri de, kendilerine hiçbir fayda vermemek üzere geride bırakacaklardır.
Rabbimiz, “âhiret yurduna gelince, âhiret yurdunun asıl hayat olduğuna dikkat çektikten sonra rahmeti gereği, kullarının bu hakikati bilmelerini ve ona göre davranarak hüsranla karşılaşmamalarını istemektedir. Gerçek hayat olarak nitelediği âhirette, dünyadayken tutulan ve takip edilen, tâbi olunan yolların iki karşılığının olacağına dikkat çekerek, merhametle kullarını uyarmaktadır. Dünyadayken takip edilen yolların âhiretteki karşılıklarından birisi “Allah’ın mağfiret ve rızası”, diğeri ise “Allah’ın şedid azabı”dır. O halde dünyadayken tâbi olup takip ettiğimiz yollara dikkat etmeliyiz. Kur’an’ın ve Rasulullah’ın (S) rehberliğini yaptığı “Nur” ve “Sırat-ı Mustakîm” olarak nitelenen “Hidayet” yolunu takip edenler, hayatlarını bu istikamette değerlendirenler, âhirette Allah’ın mağfiret ve rızası ile muhatap olurlar. “Zulumât” olarak nitelenen batıl, karanlık, “Dalâlet” yollarına tabi olanlar, kulluk, âhiret ve hesap bilincinin gereğini yerine getirmeyip dünyayı ve dünyanın süslerini belirleyici kılanlar, imtihanı kaybederek, âhirette Allah’ın şedid azabına muhatap olacaklardır. Bu sebeple, son pişmanlığın fayda vermediği bu son anda, “ah vah” edip, “keşke”lerle kahrolup sızlanmaktansa bizi sürekli takip eden ve her an yakalayabilecek olan ölüm gelip çatmadan hazırlık yapılmalı, kulluk ve itaat sadece Allah’a tahsis edilmelidir. Kulluk merkezli bir hayat düşüncesine sahip olunmalı, adalet ve tevhid yolunda salih ameller yapılarak, imtihan alanı olan dünya hayatı Allah’ın rızasını kazandıracak ölçülerde yaşanmalıdır.
Ölüm, âhiret ve hesap sanıldığı gibi çok uzakta olmayıp her gün ve her an hemen yanımızda bizi takip etmekte, herhangi bir vesileyle de bizi her an kuşatıvermeye hazır beklemektedir. O halde geç kalmadan, sürekli ve istikrarlı bir biçimde, yaratılış gayemize uygun, kulluk merkezli bir hayatı ikâme etmeliyiz. “Yaratmanın da emretmenin de Allah’a ait olduğu”bilinciyle hayatımızı, hukukumuzu ve ahlâkımızı düzenleyen Allah’ın hükümlerini esas almalıyız. “Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir” hükmünün şahidliğini teşkil edecek bir hayatı yaşamaya sadakat göstererek, “Sırât-ı Mustakîm”in tavizsiz, sebatkâr ve ilkeli müdavimleri olmayı başarmalıyız. Dünya hayatının çok kısa, geçici bir imtihan alanı, asıl ve ebedî hayatın âhiret yurdu, hesabın ise kaçınılmaz olduğuna yakîn bir imana sahip olanların, bu dünyanın geçici nimet ve süsleri uğruna, sonsuz ve kalıcı âhireti feda etme yanılgısına düşmeleri mümkün değildir.
Dünyevîleşme; insanları kuşatıp önüne katan, değerlerini, ölçülerini öğüten, kimliğini, kişiliğini yok edip eriten, Rabbine kulluğu, yani yaratılış gayesini, âhireti, hesabı unutturan yahut ikinci plana attırıp, ihmal ettiren bir belâ ve musibettir. Bulaşıcı bir hastalık gibi kolayca sirayet edip yayılan, şeytanın insanları aldatmak maksadıyla en etkin ve en yaygın bir biçimde kullandığı bir saptırma aracıdır.
Zenginleşme, iktidar olma, makam-mevki elde etme, kariyer yapma ve şöhret, şehvet uğruna ihtirasla, pek çok “Müslüman”, ilke, değer, ölçü ve kimliğini kolayca feda edebilmekte, bunları elde etmeyi birinci plana geçirip, belirleyici kılabilmektedir. Bu dünyevî hedeflere ulaşabilmek için kulluğun pek çok kısmı ihmal edilebilmekte, bu dünyevî hedeflere ulaşmayı engellemeyecek kadar Allah’a kulluk yapılmaktadır. Halbuki, mü’minin hayatında, iman ettiği değer, ilke, ölçü ve hükümler belirleyici olmalıdır. Sözü edilen dünyevî beklentiler, hedefler ise, Hududullah çerçevesinde kalarak, yani Kur’an’ın ve kulluğun belirleyiciliğinde ne kadar elde edilebilmesi mümkünse o kadarla yetinilmeli, aşırı gidilmemelidir.
Ölümün bizi yakaladığı o son anda, artık geri dönüş ve tövbenin imkânsız hâle geldiği dünyanın bitiş noktasında, “elhamdülillah iyi ki yapmışım” diyeceğimiz şeyleri yapmaya çalışmalıyız. “Keşke yapmasaydım” yahut “keşke yapsaydım”dedirtecek anlamsız pişmanlıklara düşmekten ancak hayattayken yapacağımız doğru tercihlerle kaçınabiliriz. Bu sebeple; Allah’ın rızasını kazanmak niyetiyle hayatımızı düzenlemek, bizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak üzere indirilmiş Kur’an’ı; anlamak, öğüt almak ve onunla ahlâklanmak için okumalı, Allah’ın vahiyle koyduğu ölçüler içinde kalarak ve Allah Rasulünün güzel örnekliğini rehber edinerek iman-amel bütünlüğü içinde hayatımızı anlamlı kılmalıyız. Allah’a, insanlığa, toplumumuza, kendimize ve tabiata karşı mesuliyetlerimizi, arzda halife kılınmanın, yüklendiğimiz emanetin ve Rabbimizle olan ahdin gereklerini geç kalmadan yerine getirmenin çaba ve gayreti içine girmeliyiz.
03.01.2025
Hazırlayan: Emrullah AYAN

1 yorum

Ahmet Özer 3 Ocak 2025 - 19:45

قَالَ تَعَالَى: وَكَيْفَ تَكْفُرُونَ وَأَنتُمْ تُتْلَى عَلَيْكُمْ آيَاتُ اللّهِ وَفِيكُمْ رَسُولُهُ وَمَن يَعْتَصِم بِاللّهِ فَقَدْ هُدِيَ إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
آل عمران 101
Size Allah’ın ayetleri okunup dururken ve Allah’ın elçisi de aranızda iken nasıl kâfir olursunuz? Kim Allah’a sımsıkı bağlanırsa, kesinlikle doğru yola iletilmiştir.

Yani iman için gerekli bütün şartlar mevcutken müminin küfre dönmesi büyük bir cürümdür. Her ne kadar Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bedenen ve cismen aramızda olmasa da onun sünneti ayakta ve hayattadır. Allah’ın ayetleri ve O’nun Resulü’nün hidayete erdiren fiili önderliği bu gün de vardır.

وَمَٓا اٰتٰيكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهٰيكُمْ عَنْهُ الحشر ٧
Hz. Peygamber, size ne getirdiyse onu alın ve neyi de yasakladıysa onu da terk edin.

وَمَا لَكُمْ لَا تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالرَّسُولُ يَدْعُوكُمْ لِتُؤْمِنُوا بِرَبِّكُمْ
الحديد 8
“Size ne oldu ki, Peygamber sizi Rabbinize iman etmeye davet ettiği halde Allah’a inanmıyorsunuz?”

İslam dini, dün de, bu gün de insanlığın iyiliği ve huzuru için vardır. En büyük sorun bizim dinde keyfi davranmamızdır.

وَاعْلَمُوا أَنَّ فِيكُمْ رَسُولَ اللَّهِ لَوْ يُطِيعُكُمْ فِي كَثِيرٍ مِنَ الأَمْرِ لَعَنِتُّمْ الحجرات 7
Bilin ki, içinizde Allah’ın elçisi vardır. Şayet o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz.

إِلاَّ تَفْعَلُوهُ تَكُن فِتْنَةٌ فِي الأَرْضِ وَفَسَادٌ كَبِيرٌ
الأنفال 73
Eğer siz onu (Allah’ın emirlerini) yerine getirmezseniz yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat olur.

İslâm dini başta itikad, ibadet, ahlak, muamelat, siyaset ve ekonomi olmak üzere A dan Ze ye kadar ferdin, ailenin, toplumun ve devletin yapısını teşkil eden kanunlar mecmuasıdır. Asıl olanda bu temel esaslara uymaktır. Onları kendimize uydurmak değildir.

Allah razı olsun hocam…
İlminizden faydalanmayı bize nasip etsin…

Reply

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon