Cumartesi, Temmuz 27, 2024
Ana sayfa HABERLER İLKAV’DA KURBAN BAYRAMI NAMAZI VE BAYRAMLAŞMA COŞKUSU

İLKAV’DA KURBAN BAYRAMI NAMAZI VE BAYRAMLAŞMA COŞKUSU

by İlkav Editor
1,1K 👁
A+A-
Reset
İLKAV’DA KURBAN BAYRAMI NAMAZI VE BAYRAMLAŞMA COŞKUSU
 
İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı-İLKAV Konferans Salonu sabahın erken saatlerinde Kurban Bayramı namazını kılmak isteyen mü’minlerle doldu. Korona Virüs tedbirlerinden dolayı maske ve mesafe kuralları göz önünde bulundurularak Mü’minlerin Bayram namazını kılmalarının ardından bayramlaşma merasimi çok samimi görüntülere sahne oldu. Bayram namazından önce Yıldırım AK’ın sunduğu bayram vaazında AK şu konulara değindi: Bu günler İslâm kültüründe manevi duyguların zirve yaptığı günlerdir. Ayet ve hadisler ile Zilhicce'nin ilk on günü dolu dolu yaşanılması gereken, adeta
kaçırılmaması gereken zaman dilimlerindendir.
Şöyle ki;
1-Hac ibadeti kulluğun bir nişanesi ve Âli İmran: 97  âyeti ile Allah'ın insanlar üzerindeki hakkı olarak Hac vurgulanmıştır. Sapa sağlam bir örneklik olarak Hz.Ademden günümüze kadar mü’minlere bir fariza olarak uygulana gelmiş tam bir takva amelidir.
2-Kurban ibadeti yine Hz. Âdem'den günümüze uygulanan kulluğun, teslimiyetin nişanesi ve idrakin sembolü olurken, Hz. İbrahim ve İsmail ile tüm zamanlarda yaşayacak olan mü’minlere “usvetun hasenetun” (güzel örnek) olarak baki kalmıştır.
3-İnfak ibadeti, her kurban Allah'a adanmış yönünün yanında ihtiyaç sahiplerinin gözetildiği ve kardeşliğin pekiştiği bir ibadettir. 
4-Bayramlar küslüğün giderildiği, kardeşliğin yeniden daha güçlü inşa edildiği sevinçli günlerdir. Kinler yutulur, öfkeleri dindirilir, bencillikler yerini Allah'ın rızası uğrunda kendini hesaba çekmeye ve ilk uzanan el olma gayretine sevkeder. Hayırlı bayramlar.
Bizim bütün işlerimizin başı da sonu da Allah'ı hamd ile tesbih etmektir. Ve’l-hamdu lillahi rabbi’l-âlemîn…
Bayram namazının kılınmasının ardından da Emrullah AYAN, aşağıda tam metnini verdiğimiz hutbesini irad etti.
 
Hutbe: Bayramlar ve Mü’minler
“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’a karşı sorumlu davranın ki, O’nun merhametine mazhar olasınız!” (Hucurât: 10)
Kardeşlerim, bugün Hicrî Zilkade ay’ının 10’u 1442/Salı
İman ve Salih amel üzere Allah’ın rızasına uygun bir hayatı yaşarsak işte o zaman âhiretimiz de bayram olur diyelim. Buruk bayramlardan birini daha idrak etmiş bulunmaktayız. Neden buruk sorusu bile
zaid bir sorudur. İslâm dünyasının hal-i pürmelâli ortadadır. Arapçada el-Iyd; bayram, kutlu gün, neşeli, mutlu gün anlamlarına gelir. Bayramlar neşe ve sevinç günleridir. Hemen hemen her dinin ve toplumun kendine has bir bayramı veya bayramları vardır. İslâm ümmetinin de iki bayramı vardır. Bunlar bütün
 
İslâm âleminde kutlanan Ramazan ve Kurban bayramlarıdır. İslâm kardeşliğinin perçinlendiği bu mübarek günler, Müslümanların sevinç ve mutluluk günleridir. Nitekim Hz. Peygamber Mekke’den Medine’ye hicret ettiği zaman Medinelilerin iki bayramı olduğunu öğrendi. Medineliler bu bayramlarda oyun oynar ve eğlenirlerdi. Bu durumu gören Hz. Peygamber (S), “Allah Teâlâ size kutladığınız bu iki bayrama bedel olarak daha hayırlısını, Ramazan ve Kurban Bayramlarını lütuf olarak vermiştir ” buyurur. (Ebu Davud, Ahmed İbn Hanbel) Bu bayramların neşe ve sevinç günleri olduğunu yine bizzat Hz. Peygamber ifade etmişlerdir. Buharî’nin Hz. Âişe’den rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Hz. Âişe (R. Anhâ) şöyle anlatmıştır:
“Bir defasında, Kurban Bayramı’nın ilk günlerinde Hz. Peygamber yanıma girdi. Yanımda, ‘Buas’ ezgilerini def çalarak okuyan iki kız vardı. Yatağına uzanıp, yüzünü çevirdi. Derken babam Ebu Bekir içeri girdi. ‘Bu ne! Rasulullah’ın
yanında şeytan çalgıları mı? ‘ diyerek beni azarladı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (S) ona dönerek, ‘onlara dokunma!’ buyurdu. Ben de babam bir şeyle meşgul olunca kızlara işaret ettim onlar da çıktılar.” (Müslim) Yine Hz. Âişe (R. Anhâ) “ Yine bir bayram günü Habeşîler kalkan ve oyunu oynuyorlardı. Bunlara bakmak için ya ben Hz. Peygamber’den izin istedim veya o ‘bakmak istiyor musun? ‘ diye bana sordu (iyice hatırlamıyorum) ben ‘evet’ dedim. Bunun üzerine beni arkasında yanağım yanağına değecek şekilde ayaküstü durdurup, oyun oynayanlara ‘haydi devam edin Erfideoğulları!’
buyurdu. Nihayet ben usanınca ‘artık yeter mi?’ diye sordu. ‘evet’ dedim. ‘öyleyse git!’ buyurdular.’’ (Buharî; Iydeyn,2)
Buharî’nin diğer bir rivayetinde, söz konusu hadisede Hz. Ebu Bekir’e (R.A) “Ya Eba Bekir! Her ümmetin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır” buyurmakla bu günlerde yapılacak meşru eğlence ve sevinç gösterilerine cevaz vermişlerdir.
Çocuklar, bilhassa çocuklar unutulmamalıdır. Bayramlarda öksüz, yetim ve fakir çocuklar sevindirilir. Akraba eş ve dost ziyaretleri yapılarak, hal ve hatırları sorulur. En önemlisi, aralarında dargınlık olanlar barıştırılır. Yüce Allah’ın ihsan ve rahmetinin tecellisine de sebep olan bu bayramların diğer yönden sosyal hayatta bu tür faydaları gayet açık görülmektedir. Biteviye akıp giden sosyal hayatın tekdüzeliği ve yoğunluğu bayram gibi önemli günlerde kesilerek fakirler hatırlanmakta, yetimler sevindirilmektedir. Bu şekilde İslam’ın emrettiği gerçek kardeşlik sözden fiile geçirilmektedir.
Rabbimiz Kur’an’ında şöyle buyurur:
“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’a karşı sorumlu davranın ki, O’nun merhametine mazhar olasınız! “ Bu ayette iki noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Birincisi âyetin başındaki “innema”
edatı, mü’minlerin kardeşliği dışındaki her türlü ihtimali dışlar. Bu kardeşliğin tek çimentosu vardır o da imandır. Şu halde iman çözülmeden bu kardeşlik çözülemez. Bu kardeşliğe sadece hayatta olanlar değil, âhirete göçenler de girer:
“Derler ki: ‘Rabbimiz! Bizi ve bizden önce imanla göçüp gitmiş olan kardeşlerimizi bağışla! “ (Haşr: 10)
 
İkincisi zedelenen kardeşlik ilişkilerini düzeltmek her mü’minin imânî görevidir. Rasulullah (S) şöyle buyurur: “İman etmedikçe Cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş sayılmazsınız.” Başka bir hadis-i şerifte Abdullah b. Ömer (R)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (S) şöyle buyurdu: “Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona haksızlık etmez, onu zor anında yalnız bırakmaz. Kim Müslüman kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah da onun Kıyamet Günü’ndeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslümanı kusurunu örterse, Allah da Kıyamet Günü onun kusurunu örter.” (Buharî-Müslim)
20.07.2021
Hazırlayan: Emrullah AYAN

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV’DA KURBAN BAYRAMI NAMAZI VE BAYRAMLAŞMA COŞKUSU

by İlkav Editor
3,9K 👁
A+A-
Reset

İLKAV’DA KURBAN BAYRAMI NAMAZI VE BAYRAMLAŞMA COŞKUSU
İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı-İLKAV Konferans Salonu sabahın erken saatlerinde doldu. Mü’minlerin Bayram namazını kılmalarının ardından bayramlaşma merasimi çok samimi görüntülere sahne oldu.
Bayram Namazı öncesi vaazında Şeyho Duman hoca Fussilet Suresi 30. Ayet bağlamında şu hususlara değindi:

Allah Rabbimizdir, sahibimizdir. Nas suresindeki üç sıfatı incelediğimizde Allah’ın genel anlamdaki sıfatları çok önemli bilgi verir. Allah, insanların Rabbi, insanların Meliki ve insanların İlahı’dır. Allah’ın Rabliği ve Melikliği müşriklerin bile kabul ettiği bir durumdu.

Rabbimizdir, Malikimizdir ama ilahımız mı? Yani hayatımızın kanun ve kurallarını O koyar demektir. O diyor ki: “Kainattaki, dünyadaki ve vücudumuzdaki işleyişini kanunlarını nasıl ben koymuş isem sizin hayatınızdaki kuralları da ben koyarım” diyor. Araf 54’te “Dikkat edin yaratmak da emretmek de Allah’a aittir.”

İnsan ne kadar nankördür Allah’ın ilahlığına gelince kabul etmez, kendisi ilahlık taslar. İlahlığa kalkışır hayatın kurallarını kendisi koymaya kalkar. Allah’ın indirdiğini kabul etmez, beğenmez. Böylelikle” ben de ilahım” demiş olur. Sen kimsin? Sen kendine bir bak!  Senin vücudunun ne durumda olduğunu bile bilmiyorsun.

Ekitap için tıklayın

Allah diyor ki: “Şüphesi: “ Bizim Rabbimiz Allah’tır deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar(yok mu); onların üzerine melekler iner (ve der ki:) “ Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size va’dolunan cennetle sevinin” (Fussilet-30) Ayet-i kerime’de : “Onlar derler ki: Sahibimiz Allah’tır.” Yani sahibimiz kimse biz onun sözünü dinleriz “derler. Sadece demekle kalmaz “ sonra dosdoğru davranırlar.” Dosdoğru yol Allah’ın bildirdiği yoldur.”

İstikamet üç şekilde belli olur:

1.Gerçek manada iman

2.Amel

3.İhlas

İhlas: Başka bir şey karıştırmadan inandığı dava için tam bir netlik içinde olmak. Sırat-ı müstakim‘in ne olduğunu Allah Kur’an’ında belirtiyor. İnsan hem kendisinin Rabbinin Allah olduğunu söylüyorsa beşeri ideolojileri kabul edemez. O ideolojileri reddetmesi imanının gereğidir. Çünkü ideolojiler hayatın kurallarını koymak iddiasıyla vardırlar.

İki şeyi gerçekleştirirseniz felaha erersiniz.

1.Rab olarak Allah’ı kabul edeceksiniz.,

2.Dosdoğru olursunuz.

Korkmayın, üzülmeyin sizi cennetle müjdelerim diyor.

Emrullah Ayan’ın, yıllardır Myanmar’lı Budistlerin uyguladığı katliamlardan dolayı hayat memat mücadelesi veren Arakan’lı Müslümanlara son bir haftada yapılan katliamda ise üç binden fazla Müslüman’ın katledilmesinin konu edildiği hutbesini aşağıda sunuyoruz:
                                                                                                                                                                     

  Hutbe: Arakan’da İnsanlık Dahil Her Şey Ölüyor

“Size ne oluyor da, Allah yolunda ve, ‘Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver’ diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?” (Nisa: 75)  Arakan, Myanmar’ın kuzeybatısında yer almaktadır. Arakan nüfusunun önemli çoğunluğunu Rohingya Müslümanları ile Budist Rukhine’ler oluşturmakta. İslam, Arakan’da 8. yüzyıldan itibaren bölgeye gelen Müslüman tüccarlar vasıtasıyla yayıldı. Arakan’da 1430’da bir İslam devletinin kurulduğu ve bu devletin 1784 yılında Budist krallık tarafından işgal edilinceye kadar 354 yıl bağımsız bir devlet olarak kaldığı bilinmektedir.
1948 yılından beri Budist Myanmar devletinin işgali altında bulunan Arakan’daki Müslümanlar, büyük baskı ve kısıtlamalar içerisinde hayatlarını devam ettirmeye çalışmaktadır. Bölgede Müslümanların evlenmeleri, seyahat etmeleri ve ilkokuldan sonra eğitim-öğretim almaları yasaktır. Müslümanların seyahat yasakları o kadar geniş ki başka bir kasabaya ailelerini ziyarete gitmek için bile izin almaları gerekiyor.

Bir milyondan fazla Arakan’lı Müslüman, başta Bangladeş olmak üzere Pakistan, Malezya, Suudî Arabistan’da çok kötü şartlarda mülteci olarak hayat mücadelesi vermektedir. Kamplarda açlıktan toplu ölümler alışılagelmiş bir durum haline gelmiştir.
Geçtiğimiz günlerde radikal Budist gruplar, Rohingya Müslümanlarına karşı propaganda başlattı ve onların Bangladeş’ten gelen mülteciler olduğunu iddia ederek sınır dışı edilmelerini istedi. Budist hükümet yetkilileri de bu gösterilere katılıp destek verince soykırıma yeşil ışık yakılmış oldu. Bu gösterilerin ve kışkırtmaların başında Aşin Virathu isimli rahip ve 969 lakaplı Budist örgüt bulunuyor. Bu rahip,  Müslümanları, Myanmar’ın en büyük düşmanı olarak nitelendirip sosyal medya üzerinden Budistleri Müslümanlara karşı kışkırtarak örgütlüyor.

Son bir haftada, tüm dünyanın gözü önünde üç binden fazla Müslüman öldürüldü. Yapılan bu katliama karşı hiçbir devlet elle tutulur ciddî bir adım atmıyor. Myanmar askerleri ve Budist çeteler önceden belirlenen bölgelere helikopter destekli baskın yapıp medreseleri ve evleri tahrip ederken kaçan Müslümanlar güvenlik güçleri tarafından vurularak öldürülüyor.
1982’de kabul edilen yasa ile “devletsiz” sayılan Arakan’lı Müslümanlar, ülke içinde vatandaşlık hakkına sahip değiller. Tutuklanan hiçbir Rohingya Müslüman’ından haber alınması mümkün değildir. Bir köyden bir köye izinsiz gidilmesi durumunda 7 yıl hapis cezası veriliyor. İzin istendiğinde ise izin verilmiyor. Saat 21:00’den sonra sokağa çıkmak yasak. Hiçbir Arakan’lı Müslüman devletin imkanlarından yararlanamaz, hastalandığında devlete ait hastanelere gidemez, devlet dairelerinde çalışamaz ve bir nüfus kağıdına sahip olamaz. BM tarafından “Dünyada en çok zulüm gören topluluk” olarak adlandırılan Arakan’lı Müslümanlar dört bir taraftan zulümle kuşatılmış halde varlıklarını sürdürmeye çalışıyor.

Şu anda hükümet destekli baskınlar ve katliam eyalet çapında sürüyor. Binlerce Müslüman evsiz ve ibadethanesiz hayatlarına devam etmeye çalışıyor. Hükümet basın mensuplarının ülkeye girişine engel olduğu için sağlıklı haber almak çok zor. Batı ve insan hakları örgütleri her zamanki gibi seyretmeye ve endişelenmeye devam ediyor. Fakat hiçbir ülke ciddî manada yardıma koşmuyor. Son derece sağlıksız ortamlarda yaşayan Arakanlı Müslümanlar dünyadan kendilerine uzanacak bir yardım eli bekliyor. 

Myanmar’da 1982’de kabul edilen yasayla vatandaşlık haklarını kaybeden Arakan’lı Müslümanlar “devletsiz” sayılıyor. Arakan’lı Müslümanlar, hem şiddet olaylarına hem de yasal, ekonomik ve toplumsal ayrımcılığa maruz kalıyor.
Dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Myanmar’a bile gücü yetmeyen İslam Dünyası’nın iktidarları bugünkü suskunluklarının bedelini mutlaka ödeyecektir.

Suriye’den Yemen’e, Gazze’den Kudüs’e, Irak’tan Afganistan’a, Mısır’dan Libya’ya, Mekke’den Çeçenistan’a, Türkiye’den Arakan’a, Patani’den Filipinler’e, Somali’den Doğu Türkistan’a, Asya’dan Afrika’ya ve diğer bölgelere bütün İslam ümmetinin bayramı mubarek olsun. Zalimlerin bayramlarımızı zehir etme çabalarına karşı inancımızı ve değerlerimizi sahiplenerek İslamî kimliği taşımaktan vazgeçmeyeceğimizi tüm dünyaya ilan ediyoruz. Tevhid, adalet ve özgürlük sevdalılarının bayramı mubarek olsun.
                                                                                                                          

                                                                                                                                                                                                             01.09.2017
Hazırlayan: Emrullah AYAN

Cemaat, bayramlaşma ve geleneksel hale gelen çocuklara hediyeler verilmesi etkinliğinden sonra dağıldı.

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon