İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı tarafından düzenlenen Alternatif Eğitim Konferanslarında bu hafta "Önceliğimiz Medeniyet Hamlesi mi Kur'an toplumunu inşa mı?" konusu ele alındı. Sunumunu Hamza Türkmen'in yapmış olduğu konuşma, içinde yaşadığımız toplumun iyiliği emreden kötülükten nehyeden bir toplum olmadığı, bundan dolayı da Kur'an toplumu olarak değerlendirilmemesi gerektiği tesbiti ile başladı. Buna rağmen bu toplumun içinde müslümanları da barındıran bir toplum olduğu gerçeği üzerinde duruldu.
Konuşmasında Medeniyet kelimesinin kökenine değinen Hamza Türkmen, bu kavramın aslında İslami bir kavram olmadığı, 14. yüzyıldan itibaren başlayan Rönesans hareketinin sonucunda batıda ortaya çıktığı ve ekonomi öncelikli bir şehirleşmenin ardından oluşan bir kavram olduğu üzerinde durdu. Konuşmada İbn Haldun gibi bazı Müslümanların medeniyet kavramına benzer olarak “umran” kavramı üzerinde durduğu, fakat Umran kavramının ekonomik öncelikten daha çok inanç ve değer öncelikli bir kavram olduğu hatırlatıldı. İslam dünyasında batıdan çok önceleri beşyüzbin kişilik nüfusa sahip şehirlerin olduğu fakat bu şehirlerin değer ve kulluk merkezli şehirler olduğu hatırlatılarak, batı da ise şehirleşmenin fabrika ve ekonomi eksenli olduğunu söylendi.. Bu noktada son yüzyılda medeniyet üzerine geliştirilen değişik tezlerden bahseden Türkmen, medeniyetler arası diyalog çalışmalarına da değindi ve “Batı kendisini ilerlemiş bir tarih anlayışıyla medeniyetin merkezi olarak görüyor. Batının geldiği en son nokta neo-liberalist bir anlayış üzerine kurulmuştur. Medeniyetler diyalogu olabilmesi için öncelikle bizim açımızdan ortada bir medeniyetin olması gerekiyor” dedi.
Yoğun bir katılımın gözlendiği konferans dinleyicilerin yönelttiği soruların cevaplandırılmasıyla sona erdi.