İLKAV’ın bu dönemki Alternatif Eğitim Konferansları Ramazan Üstüntaş'ın vermiş olduğu “Ailede Eşler Arası İlişkilerde Nebevi Ölçüler” konulu sunumu ile son buldu.
Konferans Kenan Doğan‘ın okumuş olduğu Kur’an ve Meali ile başladı. Daha sonra Ramazan Üstüntaş sunumunu gerçekleştirdi. Ardınan simit ve çay ikramı ile program son buldu.
Konferansın özeti aşağıda sunulmuştur.
AİLEDE EŞLER ARASI İLİŞKİLERDE NEBEVİ ÖLÇÜLER
Rahman Rahim Olan Alllah’ın Adıyla
وَمِنْ اٰيَاتِه۪ٓ اَنْ خَلَقَ لَكُمْمِنْ اَنْفُسِكُمْ اَزْوَاجاً لِتَسْكُـنُٓوا اِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةًوَرَحْمَةًۜاِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp; aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, O’nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda, düşünen kavim için dersler vardır.RUM 21
وَالَّذ۪ينَ يَقُولُونَ رَبَّـنَاهَبْ لَنَا مِنْ اَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ اَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَالِلْمُتَّق۪ينَ اِمَاماً
Ve onlar: 'Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, göz aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl,' diyenlerdir. FURKAN 74
İbnu Abbas radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizin en hayırlınız, ehline karşı en iyi davrananınızdır. Ben aileme en iyi olanınızım."
KÜTÜBÜ SİTTE 6572
İnsanlık tarihi Ademle değil Adem ve eşiyle birlikte dolayısıyla aile başlamıştır. Bu anlamda dinde ilk insanla birlikte başlamıştır. Aile olmadan din kurumunun gerçek işlevini tam olarak yerine getirmesi de mümkün değildir.
Müşriklerin, müstekbirlerin, Allah’ın dininin düşmanlarının da iktidar olduklarında Bakara suresi 205. Ayette ifadesini bulduğu gibi ilk işleri de”İş başına geçince yeryüzünde bozgunculuk yapmağa, ekin ve nesli yok etmeğe çalışır; Allah da bozgunculuğu sevmez.” Ekini ve nesli yani aileyi ifsad etmektir. Aileyi ifsad etmenin ilk adımı da genelde kadınların zihinlerini tahrip etmekle başlamıştır. Kadını tahrip edip fıtratından uzaklaştırırsanız erkek zaten arkasından gelir. Kadını fıtratından uzaklaştırmanın en kestirme yolu da Rabbimizin kadının fıtratına uygun olarak verdiği rollerin reddi olmuştur. Allah’u Teala kadına en temelde ev merkezli iki görev vermiştir. Annelik ve eş olma. Yani insanlık tarihinin en kadim kurumu olan ailenin erkekten de önemli temel unsuru olma görevi.
Evlilik kurumu yaşı gelen gençlerin barınma, beslenme, temel ihtiyaçlarının karşılandığı bir kurum değildir. İnsan bu ihtiyaçlarını çok daha az bir maliyet daha az bir emekle pekâlâ yapabilir. Bir kadın evde erkeklerin yukarıda belirtilen ihtiyaçlarını karşılayan bir görevli değildir. Erkekte hanımın ihtiyaçlarını karşılamak için gece gündüz çalışmak durumunda olan bir işçi değildir. Bir insan evliliğe ancak yüce bir hedef için katlanabilir. Yani bu anlamda evlilik akıllı kişilerin yaptığı bir iş değildir. Dünyevi anlamda sefa sürmek isteyen bir kişi evlenmez. Tek başına yaşamak kişinin sadece kendi sorumluluklarını yerine getirmeye çalışması daha kolay ve daha akıllıcadır.. Oysa evlendiğinizde başka bir kişinin sorumluluğu o başka kişinin ailesi ve çocuklar. Ancak cennet gibi zor bir hedefi olan bir kişi katlanır bu duruma. Evet mantık bunu anlamada zorlanır ama Müslümanlığımız bunu gerektirir. Bunun için Rasulullah evlenmeyen kişiyi yarım adam sayar. Bunun için kadınsız bir Müslümanlığı tercih eden sahabilere “ benden değilsiniz” der. Ya da ben sizin gibi yapmıyorum der.
Evlilik denilince dizilerde filmlerdeki bir yaşam akla gelmesin. Akşam evin erkeği eve gelir kadın kapıda karşılar, yemekler yenir. Çaylar pastalar yenir. Akşam gezmelerine gidilir. Çocuklar ana babalarının sözünden çıkmazlar. Kadınlar kocalarının ağızlarından çıkanı emir telakki ederler. Hep birlikte namazlar kılınır. Anne babaya hürmet had safhadadır. Tüm aile fertleri mutluluğun zirvesinde, her şey herkesin istediği gibi gittiği bir ortam. Belki tam tersi bizim gerçeklerimiz. Belki de evlilik aile hayatı tam da bu yani çile zorluk imtihan. Evet gerçek anlamda çilenin sıkıntının olmadığı bir hayata talipsek o zaman bu dünyada o çileyi çekeceğiz. Bu zorlu imtihandan geçeceğiz. Bu imtihanı yani evlilik imtihanını herkes yaşayacaktır. Hatta bu imtihanı Rasulullah sav dahil bir çok Peygamber’de yaşamıştır. Rasulullah sav hanımlarından çektiği sıkıntılara rağmen hiçbir hanımına ne bir şiddet uygulamış ne de kaba bir söz söylemiş sabırdan başka bir yol tutmamıştır.
Müslüman Ailede Kimin Sözü Geçer?
Müslüman ailede ne kadının ne de erkeğin sözü geçer.
Müslüman ailede sadece. Allah’u Teala’nın sözü geçer. Kadın ve erkeğin istekleri sözleri onun buyruklarına aykırı olamaz. Tüm anlaşmazlıklar ihtilaflar onun buyrukları çerçevesinde çözümlenmelidir. Aile içinde yaşanan anlaşmazlılar da diğer alanlarda olduğu gibi Allah’a ve Rasulü’ne götürülmelidir.
Cihad sadece elde yalın kılıç cihad meydanlarında yapılan değildir. Müslüman kadının öncelikli mücadele alanı cihadı anneliğinin ve eşliğinin içini doldurmak olmalıdır. Anneliğinin ve eşliğinin hakkını verdikten diğer sosyal alanlarda da belli şartlar ve sınırlar dahilinde yer alabilir.
“Kendileriyle huzur bulup sükûnete kavuşasınız diye sizin için kendinizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve ilgi var etmesi de O’nun kudretinin işaretlerindendir.” (Rum 21) Evlenmenin ya da bir erkeğin bir kadını nikâhına almasının en temel nedeni ‘huzur bulmak” tır. Bir erkek, aradığı huzuru bulamadıktan sonra evlenmenin o erkek açısından bütün anlamları ikinci derecede kalmış anlamlar olacaktır. Bu konuya kadın açısından baktığımızda da kadının bir erkekle evlenmesinin nedeni de aynıdır. Yani huzura kavuşmak.
Evlilik Nedir?
Evlilik Allahın emri olduğuna göre o bir ibadettir. Tıpkı namaz gibi oruç gibi. Hatta bazen diğer ibadetlerin daha iyi yapılmasını sağlayan temel bir ibadet.
Evlilik rabbimizin büyük bir lütfu ve nimetidir. Evler bir Müslümanın huzur ve sükûnu buldukları mekânlardır. Evlerinde huzuru bulamayanlar başka bir yerde bulmaları mümkün değildir.
Evlilik aynı zamanda büyük bir imtihandır. Bir durumun imtihan olabilmesi için o duruma muhatap olanların zorlanmalarını gerekir. Bu yüzden evlendiğimiz kişilerin beğenmediğimiz davranışlarının olması işin doğasında vardır. Evliliğin bir imtihan olduğunu bilip karşılaşacağı zorluklara sabrederek bu sorumluluklarını yerine getirme konusunda ısrarcı olan müminler müjdelenmektedir.
Aile Kurulurken Nelere Dikkat Edilmelidir?
Hz.Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Dört şeyden dolayı kadınlarla evlenilir: Malından, soyundan, güzelliğinden dininden dolayı. Sen dindar olanı seç, ellerin toprak olsun. Buhari Nikah 15, Ebu Davud Nikah 2, İbni Mace Nikah 6
Bir kadın (eş olarak da anlaşılabilir) dört özelliğinden dolayı alınır eş olarak seçilir. Evlilikten hayır bulmak istiyorsanız siz dindar-ahlaklı olanı seçmek gerekir. Aslında diğerleri hiç önemli değildir yani evleneceğimiz kişinin güzel-yakışıklı, soylu, varlıklı olması önemsizdir anlamında değil . Dindar-ahlaklı değilse diğerlerinin bir önemi yoktur şeklinde anlamak gerekmektedir.
Evlenirken iki taraf da evlilikten ne beklediklerini iyi belirlemelidirler. Bu belirlenirse kırgınlıklar hayal kırıklıkları daha az olur.
Günümüzde özellikle gençler toz pembe hayallerle gerçekçi olmayan beklentilerle evliliğe adım atıyorlar. Evlilik kararında, karşılarındaki insanın karakterinden, evlilikten ne beklediğinden, yaşam felsefesinden vs'den daha çok, cüzdanına, kariyerine ya da fiziki görünümüne bakıyorlar. Halbuki insanın zengin olması, yakışıklı olması ya da yüksek mevkilerde bulunması, o insanı iyi biri yapmayacağı gibi iyi bir eş de yapmaz. Evlilik kararı için gerçekçi olmayan parasal değerler, fiziki güzellik gibi nedenlerle temeli atılan evlilikler gelişememeye mahkumdur. Halbuki gerçekçi beklentilerin üzerine kurulan evlilikler, temel sağlam olduğu için ileride sorunlar yaşansa da kendini toplar.
Beklentiler evliliğe yüklenen anlamı da belirler. Evlilikten beklenti seviyesinin yüksek olması, eşler arasında yaşanan sorunların en önemli nedenlerinden-dir. Çünkü yüksek beklentilerin evlilikte karşılanmaması, kişinin hayal kırıklığı yaşamasına neden olur. Bu yüzden evlilik, uzun bir yolculuğa çıkmak gibi düşünülmeli, iyi ve kötü zamanların da olabileceği hesap edilmelidir. Önemli olan evliliğin paylaşım noktasında nasıl yaşanabileceğinin bilinmesi ve ortak değerler olup olmadığıdır. Bununla beraber, evlilik kararında her şeyin insanın kontrolünde olması ve yüzde yüz uyumu bulmak mümkün değildir.
Evlenecek çiftlerin annelik ve babalık yapacak kişiler olması önemlidir. Çünkü evlilikte çocuk sahibi olmak ya ortak ya da bir tarafın beklentisi olabilir. Bu nedenle kadın ve erkek birbirlerini "Çocuğuma iyi bir model olabilir mi?" diye tartmalıdır. Kadın evleneceği kişinin karakter sahibi, babalık yapacak ve hayatı tek başına göğüsleyecek biri olmasını ister. Erkek ise çocuğuna ve evine bakabilecek bir eşinin olmasını bekler.
Yine evliklerde hedef birlikteliği olmalı. Erkeğin dünyası başka hanımın dünyası başka idealleri hedefleri başka ise bu evlilik sağlıklı bir evlilik olmaz.
"Hangi kişilikteki insanlar hangi kişilikteki insanlarla daha uyumlu evlilik yapıyor sorusunun cevabının arandığı bir araştırmada birbirine uyumlu kişiliklere sahip eşlerin evlilikleri uzun yıllar takip edilmiş. Sonuçta görülmüş ki bu çiftler arasındaki boşanma oranı toplumdaki boşanma oranıyla aynı. Bu bize gösteriyor ki, evlilikte kişiliklerin uyumundan çok eşlerin kendi kişiliğini yaşaması ve ortak hedeflere benzer hareket şekliyle yönelmeyi başarması daha önemlidir. Bu nedenle evlenmeyi düşünen biri kendine "Evlilikten ne bekliyorum ve ne yapmalıyım?" diye sormalıdır. İnsan alışveriş yaparken bile düşünüyor, ölçüp biçiyor. Bir eşya alırken gösterilen özenin, hayatın en önemli kararlarından biri verilirken gösterilmemesi, evliliği şansa bırakmaktan başka bir şey değildir.
Erkeğin dünyası başka hanımın dünyası başka idealleri hedefleri başka ise bu evlilik sağlıklı bir evlilik olmaz.
Aileler arası iletişim ve uyum. Evlilik kurumu sadece evlenen çiftlerin ilişkisi değil bir ailenin başka bir aile ile ilişkisidir de aynı zamanda. Evlenecek çiftler evlilik sürecinde birbirlerinin ailelerini dışarıda tutuyorlar. Ben onun ailesiyle evlenmiyorum ki deniliyor. Öyle değil evet bu toplumda tam da böyle evlendiğinizde eşinizin ailesini de alıyorsunuz.Kaldı ki Rabbimizin emri de bu yöndedir yani ailelerle ilişkinin sıla-i rahimin bu dinin temel rükunlarından birisi olduğu da unutulmamalıdır.Eskiden kız aileden alınırdı filanca aailenin kızı filanca ailenin değerlerini taşıyan kız demekti. Kızın adı bile bilinmezdi aile bilinirdi. Bugün ise sadece fiziki maddi göstergelere göre yapılan evlilikler evlendikten sonra ise çiftleri duvara tostlatan evlilikler oluyor….
Evlilikte eşler arasında denklikte önemlidir. Sosyal, kültürel, ekonomik anlamda bir denkliğin olması gerekir. Eşlerden birisi çok aşağılarda diğeri çok yukarılarda olmamalı.
Evlilik nedir
1-İlk olarak evliliği bir ibadet olarak görmek gerekir çünkü Allah’ın emrettiği her şey doğal olarak ibadet niteliğindedir. Namaz gibi, hac gibi.
2-Evlilik Rabbimizin bizlere sunduğu büyük bir lütuf ve nimettir. Efendimiz, Hazret-i Hatice annemize, “Hatice, Allah beni senin sevginle rızıklandırdı.” diyor.(Müslim)(Allah diğer kadınlardan değil, ondan beni çocukla rızıklandırdı.”) Hz Ali “eve gittiğimde Fatımamın yüzüne baktığım anda bütün dertlerimi unutuyorum” dert unutturan bir eş. Rabbimiz Nahl 80 de “Allah, size evlerinizi (içinde) "güvenlik ve huzur bulacağınız yerler" kıldı buyurur. Eğer huzur ve sukunu evlerinizde bulamıyorsanız başka bir yerde bulmanız mümkün değildir. Ya da huzuru evinde bulamayan bir eş başka yerde daha doğrusu yanlış yerde arıyor.
3- Evlilik aynı zamanda büyük bir imtihandır. Bu yüzden sabrı kuşanmak gerekir. Bir şeyin imtihan olabilmesi için kişiyi zorlaması gerekir ve çoğu zamanda sorular zorlanılacak-çalışılmayan yerden çıkar. Sizin neye zaafınız varsa oradan çıkar. Temizlik düzen hastasınızdır Allah size pasaklı dağınık bir hanım verir al sana imtihan. Sorumluluk bilinciniz üst düzeydedir sorumsuz biriyle evlenirsiniz. Çok acelecisinizdir hiç acele etmeyen gayet rahat hareket eden bir eşle imtihan edilirsiniz. Hani bir yere gideceksinizdir aceleniz vardır hazırlanırsınız ama o hazırlanmamıştır beklersiniz ya sürekli eşinizi …
Evlerimizi zora sokan şeylerden birisi beklentilerdir. İçinde bulunduğumuz dünya insanları çok farklı beklentiler sokmakta, bu beklentiler karşılanmayınca
Evliliğin bir imtihan olduğunun farkında olup sorumluluklarını bilip karşılaşacağı zorluklara sabrederek bu sorumluluklarını yerine getirme konusunda ısrarcı olan müminler müjdelenmektedir.
Enes b. Malik anlatır. Havle adında bir hanım vardır.Havle bint Tüveyt el-El Attariye olarak bilinir. Bir gün gelir Kocasını Rasulullah’a şikayet eder. Ben her gece süslenip kocamı karşılıyorum (burada Müslüman kadının yapması gereken öğretiliyor) en güzel elbise ve kokular sürünüyor onun karşısına çıkıyorum. Vallahi bunu Allah’ın rızasını kazanmak için yapıyorum. (ibadet) Fakat kocam benden yüz çeviriyor. Yani ilgilenmiyor.(koca evde maç seyrediyor, facede, cep telefonunda oyun oynuyor neyse artık) Ne yapayım der Havle. Efendimiz der ki sabret Havle böyle güzel davranmaya devam et, kocanı dinle ve ona itaat et. Havle der ki peki senin dediğin gibi davranırsam bana ecir olarak ne var der. Bir kadın Allah için bazı şeyleri katlanır kendi evinde bir eşyayı kaldırıp başka bir yere koyduğunda bile sevap kazanır. Bu nasıl olur der Havle . Bir kadın kocasından hamile kalsa o kadın başka zamanlarda yaptığı amellerin tümüne hamilelik dönemi denktir. Doğurması sevaptır, emzirmesi sevaptır, her emzirişi bir köle azad etmiş gibi sevaptır.)(kadınlarımız maalesef sevabı başka yerlerde arıyorlar çocuk büyütmekten yetiştirmekten daha büyük sevap mı aranır. Evi için yaptığı her iş evi temizlemesi yemek yapması vs hepsi bir ibadettir sevap kazanılacak bir iştir. Ama oflayıp puflamadan gönüllü yaparak bir ibadet bilinciyle yapıldığında bir anlamı var. Sonuçta evin hanımı bu işi yapacak bir sevap kazanmadan yorulmak var. Diğerinde aynı işi yapıp sevap kazanmak var. Hz Aişe erkeklere bir şey yok mu ya Rasulullah der. Erkek eşinin elini tutarsa 10 sevap yazılır. Kucaklarsa, öperse daha da artar.
Müslümanlar neden aile kurmak zorundadırlar aile kurmanın gerekçeleri nelerdir..
1- İnsanlığımızı Müslümanlığımızı devam ettirebilmek için bir aileye ihtiyaç vardır. Dün nasıl bu iş yani insanlık tarihi bir aileyle Adem ve eşi ile başladıysa bugünde böyle devam edecektir
2- Rabbimizin en önemli farzını Rasullerin sünnetlerini yerine getirebilmek içinevlenmek gerekmektedir. Bu anlamda evlilik bir tercih olmanın ötesinde bir zorunluluk bir sorumluluktur. Aslında meseleye mantık çerçevesinden bakıldığında evlilik pek akıl karı da değildir. Yani salt akılcı düşünecek olsak akıllı adam evlenmez. Ama dini olan adam ya da dinini tamamlamak isteyen bu dünyada cenneti kazanmak isteyen evlenir, evlenmelidir.
3- Dünyada huzuru sukuneti sağlamak içinevlenilmelidir. Rum suresi 21 de Cenabı Allah İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp; aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, O’nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda, düşünen kavim için dersler vardır. Diyerek neden evlenilmesi gerektiğini mükemmel bir ifade ile belirtmektedir. Aile bu anlamda kişinin huzuru aradığı ve bulacağı bir limandır. Rasulullah sav Hira dönüşünde Hz Haticeye sığınması ne güzel bir örnektir. Başımıza bir sıkıntı geldiğinde ilk vardığımız yer neresi. Eğer eşimiz değilse evliliğimizi sorgulamak gerek. Eğer böyle bir durumda erkek eşine gitmiyorsa her ikisi de kendini sorgulamalı kadın demeli mesela ben bu dinginliği huzuru neden veremiyorum. Benzer şekilde kadında yaşadığı sıkıntılı bir durum karşısında kocasına sığınamıyorsa erkekte aynı şekilde kendini sorgulamalıdır. Ben neden eşimin sığınağı olamıyorum diye.
4- Aile toplumun özü çekirdeğidir. Aile toplumun prototipidir. Aileyi İslamlaştırın toplum İslamlaşır.”Müslüman fert Müslüman aile Müslüman toplum müslüman alem “hasan el Benna
5- Kulluk yolunda ayakta kalabilmek için aile şarttır. Arapçada aile biri çekilince diğeri ayakta kalamayan-birbirine yaslanan yapı demek. Yıkılmak istemeyen aileye sarılsın. Hayatın zorluklarından çoğu zaman tek başına üstesinden gelmek mümkün olamamaktadır.
6- Her insanın hatası kusuru vardır . Bu hataları örtmek ve bunlardan korunmak bazen tek başına mümkün olmuyor. İşte ayıpları kusurları örten bir elbisedir aile.
Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. BAKARA 187
Evdeki halimizle toplum içindeki halimiz maalesef aynı olmuyor .Hz Osman için Rasulullah sav” Meleklerin kendinden haya ettiği kişidir”der. Sahabe sorar “sen ne yapıyorsun da fendimiz san böyle dedi” derler. “Ben evde iken nasılsam toplum içinde de öyleyim” der. Ama biz böyle değil hatta bir çok sahabe de öyle değildi . ev aslında bizim kusurlarımızı örtüyor elbise oluyor örtüyor bizi. Evin dili olsa da konuşsa o dışarıda örnek insan hoca alim lider görünen insanların ev ortamındaki halleri davranışları hiç de dışardaki gibi değil. Evde aile fertlerine davrandığımız gibi dışarıda da davransak herhalde bir tane dostumuz dinleyenimiz kalmazdı. İşte eşler birbirine elbise vazifesi görüyorlar. Bu yüzden Rasulullah sav birbirinizin sırlarını dışarı vermeyin buyurur.
İşte bu nedenlerden dolayı aile kurmaya aile olmaya mecburuz.
Müslüman bir ailede hangi özellikler bulunmalıdır.
1. En başında sevgi olmalıdır. Aileyi birbirine bağlayan bir enerjidir, beslenmektir Bu beslenme devam ettiği sürece aile üyeleri arasında sevgi devam ettiği sürece korkmayın.
2. Şefkat ve merhamet..sevgiden kaynaklanan sevginin doğalbir sonucu olarak ortay çıkan bir şefkat duygusu. Eşinize çok kızdığınızda ona söyledikleriniz şefkatinizin boyutlarını gösterir. Rasulullah sav hz. Aişe’ye “Ey Aişe ben senin bana ne zaman kızdığını sözlerinden anlıyorum” der. “Nasıl ya Rasulallah” deyince “bana kızdığın zaman İbrahim’in Rabbine diğer zamanlarda Muhammedin Rabbine diyorsun”
Gerçekten de bugünün insanının en büyük eksikliklerinden birisi maalesef bu özelliğin kaybolması. Yapılan bazı araştırmalarda özellikle günümüz çocuklarında iki eksiklik tespit ediliyor iki hayati eksiklik merhamet eksikliği ve utanma duygusundan yoksunluk. Bir insanda bu hasletlerden bir zaaf varsa o insandan korkmak gerekiyor. Her türlü psikopatlığın anormal davranışın akla hayale gelmeyecek vahşetler işleyen insanların nasıl olup ta bunları yapabilmesinin nedeni bu hasletlerin yokluğu. Ama çocuklarınızda etrafınızdaki insanlarda bu hasletler varsa da korkmayın belki sıkıntı çekeceğiz yorulacağız ama bir gün Allah’ın izni ile su yolunu bulacaktır.
3. Vefanedir vefa kıymet bilmektir yapılan bir iyiliği bir ömür boyu unutmamaktır. Bir evlilikte vefa yoksa eşiniz aileniz için yaptıklarının değerini takdir etmiyorsa bu evlilik uzun süre devam edemez etse de sakat bir evliliktir bu evlilik. Rasulullah’ın toplamda 13 annemizle evlilik yapmıştır. Ama ilk eşi olan Hz Hatice validemizle evli olduğu sürede tam 25 yıl aklından ikinci bir hanımla evlenmek geçmemiştir. Oysa o dönem bunu yapmak çok kolaydır. Neden yapmadı belki de Ona olan sevgisinin vefasının çokluğundan Ona 6 tane çocuk vermesinden Risâlet davasına yaptığı o destansı destekten dolayı ki O varını yoğunu canını bu davaya feda etmişti. İşte o hayattayken duygusundan dolayı evlenmedi. Hatta onun vefatından sonra 2 seneye yakın bir zaman da evlenmedi. Onun vefatından sonrada Onun arkadaşlarını ailesini hep hatırlamış onlara ayrı bir hürmet göstermiştir.
4. Tahammül.Birbirinden farklı iki insan hayatları birleşmiş evlenmişler. Evlendikten sonra tanımaya başlıyorsunuz. O kadar tahammülü zor insanı sinir eden özellikleri var ki ben bununla nasıl yapacağım diyorsunuz. Uykusunda horluyor temizliğe dikkat etmiyor kaba davranıyor vurdumduymaz bağırıyor yardım etmiyor ilgilenmiyor siz uzatın. Yani katlanması zor şeyler. Bir de bu durumlar hep evlendikten sonra ortaya çıkar. Nişanlı iken her şey güzeldir istediğiniz gibidir naziktir kibardır canım der mesela günde 40 kez arar 4000 mesaj çeker hediyeler alır hiç kötü bir alışkanlığı yoktur. Hayaller kurulur evlenince şunları yapacağız çocuklarımızı şöyle yetiştireceğiz o sohbet senin bu konferans benim vs vs. Evlenirsiniz takke düşer kel görünür. Artık kendinizi gizleyemezsiniz. Canımın yerini “kız”, “lan”, “garı” ne var almıştır. Önemli bir şey için aradığınızda kaba bir şekilde hadi ne söyleyeceksen söyle çok işim var. Hani sen 40 kez arıyordun ya ne oldu. Mesaj da atmaz oldun. Hiç hediye almaz oldun hani canın ne istiyor söyle yapayım alayım diyordun. (İnsanlar nişanlılık dönemindeki gibi davransa boşanmalar büyük oranda azalırmış. İnsanlar nişanlılık dönemindeki gibi davransalar iflaslarda patlama yaşanırmış Çünkü bu devre davranışları normal değildir.) E tabi nişanlıyken tükettiniz kendinizi. Şimdi de saatlerce oturursunuz yan yana oturursanız tabi ama hiç konuşulmaz konuşulsa duymak isteyeceğimiz cümleler kurulmaz. Neden nişanlılıkta rol yapılıyor büyük oranda kişi karşısındaki kişinin sevmediği şeyleri yapmıyor o nasıl istiyorsa öyle yapılıyor. Bu anlamda karşımızdaki kişiyi tanımak nişanlılık devresinde olmuyor. Hatta yıllarca flört hayatı yaşayan güya birbirlerini tanımak için zaman geçiren her türlü haltı yiyen insanlar bile evlendikten sonra ben seni ne kadar yanlış tanımışım sen böyle miydin? Benim arkadaşlarımı seviyordun benim yaptığım şu davranışa bir şey dememiştin vs. O yüzden gençler evlenecek gençler karşınızdaki kişiyi tanımak zannettiğiniz kadar kolay değildir. Gerçek size yazdığı mesajlardaki gibi hiiiç değil. Daldığınız derin uykudan uyanmak için tekme yemeyin. Aklınızı başınıza alın ananızın babanızın gerçekten de evlenmeyi düşündüğünüz kişiyi iyi tanıyan güvendiğiniz kişilerin değerlendirmesine önem verin. Namaz kılmıyor ama kılar şöyle şöyle yanlışları var ama terk eder. Ana babasına karşı saygısız vs. Bir genç ana babasının rızası olmayan biriyle evlenmemeli – Bir ana babada kızının istemediği bir kişiyle kızını evlendirmemeli . Tabi bunlar evlenmeden önce düşünülmeli evlendikten sonra ise eş tarafından hatalara tahammül edilmeli . Siz bu adama nasıl tahammül edilir diyorsunuz da peki siz tahammülü mümkün bir kadın mısınız? Bunu hiç düşünmüyoruz. Fatıma olmadan karşımızdakinin Ali olmasını bekliyoruz.
5. Fedakarlık. Hani vardır ya bir kelimelik tarifler. Evlilik nedir sorulduğunda buna verilecek cevaplardan birisi o tek kelimelik tariflerden birisi evlilik; fedakarlıktır.
Hangi konuda fedakarlık feda edilebilecek her konuda fedakarlık. Ama buda karşılıklı olmadan yürüyemeyen bir süreç. Taraflardan biri fedakar olup ta diğeri olmuyorsa ortada zulüm vardır. Aslında evlilik özel yetenek isteyen bir iş değil özel çaba emek ve fedakarlık isteyen bir iştir.
Evlilikte sevginin doğrudan ifade tarzı 'seni seviyorum' demek. Ama başka ifade dilleri de var. Nebraska Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada, mutlu evliliklerin üç özelliği tespit edildi. Bunlardan biri beraber zaman geçirme, diğeri takdir, Eleştiriden çok birbirinin iyi taraflarını görmek “İmanca mü’minlerin en olgunu, ahlâkı en güzel olup, aile bireylerine karşı en yumuşak ve lütufkâr davranandır.”
(Tirmizî iman, 6, V, 9; Darimî, Rikak, 74, II, 629)” diyor Rasulullah sav. Adam karısını seviyor ama bunu bir kere söyleyemiyor. Bu biraz da geleneksel yapımızdan kaynaklanıyor. Adam bunu söyleyince kontrol benden gidecek zannediyor.Üçüncüsü ise hizmet davranışı yani fedakarlık Hizmet davranışı; kadının, erkeğin bir ihtiyacını görmesi ya da erkeğin, hasta olduğunda eşiyle ilgilenmesi. Araştırmada çıkan üç sonuç da, sevgiyi ifade etme dili. Bu ifade tarzları, kişiden kişiye farklılık gösterir. Bazı insanlar için hediye vermek ya da almak, bazıları için fiziksel temasta bulunmak ya da karşı tarafla sohbet etmek bir sevgi dilidir.
EVLENECEĞİNİZ İNSANDA 3 ÖZELLİK ARAYIN
Yaratıcıya inanan bir insan, ona karşılık bir sorumluluk geliştiriyor. Evleneceğiniz insanda üç özellik arayın: 1. Allahtan korksun, 2. insanlardan utansın, 3.'üncüsü İnatçı olmasın.
Allahtan korkan insan gizli kötülük yapmaz. İnsanlardan utanırsa aşikare kötülük yapamaz. İnatçı olmazsa münakaşalar ortadan kalkar"
6.Saygı. Evliliğin üzerine bina edilmesi gereken ilkelerden birisi de saygıdır. Evlenince sanki evlenmeden önce gösterdiğimiz saygıyı göstermiyoruz. Evlenince sanki kardeşlik hukuku bitiyor. Başka birine yaptığımızda saygısızlık olarak algılanacak bir davranış eşimize yapılıveriyor. Mesela hiç tanımadığımız bir bayanla telefonda gayet kibar
Saygılı konuşurken eşimizle aynı şekilde konuşmuyoruz. Burada bir terslik var sanki. Eşimizle bağırarak yüksek sesle konuştuğumuzda ona olan saygımızı nasıl sağlayabiliriz. Kaldı ki siz eşinize bağırarak konuştuğunuzda evdeki çocukların ana babalarına saygı göstermesini nasıl bekleriz.
7.Uyum ve hedef-ideal birlikteliği: Bir orkestra düşünün her bir müzik aleti farklı sesler çıkartır. Ama aralarında ahenk ve uyum varsa ortaya güzel bir eser çıkar. Ailede öyledir. Farklı sesler çıkmalı ama neticede uyum ve ahenk sağlanmalı. Baba veya ana ya da çocuklar fark etmez benim dediğim olacak diyorsa orada uyum olmaz o ailede huzur da olmaz. Uyumun olabilmesi için aile bireylerinin ortak hedeflerinin de olması lazımdır. Farklı hedefleri olan eşlerin arasında uzlaşma olmaz. Ne olmalı Müslüman ailenin hedefi hiç kuşkusuz Allah’ın rızasını kazanıp cennete ulaşmak. Evlilik bunu sağlayabilir mi. Bunda hiç şüphemiz yok Ailemiz bizim cennetimiz de Allah muhafaza cehennemimiz de olabilir. Dolayısıyla yol aldığımızda bu gemiyi salimen limana ulaştırabiliriz. Aynı bedendeki iki ayak farklı yönlere doğru adım attığında ilerleyemezsiniz hatta düşersiniz.
Aynı hedefe ulaşabilmek için de aynı kaynaktan beslenmek gerekir. Aynı kaynaktan beslenmezseniz duygu düşünce ve eylem birlikteliği sağlamanız mümkün değildir. Kadın başka bir cemaatin sohbet grubuna gidiyor bir tarikata mesela. Erkek tevhidi düşünceye sahip bir grubun derslerine devam ediyor. Böyle bir yapıdan sağlıklı ve uyumlu bir aile ortaya çıkmaz.
Rasulullah sav in Darul Erkam da yaptığı buydu yani onları aynı kaynaktan beslemek. Ve Darul Erkam da yetişen 45 kişiden 13’ü kadındı.
8.Kendine hakim olabilme ve Sabır:Bazen karı koca arasında tartışmalar kavgalar olabilir. İnsansınız sinirlenirsiniz, somurtursunuz. Kadın alışveriş yapmış adamı bir dünya borca sokmuş, evde hoşuna gitmeyecek bir değişiklik yapmış, eve gelmiş hala karnı aç kadın mutfağa yeni girmiş bugün de dışardan yiyelim diyor. Adamın cebinde para kalmamış dışardan yiyelim diyor. Adam da müsaade edin sinirlensin biraz. Bu tartışmalar kavgalar süreklilik haline gelirse sıkıntıdır. Yoksa her evde olan bazen de olması gereken hadiselerdir. Rasulullah’ın evinde bile olmuş. Bir gün Hz Ömer hanımlarını şikayet için Rasulullah’ a gelir. Bir de bakar ki evden kavga sesleri geliyor. Ve sessizce bir şey demeden uzaklaşır oradan. Yine bir gün ; Safiye validemiz çok güzel yemekler yaparmış. Bir gün yine çok güzel yemek yapmış getirmiş Rasulullah’a bunu görüp kıskanan Hz Aişe tepsiyi alıyor ve yere atıyor. Rasulullah’ın evinde Onun gözü önünde oluyor bunlar. Efendimiz bu duruma sadece tebessüm ediyor. Sonra çok utandım der Hz Aişe. Ve nasıl telafi edeyim ya Rasulullah diye sorar. Suçun telafisi misliyle olur der Efendimiz. Yeni bir tabak ve yeni bir yemek. Tabak kolay da yemek zor. Hz Aişe yemek yapmayı pek beceremezdi çünkü. Safiye sana yardım etsin der.
Başarının anahtarıdır der bir arap atasözünde sabır için. Müslüman ailenin en önemli özelliği sabrı bir kalkan edinen yapısıdır. Yukarıdan beri saydığımız özelliklerin temelinde bu ilke vardır. Yani sevgi de fedakarlıkta, şefkatte, vefa da, zorluklara karşı mücadelede sabır.
Hanımlar eşinizi sevmeye çalışın onu mutlu etmeye çalışın eğer onu mutlu edebilirseniz. İnanın sizde mutlu olacaksınız.
Diyorsunuz ki ben mutlu olmadan o neden mutlu olsun o beni önemsemiyor ben neden onu önemseyeyim koca da aynı şekilde düşünüyor. Siz başlayın ve ona iyi davranın gülümseyin ona. Şok olacak “neden gülüyorsun her şey yolunda mı annen mi geldi kız kardeşin mi ne iş yoksa yeni bir eşya mı aldın nerede hayır hayır internetten pahalı bir şeyin siparişini verdin. Hayır hiçbiri değil Sadece Rabbim istediği için iyi davranıyorum. Evimizi cennet bahçelerinden bir bahçe yapmak için iyi davranıyorum. Ona iyi davranmak zorundasınız oda size.
Neden acaba? Erkekler için görselliğin önemli olduğunu biliyoruz da hâlâ neden her gün kocalar eşofmanla özensiz giyilmiş kıyafetlerle karşılanıyor? Tamam ev işi yaparken rahat bir kıyafet giyilebilir ama kocanızın geleceği zaman kıyafet değiştirilemez mi? Her gün olmasa bile hiç olmazsa haftada bir iki gün süslenip koca güzel bir şekilde karşılanamaz mı? Komşumuz bir arkadaşımız geldiğinde üzerimize çeki düzen veriyoruz da kocalarınız geldiğinde kendimize çeki düzen vermiyoruz. Kocalarınızın komşu kadar arkadaşlarımız kadar kıymeti yok mu? Ya da düğüne, nişana, güne, bayrama, dışarıya çıkarken süsleniyoruz da kocaların bu kadar değeri yok mu? Yoksa süslenmenin ne kadar önemli olduğunu mu bilmiyoruz?Evet kadınlar için süslenmek güzel giyinmek güzel görünmek fıtri bir şey. Ama bu sadece helalleri olan eşlerine yapıldığında anlamlı olan dahası mükafat kazandıran bir davranıştır. Dışarda fitnenin ve şeytanların kol gezdiği böylesi bir ortamda kocanız güzelliği sizde bulmalı başka yerde değil.
” Kaç hanım akşam kocasını saçını başını tarayıp, bir sürme çekip, güzel bir elbise giyerek hoş bir hal ile karşılıyor?”
Ve beyler hanımlara iltifat etmeli güzel şeyler söylemeliyiz. Her zaman şikayet değil, onu yaptın mı yemek nerede gömleğim neden ütülü değil telefon neden meşgul yine annenle mi görüşüyorsun dur hele dur bir nefes al, güzel bir şey söyle. Tabi klasik bir Türk erkeği güzel şeyler söylerken zorlanır iyi bir şeyler söylesen de arkasından bir eleştiri gelmeli
Evet bir anda olmayacak eşimizle ilişkilerimiz bozulduysa bir anda düzelmeyecek dua da edeceğiz ama gayret de göstereceğiz. Sadece dua edince her şey bir anda da değişmeyecek çaba sarf etmeden bir şeylerden feda etmeden sadece dua ile birden her şey güllük gülistanlık olmayacak yani aslında fiili duadan bahsediyoruz.
Sağlıklı aile olmanın ilk ilkesi aileden hiçbir zaman ümidi kesmemektir. Çocuğunuzun kocanızın kötü alışkanlıkları mı var babanız namaz mı kılmıyor karınız çok mu kaba böyle durumda bile ailenizden vazgeçmemelisiniz. İletişimi koparmamak gerekiyor. Şiddet hariç karşılaştığımız zorluklara direnmek sabretmek gerek.
Esasında karı koca ilişkisi bir ortaklık ilişkisidir. Kadın aile işlerinde tartışmasız kocanın yardımcısıdır. Kadının elinin değmediği bir yuva tüm çekiciliğini yitirir. Tek kanatlı kuş uçamaz. Kanatları uyum içinde çarpan bir kuş gibi ilişkilerini adalet ve sevgi üzerine sürdürdüklerinde Allah’ın rızasını kazanabilirler. Kocanın ailedeki sorumluluğu daha fazladır. Kuran da Nisa Suresi 34 de “erricalu kavvamune alennisa” Allah’ın iki cinse birbirinden farklı özellikler ve lütuflar bahşetmesi ve mallarından harcama yapmaları sebebiyle erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudurlar. Saliha kadınlar Allaha itaatkardır…
“erricalu kavvamune alennisa” bu ibare koruyucu demek esasında otorite demek değil. kadınlar üzerinde yetkilidirler değil. Kavvam esmaul husnadan olan Kayyum ile korumak demek aynı kökten. Korumak kollamak yardım etmek gözetmek anlamlarına geliyor. Erkekler bu anlamda kadınları koruyup gözeten kimselerdir üzerinde söz sahibi olan tek yetkili merci değillerdir kadın ve erkek üzerinde etek yetkili olan Rabbimizdir. (Bu ayet aslında erkeklerin kadınlardan üstünlüğünü bildiren bir ayet değil, erkeğin işinin ne kadar zor olduğunu anlatan erkeğin omuzlarındaki yükün ağırlığını hatırlatan bir ayet.) Evlilik ilişkisi bu anlamda istişareye uzlaşmaya dayanan karşıdaki insanın bu ilişkiden mutlu olmasına dayanan güven dayanan bir ilişkidir.
Evlilik ilişkisinde işler yolunda gitmediği zaman iki tarafta kendine sormalıdır. Ben nasıl daha iyi bir eş olabilirim? Diye. Bu soruyu diğerine sormadan, tamam ben iyi eş olmaya hazırım, ama sen ne yapacaksın? Bunu asla söylemeyin. Sen iyi bir eş ol yeter.
Eğer bunu yaparsanız yani sen değişirsen ben de değişirim diyorsanız hala diğer insanları değiştiremeyeceğinizi anlamamışsınız demektir. Değiştirebileceğiniz tek kişinin kendiniz olduğunu unutmayın. Böyle yaptığınız zaman yani eş olarak sorumluluklarınızı karşınızdakinin sorumluluklarını yerine getirmesini beklemeden yaptığınız zaman şunu diyebiliriz: “Ey Allah’ım ben bir eş olarak üzerime düşeni yaptım, sabırlıydım, bağırmadım, şikayet etmedim,bana kötü davrandı ben ise sana sığındım..” diyerek Rabbimize bir mazeret sunabiliriz.
İşte niyetimiz aile kurarak kendimizi ve eşimizi korumak ve de Allah’ın rızasını kazanmak ise bu durumun bize yüklediği sorumluluklara odaklanmamız gerekir. Haklarımıza değil !!!
Tabi zor bunu yapmak yani haklarımızı unutup sorumluluklarımıza odaklanmak. Eşim için ne yapabilirim. Bir hata yaptığında yüzüne vurup kınamayın, yine mi demeyin sabır ve merhamet gösterin hoşgörün yani yapmanız gerekeni yapın. Bana bakmalı, ihtiyaçlarımı gidermeli bana eşlik etmeli kibar davranmalı vs gibi bir sürü beklenti içine girmeyin. Bu beklentilerimizin Rabbimiz tarafından yerine getirilebileceğini bilelim yalnızca. Çünkü Allah dışında kimse beklentilerin karşılığını tam olarak veremeyecektir (İsteyende aciz istenen de Hacc 73 ) Peki eşinizden beklenti içinde olmazsanız ne olur yani eşiniz size iyi davranırsa ne olur. Çok mutlu olursunuz çünkü beklemiyordunuz…