Bugün insanlığın en büyük utançlarından biri olan, hala vicdanları kanatmaya devam eden Halepçe katliamının 23. yıl dönümü. 1988'de dönemin Irak diktatörü tarafından gerçekleştirilen kimyasal saldırılarda ilk anda 5000 Halepçeli Kürt yaşamını yitirmiş ve yedi bini aşan insan yaralanmıştı. Bu saldırı sonrası büyük bir göç dalgası ve büyük bir insanlık dramı yaşanmıştı.
Bugün Irak'ı özgürleştirme iddiasıyla benzer katliamlara imza atan batılı güçler tarafından desteklenen Saddam Hüseyin yönetiminin uluslararası kuruluşların araştırmalarına göre yaklaşık 200 bin insanın ölümüne neden olan Enfal operasyonu çerçevesinde gerçekleştirdiği saldırıların en büyüğü olan Halepçe katliamı "uluslararası toplum" tarafından uzun süre görülmedi, görülmek istenmedi. Kendi sağladıkları silahlar ve kendi destekledikleri yönetim tarafından gerçekleştirilmiş olması bu insanlık dramını görmezden gelmelerinin en temel nedeniydi. Gelen gideni aratır misali seleflerini zulümde geri bırakan Irak'ın yeni efendileri Halepçe katliamını Irak'ı işgal etmeye karar verdikleri zaman Kürtleri kazanmak adına yani yıllar sonra pragmatik nedenlerle ve ikiyüzlüce hatırladılar. Mazlum Kürt halkı Saddam'ın zulmünden kurtulma adına yeni Saddamlara razı edilmek isteniyor. Halepçe’nin gerçek mimarları şu an Saddam'ın koltuğunda oturan Batılı Emperyalistlerdir.
Halepçe'de yaşananlar, emperyalizmin dünya hegemonyasını tesisi için gerçekleştirdiği diğer katliamlardan farklı değildir. Hiroşima, Vietnam, Raunda, Kamboçya, Çeçenistan, Bosna, Afganistan, Filistin gibi bir yüzyıla sığamayacak kadar çok ve kanlı olan katliamların gerçek sorumluları olan emperyalistler bugün de "insan hakları ve özgürlüklerin hamisi" kisvesiyle yeni katliamlara imza atıyorlar. Ya da yeni katliamların işlenişini susarak destekliyorlar.
23 yıl sonra Irak'ta ve dünyada değişen bir şey yok. Halepçe katliamına her yıl yenileri ekleniyor. Son örneklerini önce Gazze'de gördük. Bugün Libya’da yaşanan aynı tür soykırımın tekrarı mahiyetinde. Ve bütün dünya, her zamanki gibi, çıkarları için yıllarca destekledikleri vahşi bir diktatörün, ülkesinin mazlum halkını toptan imha etmesini utanmadan seyrediyor
Fıtratı bozarak insandışılaşan, insani olanı tüketerek fesadı küreselleştiren taguti emperyalist devletleri, işgalci zalimleri, despot katilleri, diktatör yönetimleri protesto ediyor, tüm dünya insanlığını onuruna sahip çıkmaya ve fıtratın yolunda Kur’an’ın aydınlığıyla buluşmaya, vahyin belirlediği İslami adalete çağırıyoruz.
‘‘O, iş başına geçti mi yeryüzünde fesat (bozgunculuk) çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allah ise fesadı (bozgunculuğu) sevmez.’’(Bakara-205)
“İman eden, Salih amel işleyen ve çokça Allah’ı zikreden, zulme uğradıkları zaman kendilerini savunanlar hariç. Zalimler, nasıl bir inkılapla devrileceklerini yakında göreceklerdir!” (Şuara 227)-
İLKAV