Cuma, Aralık 6, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ Hutbe: Gazze direnişi ve düşündürdükleri.

Hutbe: Gazze direnişi ve düşündürdükleri.

by İlkav Editor
627 👁
A+A-
Reset

Hutbe: Gazze direnişi ve düşündürdükleri.

“Ey iman edenler! Siz Allah’a (dinine) yardım ederseniz (O da) size yardım eder; ayaklarınızı sağlamlaştırır.” (Muhammed:7)
Kıymetli Müslümanlar bugün Hicri Rebiü’l-Evvel ayının 28’i 1445/ Cuma Rabbimiz Gazze’de direnen kardeşlerimize yardımı ile tecelli etsin, kâfirleri toptan zelil kılsın.
Yeryüzü, yaklaşık bir haftadır şimdiye kadar görmediği bir katliama, soykırıma şahid oluyor. Ancak günlerdir canlı yayınlarla görüntülenen bu zulme, bu insanlık dramına dur diyebilecek sözde medenî çağdaş dünyadan vicdanî ve insânî bir ses duyulmadı. Bu hal insanlık adına utanılası bir durumdur.
Bu nasıl insanlık! 2,5 milyon nüfuslu 360 km karelik bir alanda yaşama mecburiyetinde bırakılan Gazze’li Müslümanlara nerede ise tüm dünya ülkeleri ya saldırmakta ya saldırılara destekte vermekte ya da susmaktadır. Dünyanın gözü önünde yüzyılın katliamı yaşanmaktadır.
Hani nerede Müslüman kardeşliği “Doğudaki bir Müslümanın ayağına bir diken batsa batıdaki Müslüman rahatsız olur” nebevî uyarısı sadece dillerde mi dolaşacaktı? Ya da kürsülere vaaz konusu mu olacaktı? Hani “Müminler bir duvarın tuğlaları gibidir” ilkesine sadakat. Hani “Sizin ümmetiniz tek bir ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim, o halde bana kulluk edin.” âyetinin tecellisi…
Değerli müminler, bölgede bugünlere gelene kadar ki sürece baktığımızda; hemen her gün terör devleti uyguladığı plan çerçevesinde gerek Mescid-i Aksâ’da gerek Gazze sınırında ve gerekse batı şeriada yaşayanları ve gelen ziyaretçileri taciz etmek sureti ile hatta birçok ölümlere de sebep olmakla sürekli terör estirmekte idi. Uyguladığı işgalci politikalarını her zaman devam ettirmek adına Gazze sınırında yerleşik Gazzelileri evlerinden tahliyeye ve sınır dışı edilmesine zorlamakta idi.
”İsrail güçleri, 2022 yılında 168'i işgal altındaki Batı Şeria'da, 52'si abluka altındaki Gazze Şeridi'nde olmak üzere 220'den fazla Filistinliyi öldürdü. Ölenlerden 48'i ise çocuk. 9 binden fazla Filistinliyi de yaraladı. İsrail ordusu 2022'de Filistinlilerin 950 ev ve yapısını yıktı, 113 bin 435 dönüm araziye el koydu, çoğu zeytin ağacı 18 bin 900 meyve ağacını da telef etti.”
Buna benzer istatistikî bilgileri çoğaltmak mümkün. Bu bilgiler bölgedeki durumu resmetmeye yeter sanırım. Kuşatılmışlık ve bunalım içinde yaşayan Müslümanlar bir çıkış yolu olması için başarılı bir operasyon yapmışlardır. Bu operasyon İsrail’i şaşkına çevirmiştir. Geçirdiği şaşkınlık sonrası bölgeyi ateş altında tutan siyonist çeteler yüzlerce insanı katletti.
Yaşananların değerlendirilmesi adına halkı Müslüman birçok ülke yöneticisinin beyanatlarına baktığımızda insanın utanası gelmektedir. Batı’nın ve ABD’nin yaptıklarını ve açıklamalarını duyduğumuzda Müslüman liderlerden beklenilmesi gereken tavırları onlardan görmek doğrusu bizleri şaşırtmadı, ancak halimizi görme adına üzdü. Bu ülkelerin başlarına musallat olan liderler Filistine sahip çıkılmıyor eleştirisine muhatap olmama adına dillerinin ucu ile ama ABD ve batıyı da gözeterek kınama, tarafları itidalli olmaya davet nev’inden ellerinde güç ve imkânı olmayan insanların söyleyebileceği sözlerle halklarını kandırmaktadırlar. Bu zalimler, Venezuella’nın, Meksika’nın, Küba’nın tavrını neden gösteremiyorlar. Veyl olsun sizlere..
Hani şu İslâm(!) konferansı teşkilatı, İslâm işbirliği teşkilatı, gibi sözde Müslümanlar arası dayanışma için kurulmuş olan teşkilatlar ne iş yapar, uyumak ve Müslümanları uyutmakla mı meşguller? Bu ülkelerin birçoğu ellerinde petrol ve doğalgaz gibi rezervine sahiptirler. Savaşa destek veren ülkelere İsrail’in silahı bırakmaması durumunda petrol ve gazı kesecekleri uyarısında bulunsalar ticarî ilişkilerini askıya alacaklarını söyleseler İsrail hemen silahı bırakacaktır. Ama bu kadar bile cesaretleri olmayan uşak zihniyetli yöneticilerden bunları beklemek boşuna. Akan masum insanların kanlarında sizlerin de ortaklığının olduğunu unutmayın.
Öte yandan ABD ve Batı, İsrail’in işini rahat bitirmesi için tek saf halinde her zaman olduğu gibi teröristlerin yanında olduklarını açıklamışlardır. Hatta ABD savaş gemisini de orada duruma vaziyet etmek üzere harekete geçirmiştir. Yani dünyanın gözüne baka baka karadan, havadan, denizden kuşatılarak bölgede dînî bir soykırım gerçekleştirilmektedir. Aslında rabbimizin kitabında beyan ettiği küfür tek millettir ifadesini yaşıyoruz. Evet, küfür tek millet olduğu gibi İslâm da tek millet olmalı idi, rabbimiz öyle olmamızı istiyordu. Hani nerede ümmetin sırat-ı müstekîm üzere birliği… Zaten bu olmadığı için küfrün birliği üzerimizde etkili olmakta değil mi?
Şu an ve her an yapılması gereken “ Allah’a kendisini kitabında tanıttığı gibi sıfat ve isimlerinde hak istikamette iman edip, emrolunduğumuz üzere salih amel işleyerek, Allah’ın dost dediklerini dost edinip düşman dediklerini de düşman belleyerek, kulluğu yalnız Allah’a sunup ve yalnız O’ndan yardım dileyerek, mülkiyeti O’na verdiğimiz gibi hükümranlığı da yalnız O’na vermek sureti ile topluca Allah’ın ipine sımsıkı sarılmalıyız.
Aslında tüm ümmet olarak bize içirilen Yahudileşmeden kendimizi arındırmalıyız. Çünkü Batı yıllardır insanlarımızın dilden Müslüman olmalarından rahatsızlık duymamaktadır. Onun için tüm dünya Müslümanlarına Yahudileşme, onlar gibi düşünme, yeme-içme, giyinme kısacası yaşama algısı sevdirildi, içirildi. Artık ülkelerin işgal edilmesine gerek kalmadı. Zira artık Müslüman olduğunu söyleyen ama Yahudi gibi yaşayan, düşünen Müslümanlarımız(!) var, İsrail’e ihtiyaç yok.

Rabbimiz bu hâle düşmekten bizleri muhafaza eylesin direnen kardeşlerimize sabır ve zafer ihsan eylesin.

Şeyh Ahmed Yasin'in ümmete yazdığı mektuptan bir kısa pasajla hutbeme son veriyorum.
Allah'ım! Ümmetin suskunluğunu sana şikâyet ediyorum!
Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah! Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim.
Siz ey Müslümanlar!
Suskun ve aciz, helâk olmuş ölüler! Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felâketler karşısında? Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için kızacak? Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak! Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken? Omuzlarımıza el verecek ve gözyaşlarımızı silecek bir bakış! Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilâtları ve bariz şahsiyetleri, Allah için kızmaz mı?
"Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık!"
Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek! Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız! Bizden teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin! Çünkü biz bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz. Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!
Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları! Allah'ım, sana şikâyette bulunuyorum..!
Allah'ım! Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve ifsad edilmiş ekinler aşkına sana şikâyette bulunuyorum, sana şikâyette bulunuyorum!
Gücümüz dağıldı… Birliğimiz bozuldu… Yollarımız ayrıldı… Halkımızın zaafını ve ümmetimizin bize yardım edip, düşmanı yenmedeki aczini sana şikâyet ediyoruz!

Ekitap için tıklayın

13.10.2023
Hazırlayan Hayati İSAOĞLU

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon