“Rabb’in, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza ihsanda bulunmanızı kesin bir şekilde emretti…” (İsra: 23)
Âyetimizin birinci cümlesindeki emir çok geniş kapsamlıdır.Sadece Allah’tan başka bir ilâha kulluk yapmayı yasaklamakla kalmaz; aynı zamanda kişinin hiç tereddütsüz Allah’a ibadet ve itaat edip ona boyun eğmesi gerektiği anlamına da gelir. Sadece O’nun emirleri ve kanunları itaat edilmeye layık ve O’nun otoritesinin her şeyin üstünde olduğu kabul edilmelidir. Bu, sadece dînî inanç ve kişisel uygulama ile sınırlı bir emir değildi; aynı zamanda Rasulullah (S) tarafından Medîne’de uygulanarak ortaya konulan ahlâkî, kültürel ve siyasî sistemin de temelini teşkil eden bir ilkeydi. Bu kurulan sistemin ilk ve en önemli dayanağı, ancak Allah’ın ma’bud, kanun koyucu ve hâkim olarak kabul edilmesi ilkesiydi.
Âyetin başındaki emre bağlı diğer hüküm, insan üzerinde Allah’tan sonra en büyük hak sahibi olan kimselerin anne-baba olduğunu bildirmektedir. O halde çocuklar anne ve babalarına itaat etmeli, saygı göstermeli ve hizmet etmelidirler. Toplumdaki kolektif ahlâk, çocukların anne-babalarına müteşekkir ve saygılı olmalarını zorunlu kılmalıdır. Anne-baba nasıl çocukluklarında onları besleyip büyüttülerse çocuklar da onlara aynı şekilde hizmet etmelidirler. Her şeyin ötesinde bu âyet, sadece ahlâkî bir emir veya tavsiye değil, aynı zamanda ayrıntılarını hadis ve fıkıh kitaplarında bulabileceğimiz, anne-babanın hak ve yetkilerinin dayanağı niteliğindedir. Bundan başka, anne-babanın haklarını gözetme, onlara itaat ve saygılı davranış, İslâm toplum ve medeniyetinde maddî öğretimin ve ahlâkî eğitimin en önemli ögesini oluşturmaktadır. Tüm bunlar, İslâm devletinin, aile hayatını kanunlar, hukûkî düzenlemeler ve eğitim politikaları ile dengeli ve sağlıklı bir biçimde devam ettirmesi ve ailenin parçalanmasını engellemesi ilkesinin oluşmasını sağlayan emirlerdir.
Rasulullah (S)’in öğrettiğine göre insanlar üzerinde en büyük hakka sahip olanlar anne ve babadır. O, Allah’ı tek olarak tanıyıp ona ibadetten sonra en önemli faziletin anne ve babaya saygı olduğunu belirtmiştir. Rasulullah’ın bu öğüdü tüm Rasullerin ortak öğretilerindendir. Kur’an-ı Kerîm bunun örneklerini bize sunar.
Bütün Rasuller anne ve babaya sevgi ve saygıyı kendi toplumlarına emrettiler, (Bkz. Bakara: 83) kendileri de anne ve babaya sevgi ve saygı konusunda insanlara en güzel model oldular. Mesela Hz. İbrahim, babasının baskılarına rağmen asla putlara tapmadı ancak babasına saygısızlık da etmedi, tatlı dille ve güzellikle davrandı. (Meryem: 46-48) Hz. Süleyman, Allah Teâlâ’nın kendisine verdiği nimetlere şükrettiği gibi anne ve babasına da teşekkür ederdi. (Neml: 19) Allah Teala, Hz. Yahya’yı ana babasına iyi davranan biri olduğu için över (Meryem: 12-14), Hz. İsa’nın da şu sözünü anlatır:
“Beni, anama saygılı kıldı; beni yoldan çıkmış bir zorba yapmadı.” (Meryem: 32)
Çocukları çok seven Rasulullah (S), cennete gitmenin şartlarından birinin de anne ve babaya sevgi, saygı ve iyilik olduğunu bildiği için çocukları uyarır, bu konuda dikkatli davranmaları için onlara öğütler verirdi. Çünkü anne ve babaların, çocukları üzerinde büyük emekleri vardır. Anne, nice zorluk ve güçlüklere katlanarak çocuğunu karnında aylarca taşır, büyük zahmetlerle dünyaya getirir. Sonra anne ve baba birlikte çocuklarını en iyi şekilde yetiştirebilmek için çabalar, gecelerini gündüzlerine katarlar. Onların, çocukları üzerinde ödenemeyecek kadar büyük hakları vardır. Bir çocuğun, annesinin hakkını ödemesi mümkün değildir. Bu nedenle Rasulullah (S), verdiği sayısız nimetlerden dolayı Allah’a şükretmenin, yaptıkları onca iyiliklerden dolayı da anne ve babaya teşekkür etmenin Allahu Teâlâ’nın kesin emirleri arasında olduğunu hatırlatırdı. Allah’ın (c.c.) en çok sevdiği davranışın, vaktinde kılınan namazdan sonra anne ve babanın emirlerini yerine getirmek olduğunu söylerdi.
Rasulullah (S), anne ve babaya karşı gelmeyi yasaklar, anne ve babaya karşı gelmenin Allah’ın asla sevmediği bir davranış olduğunu anlatırdı. Ayrıca anne ve babaya karşı gelmenin Allah’a ortak koşmak, adam öldürmek, yalan söylemek gibi çok büyük bir günah olduğu uyarısında bulunurdu. Bir toplumda annelere saygısızlık yapılıyor, babalara sıkıntılar çektiriliyor ise o toplumun başının dertten kurtulamayacağını anlatırdı.
Rasulullah (S), babanın emirlerine uymak gerektiğini öğütler, babanın cennete açılan kapı olduğunu hatırlatırdı. Ayrıca, çocukların kendileri için dua ettikleri gibi anne-babaları için de dua etmelerinin bir görev olduğunu bildirirdi. O’nun Allah Teâlâ’dan alıp bize sunduğu Yüce Kur’an’da geçen Hz. İbrahim’in şu duası bunun en güzel örneklerindendir:
“Rabbimiz! Hesabın görüleceği âhiret günü beni, ana-babamı ve mü’minleri bağışla!” (İbrahim: 41)
Rasulullah (S) özellikle önemli konularda çocuğun anne ve babasına danışmadan karar vermemesini öğütlerdi:
“Birgün önemli bir konuda eşi Âişe (R. Anhâ)ya, “Ey Âişe, sana bir şey söyleyeceğim fakat acele etme, annene-babana danışmadan karar verme!” diye buyurmuştur.
Kur’an’ın bildirdiğine göre, anne-babanın emirlerinin yapılmayacağı bir tek konu vardır o da, şayet onlar, Allah’ın emirlerine karşı gelmeyi, ona ortak koşmayı emrederlerse işte o zaman anne ve babanın emirlerine uyulmaz. Ancak böyle bir zamanda bile onlara saygısızlık yapılmamalıdır. Aksine onlara saygıyla yaklaşmalı, dünyalık işlerinde onlara yardımcı olmalı, bakıma muhtaç iseler onlara güzelce bakmalıdır. (Lokman: 15)
Rasulullah (S), anne-babaya yapılabilecek en büyük iyiliğin temiz, erdemli ve hayatını Kur’an’ın öğretilerine göre yaşayan bir evlat olmaktan geçtiğini anlatırdı.
Son olarak Rasulullah (S), ölümlerinden sonra anne-babaya iyilik etmenin yollarını da göstermiştir:
“ Bir adam Rasulullah (S)’e, ‘Ey Allah’ın Rasulü, annem-babam öldükten sonra onlara yapacağım bir iyilik var mı? diye sordu. Rasulullah (S) de ona şöyle buyurdu: ‘Evet, dört haslet vardır: Onlara hayır duada bulunmak ve onlar için bağışlanma dilemek. Verdikleri sözü, vasiyetlerini yerine getirmek. Onların yakın arkadaşlarına güzel davranıp ikramda bulunmak. Annen-baban tarafından gelen akrabayla bağları koparmamak’ “
Hutbe: Ey Mü’minler! Anne Babaya İhsanda Bulunun
“Rabb’in, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza ihsanda bulunmanızı kesin bir şekilde emretti…” (İsra: 23) Ayetimizin birinci cümlesindeki emir çok geniş kapsamlıdır.Sadece Allah’tan başka bir ilâha kulluk yapmayı yasaklamakla kalmaz; aynı zamanda kişinin hiç tereddütsüz Allah’a ibadet ve itaat edip ona boyun eğmesi gerektiği anlamına da gelir. Sadece O’nun emirleri ve kanunları itaat edilmeye layık ve O’nun otoritesinin her şeyin üstünde olduğu kabul edilmelidir. Bu, sadece dinî inanç ve kişisel uygulama ile sınırlı bir emir değildi; aynı zamanda Rasulullah (S) tarafından Medîne’de uygulanarak ortaya konulan ahlâkî, kültürel ve siyasî sistemin de temelini teşkil eden bir ilkeydi. Bu kurulan sistemin ilk ve en önemli dayanağı, ancak Allah’ın ma’bud, kanun koyucu ve hâkim olarak kabul edilmesi ilkesiydi.
Ayetin başındaki emre bağlı diğer hüküm, insan üzerinde Allah’tan sonra en büyük hak sahibi olan kimselerin anne-baba olduğunu bildirmektedir. O halde çocuklar anne ve babalarına itaat etmeli, saygı göstermeli ve hizmet etmelidirler. Toplumdaki kolektif ahlâk, çocukların anne-babalarına müteşekkir ve saygılı olmalarını zorunlu kılmalıdır. Anne-baba nasıl çocukluklarında onları besleyip büyüttülerse çocuklar da onlara aynı şekilde hizmet etmelidirler. Her şeyin ötesinde bu ayet, sadece ahlakî bir emir veya tavsiye değil, aynı zamanda ayrıntılarını hadis ve fıkıh kitaplarında bulabileceğimiz, anne-babanın hak ve yetkilerinin dayanağı niteliğindedir. Bundan başka, anne-babanın haklarını gözetme, onlara itaat ve saygılı davranış, İslam toplum ve medeniyetinde maddî öğretimin ve ahlakî eğitimin en önemli ögesini oluşturmaktadır. Tüm bunlar, İslam devletinin, aile hayatını kanunlar, hukûkî düzenlemeler ve eğitim politikaları ile dengeli ve sağlıklı bir biçimde devam ettirmesi ve ailenin parçalanmasını engellemesi ilkesinin oluşmasını sağlayan emirlerdir.
Rasulullah (S)’in öğrettiğine göre insanlar üzerinde en büyük hakka sahip olanlar anne ve babadır. O, Allah’ı tek olarak tanıyıp ona ibadetten sonra en önemli faziletin anne ve babaya saygı olduğunu belirtmiştir. Rasulullah’ın bu öğüdü tüm Rasullerin ortak öğretilerindendir. Bütün Rasuller anne ve babaya sevgi ve saygıyı kendi toplumlarına emrettiler, (Bkz. Bakara: 83) kendileri de anne ve babaya sevgi ve saygı konusunda insanlara en güzel model oldular. Mesela Hz. İbrahim, babasının baskılarına rağmen asla putlara tapmadı ancak babasına saygısızlık da etmedi, tatlı dille ve güzellikle davrandı. (Meryem: 46-48) Hz. Süleyman, Allah Teala’nın kendisine verdiği nimetlere şükrettiği gibi anne ve babasına da teşekkür ederdi. (Neml: 19) Allah Teala, Hz. Yahya’yı ana babasına iyi davranan biri olduğu için över (Meryem: 12-14), Hz. İsa’nın da şu sözünü anlatır: “Beni, anneme saygılı kıldı; beni yoldan çıkmış bir zorba yapmadı.” (Meryem: 32)
Çocukları çok seven Rasulullah (S), cennete gitmenin şartlarından birinin de anne ve babaya sevgi, saygı ve iyilik olduğunu bildiği için çocukları uyarır, bu konuda dikkatli davranmaları için onlara öğütler verirdi. Çünkü anne ve babaların, çocukları üzerinde büyük emekleri vardır. Anne, nice zorluk ve güçlüklere katlanarak çocuğunu karnında aylarca taşır, büyük zahmetlerle dünyaya getirir. Sonra anne ve baba birlikte çocuklarını en iyi şekilde yetiştirebilmek için çabalar, gecelerini gündüzlerine katarlar. Onların, çocukları üzerinde ödenemeyecek kadar büyük hakları vardır. Bir çocuğun, annesinin hakkını ödemesi mümkün değildir. Bu nedenle Rasulullah (S), verdiği sayısız nimetlerden dolayı Allah’a şükretmenin, yaptıkları onca iyiliklerden dolayı da anne ve babaya teşekkür etmenin Allahu Tealâ’nın kesin emirleri arasında olduğunu hatırlatırdı. Allah’ın (c.c.) en çok sevdiği davranışın, vaktinde kılınan namazdan sonra anne ve babanın emirlerini yerine getirmek olduğunu söylerdi.
Rasulullah (S), anne ve babaya karşı gelmeyi yasaklar, anne ve babaya karşı gelmenin Allah’ın asla sevmediği bir davranış olduğunu anlatırdı. Ayrıca anne ve babaya karşı gelmenin Allah’a ortak koşmak, adam öldürmek, yalan söylemek gibi çok büyük bir günah olduğu uyarısında bulunurdu. Bir toplumda annelere saygısızlık yapılıyor, babalara sıkıntılar çektiriliyor ise o toplumun başının dertten kurtulamayacağını anlatırdı.
Rasulullah (S), babanın emirlerine uymak gerektiğini öğütler, babanın cennete açılan kapı olduğunu hatırlatırdı. Ayrıca, çocukların kendilerine dua ettikleri gibi anne-babalarına da dua etmelerinin bir görev olduğunu bildirirdi. O’nun Allah Teala’dan alıp bize sunduğu Yüce Kur’an’da geçen Hz. İbrahim’in şu duası bunun en güzel örneklerindendir: “Rabbimiz! Hesabın görüleceği ahiret günü beni, ana-babamı ve mü’minleri bağışla!” (İbrahim: 41)
Rasulullah (S) özellikle önemli konularda çocuğun anne ve babasına danışmadan karar vermemesini öğütlerdi. Böyle önemli bir konuda eşi Hz. Aişe’ye, “Ey Aişe, sana bir şey söyleyeceğim fakat acele etme, annene-babana danışmadan karar verme!” buyurmuştur. Kur’an’ın bildirdiğine göre, anne-babanın emirlerinin yapılmayacağı bir tek konu vardır. Şayet onlar, Allah’ın emirlerine karşı gelmeyi, ona ortak koşmayı emrederlerse anne ve babanın emirlerine uyulmaz. Ancak böyle bir zamanda bile onlara saygısızlık yapılmamalıdır. Aksine onlara saygıyla yaklaşmalı, dünyalık işlerinde onlara yardımcı olmalı, bakıma muhtaç iseler onlara güzelce bakmalıdır. (Lokman: 15)
Rasulullah (S), anne-babaya yapılabilecek en büyük iyiliğin temiz, erdemli ve hayatını Kur’an’ın öğretilerine göre yaşayan bir evlat olmaktan geçtiğini anlatırdı. Son olarak Rasulullah (S), ölümlerinden sonra anne-babaya iyilik etmenin yollarını da göstermiştir. Bir adam Rasulullah (S)’e, “Ey Allah’ın Rasulü, annem-babam öldükten sonra onlara yapacağım bir iyilik var mı? diye sordu. Rasulullah (S) de ona şöyle buyurdu: ‘Evet, dört haslet vardır: Onlara hayır duada bulunmak ve onlar için bağışlanma dilemek. Verdikleri sözü, vasiyetlerini yerine getirmek. Onların yakın arkadaşlarına güzel davranıp ikramda bulunmak. Annen-baban tarafından gelen akrabayla bağları koparmamak’ “ 12.05.2017
Hazırlayan: Emrullah AYAN