Cuma, Aralık 6, 2024
Ana sayfa HABERLER ´Hikmetin Gerekliliği ve Hikmet Arayışı´ seminerine ilgi büyüktü.

´Hikmetin Gerekliliği ve Hikmet Arayışı´ seminerine ilgi büyüktü.

by İlkav Editor
2,8K 👁
A+A-
Reset

14 Ocak 2012 tarihinde Adana'da faaliyet gösteren Gökkuşağı Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin düzenlediği "Hikmetin Gerekliliği ve Hikmet Arayışı" seminerine ilgi büyüktü.

İLKAV (İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı)’ın Başkan yardımcısı ve müderrisi, İslamî ilimler uzmanı Şeyho DUMAN'ın konuşmacı olarak katıldığı Seyhan Kültür Merkezindeki seminer saat 13:00'te Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardından Meali verildi.

 

Açılış konuşmasınıyapan Mustafa TEKTORUN Şunları Söyledi:

Ekitap için tıklayın

Gökkuşağı eğitim ve yardımlaşma derneği ve müslamanlar olarak neden ‘’Hikmet’’ Sorusuna yanıt bulmaya çalıştık. Müslümanlar için neden önemli‘’Hikmet’’Kavramı?

‘Hikmet’ kelimesinin kökü ‘hükm’dür. ‘Hükm’ masdarı ve ondan türeyen kelimeler isim ve fiil olarak Kur’an’da tam 210 yerde geçer. İşte bundan ötürü müslümanın hayatında büyük öneme sahip olan ‘’Hikmet’’ kavramını ele aldık. Hikmetin en yücesi, doruğa ulaşmış şekli, Allah’tan gelen âyetlerdir. Kendilerine ilimden nasip verilmemiş olanlar bu hikmeti anlamadıkları gibi, hikmetle iş de yapamazlar.Kur’an, bünyesindeki vahye “hikmet” derken; ona çağrının, İslâm’a dâvetin de hikmetle yapılmasını emreder. Bu kaidelerle ancak hikmet sahibi olabiliriz.İşte Kur’an’ın hikmet yollarını, bu yoldaki işaretleri tahlil edeceğiz. Hikmetli yolun yolcusu olacağız. Diyerek sunumunu tamamladı.

Kısaca Şeyho DUMAN’dan bahsetmemiz gerekirse;

Şeyho Duman; Arapça, Farsça, Osmanlıca dersleri veriyor. Mealin genişletilmiş ve dipnotlarıyla öğrencilerine dersler verip, Kur’an okurken terimlerin, kelimelerin, cümlelerin ne manaya geldiği konusunda çalışmalar yapıyor. İnternette canlı, sesli dersler düzenliyor. Kuran’ın özünün anlaşılmasıyla ilgili gibi çok değerleri gayretleri var.

Şeyho DUMAN, çoğunluğu bayan olan katılımcılara, 'Sizler İslam'ın tebliğcisi olacaksınız'diye seslendi.

İnsanın kendisini Allah'a ve onun yoluna adamasının önemine vurgu yapan DUMAN, 'Ancak kendimizi maddi manevi olarak O'na adadığımız zaman dünyada cenneti yakalarız ve cennette sıddıklarla, şehid ve nebilerle beraber olabiliriz' dedikten sonra konuşmasına şöyle devam etti.

‘Peygamberler kavimlerine Rabbi anlatmamıştır, ilahı anlatmıştır. İlah, emir veren demektir. İnsan kimden emir alıyorsa, kimin emri altına girmişse o onun ilahı olur.

Tağut ise, kendi kurallarına boyun eğilmesini ister. Allah Kur'an da, kendisinden başka boyun eğilen her şeye tağut der. Bizler ilahın ne anlama geldiğini anlarsak, La ilahe illallahı tam anlamıyla öğrenipte yaşarsak o zaman kurtuluruz.’

Günümüzde de insanların Allah'a şirk koştuklarını söyleyen Şeyho DUMAN, ‘Müşrikler hiçbir zaman Allah'ı inkar etmediler, tam tersi Allah'ı kabul ederler, herşeyi O'nun yarattığını, dünya nizamını kurduğunu kabul ederler fakat Allah dünyayı yarattıktan sonra insanları bırakmıştır mantığıyla yaptıkları putlara taptılar.

Putları yapıp onlara tapmalarındaki amaç, putlarının onları Allah'a yaklaştırdığını düşünmeleriydi. Bunun için, Lat, Uzza, Menat, Yeğus gibi putlar bizi Allah'a yaklaştırır dediler.’

“Demokrasi başlı başına bir dindir. Din de insanların hayat tarzını değiştiren, yönlendiren, hayatı düzene koymak için kanunlar mecmuasıdır. Beşeri din ise insanın kendi kafasına göre ortaya çıkardığı, şekil verdiği ve ilahının yalnızca insan olduğu bir dindir.

Ve Allah da şunu söyler: Allah’tan başka bir din, din değildir!” dedi.

Mekkeli müşriklerin yaptıklarını, şimdi de günümüz insanın uyguladığına dikkat çeken Şeyho Duman, ‘Şimdi de insanlar Allah'a dua ederken, Allah'a yakınlaşma vasıtası ile şeyhlerini araya katarak rabıta yapıyorlar’dedi.


Onların önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından yanaşacağım.” ayetlerine değinerek şeytanın hiç yılmadığına değindi ve ekledi:

“Her mü’min; bulunduğu ortamda peygamber efendimizi temsil etmek durumundadır. Çünkü bulunduğu ortamdaki sistemleri reddi, Resul’ü örnek almakla gerçekleştirir. Sahip olunan imkânları, nimetleri, fırsatları hep O’nun rızası doğrultusunda kullanmalı ve İslam’ın bu topraklarda yeniden yeşermesi için çalışmalıdır.”

“Ümmet, inandıkları Kur’an’a uymayan davranışlar ve hayatlar yaşadı. 5 halifeden sonra İslam ümmeti Kuran’ın ilimlerinden peyderpey mahrum edilir duruma geldi. Ümmete, Allah’a kulluğun ubudiyetini unutturarak İslam’ın sadece 5 şarttan ibaret olduğuna inandırdılar. Ve Kuran’ın hayata ve ümmete olan bütünlüğünü parçalar hale geldiler ve ümmeti iyice uzaklaştırdılar. Allah’ın “Hayatın bütün hususu elimdedir.” kuralına uymadılar. İslam’ın sadece belli başlı şeylerden meydana geldiğini sandılar ve kelime-i tevhidi hayatlarında pasif hale getirdiler.”

Değerli yazar; ümmetin en elzem denecek kadar önem veren meselesinin yeniden Kur’an’ı keşfetmek ve kuranın hatimden çok içeriğini fark etmek olduğuna parmak bastı.

“Kur’an’ı çokça tekrarlamak yerine az okuyup çok tefekkür etmeliyiz. Dünya’da en çok okunan ama en az düşünülen kitap Kuran’dır.” sözleriyle müminin hayatında Kuran’ın önemine değinen yazar şu benzetmeyi de Kuran-ı Kerim için yaptı ve ekledi:

“Çok berrak akan, fışkıran su hep berrak kalmaz. Akıp gittiği sürece içine çöpler, yapraklar girer ve kirli su haline gelir. Kur’an da buna benzer. En temiz haldeyken Osmanlı’ya, İran’a, Pakistan’a uğramıştır ve uğradığı yerler Kuran’ı kabul etmekle beraber zihinlerindeki örf ve adetleri katarak Kuran-ı Kerim’i kirlettiler, tahrif ettiler, tozlandırdılar. Nasıl ki peygamber (s.a.v) müşriklerin kafalarından putları aldı, ilahi tevhid bayrağını yaydı. Bugün de müslümanların o hazinenin keşfini yapmaları gerekir. Yoksa ümmet adeta ölüme doğru gider.”

“Ümmet bir vücut gibi olmalıdır. Hepiniz Allah’ın ipine sımsıkı sarılınız ve ayrılmayınız. Allah Kur’an’la sizin ‘telef olmuş kalplerinizi’ bir araya getirdi. Müslümanlar çeşitli derneklerde bir araya gelip toplanmalıdırlar. Ama amaçları kenetlenmek olmalıdır. Genellikle dernekler ‘bizden iyi yoktur’ diyerek tefrikaya bile düşüyorlar. Bireylerin sahip olduğu ilahi emanetin farkında olması gerekiyor. Ve önemli konu; Müslüman, kardeşinin sıkıntıya düşmesinin kendisini rahatsız etmesi durumuna gelmesi gerekiyor.”sözleriyle de bilinçli müslümanın misyonuna vurgu yaptı.

Konuşmasının devamında cennet ve hikmetten bahseden DUMAN, şöyle devam etti.

‘Hikmet, tebliğin nasıl olacağını anlatır. Kur'an'da 30'a yakın yerde ve 29 surede geçer. Bunlardan bazıları Lokman, Kehf ve Neml sureleridir.

Neml Suresinde, Hz. Süleyman'ın Belkıs'a nasıl tebliği, hikmeti anlattığı konu edilir.

Kehf Suresindeki Ashab-ı Kehf halkı, o günün itibarlı zengin çocukları idi. Fakat onlar korkmadan teslim oldular. Hakkı zalime haykırdılar. 300 küsür sene mağarada kaldılar, Allah kendine güveneni zayi etmez.

Taha Suresinde de Hz. Musa kıssasına uzunca yer verilir. Hz. Musa'ya verilen hikmetler var. Firavun'a karşı o da korkmadı, ki Firavun onu muhatap aldı, karşısına kendi sihirbazlarını çıkardı.’

Konuşmasının bu sırasında, ‘şimdi ki devlet erkanının Firavun'un Hz. Musa'ya verdiği söz hakkı kadar, söz hakkı verip kendilerini savunmalarına izin vermediğini’dile getirdi.

‘Allah'ın yeryüzünü insanoğlunun emrine vermesinin, melekleri bile emrine amade etmesinin karşılığında istediği şey kendisinin ilah olarak kabul edilmesidir, bu Allah'ın hakkıdır.

Biz yanlış inançlarımızı düzeltmeye mecburuz. Evimizde yurdumuzda O'nun emirlerine kulak verip uygulamaya geçirirsek o zaman dünya bizim cennetimiz olur.

İnsan asıl cenneti teheccüde kalkıp 'Rabbim sensin!' dediği zaman yaşar. Hayata sahip olan Allah’ mıdır yoksa falanca mı?

Siz şunu bilmem kaç defa okuyunca cennetlik olursun diyenlere bakmayın.

Peygamberler kendilerine değil Allah'a davet ederler. Çünkü onlar da birer elçidir ve denileni yapmak zorundadırlar. Allah'ın kelamının üstüne söz söyleyemezler.

Peygambere bile söylemediği sözü isnat etmenin cezası büyükken, aciz insan Allah'a, o söylemiş gibi nasıl söz isnat eder?’

Mevlana'nın kendi kitabını Allah kelamına nispet ettiğini söyleyen Şeyho DUMAN, ‘Sanki 70 bilmem kaç defa Kur'an okuyunca ümmet kurtulacak sanıyor insanlar diyerek, insanın kurtuluşunun La ilahe illallahı tam anlamıyla anlayıp yaşayarak mümkün olduğunu’tekrarladı.

Yaklaşık 1,5 saat süren konuşmanın ardından Şeyho DUMAN, katılımcılardan gelen soruları yanıtladı. Daha sonra da davet edildiği Radyo Barış'ta canlı yayın konuğu oldu.




Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon