3,2K
İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı konferans salonunda Kurban bayramının ilk günü Bayram namazının ardından bayramlaşma yapıldı. Bayram Namazı öncesi Şeyho DUMAN hoca bayramlaşmanın önemi konulu bir sohbet gerçekleştirdi. Bayram Namazını Emrullah AYAN kıldırdı.
Emrullah AYAN'ın Kurban'ın önemini izah ettiği bayram hutbesinin özetini dikkatinize sunuyoruz.
“ Onların (kurbanların) ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır; fakat ona sizin takvanız (Allah’a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır. Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız diye O, bu hayvanları böylece sizin istifadenize verdi. (Ey Muhammed !) güzel davrananları müjdele!”(Hacc 37)
Yüceler yücesi Allah’a hamd olsun ki bir bayramı daha idrak ettik. O bayram ki; yaklaşmayı, yakınlaşmayı öğretir bize. Bize bizden daha yakın olana… Kutlu bir eylemle sevdiklerimizden vermeyi. Sevindirilmesi gerekenlere ulaşmayı anlatır bize… Paylaşma ve dayanışmanın getirdiğ ruh bizi birbirimize yaklaştırır. Çoğrafi uzaklıklar kalplerde yakınlaşır. Bayramdır çünkü, verilecek selamımız vardır. Uzatılacak elimiz, kalplerimizi pekiştirecek rahmettir aradığımız. Buna vesiledir bayram. Çünkü adı kurbandır.
Kurban; insanı Allah’a yaklaştıran şey demektir. Bu bir ibadet ve hürmet ifadesidir ki, kurbanla insan Allah’a yaklaşmaya çalışır, ya da kurban insanı Allah‘a yaklaştırır. Bu yaklaşma elbette maddi anlamda bir yaklaşma değil, onun rızasına ve sevgisine yaklaşmaktır.
Kurban; bir alışveriştir. Allah’la kulu arasında çok karlı ticaretin sembolüdür. İstenen can ve mal, karşılığında ödenen ise cennettir. Cennetin de mal ve canın da gerçek sahibi O olduğu halde, hükmündeki tasarrufunu göstermek için, bağ bağışladığı kulundan, hikmeti gereği bir salkım ister ki, daha büyük bağlar ve bahçeler yani cennetler ihsan etsin.
Kurban; varlığın sahibine yönelişi sembolize eder. İnsanın emrine verilen maddenin yine O’nun emrine sunulmasıdır. Ya da “ O benim kurbanımdı ben ise senin kurbanınım” demektir.
Kurban; fedakarlıktır. Babanın oğlunu, oğulun canını feda etmesidir.
Kurban; hayvanın insana verdiği en soylu derstir. Baş koymanın, kendini adamanın ve fedakarlığın dersi.
Kurban; ebedi olanı geçiciye, ahireti dünyaya, ameli söze tercih etmektir.
Kurban; yaşamak ve yaşatmak için ölmenin öbür adıdır.
Allah’a yaklaşmak ancak ihlas ve aşkla yani Allah’ı gereği gibi sevmekle olur. Kurban; bu sevginin bir aracıdır. Mü’min kurban keserek bu sevgisini gösterir.
Kurban; peynir gemileri bile lafla yürümezken, islam gemisini lafla yürütmeye çalışanların aksine, karaya oturmuş bu gemiyi yeniden yüzdürmek için denizler akıtmanın, Firavunlar için Kızıldenizler peyda etmenin talimidir.
Kurban olayı tarihten günümüze kadar insanların başvurdukları bir ibadettir. Tarih sayfalarını çevirmeye başladığımızda, kurban olayını ilk olarak Hz. Adem’in iki oğlunda görüyoruz.
“Bir de onlara Adem’in iki oğlunun kıssasını hak ile oku. Hani onlar birer kurban sunmuşlardı da ikisinden birinin ki kabul olunmuş, diğerinden kabul olunmamıştı. O ‘ seni mutlaka öldüreceğim’ demişti. Öbürü ‘ Allah ancak muttakilerden kabul eder’ demişti.” (Maide 27)
Kaynaklarda Adem’in oğullarının adları Habil ve Kabil olarak yer almıştır. Ve ayette bahsedilen olay şu şekilde cereyan etmiştir: Habil, kırmızı tüylü, besili, en güzel deveyi kurban olarak seçmiştir. Dünyada sahip olduğu en değerli varlığını Allah için verir. Fakat Kabil bir avuç sarı buğdayı kurbangaha getirir. İşte Kabil’in bencil ve kötü çehresi burada kendini gösterir. Kurban adayan kimse yalan, aldatma ve hilekarlığa başvurmamalıdır. Kabil; para, servet ve mal biriktirme hırsından ötürü iman ve inancında hileye başvurmuştu. Habil ise iman ve inanç söz konusu olduğunda bütün bir varlığından bir anda vazgeçebilecek düzeyde bir inancın taşıyıcısıdır. Ve Habil’in kurbanı kabul olmuştur.
Bu olayda kurbanın şartlarından takvayı görüyoruz. Yani Allah’tan korkup günahlardan sakınan bir kalp ile kurban sunmak.
“Onların etleri de kanları da Allah’a asla ulaşmaz. Fakat sizden O’na takvanız ulaşır…” (Hacc 37)
Takva şartlarının içine dahil edebileceğimiz iki maddeyi şöyle sıralayabiliriz:
1. Kurbanın Allah için olması.
“Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.” (Kevser 2)
Allah için kesilmeyen bir hayvan kurban olmaz. Kurban olmak şöyle dursun, Allah ismi anılmayan ve bilerek terk olunan veya Allah’tan başkasının ismi çağrılarak kesilenlerin, ölmüş hayvan gibi yenmesi haramdır. Kurbanda amaç Allah’ın rızasıdır. Müşrükler gibi putların rızası değil, münafıklar gib halkın rızası değil.
“ Biz, kendilerine rızık verdiğimiz kurbanlık hayvanlar üzerine Allah’ın adını ansınlar, diye her ümmete kurban kesmeyi meşru kıldık.” (Hacc 34)
Diğer ibadetler nasıl Allah için yapılıyorsa Kurban da Allah için olmalıdır. Yoksa şirk olur.
2. En güzelini vermek.
“ Siz sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar, birre kavuşamazsınız. Her ne infak ederseniz muhakkak Allah onu çok iyi bilendir.” (Al-i İmran 92)
Kurban Allah’a infak etmektir. Bu nedenle en sevilen şey verilmelidir ki, Allah katında değeri daha fazla olsun.
“ Allah’a güzel bir ödünç verecek olan kimdir? Allah da o verdiğini ona pek çok kat artırsın…” (Bakara 245)
Kişi Allah’a sunduğu kurbanın kendi yanındaki derecesine göre imanının derecesini de göstermiş olur.
Tarih sayfalarını çevirmeye devam ettiğimizde ikinci kurban olayını Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’de görürüz.
“ İbrahim dedi ki: Rabbim, bana salihlerden (bir çocuk) bağışla. Biz de ona itaatkar bir oğul müjdesini verdik. Ne zaman ki o babasının yanı sıra yürümeye başlayınca dedi ki: Oğulcağızım! Gerçekten ben rüyamda seni boğazladığımı görüyorum. Bak artık, sen ne düşünürsün. Dedi ki: Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaAllah beni sabredenlerden bulacaksın. Böylece ikiside teslim olup onu alnı üzere yıkınca, biz ona Ey İbrahim! diye seslendik, rüyanı gerçekleştirdin. Biz muhakkak ihsan edicileri böyle mükafatlandırırız. Muhakkak bu apaçık bir imtihandı. Biz de ona büyük bir kurbanlıkla fidye verdik. Sonra gelenler arasında da ona ( iyi bir nam) bıraktık.” ( Saffat 100-108 )
İsmail’ini ona en çok bağlı olduğun ve onu en çok sevdiğin zaman kurban etmelisin ki, kurbanın en değerli olsun.
Sen! Kim ve ne olursa olsun berbaberinde kurban etmek için İsmail’ini getirmelisin. İsmail İbrahim’in yanında ne kadar sevgiliyse senin yanında da o kadar sevgili olanın olması gerekir İsmail’in….
İnancını ne zayıflatıyorsa, gitmekten ne alıkoyuyorsa, sorumluluk kabul etmekten ne çekip çeviriyorsa, kendi kendinle olmana ne sebep oluyorsa, çağrıyı duymana ve gerçeği itiraf etmene ne engel oluyorsa, kaçmaya ne zorluyorsa, rahatın için bahaneler bulmana ne yol açıyorsa, seni ne kör ne sağır ediyorsa, işte odur kurban edeceğin…
Ne zaman ki Habil gibi en güzelini ve en sevdiğini kurban verirsen Rabbe o zaman onun gibi kurban olmaya hak kazanmışsın demektir. Ve önünde Zekeriyalar, Yahyalar, Sümeyyeler, Yasirler, Mus’ablar, Aliler, Hüseyinler önder olarak duracaktır. Karanlık gecelerini aydınlatan o kurbanların yolunda yürümek için İsmail ol ve düş yollara ve sabret ve bekle rabbin vereceği emri…