Perşembe, Kasım 21, 2024
Ana sayfa HABERLER Toprağı İşgal Edilen Gazzeli Çocuk mu, Zihni İşgal Edilen Türkiyeli Çocuk mu Daha Kötü Durumda?

Toprağı İşgal Edilen Gazzeli Çocuk mu, Zihni İşgal Edilen Türkiyeli Çocuk mu Daha Kötü Durumda?

by İlkav Editor
115 👁
A+A-
Reset

Toprağı İşgal Edilen Gazzeli Çocuk mu, Zihni İşgal Edilen Türkiyeli Çocuk mu Daha Kötü Durumda?

Batı’nın Silahıyla Katledilen Gazzeli Çocuk mu Yoksa Aynı Batı’nın Seküler Kültürüyle Ruhu Öldürülen Türkiyeli Çocuk mu Daha Kötü Durumda?

Kemalizm dini, çocukları devlet eliyle yönlendirir, Ata puta tazime ve secdeye
Uymayanı hor görüp, öğütüm ve baskıyla zorlar, aynı resmi çizgide hizaya girmeye

Çocuk zihinlere yönelik ideolojik işgal, şüphesiz daha kötüdür onu katletmekten
Çünkü zihindeki işgal, ruhu öldürüp alıkoyar, fıtrî ve vahyî hakikati akletmekten

Türkiye’de işlevi bakımından her okul, kemalizm dini için adeta bir tapınaktır
Bomba yağan Gazze’de ise her hayat alanı, bâtıl fitneye karşı tam bir korunaktır

Gazze’de bombalanan çocuk azâdedir, batılın işgal ettiği zihinle Hak’kı ketmetmekten
O vahye şahidlik yapan Kur’anî bir hayat yaşar ve asla vazgeçmez Allah’ı razı etmekten

Ekitap için tıklayın

Türkiye’de yüz yıldan bu yana devam eden ve çocukları hedef alan resmî ideoloji dayatma zulmünün bugün hâlâ devam ettiğini, üstelik eğitim adı altında gerçekleştirilen laik öğütüm yoluyla çocuk zihinlere yönelik bu ideolojik işgalin 22 yıldan bu yana hak maskeli batıl eliyle daha etkili biçimde sürdürülmekte olduğunu, son derece az sayıda Müslüman’ın itirazı dışında çoğunluk sadece seyretmektedir. Üstelik bu havuç politikasıyla yürütülen toplumu “Allah ile aldatarak” dönüştürme programının son döneminde, on yıllardır süregelen putun önünde tâzim ve rükû safhasından artık çocukları puta secde ettirme safhasına geçildiğini de ibretle ve büyük bir utançla gözlemliyoruz.

İşgal ve kuşatma altındaki Gazze’nin çocuklarının bombalarla vahşice katledilmesine haklı olarak üzülenler, nedense Sabetaycı kadroların öncülüğünde başlatılıp yüz yıldır ve halen sürdürülen (eğitim/öğütüm başta olmak üzere çok boyutlu) programlarla kendi çocuklarının zihinleri “putperest, laik, kemalizm dini”nin işgali altında tutulmasına ve fıtratlarının bozularak ruhlarının öldürülmesine sessiz kalıp idare ediyorlar. Gazze’deki katliama karşı sloganik kalsa da hiç değilse eylem yaparak haklı bir protestoyu yükseltenler, Kemalist, resmi ideolojik büyük zihinsel vahşete karşı ise her hangi bir mücadele gereği bile duymadan, çocuklarını bu putperest öğütüme teslim edip fıtrî ve ruhî olarak yozlaştırılıp öldürülmelerini seyrediyorlar.

Hâlbuki emperyalist ve siyonist Batı’nın silah ve bombalarıyla soykırımcı İsrail’in terörü ve vahşeti sonucu Gazzeli çocuklar katledilerek dünyaları yok edilirken, aynı Batı’nın seküler batıl kültürüyle Türkiyeli çocukların zihinleri işgal edilip ruhları katledilerek ahiretleri de yok ediliyor.

Bu konudaki görüşlerimi makale tarzında yazıp okumaya üşenen kardeşlerimizi zorlamamak için, kısaca mısralara döküp şiir formunda ifade etmek istiyorum:

Ülkemizde Kemalizm dini egemen, çocuk zihinlerde “resmî ideolojik” işgal sürüyor
Gazze’de çocuk katliamı varken, Türkiye’de zihni işgal edilen çocuğun fıtratı çürüyor

İsrail katliamının da, laik Türkiye zulmünün de ardında olan, aynı Batı’dır
Siyonistin toprak, kemalistin zihin işgali, aynı emperyalizmin zulüm hattıdır

Birincisi Batı’nın silahı ile toprak işgali yapar, katliamlara imza atar
İkincisi Batı’nın seküler kültürüyle zihinleri işgal edip, fitneye yol açar

Rabbimizin hükmü; ‘haksız yere cana kıymak zulümdür, fitne ise katilden beter’
İnsanı şirke zorlayan kemalizm fitnesinin zihin işgali, ruhları öldürmeye yeter

Katliamcı dünya hayatına kast etse de, zihni hür, imanı güçlü kalır mazlumun
Zihni işgal edilen ise, dünyayı da ahireti de kaybeder, fitnesiyle tağutun

Gazze’deki siyonist katliam, çocuğun dünya hayatına son verir, ahireti cennettir
Kemalist Türkiye’de, zihnî işgal ile ruhu öldürülenin, dünyası da ahireti de zulmettir

Toprak işgali ve katliam dünya hayatına, zihinsel işgal ve saldırı dâreyne zarar verir
Katledilen Gazze’li çocuğa ağlayan farkında değil, kendi çocuğu ahiretini de yitirir

Gazze’li çocukların çoğu büyürse mücahid olup, güçlü imanıyla işgalciye direnir
Türkiye’de ruhu kirletilen çoğunluk, büyürse zalime meyledip ateşe sürüklenir

Gazze’de, zihni hür, vicdanı hür ve imanı güçlü nesiller yetişip, baş kaldırır zalimlere
Allah yolunda Kur’an’la büyük cihad ve izzetli direnişle, asla aman vermez mücrimlere

On binlerce ton bombayla Gazze yerle bir edildi, soykırım ve katliamlar sürüyor
Can kaybı elli bin oldu, aç, susuz, doktorsuz ve ilaçsız milyonlar yine de direniyor

Gazze’de zihni hür yetişenlerin çoğu, Allah’tan başkasına baş eğmemeyi öğrenir
Rabb’in yardımını hak edip, en güçlü silahlara karşı iman gücüyle gâlip gelir

Gazzeli Müslimler ve çocukları, pes etmeyen izzetli bir direnişle destan yazıyor
Emperyalist devletlerin desteğine rağmen İsrail, zelil bir mağlubiyete koşuyor

Laik öğütüm fitnesiyle kuşatılan çocuklar ise, önce baş eğmeyi öğrenir tağutlara
Kemalizmin kirlettiği zihinle, şeytanın yolundan gidip, kulluk eder hevaya ve putlara

Türkiye’de her okul hem ideolojik öğütüm merkezi hem de Kemalist bir tapınak
Buralarda çocuk zihinler işgal edilip, Ata puta tapmaya zorlanır korkutularak

Türbelere karşı çıkanlar, büyük çelişkiyle ilahları için en büyük türbeyi yaptılar
Anıtkabir’i inşa edenler, putlarına dilek ve tazimlerini sunarak atalarına taptılar

Yirmi iki yıldır AKP sürdürüyor, kemalist laik öğütümle çocuk zihinleri işgali
Destekçi olan Müslümanları da kuşatıyor, fıtratlara yönelik bu soykırımın vebali

Hem Gazze direnişine hem Türkiye’deki bu zulme destek, büyük çelişki ve tutarsızlık
İsrail destekçisi iktidar ve ulusal bayrakla Gazze eylemi yapmaksa, tam bir aymazlık

Gazze’li Müslim, anayasada “dini İslam” yazan ulusalcı Abbas’tan uzakta İslâmî tercih yapar
Türkiyeli Müslim’se, İslam karşıtı laik Kemalist hükümeti destekleyerek istikametten sapar

Gazzeli Müslim, bu ilkeli, izzetli mücadelesiyle, Nur’un mesajını taşırken tüm insanlığa
Türkiyeli Müslim, batıla destek zilletiyle, kırk yıllık birikimi bile feda eder karanlığa

Gazze’deki izzetli direniş, vahyin şahidi olup hâl ile davetle insanları çağırdı hidayete
Türkiyeli zelil duruş, vahye şahidlikten uzaklaşıp, çevresini de sürükledi aynı zillete

Evet, Türkiye’de çocuklar o kadar kuşatılmış bir vaziyetteler ki; 101 yıldır pozitivist, laik, Batıcı, Türkçü ulusalcı ve İslam karşıtı bir lider olan Atatürk sevgisi ve onun seküler kültür ve ilkelerine bağlılığa dayalı resmi ideolojisiyle (yani kemalizm diniyle) ilkokuldan itibaren tertemiz zihinleri işgal edilip esaret altına alınmaktadır.

Bu sebeple Türkiye’deki çocuklar, Gazze’de doğup büyüyen çocuklara nazaran çok daha kötü bir durumda bulunmaktadırlar. Çünkü Gazze’de çocukların iman dolu göğüsleriyle Allah’a teslim olup onurlu bir direniş gösterdikleri İsrail soykırımı, en fazla onların dünya hayatına son verirken, Türkiye’deki zihinsel işgal ruhları öldürerek hem dünyalarında zillete hem de ahirette azaba duçar olmalarına yol açmaktadır.

Filistin’de ulusalcı ve laik politikalar uygulamasına rağmen Abbas yönetiminin anayasasında “Devletin Dini İslam’dır” ve “yasa yapmanın temel kaynağı İslam şeriatıdır” maddeleri yer almaktadır. Buna rağmen, bu aldatmacaya itibar etmeyen HAMAS, İslâmî bir tercih yaparak pratikte ulusalcı seküler olan bu yönetime karşı çıkıp İslâmî bir yönetimi istediği için yaklaşık 20 yıldır Gazze’de kuşatılarak bu büyük zulme ve soykırıma muhatap kılınmış bulunmaktadır. Türkiye’deki müslümanlar ise Abbas’ın bile gerisinde kalarak, hem İslam karşıtı bir laik Kemalist yönetim olduğu ve çocuklarının zihinlerine yönelik bu ideolojik işgali sürdürdüğü hem de İsrail’e çok boyutlu destekler verdiği halde AKP hükümetini desteklemek gibi büyük bir zilleti yaşamaktadırlar.

Üstelik Gazze ve Filistin işgal ve katliamlarının sona ermesi de, Kudüs, Mescid-i Aksa, Mekke ve Kabe’nin kurtuluşu da, öncelikle ümmetin vahiyle inşa olup tevhîdî niteliğini kazanarak tekrar izzetli günlerine kavuşmasından ve ümmet coğrafyasının, yani Ankara, Kahire, Tahran, Riyad ve Bağdat’ın temsil ettiği bölge ülkelerinin İslam ile yönetilmesinden geçmektedir. Bu sebeple de öncelikle her mü’minin kendi halkını zihnî ve kültürel işgallerden kurtarıp vahiyle inşa ederek İslâmî yönetimlere kavuşturma mücadelesine, hem tavizsiz bir biçimde hem de ertelemeden yoğunlaşması gerekmektedir. Yani kendini Müslüman olarak tanımlayan bütün bölge halklarının, terk ettikleri Kur’an’a dönerek vahiyle arınıp tevhid eksenli bir inşa gerçekleştirmek suretiyle tevhidî zindeliği ve izzeti yeniden kazandıracak Kur’anî bir inkılâp yaşamaları ve böylece Allah’ın vâdettiği yardıma müstahak olmaları gerekmektedir.

Özetle ifade etmek gerekirse, Gazze işgal ve katliamı sebebiyle siyonist katilleri protesto edenlerin büyük çoğunluğunun öncelikle kendi ülkelerinde egemen olan ve şirkle hükmeden tağutî sistem ve yönetimlerin destekçiliğini yapma zilletinden kurtularak, çocuklarının zihinlerini işgal edip şirk kültürüne yönlendiren sistemle mücadeleyi de gündemlerinin birinci maddesi yapmaları gerekmektedir.

Aksi takdirde, bir taraftan laik seküler iktidarların yaptığı gibi sadece gaz alma işlevi görerek, toplumdaki siyonist karşıtı öfkeyi yatıştırıp siyonist terörist İsrail ile işbirliği halinde olan iktidarları ayakta tutmak suretiyle, sonuçta İsrail işgal ve katliamlarından da sorumlu olma konumuna sürüklenmekten kurtulamayacaklardır.

Diğer taraftan da ümmetin tekrar vahiyle inşa edilip İslam ümmeti vasfını kazanmasını da, İsrail dostu küfür rejimlerinin değişmesini geciktirip, yeni nesillerin zihinlerinin, İsrail’in çok boyutlu destekçisi olan laik kemalist TC Devletinin emperyalist Batı kültürünü taklid eden seküler resmi ideolojisiyle işgal edilmesinin sürmesine hizmet ederek, sonuçta yaşanan zilletin de, işgal ve katliamların da sürmesine katkı sunmak konumuna düşeceklerdir. Bugün çoğunluk İslamî gruplar zaviyesinden yaşanan, (istedikleri kadar Gazze için slogan atsınlar) işte böyle bir suç ortaklığından başkası değildir.

Öncelikle her akıl sahibi bilir ki, iktidarlar protesto mitingi yapmaz, icraatlarıyla konuşurlar; işgalcilere ve katillere tavır koymakta, insan haklarını savunmakta ve katliamları önlemek konusunda gerçekten samimi iseler, zalimlere karşı yapacakları şey, onları etkileyecek bazı yaptırımlarda bulunmaktır. Başta, İncirlik üssüne İsrail dostu TC’nin bayraklarıyla göstermelik bir konvoy düzenleyerek gaz alma görevini yaparak iktidarı rahatlatan İHH olmak üzere, ‘Haksöz’/Özgürder, ‘İnsan ve Değeri Hareketi’, ‘İnsan ve Medeniyet Hareketi’ ve benzerleri, Hak, insan ve değer adına ne varsa kirletip çürütmüş olan bir iktidarın yandaşı olan kuruluşlar, daha 7 Ekim 2023’den iki hafta önce katil Netenyahu ile el sıkışıp, siyonistlerin Gazze halkından çaldığı doğal gazı İsrail gazı olarak Avrupa’ya taşımak için anlaşan ve onu Türkiye’ye davet eden İsrail dostu Erdoğan’ın gaz alma mitingine de hep birlikte katılıp Müslümanları da çağırarak, kitlelerin gazını almada Erdoğan’a yardımcı oldular. Ayrıca Erdoğan’ın gaz alma mitinginde, ulusal bayraklar altında Mustafa Kemal’e saygı duruşunda bulunmak konumuna düşürülmeyi bile hazmettiler. Ondan sonra da neredeyse tüm illerde ve birkaç istisna dışında tüm İsrail protestolarında da İsrail destekçisi laik Kemalist TC devletinin ulusal bayraklarıyla meydanları donatmaktan kaçınmadılar.

Bu gruplar, sözüm ona sürekli sokaklarda Gazze’deki işgal ve katliama karşı çıkarak İsrail aleyhine slogan atıp ‘Kürecik ve İncirlik kapatılsın’ diye bağırıyorlar ve yaklaşık on beş yıldır hakikati ayaklar altına alarak ‘mü’min, muvahhid, Müslüman ve ümmetin umudu’ olarak niteleyip kitleleri de ‘Allah ile aldatarak’ şartsız destek verdikleri Erdoğan, hiçbir taleplerini ciddiye almamaktadır. Buna rağmen yıllardır verdikleri desteğin karşılığını isteyip Sarayın önünde eylem yaparak ‘Kürecik ve İncirlik Amerika ve İsrail’e hizmet vermek konumundan çıkarılıp kapatılmadan, İsrail’e petrol akışı ve ticaret tamamen durdurulmadan buradan ayrılmayacağız ve bir daha bu iktidara destek de vermeyeceğiz’ bile diyemediler. Tabii ki, destekledikleri iktidar, bu üsleri ve benzeri ABD ve NATO üs ve tesislerini kapatmadığı, bunlar İsrail’e ve destekçisi ABD’ye hizmet vermeyi sürdürdükleri için de hem Erdoğan’ın hem de onu destekleyenlerin elleri Gazzeli masumların kanlarına bulaşmaya devam etmektedir.

Buna rağmen Erdoğan iktidarını desteklemeye devam edenler, aynı zamanda aynı iktidarın eğitim/öğütüm sisteminde resmi ideolojinin bayram ve yas günlerinde bütün okullarda Kemalizm dinin ritüelleri icra edilip Ataputa tapınma ayinleri gerçekleştirilirken de ciddi bir mücadele vermemektedirler. Bu kemalist zihin işgali öylesine büyük bir zulüm ki, Filistin ve Gazze’deki işgal ve bombalamalar bir ara verip katliamları durdukları dönemler oluşturdukları halde, TC’deki seküler resmî ideolojinin zihinlere yönelik bu acımasız işgali 100 yıldır devam etmektedir. Üstelik hiçbir ara da vermeden ruhlara yönelik bu katliamını suret-i hak’tan görünen iktidarlar döneminde bile, hem de Müslümanların desteğiyle tüm şiddetiyle sürdürmektedir.

Gazzeli çocukların enkaz altından canlı çıkanları bile, daha vücudunun yarıdan fazlası enkaz alındayken serbest kalan şehadet parmağını kaldırıp tevhid kelimesini dile getirerek imanını haykırıyor. Aynı yaştaki Türkiyeli çocukların çoğunluğu ise, maalesef tevhidin ne olduğundan bile habersizken Atatürk hakkında çok şeyi ezbere okuyuveriyor.Diyanet Çocuk dergisi bile Atatürk’ü ve laik Kemalist zulmün 100. yılını kapak yaparak yayınlanıyor. Kur’an ve Din Kültürü ders kitabı dahil bütün ders kitaplarının ilk sayfalarında Atatürk resmi ve gençliğe hitabesine yer verilmiş bulunuyor. Özellikle Türkçe kitabı başta olmak üzere ders programında ilaveten resmi ideolojinin seküler kutsalları ve Kemalist kültür empoze ediliyor.

Hak maskeli batılın hükümet olduğu havuç politikası dönemlerinde ise, son 22 yılda olduğu gibi, hak-batıl sentezini temsil eden siyâsî kadrolarla aynı resmî ideolojik öğütüm sistemi sürdürülmüş, ‘Kur’an dersi’ vb. ama içine Atatürkçü batıl unsurlar da karıştırılmış dersler ilave edilerek ve seküler, laik, Kemalist ideolojik dayatmaların devam ettiği İmam Hatip Liseleri gibi okulların sayıları arttırılarak tepki birikimi olan kitleler sistemin yanında hizaya sokulmuştur. Böylece kimi İslâmî şiarları ve söylemleri laik devlet için istismar edip araçsallaştıran bu laik Kemalist ‘muhfazakâr’ iktidarlar eliyle, resmî ideolojik dayatmaların aynen hatta biraz daha arttırılarak sürdürüldüğü öğütüm sisteminde çocuk zihinler işgal edilip fıtratları bozulduğu ve ruhları öldürüldüğü halde, ‘dindar, muhafazakâr’ kitlelerin ‘Allah ile aldatılıp’ laik Kemalist devletten razı olması sağlanmıştır.

Direniş ruhunu ve hak arama eğilimlerini yok eden bir başka saptırılmış gelenek de, tahrif edilmiş “sabır” ve “tevekkül” anlayışı ile her ne olursa olsun başa gelenin, yazılmış, düzeltilmesi mümkün olamayan ve rıza gösterilmesi, katlanılması gereken bir kader olduğunu ve zulme rıza göstermeyi telkin eden yanlış kader anlayışından kaynaklanmıştır. Söz konusu gelenekten de beslenen “Devlet-i ebed müddet” anlayışı ile devleti baba kabul eden ataerkil geleneksel yaklaşımın yanında, giderek devleti ilahlaştıran, bireysel ve toplumsal hayatın bütün alanlarında devleti belirleyici kılan, bireyin ve cemaatin hak ve özgürlüklerini “ilah devlet” (ulus devlet)e kurban eden ve bu sapkın baskıcı hali normal karşılayıp kanıksayan “modernist” düşüncenin ürettiği modern demokratik sapmalar da, halkı teslimiyetçiliğe ve tepkisizliğe sevk eden, halkın devlet tarafından kuşatılıp teslim alınmasını sağlayarak güçsüzleştiren bir başka önemli unsuru teşkil etmiştir.

Yaklaşık 100 yıldır devam eden bu Batıcı, laik, Kemalist ve İslam karşıtı resmî ideoloji dayatması, özellikle ‘suret-i haktan’ görünüp toplumu ‘Allah ile aldatarak’ daha etkili biçimde laikleştiren AKP iktidarında, birçok Müslüman (!) grubun da aktif desteği sebebiyle daha yaygın bir çürüme ve yozlaşmanın yaşanmasına sebep olunmuştur. 22 yıllık Müslüman destekli AKP yönetiminde de laik kemalist kuşatma sürdürülmekte ve çocuk zihinler, seküler ideolojik işgallere muhatap olmaya, temiz ruhlar kirletilip katledilmeye devam edilmektedir.  

Biz Müslümanlar nasıl hiç kimseye dinimizi zorla kabul ettirmeye çalışmıyor ve dinimize göre yaşamaya zorlamıyorsak ki Yüce Rabbimiz bunu yasaklamıştır, bize de hiçbir dinin/ideolojinin dayatılmasına, bizi ve çocuklarımızı başka dinlerin ilahları, putları önünde tazimde bulunmaya, onların dînî törenlerine katılmaya hiçbir güç zorlama hakkına ve yetkisine sahip değildir ve biz bunu asla kabul etmiyoruz, etmemeliyiz. Ancak on yıllardır ve halen, bize yönelik bu zorbaca dayatmaları ısrarla yapmaya devam eden zalimler tağuttur ve tağutları reddetmek ise imanî sorumluluğumuzdur.

Ey Müslümanlar!

Biz Müslümanlar için, laik-ulusalcı Kemalizm dininin, putperestlerin ibadetlerini andıran ritüellerine ve bu dinin resmi yas ve anma törenlerine, resmi bayramlarına katılıp putlaştırdıkları seküler kutsallarına tâzimde bulunmak, onları saygı ve sevgiyle anmak, akîdemize açık biçimde aykırıdır ve bu bakımdan çok daha büyük bir cinayeti oluşturmaktadır. Bu yüzden de söz konusu büyük zulme asla teslim olmamak ve sonuna kadar mücadele etmek en başta gelen imânî sorumluğumuzdur. O halde, Rabbimizin emrine uyarak çocuklarımızı ateşten koruyucu tedbirleri almak (Tahrim, 6) ve temiz zihinlerini bu ideolojik, kültürel işgalden korumak için, sürekli bir mücadele ve seferberlik halinde bulunmalıyız.

Bir yandan ana sınıfından ya da ilkokuldan itibaren çocuklarımızın maruz bırakıldığı bu ideolojik öğütüme ve zihinlere yönelik seküler işgale son vermek için ortak akıl ve ortak irade oluşturup güç birliği yaparak, bu büyük zulme karşı sürekli biçimde tevhid eksenli bir mücadeleyi gerçekleştirmeliyiz. Diğer yandan da sonuç alana kadar, gerek bu ideolojik eğitimden/akıdevî öğütümden, gerek seküler sapkın medya ve sosyal medya mecralarından kapacakları virüslerden çocuklarımızın zihinlerini arındırmak ve bu virüslere karşı onları bilinçlendirmek için evlerimizi birer arındırma merkezleri ve Kur’an mektepleri haline dönüştürmeliyiz.

Geçmişte tevhîdîlik vasfı ve iddiası taşıdıkları halde AKP destekçisi olup istikamet krizine girmiş bulunan gruplara ve iktidar tabanını oluşturup kendilerini İslam’a nispet eden diğer kitlelere çağırımız şudur: Desteklediğiniz Erdoğan Gazze için tıpkı sizler gibi sadece protesto sloganları atmakla yetindi. Son açıklamalarından birinde ‘Batılı ülkeler İsrail’in katliamını uzaktan seyrediyor’ demiş, kendisi ve diğer bölge ülkelerinin yöneticileri de onlardan farklı olarak ‘yakından seyrediyorlar’. Sizler de hem Müslüman olduğunuzu iddia ediyor hem de onları seyrediyorsunuz ve desteklediğiniz iktidara bu tutumu sebebiyle ciddiye alınacak hiçbir tepki vermiyorsunuz.

Ey iktidar destekçisi ‘Müslümanlar’ ve muhafazakârlar!

Hadi iktidarınıza söz geçirip Gazze için İsrail’e bir yaptırımda bulunmasını sağlayamıyorsunuz ve bu sebeple sadece İsrail’i protesto ile yetiniyorsunuz, peki hepinizin çocukları, torunları, yüzyıldır değişik hükümetlerce 22 yıldan beri de sizin destek verdiğiniz iktidarınız tarafından bu ülkede zihinleri laik Kemalist resmi ideolojinin işgaline muhatap olduğu, temiz fıtratları kirletilip ruhları öldürüldüğü halde, neden ciddi bir şeyler yapmıyor, desteklediğiniz hükümeti bu zihin işgaline ve ruhlara yönelik vahşi katliamına son vermeye zorlamıyorsunuz? Erdoğan, ‘laiklik İslam ile bağdaşır’ dedi sustunuz, ‘Din bireyseldir, paranın dini imanı olmaz’ dedi sustunuz, laik Kemalist partisi ve iktidarını hak olarak tanımlayıp “hakkı temsil ettiğini ve hak-batıl mücadelesi verdiğini” söyledi sustunuz, “biz sırat-ı mustakîm üzereyiz, bizden ayrılan sapmıştır” dedi sustunuz, sürekli laik politikaları ve laik devlet ile kurumları için ‘İslam’ı araçsallaştırdı’ sineye çektiniz, ciddiye alınacak hiçbir tepki vermediniz. Neden bu konularda ciddi eleştiriler getirerek, İslam’a zarar veren bu tür söylem ve politikaları sürdürürse desteğinizi çekmekle ve eğitimdeki bu seküler ideolojik vahşete son verilmedikçe Saray’ın önünde bitmeyecek eylemler yapmakla tehdit etmiyorsunuz? Bunları yapmadığınız ve bu iktidara desteğinizi de sürdürdüğünüz takdirde, sizler hem Batı destekli İsrail’in istihbarat ile silah ve mühimmat desteği aldığı Kürecik ve İncirlik’ten yararlanarak, BOTAŞ’tan petrol, diğer şirketlerden başta çelik olmak üzere her türlü stratejik ürünü alarak Gazze’li çocukları katletmesinden, hem de sizin desteklediğiniz iktidarın Türkiye’de çocuk zihinlere yönelik ideolojik işgal ve katliamından, dolaylı olarak sorumlu olacağınız ve Allah katında hep birlikte hesap vereceğiniz konusu üzerinde neden düşünmüyorsunuz?

Rabbimiz, Gazzeli çocukları, terörist İsrail bombalarının vahşetinden, Türkiyeli çocukları da Kemalizm dininin dayatmalarıyla zihinlerinin işgal edilip ruhlarının öldürülmesinden muhafaza eylesin. Bizlere de ümmetin bütün çocuklarının korunması, zulmün ve zalimlerin def edilmesi konusundaki insânî ve İslâmî sorumluluklarımızı idrak edip gereğini hakkıyla yerine getirerek razı olacağı kullarından olmayı nasip etsin.

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon