Perşembe, Kasım 21, 2024
Ana sayfa YazarlarŞeyho DUMAN ANNE SÜTÜ BANKASI VE NESLİN İFSADI

ANNE SÜTÜ BANKASI VE NESLİN İFSADI

by İlkav Editor
1,5K 👁
A+A-
Reset

Rabbimiz Kur’an’da şu hükmü vazediyor: “Size şunlarla evlenmek haram kılındı: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren sütanneleriniz, sütkız kardeşleriniz…” (Nisa 23) Resulullah (s) de bir Hadis-i şerifinde bu hükmü şöyle açıklıyor: "Raza yönünden haramlık nesep yönünden haramlık gibidir".

Bu açık ilahi hükme rağmen, bu haramlık emrine uyum sağlamada zaafa yol açacak bazı projeler, neo liberalizmi eksen almış Türkiye’de uygulamaya sokulmak isteniyor. Bunlardan birisi ‘anne sütü bankası’ uygulaması… Buna göre; Sağlık Bakanlığı 4 yıllık stratejik planına birçok Batı ülkesinde olan ‘anne sütü bankası’ sistemini koydu. Herhangi bir sebeple kendi annesinin sütünü ememeyen bebekler, mama yerine Süt Bankalarındaki anne sütüyle beslenebilecek, süt bankasına konacak sütler, ihtiyaç sahiplerine verilecek. Sağlık Bakanlığı’nın başlatma kararı aldığı ‘anne sütü bankası’ projesinde İzmir pilot bölge seçildi

Şimdi, sütkardeşliği nasıl gerçekleşir kısaca anlatalım: İki yaşından küçük iki çocuk aynı anneden süt emince, bu kadının kocası bu çocuğun sütbabası olduğu gibi, bu erkeğin babası da süt dedesi, anası da sütninesi, kardeşleri de süt amca ve süt halası olurlar. Aynı şekilde annenin kardeşleri de süt dayı ve süt teyze olurlar. En önemlisi de o annenin bütün çocukları emen çocuğun süt kardeşi olurlar. Aynı süt anneden emen oğlan ile kız, sütbabaları başka olsa ve başka yıllarda emmiş olsalar bile, birbiri ile evlenemez.

Rabbimiz Kitabında, (iktidar olup da) Allah’ın hükümlerinden yüz çevirenler hakkında; “O (Allah’ın hükümlerinden) yüz çevirdiğinde, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak ekini ve nesli helak etmek için çalışır. Allah ise bozgunculuğu sevmez.” (Bakara 205) uyarsını yapmaktadır.

Ekitap için tıklayın

Uzun zamandır gerek dünyada, gerekse de bu ülkede, azgın kapitalizmin veya kimi emperyalist menfaat odaklarının hesap ve planları uyarınca harsın/ekinin ve neslin bozulması için birçok faaliyetin yapıldığını, bir çok projenin uygulamaya konulduğunu görüyoruz ve biliyoruz. Genetiği değiştirilmiş bitkileri, daha çok verim elde etmek için insan organizmasında meydana getireceği tahribatlara aldırmaksızın hormon verilmiş büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar ile kümes hayvanlarını, insan üzerinde kimi tahribatlara yol açan aşı kampanyalarını, sağlığa zararlı yüzlerce ilaçların satılışını ibretle sonradan öğreniyoruz. İşte bunların hepsi, egemen iktidarların bilgisi dahilinde ve emperyal güçlerin çıkarları istikametinde hep ekinin ve neslin fesada uğratıldığını bize gösteriyor.

Bugün önümüze konulan ‘anne sütü bankası’ projesi de tam bu durumun değişik bir versiyonundan başka bir şey değilmiş: Malum, hangi taşı kaldırsanız altında ekini ve nesli ifsad edip arzda fesad çıkaran ya Rockefeller Vakfı, ya ona bağlı Harvard Üniversitesi, ya taşeron Dünya Bankası, IMF, Dünya Sağlık, Ticaret ve Tarım örgütleri gibi küresel şeytanların oluşumları çıkar. Meğer ‘anne sütü bankası’ da bunların projesiymiş…

Proje 15 yıl kadar önce planlanmış ve son 10 yıldır da bazı ülkelerde sahneleniyor. 2000’li yılların başında vizyona giren proje için ciddi kaynaklar ayrılmış. Sonrasında Kuzey Amerika İnsan Süt Bankalar Birliği (HMBANA) ve International Breast Milk Project (IBMP)’yi kuruyorlar, daha doğru ifadeyle tezgâhlıyorlar.

“İnsani yardım” adı altında Somali’ye kuvvet sevk ederek, dünya kamu oyunu bununla aldatıp aslında kaldıkları süre içinde onlarca petrol kuyusu açanlar, aynı dönemde benzer bahanelerle girdikleri Somali’de kargaşa çıkarıp emperyalist hegemonyaya ve kapitalist azgınlığa alan açmaya çalışanları artık dünya tanımalıdır. Aynı emperyalist güçler, “hepatitli annelerin çocuklarını emzirmemesi amacıyla, Afrikalı çocukları kurtarmak için süt bankası gerekiyor” gibi bir bahane üreterek, gayet insani bir kılıf giydirilen bu projeyle, nesli bozmanın dışında kim bilir başka hangi çıkarları hedeflemektedirler diye düşünülmelidir.

Bu yapıların adının geçtiği her proje, bizler için azaptır. Çünkü bunların insanî gibi gösterdikleri her adımlarının altında vahşi bir amaç, fıtratı bozucu şeytanî bir emel, alçak bir gaye vardır. Yıllar önce tezgâhladıkları aile planlaması gibi uygulamalarla insanlığı kısırlaştırmadılar mı? Diğer taraftan bebek mamalarından hepimiz şikâyetçiyiz ve ne büyük tahribatlara yol açabileceğini zaman içerisinde öğreniyoruz ve daha da öğreneceğiz. Bebek mamaları -ki bunların çoğu mutasyona/değişime, başkalaşmaya yol açacak maddeler içermektedir- maalesef tıpkı ilaç ve gıda sanayi gibi, insanlığın soyunu kurutmayı amaçlamış, şeytana hizmet etmeyi gaye edinmiş örgüt ve kuruluşların kontrolü altındadır. Ayrıca bebek mamaları, kısırlaştırma dâhil, hem bütün hastalıklara açık bir bünye oluşturuyor, hem de insanı değişime, dönüşüme götürecek hareketin ilk zincirini, ilk halkasını başlatıyor. Ancak bebek mamalarına karşı olmanın alternatifi ‘anne sütü bankası’ olmamalıdır.

Malumdur ki, yürürlükteki laik hukuka göre süt kardeşliği bir evlenme engeli değildir. Sütkardeşlerinin birbirleriyle evlenmesine engel olmayı bırakın, tam tersine zinayı bile yasak olmaktan çıkararak yasal hale getirdiği gibi, onu da yasal sayan laik demokratik bir anlayıştan, süt bankaları kurup, kimin kiminle sütkardeşi olduğunu ciddiye alıp takip etmesi titizliği/duyarlılığı şüphesiz ki beklenemez.

“Sıkı bir takip yapılırsa bir mahzuru yokmuş” gibi savunmaların yapıldığını duyuyoruz. Türkiye’de neyin takibi sıkı yapılıyor ki? Anne sütü gibi, rastgele kullanımı neslin korunması açısından son derece tehlikeli olacak bir gıdayı kullanmaya alan açarak nasıl böyle bir risk üstlenilebiliyor? Daha dün gibi kan naklinde yaşanılan skandallar bile nice insanların ocağını söndürmedi mi? Aids virüslü kan nakli yüzünden Urfa’lı ailenin başına gelenleri ne çabuk unuttuk.

“Süt veren kadın ile süt verilen çocuğun kimliklerinin, kayıt altına alınması ve bu bilginin her iki tarafa da verilmesi,” önerilmektedir. Önerilse ne olur ki, kendi nüfus kâğıdını saklamaktan aciz insanların bulunduğu dünyamızda, takdir edersiniz ki, sütkardeşlik karnesini saklayan pek olmayacaktır. Üstelik "SÜT BANKASI"na süt veren annenin daha sonra başka bir çocuğu emzirmesi de kayda geçmeyecektir. Bu açıdan da kardeşin kardeşiyle evlenmesini haliyle kimse duymayacaktır. Yani, süt bankası ülkemize girdiği günden itibaren birçok değerimiz yer ile yeksan olacak, başa çıkılamayıp ipin ucu kaçtıkça zamanla bu konudaki İslami duyarlılıklar da törpülenerek tam bir yozlaşmaya yol açılacaktır!

Bir taraftan anne sütü özendirilirken diğer yönden annelerin emzirmelerinin önündeki engellerin kaldırılmaması da, ülkeyi yöneten “muhafazakâr demokrat”lar açısından işin paradoksal yanıdır. Çalışan ve her an piyasada olan bir kadın çocuğunu yeterli düzeyde nasıl emzirecektir? Bu konuda neden işlevsel adımlar atılmamaktadır? Bu tür ifsada yol açacak projeleri uygulamaya koymak yerine, öncelikle sütünün az olmasından dolayı bebeğini emziremeyen anneler için de özel diyetler hazırlanmalı ve anne sütünü artıracak projeler üzerinde çalışılması gerekmez mi?

Sağlık nedeni ile bebeklerini emziremeyen annelerin imdadına süt bankası projesi yerine, daha kontrollü biçimde sütanneleri projesi yetişse daha doğru olmaz mı? Eğer niyet samimi ise, süt bankaları yerine sütanneleri projesi geliştirmek gerekir. Sosyal olarak sivil alanda bu konuda bilgilenmiş anneler hem şefkatle ihtiyacı olan aileleri bulur, ortak akrabalık bilinci ile konuya sahip çıkar, hem de mahremiyet ilişkilerini takip edebilirler.

Çocuğun bir başka anne tarafından emzirilmesi sadece vitamin açısından zengin olan bir gıdanın ona içirilmesi olayı değildir. Emerken çocuğun bir insan tenine temasının oluşturacağı karşılıklı manevi ve psikolojik etki de düşünülmelidir. Bu sebeple Kuranı Kerim, öz annenin emzirememesi durumunda çocuğu bir 'bir başka kadın emzirir' der. (Talak/6). Böylece, yavrunun emmesi için Allah (c.c.) tarafından en sağlıklı şekilde yaratılan süt, memeden hava ile temas etmeden bebeğin ağzına geçer. Bu sayede zararlı bakteri oluşmaz. Oysa uygulanacak sistemde, süt hava ile temas edeceği, için yüz binlerce zararlı bakteri oluşacaktır. Meğer bu ifsada yönelenlerin buna da çözümleri varmış. Ne yapacaklar peki? “Pastörize” edecekler. Pastörize etmek, endüstriyel ışıl işleme tabi tutmak demektir. Amaç; zararlı bakterileri yok etmek. Bu işlemin yararlı ve zararlı bakterileri seçmek gibi bir yeteneği olmadığından, yararlı/zararlı ne varsa hepsini yok eder. Sütün yapısı bozulur. Sütteki bebeği koruyucu nitelik ortadan kalkar. Pastörize sütü sindirmek zorlaşacağından pankreas bir süre sonra hızla tükenir. Bu bebekler ileride diyabet olabilirler.

Diyanet İşleri Başkanlığının, süt anne ve süt kardeşliği gibi önemli bir hususta bu derece açık fıkhi hükümleri göz ardı ederek kolayca cevaz vermesi ve sadece alınması gereken önlemler için tavsiyede bulunması, anayasada belirlenen konumunun, yani laik devlete bağımlı laik bir kuruluş olmasının yol açtığı bir sonuç olmak dışında izah edilemez. Süt emen çocuğa süt veren annenin diğer bütün çocukları için nesep açısından mahrem olan her hususun sütkardeşliği açısından da geçerli olduğu hakikati halktan gizlenmektedir. Sanki sadece emzirilen çocuklar arasında evlenme yasağı varmış gibi gösterilmeye çalışılmaktadır.

“Anne Süt Bankası” projesi uygulandığında daha bir asır bile üzerinden geçmeden ülke içerisinde belki nüfusun % 50 sinden fazlası birbiri ile akraba ve evlilik yapamayacak durumda olduğu gerçeği ile karşılaşılırsa ne olacak? İki genç birbirlerini sevdiler ve evlendiler. Nur topu gibi bir veya daha fazla evlatları oldu. Bir gün bir haber geldi: “Sizler sütkardeşsiniz!” Bir düşünün, ister siz, ister evlatlarınız, isterse de herhangi bir insanın başına böyle bir hâl gelse, nasıl olursunuz? Kardeşinizle gayri meşru bir evlilik yaptığınıza mı üzülürsünüz, doğan çocuğa mı, yıkılan yuvaya mı, yok olan aşkınıza mı? Dün aynı yastığa baş koyduğunuz kişi meğer kardeşinizmiş.

Sahi içiniz bunu kaldırır mı? İmanınız ve vicdanınız buna izin verir mi? Kaldırmasa sessizliğiniz sizin azabınız olmaz mı? İcraatınız size ateş olarak geri dönmez mi? İçiniz, vicdanınız, imanınız buna izin veriyorsa, devam edin bulunduğunuz hâle, yok vermiyorsa gereğini hemen şimdi yapın.

Siz Allah’a savaş mı açıyorsunuz? Rabb’imiz olan Allah, aynı anneden süt emmiş çocukların asla birbiri ile evlenemeyeceğini ısrarla kullarına bildirirken siz nasıl böyle bir kaosa, fesada zemin oluşturabilecek bir projeyi uygulamaya cüret edebiliyorsunuz?

Şeyho DUMAN

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon