Hutbe: Dünya hayatında dengeli olmak
“Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz?” (En’âm: 32)
Kardeşlerim, bugün Hicri Cemâziye’l-Evvel ayının 27’si 1446/Cuma.
Bugünkü hutbemiz dünya âhiret dengesi üzerine olacak inşâAllah. Vahyin haber verdiği her bilgi en doğruyu ifade eder. Zira vahiy bilgisi bu hayatın sahibinin verdiği bilgidir ve müminler açısından yakin ifade eder. Ve şüphesiz en doğru ve en kesin bir bilgidir. Dünya hayatına dair yukarda okuduğum âyeti celilenin de işaret ettiği gibi dünya hayatının geçici, oyalayıcı ve imtihan amaçlı olduğu gerçeğinin insanlar tarafından hiç ama hiç unutulmaması gereken bir gerçek olduğuna dikkat çekmektedir. Bu hakikat, iman iddiasında bulunan herkes tarafından bilinip ifade edilmesine rağmen uygulama ve yaşantının bu ifadeyi pek yansıtmadığını çevremize baktığımızda söyler isek abartmış olmayız her halde. Bırakalım tevhidden habersiz yaşayan dünyayı kıble edinmiş sıradan insanları tevhidi ağızlarından hiç düşürmeyen kesimlerin yaşantılarına, evlerine, yiyip-içtiklerine birikimlerine, yığdıklarına hayatlarına baktığımızda dünyevileşen kesimlerden bir fark göremezsiniz. Tüm dünya insanlığının genelinin yaşantısı dikkate alındığında dense ki artık ölüm yok, dünya hayatı ebedî dense birçoklarının hayatlarında bir değişiklik olmayacaktır. Buna sözde muvahhid kesimler de dahildir. Oysa gerek hutbemin başında okuduğum âyet ve gerekse başka âyetler çok sarsıcı bir şekilde dünya hayatının oyalayıcı ve geçici olduğunu ve dünyanın âhiret yatırımları için bir imtihan alanı ve menzili olduğunu kulakları sağır edercesine haykırmaktadır.(29/64, 57/20, 35/5, 31) Konuya dair Rasul (S) de şöyle buyurmaktadır :”Benimle dünyanın hâli ancak bir ağacın gölgesinde bir müddet dinlenip de bırakıp giden bir yolcu gibidir”. (Müsned-i Ahmed, Tirmizi)
Uzun bir yolculuğu olan insan için mola yeri gidilecek olan yolun uzunluğu dikkate alındığında hazırlık yapılarak değerlendirilmeli iken oyun ve eğlence ile geçirilmektedir. Bir başka rivayette : “Âhirete göre dünya, sizden birinizin parmağını denize daldırmasına benzer. O kişi parmağının ne kadarcık bir su aldığına bir baksın.” (Müslim) buyrulması dünya nimetleri ile âhiret nimetlerini tahayyül edebilmek açısından ufuk açıcıdır. Yani insan azıcık bir dünyalık elde etmek isterken Allah’ın ölçülerini göz ardı edip âhiretteki büyük mükâfatlardan mahrum olmamak için çaba sarf etmelidir.Tabii ki bu ifadelerimizden âhireti kazanmak için dünya ve nimetlerinden yüz çevirmek dünyayı kötü görmek, bir lokma bir hırka felsefesini savunduğumuz anlaşılmamalıdır. Müslüman için dünya ve içindekiler insanlığın rahat huzur ve Allah’a kulluğun gereği gibi yapılmasını kolaylaştıran vasıtalardır ve Rabbimizin nimetleridir. Konuya dair Rabbimiz Kur’ânında:
“Nefsânî arzulara, kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük, insanlara çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Halbuki varılacak güzel yer, Allah’ın katındadır.” (Âli İmran: 14-15)
“Allah’ın sana verdikleriyle âhiret yurdunu kazanmaya bak, dünyadan da nasibini unutma, Allah sana ihsan ettiği gibi sen de ihsanda bulun” (Kasas: 87) Bu âyetler fıtratlarda bulunan temel ihtiyaçların gene fıtrata uygun bir şekilde yerine getirilmesinin gerekliliğine işaret etmektedir.Konuya dair bir rivayet de şöyledir :“Rasulullah (S) bir gün dostlarına kıyametten bahsetmişti. Onlar da çok duygulanıp ağladılar. Sonra içlerinden on iki kişi Osman Bin Maz’ûn’un evinde toplandı. Aralarında Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ali de vardı. Yaptıkları istişâre neticesinde, bundan böyle dünyadan el etek çekmeye, gündüzlerini oruçla, gecelerini de sabaha kadar ibadetle geçirmeye, et yememeye, kadınlara yaklaşmamaya, güzel koku sürünmemeye ve yeryüzünde gezip dolaşmamaya karar verdiler. Bu haber Rasul (S)’e ulaşınca, kalkıp Osman Bin Maz‘ûn’un evine gitti, fakat kendisini evde bulamadı. Hanımına, Osman ve arkadaşlarının kendisine gelmeleri için haber bıraktı. Onlar da Rasul (S)’in huzuruna çıktılar. Rasulullah, ‘bu konularda ortak karar almışsınız, öyle mi?’ dedi. Onlar: ‘Evet, Yâ Rasulallah. Bizim böyle bir karar almakta hayırdan başka bir gayemiz yoktur’ dediler. Bunun üzerine Rasul (S): ‘Şüphesiz ki ben bununla emrolunmuş değilim. Elbette sizin üzerinizde nefislerinizin hakkı vardır. Bazen oruç tutun, bazen tutmayın. Gece hem ibadet edin hem uyuyun. Ben hem ibadet ederim hem de uyurum. Oruç tuttuğum günler de olur, tutmadığım günler de, et yediğim gibi, hanımlarımla da beraber olurum. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir.’ dedi.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 194)
Sonuç olarak Kur’an ilkelerinden, kulluktan taviz vererek okul, diploma, eş, iş makam, mevki para yani dünyevi kazanımlar elde etmek dünyevileşmektir, dünyayı kıble edinmektir, sonu hüsrandır. Rabbimiz bu geçici dünya hayatını takva bilinci ile değerlendirmeyi bizlere kolaylaştırsın.
Dünya dengesini kurup, dünyayı ıslah edenlere selam olsun..
29.11.2024
Hazırlayan: Hayati İSAOĞLU
Hutbe: Dünya hayatında dengeli olmak
92
1 yorum
Allah razı olsun…
Rabbimiz Allah bizlere Kudüs’e gidip Feth etmeyi nasip etsin inşaallah…