Duman: Siyonistlerin Azgınlığı Ümmetin Kur’an’dan Uzaklaşmasından Kaynaklanıyor.
Hamas’ın çağrısı ile tüm İslam Coğrafyasında Mescid–i Aksa Muhafızları ile Dayanışma Günü ilan edildi. Bu bağlamda İlkav’da Cuma namazı öncesi Şeyho Duman hocamız tarafından verilen konferansta Mescid–i Aksa’ya yönelik süregelen İsrail askerlerinin saldırıları ve sorumluluklarımız konusu ele alındı. Duman konuşmasında Ortadoğu coğrafyasında büyük bir kargaşanın hüküm sürdüğünü, Müslümanların birbirlerini öldürüp yurtlarından sürerken, Siyonist İsrail’in en rahat ve güvenli günlerini geçirdiğini ifade etti. Kur’an’da çevresi bereketli kılınan mescide işaretle Müslümanların kutsallarından sayılan Aksa Mescidi, Yahudileştirilmeye ve Müslümanlardan arındırılmaya çalışılmaktadır.
Bu zilletten Müslümanların kurtulmasının çaresi bir başka açıdan her gün namazda okuduğumuz Fatiha’nın anlamını hakkıyla okuyup namazlarımızın şuurunda olmaktan geçmektedir. Her rekatta okuduğumuz “iyyake na’budu-ancak sana kulluk ibadet ederiz” sözünü tam tutarsak Rabbimiz bizlere yardım edeceğini vaat etmiştir. Yalnız ona kulluk etme sözü Kur’an’a sımsıkı sarılmayı, Tevhidi hayatta hakim kılmayı, ümmeti bu istikamette inşa etmeyi kapsamaktadır. Ancak o zaman Rabbimizin yardımını hak etmiş ve akabinde gelen “İyyake nestain –yalnız senden yardım dileriz” ayetinin kapsamına girmiş oluruz dedi. Hocamız Mescid-i Aksa’da direnen kadın, çoluk-çocuk herkese dualar ederek bizlerin de onlara hakkıyla yardımcı olacağı günlerin gelmesini temenni ve niyaz etti.
Mescidi Aksa ‘ya ilişkin notumuz:
Kudüs ve Mescid-i Aksa 1967den beri siyonizmin işgali altında.
Kudüs meselesinde İsrail, sorunun temelini oluşturur. Mescid-i Aksa İslam’ın kutsal mekanıdır ve bu durum her türlü tartışmanın üstündedir.
Mescid-i Aksa'nın statüsü, dini ve tarihi gerçeklerde olduğu gibi, uluslararası hukuk ve anlaşmalarda da Müslümanlara aittir.
İsrail, sistematik biçimde sinsi ve tehlikeli bir planı uygulamaya koyduğuna dair işaretler veriyor. Mescid-i Aksa üzerindeki tarihi efsanelere dayalı iddialarını gerçekleştirmenin yani yahudileştirmenin denemelerini yapıyor. Mescid-i Aksa'nın önce zaman olarak ardından da mekan olarak ikiye bölünüp yahudileştirilmesi anlamına gelen faaliyetler şiddet uygulanarak hayata geçirilmek isteniyor.
Benzer uygulama, el Halil'deki, Hz. İbrahim Camii'ne, siyonist bir katilin kanlı baskını sonucu gerçekleştirilmiş önce mescid zaman olarak ikiye bölünmüş yani günün belli bir zamanında Müslümanlar, başka bir zamanında da Yahudiler ibadet ediyorlardı. Çok geçmeden bu uygulamayı daha ileri bir boyuta taşıyarak mekan olarak da Mescid’i bir duvarla ikiye ayırdılar. İsrail’in Mescid-i Aksa'da da benzer senaryoyu uygulamaya geçirme niyetini ortaya koyan son günlerdeki baskı ve şiddeti asla kabul edilemez.
Unutmamak gerekir ki, ne Kudüs İsrail'in başkentidir ne de Mescid-i Aksa bir yahudi tapınağıdır.
Ve yine unutmamak gerekir ki, İslam dünyası, kendi içinde etnik ve mezhep kavgaları ile enerjisini harcadığı sürece, İsrail, tüm insanlığı karşısına alma pahasına, bu tür faaliyetleri ve cinayetleri işleme cesareti bulacak demektir.
Vakit, Kudüs ve Mescid-i Aksa'yı ümmet bilincini merkezine alan her Müslüman’ın, ses çıkarma vaktidir. Kürt, Türk, Sünni- Şii gibi sahte çatışmalar yerine, gerçek hedeflere yoğunlaşma vaktidir, Kudüs'ü kuşanma vaktidir.