Pazartesi, Ekim 7, 2024
Ana sayfa DİĞER Pamak: Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek

Pamak: Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek

by İlkav Editor
1,1K 👁
A+A-
Reset
Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek
 
Değerli kardeşlerim,
 
Kadir Gecesinin kadrini bilmek, ona anlam ve değer kazandıran Kur’an’ın kadrini bilmeyi ve onu hayat boyunca rehber edinmeyi gerektirir.
 
Rabbimiz, Kadir Gecesinin ve bu geceye anlam ve değer kazandıran Kur’an’ın kadrini hakkıyla idrak ederek gereğince yaşamayı ve mübarek rızasını kazanmayı hepimize nasip etsin inşaAllah.
 
Ancak, yüzyıllar süren bozulma ve kaynaktan uzaklaşma süreci, bütün ibadetlerde olduğu gibi Ramazan algısında da önemli sapmalara yol açmış bulunmaktadır. Rabb’imiz, Kur’an’ı, “bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesinde” Ramazan ayında indirmeye başladığını beyan etmektedir. Bakara, 2/185. ayette de Ramazan’a değer ve anlam kazandıran olaya vurgu yapılmıştır. İnsanlar için hidayet rehberi olan, Hakk’ı bâtıldan ayırma ölçüsü furkanı ve hidayet için belgeleri ihtiva eden Kur’an’ın bu ayda indirildiği bildirilmiştir.
 
Bu gecede indirilmeye başlanan vahiy ve bu vahyin toplandığı Kur’an, insanlık için bir öğüt ve şereftir. İnsanlık bu Kitap’tan imtihan olup hesaba çekilecektir. “Şüphesiz bu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir (bir zikirdir) ondan hesaba çekileceksiniz”. (Zuhruf, 43/44).
 
Ramazan’ın ve Kadir Gecesi’nin değerli ve mübarek oluşu, insanlığı kurtaracak, karanlıklardan aydınlığa çıkaracak mesajın bu ay ve bu gecede indirilmesinden kaynaklanmakta ve bu değere bizzat Kur’an işaret etmektedir.
 
Bu açıklama şu sonucu doğurmalıydı; madem Kur’an’ın indirilmeye başlandığı gece bin aydan hayırlıydı, o halde Kur’an’ı okumaya, anlamaya ve yaşamaya tahsis edilmiş bir gün de yine bin aydan daha hayırlı olarak algılanarak, her günün ve gecenin Kur’an’a uygun olarak ihya edilmesi için seferber olunmalıydı. Kur’an’ın bütününü hayatın bütününe hâkim kılarak Allah’ı razı edecek amellerle hayatı ibadet kılmak için sürekli bir çaba gösterilmeliydi.
 
Bu gece, aynı zamanda insanlığa Allah’ın vahyini, hayatında ete kemiğe büründürüp ilk sahidliğini/güzel örnekliğini yaparak ulaştıran son Nebi-Rasûlün(s) seçilip bu görevin kendisine tevdi edildiği gecedir. O halde, bu gece ve bütün hayat, bu güzel örneğin yolunda, onun bıraktığı yoldaki işaretleri takip ederek vahiyle ihya ve inşa edilmeliydi.
 
Buna rağmen yüzyıllar süren, kaynaktan kopuş ve bozulma süreci sonunda, Kur’an terk edilip bir kenara bırakılmış, ilk şahid Rasulün sünneti/güzel örnekliği dikkate alınmaz olmuş, Ramazan ve Kadir Gecesi ise içi boşaltılarak yüceltilmiştir. Böylece, anlamın tüketilmesi sonucunda içeriksiz formları yücelten bir süreç başlamıştır. Bu süreç, vahyin özne olmaktan çıkarılmasına, bu durum da insanların rehbersiz kalmasına, Hak ile bâtılı ayıramaz konumlara sürüklenilmesine yol açmıştır.
 
Gelinen noktada, “Müslümanım” diyenlerin büyük çoğunluğu, Kur’an’ı hayat dışına çıkarırken, pek çok bid’at ve hurafeyi Kur’an’ın getirdiği dinin yerine ikame edip kutsallaştırmışlar, Ramazan ayı ile Kadir Gecesi’ni de, vahiyden soyutlanmış bir kutsallıkla ihya etmeye yönelmişlerdir.
 
Maalesef yüzyıllar süren yozlaşma sürecinde, Kadir Gecesi’ni ve hele çoğu bid’at olan diğer “kandil geceleri”ni kutlamak ve sonradan icad edilmiş bu gecelere has bid’at ibadetlerle “ihya etmek” öne çıkarılmıştır. Ne Kur’an’da ne de sahih sünnette yer almayan söz konusu “kutlamalar” ve bid’at ibadetler, bu gecelerde ısrarla ve yaygın olarak yaşanırken, Kadir Gecesi inen ve bu geceye anlam ve değer kazandıran, okunup amel edilmesi ve insanları kurtuluşa götürecek rehberlik için indirilmiş bulunan Kur’an ise terk edilmiş bulunmaktadır. (Furkan, 25/30)
 
Yani insanları, zulumattan nura, karanlıklardan aydınlığa çıkaracak Kur’an’ın indiği ay ve gece, Kur’an’dan soyutlanınca, karanlıklara götürecek bid’atların icra edildiği zemin haline dönüştürülmüştür. Sonuçta, değeri Kur’an’dan kaynaklananlar, Kur’an’dan daha çok önemsenirken, Kur’an ihmal edilmiştir.
 
Hâlbuki Rabbimiz Bakara Suresinin 121. Ayetinde, Kur’an’ı hakkıyla tilavet etmeyi, anlamak, öğüt almak ve yaşamak amacıyla okuyup hükümlerini hayata hâkim kılmayı, imanın ön şartı olarak beyan etmiştir.
 
Rabbimiz, Ramazan ve Kadir gecesine anlam ve değer kazandıran Hablullah (Allah’ın ipi) olan Kur’an’a topluca sarılarak karanlıklardan aydınlığa çıkmayı, onu hakkıyla okuyup yaşamayı ve hayatımızı ibadet kılıp rızasını kazanarak ölmeyi hepimize nasip etsin inşaAllah.

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon