Çarşamba, Mart 26, 2025
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ Hutbe: Vampirleşen insanlık

Hutbe: Vampirleşen insanlık

by İlkav Editor
139 👁
A+A-
Reset

Hutbe: Vampirleşen insanlık
“Cinlerden ve insanlardan çoğunu cehennemlik kıldık. (cehennemi hak ettiler) Çünkü onların kalpleri vardır. Onunla anlayış göstermezler. Gözleri vardır, onunla görmezler, kulakları vardır, onunla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta onlardan da aşağıdırlar. İşte onlar gafillerdir.” (A’râf: 179)
Kıymetli Müminler, bugün Hicri Recep ayının 24’ü 1446/Cuma.

Rabbimiz bu güzellik iklimini gereği gibi değerlendirip Ramazan ayına bizleri hayırla kavuştursun. Bugünkü hutbemiz insanlığını kaybedip vampirleşen insanlık üzerine olacak.
Rabbimiz gerek okuduğum âyette gerekse de Rum: 30’da “Öyleyse sen yüzünü Allah’ı birleyen (bir hanif) olarak dine, Allah’ın o fıtratına çevir ki, insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah’ın yaratışı için hiç bir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler.” buyurarak tüm insanların tevhidi elde edecek fıtratta yaratıldığına işaret etmektedir. Şu an yeryüzünde var olan nimet ve zenginlikler dünya nüfusunun birkaç katı insan ve canlıya yetecek bolluk ve miktardadır. Buna rağmen fıtratını ifsad etme iradesi gösterenlerin de cehennemi hak edeceklerini Kur’an haber vermektedir. Fıtratlarını bozan bu insan kılıklı yaratıklar gözü dönmüş, kudurmuş yaratıklar gibi doyumsuzca ve vahşice her tarafa saldırırlar. Bu tip varlıklar paraya, insan öldürmeye doymazlar. Bu halleri ile hiçbir sorumlulukları olmayan, hesap vermeyen, akılları ile değil de içgüdüleri ile hareket eden varlıklara benzerler. Hatta daha da aşağılıktırlar. Bu hal hem para kazanıp harcama konusunda, hem de toprakları işgal ve savaş gibi konularda da genellikle böyle olmaktadır. Özellikle Ortadoğu’da devam eden siyonist işgali ve BAE, Kuveyt, Suriye, Mısır gibi halkı Müslüman ülkelerde yöneticilerin halklarına uyguladıkları zulüm ve işkence bu aşağılık ruh halini yansıtmaktadır.
“Forbes” adlı kuruluşun hazırladığı rapora göre dünyadaki milyarderlerin toplam serveti, yalnızca 2024 yılında 13 trilyon dolardan 15 trilyon dolara yükseldi. Aynı rapora göre dünya nüfusunun %1,1’lik kısmı, dünya genelindeki toplam servetin nerdeyse yarısına (%45,8’ine) bunlar sahiptir. Dünya nüfusunun %55’lik çoğunluğunun toplam gelirden aldığı pay ise yalnızca %1,3’tür.
Bu veriler bize hem Türkiye hem de yeryüzündeki servet dağılımındaki adaletsizliği ve acımasızlığı göstermektedir. İnsan kılıklı bu vampirler için önemli olan paradır ve onu elde etmek için tüm insanları telef edebilirler. Hutbemin başında okuduğum âyet çok açık ve net olarak fıtratını bozan insanın doyumsuzluğunu ve acımasızlığını hayvanlara benzetiyor hatta yolca daha sapıktırlar diye tavsif ediyor.
İşte bu doyumsuzluk bazen bir otel yangını, bazen depremde dümdüz olan binalar, bazen bir maden faciası olarak, bazen de Gazze, Suriye ve Arakan’da olduğu gibi çoluk-çocuk, kadın-erkek, genç-yaşlı demeden vahşice öldürmek veya ölümlerine sessiz kalmak olarak çıkıyor.
Bazı ticârî işletmeler, zenginlik uğruna metrelerce toprak altında çalıştırdıkları işçilerin güvenliğini sağlamaksızın para kazanma hırsı ile altın, kömür vb. madenleri çıkartma veya “HES” kurma adına gayr-i insânî olarak hem onlarca ağacı katledip tabiatı kullanılmaz hâle getirmekte, hem de açtıkları maden ocaklarında onlarca insanımızın ölümüne sebep olmaktadırlar.
Tatil bölgelerinde fahiş fiyatlarda otel işletenler kadar, çalışmayan yangın söndürme ve alarm sistemlerinin olmamasına rağmen bu işletmelere çalışma ruhsatı veren kamu görevlileri de bu katliam gibi facialardan sorumludurlar. Bu tür olayların meydana gelmesinde rolü olanlar nasıl rahat edebilmekte ve vicdanlarını nasıl susturabilmektedirler anlamak mümkün değil.
Biz benzer cümleleri; tren kazaları, maden göçükleri, deprem vb. olayları yaşadığımızda da ifade etmiştik. Yazık değil mi bu çocuklarımıza, işçilerimize ve insanlarımıza? Neden her şey para ve mal olarak görülüp sorumluluklar yerine getirilmiyor. Neden bu ve benzeri olaylarda kendileri sorumlu olanlardan bir istifa bile görmüyoruz? İnsanlar nasıl bu kadar duyarsız olur? Nasıl rahat uyur ve ailelerinin yüzüne bakabilirler?
Yetkililer şu soruları cevaplandırmalıdır: Bu otelde hiç yangın tatbikatı yapıldı mı? Duman, ısı ve püskürtme sistemleri en son ne zaman kontrol edildi? Dışarıda olması gereken yangın merdiveni faal miydi ve neden dışarıda değildi? Bu facianın akabinde bölgede bulunan diğer oteller denetlenip uygun olmayanlar kapatılacak mı? Yoksa bu olay da diğerleri gibi bir Türkiye klasiği olarak mı kayıtlara geçecek? Tüm bu sorular hem işletme sahibini hem de yetkilileri ilzam etmektedir. Ama bu facia da diğerleri gibi unutulup gidecektir maalesef. Yazık, insan hayatı bu kadar ucuz olmamalı! 
Gazze’de 470 gün sonra yapılan anlaşma gereği şimdilik durdurulan katliamı da âyette dile getirilen Allah’ın en güzel kıvamda ve surette yaratılan bu varlığın nasıl canavarlaştığını bizlere göstermektedir. Suriye’de, Doğu Türkistan’da vb. birçok yerde de aynı olaylar yaşanmaktadır. Tüm bu yaşananlar Araf: 179. âyetinin tecellisi olarak karşımızda durmaktadır. Hayvan kendisine verilen fıtratı gereği acıktığında avını doyana kadar yer ve gerisini diğer hayvanlara bırakır. Zulmetmez, varsa yavrularını doyurur o kadar, ama siyonist ve batılı katiller; 15 aydır kan akıtmaktan, silahsız insanları, bebek, çocuk, kadın ve yaşlı katletmekten ve 2,5 milyon Müslümanı aç, susuz ve yardımsız bırakmaktan geri durmadı. Rehineler olmasaydı her halde son Müslümanı da yok etmeden bu bombalama ve katliâmdan vazgeçmeyeceklerdi. Ama hamdolsun ki bütün bunlara rağmen Hamas ve Kassam bu kadar süredir rehinelere Müslümanca bir nezaketle davranarak tüm dünyaya örnek oldular. Rabbimiz ayaklarını ve kalplerini muhkem kılsın. O yiğit insanlar tüm dünya Müslümanlarının yüz akı oldular ve izzetimizi korudular. Tüm dünyaya siyonist katillerle nasıl mücadele edilir onun izzetli örneğini gösterdiler. Nebevî ahlâkı tüm insanlığa örneklediler. Yaşasın izzetli, vakarlı, sabırlı direnişimiz. Rabbimiz onları muzaffer kılsın, bizleri de onlara yardımcı eylesin.
24.01.2025
Hazırlayan: Hayati İSAOĞLU
                                                            

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar