“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa öylece sakının ve siz ancak Müslümanlar olarak ölün. “ Âli İmran suresi:102
“Deki; Bana (Allah’a) teslim olanların ilki olmam emredildi ve sakın Allah’a ortak koşanlardan olma (denildi) .” En’am Suresi: 11-12
Değerli Kardeşlerim, hutbemizin konusu Müslüman olmakla emrolunmamız.
Yukarıda okumuş olduğum ayeti kerimelerde Rabbimiz çok açık ve net olarak bizlere Müslüman olmamızı ve hayatı Müslüman kavramının içeriğini doldurarak yaşayıp, Müslüman olarak ölmemizi emretmektedir.
Hutbenin başında okuduğum ayeti kerimede geçen “Allah’tan gereği gibi ittika edin ” ifadesinde geçen İttika kavramına Kur’an’ın bütünlüğünde baktığımızda; Allah’tan korkmak şeklinde anlamanın doğru ve yeterli bir ifade olmadığını görürüz. Kur’an’da bu konu yakın ilişkisi olan Haşyet, Havf, Mü’min, Hidayet, Müslim gibi kavramlarla da desteklenerek anlaşılmalıdır. Öyleyse bizler, Rabbimizin bu beyanı ile yetinip, Müslüman ismini, kimliğini, gururla ve şerefle taşımalıyız. Bu kimliği muhafaza etmeye, hayatımızı O’na adamaya, azami gayret göstermeli, Onu bozacak, ifsad edecek, dolayısıyla yaptıklarımızı boşa çıkaracak söz ve davranışlardan uzak durmalıyız.
Rabbimiz Kitabı Kerim’de, Allah’a hiçbir kişi ya da kurumu, canlı ya da ölü, hiçbir şeyi ortak koşmadan, itaat edip, teslim olmamızı ve Müslümanlar olarak can vermemizi bizlerden talep etmektedir.
Bu öyle bir teslimiyettir ki, aynen ölünün yıkayıcısı karşısındaki gibi veya silah karşısındaki bir şahsın davranışı gibi bir teslimiyettir. Şöyle bir farkla ki bu durum korkudan değil, belki gönülden gelen bir boyun bükmeyi içeren, saygı dolu, insanı büyük bir huzura kavuşturan bir teslimiyettir.
Müslümanlık; yerde ve gökte, doğuda ve batıda, evde ve işte, cadde ve sokakta, hayatın her anında ve her alanında Rabbimizin hükümlerine içten gelerek, itaat etmek, Allah’ın hükümlerine teslim olmaktır. Zaten Rabbimiz de insan fıtratını bu kıvamda yaratmıştır. O’na kulluk yapmak bir şereftir, nefse ve diğer varlıklara kulluk ise zillettir, alçaklıktır.
İslam hayatın her alanına dair kendine has görüş ve önerileri olan bir yaşam biçimidir. Bu manada Rabbimiz birçok ayetiyle bu konuya işaret etmektedir. “İnsanlar yalnız inandık demekle, hiç sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar? Andolsun biz, onlardan öncekilerini sınadık. Elbette Allah (sınayıp) doğruları bilecek, yalancıları bilecektir.” Ankebut: 2-3
“Ona ayetlerimiz okunduğu zaman sanki onları hiç işitmemiş, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi büyüklük taslayarak döner. Ona acı bir azabı müjdele.” Lokman: 7
Ayeti Kerimeler açık olarak Rabbimizin emir ve yasaklarını dikkate almayanları vahyi işittiği halde kulak asmayanları, vahye göre hayatlarını düzeltmeyenleri, Müslüman iddiasında olsalar bile büyüklük taslamakla ve azapla tehdit ediyor.
Değerli Müslümanlar,
Ali İmran suresi 102. ayetinde açıkça teyid edildiği gibi İslam’ın önüne ve arkasına bir takım ci cu gibi ekler, ideolojik tamlamalar getirerek tanımlanamaz. Yoksa bu eklemelerle İslam eksik ve yetersiz mi görülmektedir? İslam dışı kelime ve kavramları, sanki İslam’da da varmış gibi sahiplenmek gibi büyük yanlışlara düşmemeliyiz.
İslam ve Müslümanlık kavramını yetersiz görenler bu halleriyle ya bir ideolojiyi ya da onların bir kavramını İslam’a boca ederek zillete düşmektedirler. Oysaki İslam hiçbir din ve ideolojik eklentiyi kabul etmez. Nasıl ki; Hıristiyan Müslüman olunamayacağı gibi, Demokrat Müslüman, Muhafazakâr Müslüman, Liberal Müslüman, Anti Kapitalist Müslüman, Sağcı Müslüman, Laik Müslüman da olunamaz. Bunu iddia edenler, açıkça girişte okuduğumuz ayetle çelişmekle yüz yüze gelmektedirler.
Bu tarz yanlış algılar; ancak kendisine güvenememekten, düşmanı güçlü görüp kendisini yetersiz görmekten, Kur’an’dan habersiz olmaktan kaynaklanan batıl görüşlerin tezahürleridir.
Oysaki İslam’ın zaten haksız kazanca, sermayenin tahakkümüne, zulme, kadınıyla erkeğiyle insanların ezilmesine, baskıya, dayatmaya, karşı tavrı nettir. İslam’ın inanç fikir ve din hürriyetine gösterdiği hoşgörü, adalet ve meşveret gibi konulardaki önerilerini sanki yetersiz görüp beşeri ideolojilerden ödünç düşünce ve tanımlamalar almak İslam’ı dolayısıyla Allah’ı eksik görmek anlamına gelmektedir. Bugün İslam adına yapılan yanlış örnekler ya Müslümanların zaaflarından ya da kabullendikleri kaynaklarındaki zaaflı rivayet kültüründeki olumsuzluklardır.
Rabbimiz bizlerin ismini Kitabında çok net olarak ortaya koyarak şöyle buyurmaktadır ; “Allah sizi hem daha önce, hem de Kur’an’da Müslüman diye isimlendirdi ki Peygamber size şahit olsun, siz de insanlara şahit olasınız.” Hacc Suresi 78. ayeti kerimesi bizlere ve bizden önceki Peygamber ümmetlerine de Müslüman ismini taktığını ifade ederek, oluşabilecek fikri, zihni karışıklıkları kesin olarak ortadan kaldırmıştır. İslam ve dolayısıyla Müslümanlık hayatın her alanını ve zamanını kuşatacak sorunlarını çözebilecek temel kıstaslara sahip bir yapıdadır. Kulluğu Allah’a has kılmakta Kitabı hayatın her alanına okumakla Allah’ı hayata karıştırmakla mümkün olabilecektir. Yoksa Müslümanlık belli zamanlarda kullanılıp kaldırılacak, tekrar ihtiyaç duyulunca takılacak bir rozet değildir. Yakiyn (yani ölüm) gelene kadar muhafaza edilmesi Rabbimiz tarafından bizlerden istenen bir kimliktir, hayat tarzıdır.
Rabbimiz bizlere kendisine gereği gibi kulluk yapmayı kolaylaştırsın, Müslüman kimliğini ölüm gelene kadar şerefle taşımayı lutfeylesin, başka isimlerle yaşayıp, anılmak zilletinden cümlemizi muhafaza eylesin. Âmin.
05.02.2016
Hazırlayan: Hayati İsaoğlu