Cumartesi, Eylül 14, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ Hutbe: Mü’minler ma’rûfu emir münkeri meneden bir topluluk oluştursun

Hutbe: Mü’minler ma’rûfu emir münkeri meneden bir topluluk oluştursun

by İlkav Editor
147 👁
A+A-
Reset

Hutbe: Mü’minler ma’rûfu emir münkeri meneden bir topluluk oluştursun
“Sizden; hayra çağıran, ma’rûfu emreden ve münkerden sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır.” (Âl-i İmran: 104)
Kardeşlerim, bugün Hicrî Safer ayının 12’si 1446/Cuma

Siz bir ümmet, bir topluluk oluşturun. Dünya üzerinde sizin topluluğunuz şu özellikleri taşısın: Tüm dünya insanlığına şahidler olsun. İnsanları hayra çağırsın, ma’rûfu emretsin, münkerden menetsin. Tevhidden yana olsun, tevhidi emretsin, münkeri de nehyetsin, İslâm’ın istemediği küfrü ve şirki nehyetsin. İşte hem dünyada hem de Ukbâ’da felaha erenler onlardır.
Bazı insanların şehvetleri ve ihtirasları, bazılarının çıkarları, gurur ve kibirleriyle çarpışacağından hayra davet etmenin, iyiliği emredip kötülüğü nehyetmenin o kadar kolay olmayacağını görürüz. Çünkü insanlar arasında zorba diktatörler, yücelmekten hoşlanmayan alçaklar, sıkıntıya gelemeyen zenginler, adaleti sevmeyen zalimler, doğruluktan hoşlanmayan sapıklar ve iyiliği reddedip kötülükten hoşlananlar her zaman bulunur.
Bu yüzden, hayr galip gelip, iyilik, iyilik olarak, kötülük de kötülük olarak bilinmedikçe millet kurtulamayacağı gibi insanlık da kurtulamaz. İşte bunlar için iyiliği emredip kötülükten nehyeden ve kendisine itaat edilen bir topluluğun varlığı gerekmektedir. Allah, bu görevi yerine getirenler için şöyle buyurur: “İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.”
Şu anda kötülük ve kötülüğe çağıranların çoğaldığı, iyiliğe taraftar olup iyiliğe çağıranların çok az olduğu, tâğîlerin, kötülerin tüm dünyayı egemenlikleri altına aldıkları bir dünyada, hayrın, iyiliğin unutulup şerrin hayır diye kabul gördüğü bir dünyada insanlık buna ne kadar muhtaç değil mi?
Öyleyse gelin Allah’ın istediği gibi insanları hayra, hakka davet eden, hayrı gündeme getirip pratikte gösteren bir topluluk oluşturalım. Allah ve Resûlünün ma’rûf dediği bir hayatın kavgasına soyunalım. İnsanların farkında olmadan cehenneme doğru sürüklendikleri bir dünyada kollarımızı açarak, “durun kalabalıklar, bu gidişiniz sizi ateşe götürüyor. Gelin işte Allah’ın yolu, cennet yolu buradadır, dünyada da âhirette de felaha erenler buradadır” diyelim.
Demek ki ma’rûfu emredecek, münkeri nehyedeceğiz. Ama her şeyden önce ma’rûfu ve münkeri bilmek zorundayız. Neyin ma’rûf, neyin münker olduğunu bilmeliyiz ki birini emredip diğerini menetme imkânımız olsun. Müslümanın evvela ma’rûf ve münker bilgisine sahip olması gerekir. Bilmezsek ma’rûf diye münkeri emretmeye, münker diye ma’rûfu nehyetmeye kalkarız.
Peki o zaman nedir ma’rûf ve münker? Münker; dinin hoş görmediği, doğru bulmadığı, Allah’ın haram kabul ettiği, kerih gördüğü her şeydir. Haramlardan mekruhlara kadar dinin onaylamadığı menhiyatın her çeşidine İslâm literatüründe münker denmiştir. Bunun zıddı olan yani dinin meşru ve doğru kabul ettiği, güzeldir dediği her şeye de ma’rûf denir.
Öyleyse münkerin ve marufun tesbitinde ölçü vahiydir. Hakkı da bâtılı da, iyiyi de kötüyü de, ma’rûfu da münkeri de, hidâyette olanı da, dalâlette olanı da en iyi bilen Allah olduğuna göre bu konuda kıstas vahiydir. Bize düşen de her şeyi bilen Alîm, her şeyden haberdar olan Habîr ve Hâkim olan Allah’ın yargısını temel kabul edip O’nun dediği gibi yaşamak ve O’nun ma’rûf dediğini ma’rûf, münker dediğini de münker bilmek zorundayız. Çünkü insanlar ister çoğunluk olsunlar, ister azınlık, onların hiç birisinin bu konularda hüküm verme ve değerlendirme hakları da güçleri de yoktur.
Tüm insanlık toplansa, hatta cinleri de çağırsalar; şu hakdır şu bâtıldır, şu münkerdir bu ma’ruftur demeye hakları yoktur. İyiliklerin ve kötülüklerin, hakkın ve bâtılın, münkerin ve ma’rûfun tesbitinde kıstas insanlar değil, toplum değil vahiydir. Vahyin ma’rûf dediği ma’rûftur, münker dedikleri de münkerdir. Bu konuda söz söyleme hakkı sadece Allah’a aittir. Madem ki münkerin ve ma’rûfun tespitinde temel kriter vahiydir. O halde münkeri ve ma’rûfu tanıyabilmek için vahyi, Kur’an’ı bilmek zorundayız.
Hutbemi konumuza dair bir hadis-i şerif ile tamamlıyorum.
Rasulullah (S) şöyle dedi: “İnsanları doğru yola çağıran kimseye kendisine uyanların sevabı gibi sevap verilir. Ona uyanların sevaplarından da hiçbir şey eksilmez. Başkalarını sapıklığa çağıran kimseye de kendisine uyanların günahı gibi günah yazılır, ona uyanların günahlarından da hiçbir şey eksilmez.” (Müslim, İlim, 16)
16.08.2024
Hazırlayan: Emrullah AYAN

2 yorum

Ahmet Özer 16 Ağustos 2024 - 16:56

السلام عليكم و رحمة الله و بركاته

قَالَ تَعَالَى: وَمَا يُؤْمِنُ أَكْثَرُهُمْ بِاللّهِ إِلاَّ وَهُمْ مُشْرِكُونَ
يوسف 106
Onların çoğu şirk koşmadan Allah’a iman etmezler.

ذَلِكُم بِأَنَّهُ إِذَا دُعِيَ اللَّهُ وَحْدَهُ كَفَرْتُمْ وَإِنْ يُشْرَكْ بِهِ تُؤْمِنُوا
المؤمن 12
Siz tek olan Allah’a davet edildiğiniz zaman inkâr ettiniz. Ama O’na şirk koşulunca iman ettiniz.

İnsanların pek çoğu Allah’a ancak müşrik olarak inanırlar. Bazen güneşi/ayı, bazen tâğutları, bazen idarecileri, bazen de onların kanunlarını ilahlaştırarak, hayatlarının bazı bölümlerine Allah’ı, bazı bölümlerine de putlarını egemen kılarak kendilerince hem muvahhid, hem de demokrat Müslüman olurlar. Aslında bunlar, tam da ayetin dediği gibi müşrik olurlar.

جمعة مباركة طيبة
Selam ve dua ile Cumamız mübarek olsun.

Reply
Ahmet Özer 16 Ağustos 2024 - 16:57

Allah razı olsun hocam…
Allah bizleri zalimlere karşı koyacak gücü versin…

Reply

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon