Hutbe: Kudüs ve Mescid-i Aksâ Müslümanlarındır
ABD’nin aldığı bu karar, plansız, programsız, hesapsız ve gelişigüzel bir karar değildir. Planlı, programlı, kendi iç siyaseti ve dış siyasetini de gözeterek alınmış bir karardır. Dünyanın patronu edasında, “istediğimi istediğim gibi yaparım” diyor. Ümmet uzun tarihî süreçte Kur’an’ı terk edilmiş bırakarak, Rasulün ve ilk Kur’an neslinin güzel örnekliğinin mücadele sünnetinden uzaklaşıp önce geleneksel cahiliyeyi üreterek, sonra da modern cahiliye ile uzlaşarak, Allah’ın yardımına müstahak olacak halini kaybetmiştir. Bu süreçte tevhîdî niteliğini ve vahdetini kaybederek parçalanmış, birliğini, zindeliğini ve gücünü kaybederek sömürge olmaya, zulüm altına girmeye ve zillete sürüklenmeye müsait hale gelmiştir. Şimdi, hem öncelikle Ümmetin, sonra da Ümmetin izzetiyle özdeş olan Mescid-i Aksâ’nın, Kudüs’ün, Ümmetin kurtuluşu ve izzetli günlere dönmesi de Kur’an’ı ve sünneti terk etme büyük sapmasından dönmesine bağlıdır. İnşâAllah, Ümmet tarihî süreçte üretip tutunduğu, kendisini zillete düşüren cahiliye iplerini bırakıp, yeniden Hablullah olan Kur’an’a topluca sarılmayı başarabilir ve yeniden vahiyle inşâyı gerçekleştirebilirse, izzetli ve şerefli günler geri gelecek ve tevhid akîdesinde vahdetini sağlamış Ümmete Allah’ın izni ve yardımıyla hiçbir güç galip gelemeyecektir. İşte o gün, ikisi de kuruluşlarından itibaren hep mazlum yerli halkların kanlarıyla beslenen vampir devletler olan, ikiz terör devletleri ABD ve İsrail de, onların destekçileri olan diğer emperyalist güçler de bu kadar cüretkâr ve cesaretli olmayacaklardır. Ümmetin onuruyla özdeş olan ve işgal altında bulunan Mescid-i Aksâ da işte o zaman yine Allah’ın izni ve yardımıyla kurtulacak, tekrar Kur’an’ın gölgesinde Mü’minlere kucak açmaya devam edecektir. Filistin, Suriye ve Mısır halklarını katleden, mübarek mescidleri işgal altında tutan terörist İsrail’in de, despot Ba’s rejiminin de, katil ABD’nin de, onların maşası olan Mısırlı darbecilerin de zelil olduğu, ağır yenilgiler aldığı görülecek, bölge halkları üzerindeki tahakküm ve zulümleri inşâAllah son bulacaktır. İşte bir yandan bu izzetli geleceğe taşıyacak tevhid yolunun taşlarını sabır ve azimle döşerken, diğer yandan da bu davanın top yekûn Ümmetin davası olduğu bilinciyle, hepimizin ortak davasını zayıf bırakılmış cılız omuzlarında şerefle ve büyük fedakârlıklarla taşımaya çalışan Filistinli kardeşlerimizin yanında yer almalıyız. Allah onlardan razı ve yardımcıları olsun, bizleri de bu fedakâr kardeşlerimizin yardımcıları kılsın. Bunun için, başta dua olmak üzere, çok boyutlu maddî ve manevî yardım ve desteklerde bulunmamız gerektiğini idrak edip gereğini büyük bir sorumlulukla ve ibadet bilinciyle yerine getirmek üzere sürekli seferberlik halinde olmalıyız. Konu sadece Kudüs ve Mescid-i Aksâ değildir. Konu aslında Filistin meselesi üst başlığında ya da bütün Ümmetin ve coğrafyasının durumunun değerlendirilmesi üst başlığı altında ele alınması gereken bir meseledir. Filistin meselesi, bütün
Müslümanların bir meselesi olmasına rağmen, ABD, İngiltere ve onun gibi emperyalist Batı Devletleri tarafından işgal edilen ve sömürülen İslam topraklarında kurdurulan kukla, ırkçı Arap idareleri tarafından ne yazık ki çözüm getirici bir şekilde ele alınmamıştır. Müslümanlar olarak, kardeşlerimize karşı girişilen bu zalimce saldırıların ve plan-projelerin durdurulması, onların yaralarının sarılması ve top yekûn yeni bir soykırım ile sürgüne maruz kalmamaları için mücadele etmeye, Kudüs’ü, Mescid-i Aksâ’yı ve Filistin’i unutmamaya, unutturmamaya davet ediyoruz. Ve yine, bilinçli bir duruşla insanî ve tarihî görevimizi hatırlamak zamanı olduğuna olan inancımızdan yola çıkarak, bütün Müslümanları, bütün erdem sahibi ve insanın insana köleliğini reddeden bütün vicdan sahibi kesimleri Afganistan’da ve Irak’ta ABD’nin ve suç ortaklarının, Çeçenistan’da Rusya’nın, Arakan’da Myanmarlı Budistlerin, Suriye’de Esed’in, Doğu Türkistan’da Çin’in ve Filistin’de de İsrail’in işlediği cinayetleri ve zulümleri ve gözlerimizin önünde işgal edilmeye devam edilen İslam Alemi’nin her gün daha vahim ve karanlık bir geleceğe doğru sürüklendiğini görmeye davet ediyoruz. |