Çarşamba, Aralık 18, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ Hutbe : Allah yerlerin de göklerin de yegane ilahıdır

Hutbe : Allah yerlerin de göklerin de yegane ilahıdır

by İlkav Editor
481 👁
A+A-
Reset

Hutbe : Allah yerlerin de göklerin de yegane ilahıdır

“Dikkat edin, yaratma, emir ve idare yalnızca O'na aittir. Alemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir!” 7 Araf:54

Muhterem müminler

Bugün Hicri 1445 muharrem ayının 24 ü Cuma. Rabbimiz bizleri hayatında O’ndan başkalarına uluhiyeti(helal haram belirleme yetkisi) vermeden yaşayan bahtiyarlardan eylesin.

Ekitap için tıklayın

Bir önceki hutbemizde kelime ve kavramların öneminden bahsetmiş, her dinin felsefe ve ideolojinin kendi kavramları ile anlaşılması gerektiğini vurgulamış idik. Bu bakımdan kullandığımız kelime ve kavramların ne anlama geldiğini bilmek önem çok arz etmektedir. Toplumumuzda özellikle İslam’ın bazı kavramları bilinçsizce yanlış kullanılmaktadır. Bunlardan bazıları rahmet, şehadet, kader ve takva olarak sıralanabilir. Rahmetin özellikle İslami hassasiyetlere dikkat ederek takvalı davranışlar ortaya koyan fedakar müminlere verileceğini Kur’an ortaya koyduğu halde, kimilerince İslam ile uzaktan yakından alakası olmayan hatta bir çok kere İslam’i hükümleri eleştirenlere öldüklerinde “Rahmet” dileklerinde bulunulmaktadır.  Aynı yanlış kullanım şehid kavramı içinde yapılmaktadır. Özellikle yaşadığımız coğrafyada her ölen veya öldürülen kamu görevlileri şehid ilan edilmektedir. Oysaki rabbimiz bu kavramı hayatta iken İslam’a, Kur’an’a şahid örnek bir yaşantı ortaya koyup öldürülmesi halinde ve Allah yolunda olanlar için kullanır iken maalesef bu kelimede İslam düşmanı bir çizgiyi temsil eden temelde gayri İslami bir mücadele sonunda ölenler de şehid ilan edilerek İslam’a haksızlık edilmektedir. Aynı zamanda halklarda aldatılmaktadır. İslam’a ait olan diğer birçok kavram içinde aynı şeyler geçerlidir.

Değerli Kardeşlerim, İslam’ın en temel kavramlarından birisi ve belki de en önemlisi “Mülkiyet ve Hakimiyet” kavramlarıdır. Bu kavramlar doğru bir şekilde anlaşılmaz ise İslam gereği gibi anlaşılmaz. Sözlükte mülkiyet ; “malik ve sahip olmak tek başına tasarruf etmek” anlamında tanımlanırken Hakimiyet ; “iyileştirmek amacıyla menetmek, düzeltmek, karar vermek” manalarında tanımlanmıştır. Istılahta ise her şeyin sahibi ve maliki olması noktasından hareketle yerde ve gökte dünyada ve ahirette her zaman ve mekanda Allah’ın hükmünün en adil, en gerekli ve yegane hak olduğu anlayışıdır ki bu da aslında tevhid akidesinin temelidir. Ayrıca hükümranlığın ve mülkün sadece Allah’a ait olduğu gerçeğidir. Bu konuya dair yüzlerce ayet olmasına rağmen bir takım akademisyen ve kanaat önderi olan şahsiyetlerden Allah’ın hakimiyetinin ancak kozmik alanla, tabiat olayları ile ve ahiretle ilgili olduğunu anlatarak adeta sihirbazların görevini üstlenmektedirler. Halkı yanlışa yönlendirmektedirler. Bunu yapmakla her halde Musa ile yarışmaya giren firavn’un yakınları olan sihirbazlar gibi ecir beklemektedirler. Keşke bugünün sihirbazları da vahyin aydınlığını görüp onlar gibi firavnlara başkaldırabilselerdi. Rabbimiz konuya dair bakın kitabında ne buyuruyor.

“Göklerin ve yerin mutlak mülkiyeti ve hâkimiyeti O’na aittir. Bütün işler Allah’a döndürülür; her konuda nihâî kararı O verir.” 57 Hadid:5

 “Gökte ilah O olduğu gibi yerde de ilah O'dur. O, hakimdir, alimdir.” 43 Zuhruf: 84

 “Her türlü kusurdan ve ortaktan uzaktır o Allah ki, her şeyin mutlak hâkimiyeti ve tasarrufu O’nun elindedir. Siz de sonunda O’na döndürüleceksiniz!” 36 Yasin:83

 “Allah ve Resulü, bir işte hüküm verdiği zaman, artık inanmış bir erkek ve kadının, o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah'a ve Resulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” 33 Ahzab:36

“Şüphesiz biz, sana kitabı insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği gibi hüküm veresin diye hak olarak indirdik, hainlerin savunucusu olma.” 4 Nisa:105

Bu ayetlerde çok açık bir biçimde Allah Teala kendisinin her şeyin sahibi olarak göklerde olduğu kadar yeryüzünde de malik ve hakim olduğunu vurgulamaktadır. Bu kadar açık hükümlere rağmen saptırıcı akademisyen ve hoca kılıklı sihirbazlar zaten sapmaya meyilli halkı aldatmaktadırlar. Fakat aldatanlar kadar bu durumdan aldananlarda sorumludurlar. Kendi mülklerine kimseleri karıştırmayanlar konu Allah’ın mülkü olunca pervasızlaşarak her konuda görüş beyan edip halkları da peşlerinden sürüklemektedirler.

Bu konu o kadar önemlidir ki tüm amellerin sıhhatli olması bu anlayışa akideye bağlıdır. İlk insandan günümüze insanların yaratıcı olarak Allah’a inanmasında bir sorun yaşanmamıştır. Ancak yaşam ile ilgili düzenlemelerde hevanın geleneğin, despotların, ılımlı dindarların, bilimi putlaştıranların, mülkü tekellerinde tutmak isteyip halkları köle gibi düşük ücretlerle çalıştıranların, saraylarda halktan kopuk yaşayıp kazanımlarını fakirlerle paylaşmak istemeyenlerin kısacası kendilerini ilahlaştırıp kendi dışındakileri kul gibi görenlerin Allah’ı hayattan kovmak adına vahyin hayata müdahalesini reddetmişlerdir. Geçmişteki yaşananlarda olduğu gibi bugünkü yaşananlarda da asıl sorun mülkiyetin ve hakimiyetin kime ait olduğu gerçeğidir. Müslümanlık iddiasında olanların yaşantılarının her alanında tercihlerini Allah’tan yana kullanmak zorundadırlar. Yani eğer mülk sadece Allah ise ki öyledir o mülkte sadece Allah söz sahibi olmalıdır vesselam.

Selam Allah’ı gereği gibi takdir edip ona göre davrananların üzerine olsun.

Hayati İSAOĞLU

11.08.2023

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon