Hutbe: Yeni bir yıla girerken
“Onlara ‘Allah’ın indirdiğine ve rasule gelin’ dendiğinde, ‘Atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol) bize yeter’ derler. Ataları bir şey bilmeyen ve doğru yolda gitmeyen kimseler olsa da mı?” (Mâide:104)
Kıymetli Müslümanlar bugün Hicrî Cemaziye’l-Âhir ayının 16’sı1445/Cuma.
Bir kaç gün sonra her birimizin ömründen bir yıl daha geçmiş olacak. “İki günü eşit geçen ziyandadır” buyuruyordu Allah’ın Rasulü. Bizler geçirdiğimiz bu yılın muhasebesini yaptık mı? Kârda mıyız zararda mı, hiç düşündük mü? Bugün Allah’ın huzuruna çıkarılsak bizim hesabımıza göre bile durumumuz nasıldır? Tüm bu hesaplar günlük yapılması ve zarar ihtimali varsa çare bulunması gereken durumlardır. Zira Allah’ın elçisi “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin” buymuştu. Ve halen kendimizi Kur’an’a göre yenilememiz mümkün. Batı dünyası vahyin kontrolünden çıkmış batıl seküler değerleri kendisine rehber edinmiş, yanı sıra aşağılık kompleksine batmış Müslüman dünyasını ve diğerlerini kendilerine kul etmeyi başarmıştır. Böylece hem İslâm tehlikesinden emin hem de ürettiklerini tüketen bir insanlık meydana getirmiştir.
Oysaki Rabbimiz biz Müslümanların kıyamete kadar tüm insanlığa örnek, model ve şahid olmamız gerektiğini Kitabında beyan etmişti. “Böylece biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta (vasat) bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde şahid olsun.” (Bakara: 143) âyet çok açık biçimde hem kendi toplumumuzda hem yeryüzünde tüm insanlık için adaleti ve dengeyi gözeten bir toplum olmamız gerektiğini vurgulamaktadır. Ancak ümmetin hâli maalesef ortada… Mezhep kavgaları, Kur’an’dan uzak tartışmalar, siyâsî kargaşa ve kaoslar, iktidar mücadeleleri ve saltanat. Bırakalım başka toplumlara insanlığa örnek olmayı birçoğumuz aile ve çevremize bile güzel örneklik sunamamaktayız.
Hani, yalnız Allah’tan korkacak, Allah’tan başkasına kanun koyma hakkı tanımayacak, Ondan başkasını ilah ve rabb edinmeyecek, tüm tağutları ve tağutluk yapanları reddedecek, hâkimiyeti ancak O’na verecek, hiçbir şeyi Allah ve rasulünün önüne geçirmeyecek, seslerimizi ve tercihlerimizi Rasulün sesinin üzerine çıkarmayacak, hakkı batıla karıştırıp bile bile hakkı gizlemeyecek, insanlara iyiliği emrederken kendimizi unutmayacaktık.
Yalnız rabbimizden indirilene uyup, zannımızca başka veliler edinmeyecek, dini yalnız Allah’a has kılarak, yalnız O’na ibadet edecektik. Allah’ı unutanlardan olmayacak, her alanda Allah’ın razasını gözetecek, O’nun razı olmadığı yerlerde bulunmayacak, O’nun emirlerini en üstün tutacaktık. Başımıza gelenlere sabredip, yalnız O’ndan yardım bekleyip, O’na kulluk yapıp, yalnız O’na tevekkül edecektik. Tüm insanlara iyiliği emredip, kötülükten sakındırıp, akrabaya yoksula, yolda kalmışa, ihtiyaç sahibine verip, israftan, fahşâdan, bağyden uzak duracaktık. Kâfirlere karşı bir duvarın tuğlaları gibi saf olup direnecek zalimlere karşı mazlumların yanında yer alacaktık. Doğudaki bir müminin ayağına bir diken batsa müteessir olup, yardımına koşacaktık, zulme hep birlikte karşı koyup zalime gereken dersi verecektik. Her halimizle insanlığa örnek ve önder olacaktık.
Heyhat ki heyhat.! Müslümanlar olarak tam tersi bir haldeyiz. Biz dahi birbirimize güvenmiyor, emanetlerimizi bile birbirimize teslim etmiyoruz.
Medya baskısı ile son yıllarda tüm dünya insanlığının ortak değeri imişcesine dayatmaya, yutturulmaya çalışılan “yılbaşı çılgınlığı”nı gerçekte bozulmuş bir Hıristiyan âdeti bile olmadığını görüyoruz. Bu çılgınlık olsa olsa seküler dünyanın bir ritüelidir. Tüketim kültürünün önemli bir argümanıdır. Hıristiyanlık üstü insanlık dininin bir değeridir.(!) Her yıl daha fazla reklam ve yayılma ile tüm batıyı ve İslâm âlemini etkisi altına alan bu eğlence, Allah’ı unutma ve unutturma günüdür. Bu kutlamalarda havai fişek, ışıklı süslemeler, reklamlar ve eğlenceye milyon dolarlar harcanmaktadır. Dünyanın diğer tarafında da insanların büyük kısmı açlıkla mücadele etmekte hatta binlercesi ölmektedir.
Noel aslında tahrif edilmiş Hıristiyanlıkta iyilik ve yardım sembolü olarak oluşturulan bir azizdir. Ve bu kutlamalar, âyinler Aralık ayının 25’inde yapılır. Ancak yılbaşı kutlamaları ise 31 Aralık’ta yaptırılır. Yani yılbaşı kutlamalarının noel ile hiçbir alakası yoktur. Ve sadece eğlence, tüketim ve sarhoşluk üzere kurgulanmıştır. Rabbu’l-Âlemîn taklidi ve aklı devre dışı bırakmayı yasaklarken, onu başkasının emrine vermeyi kınarken, bu kültür insanlara çılgınlığı, aklı başından almayı ve sorumsuzluğu teşvik etmektedir. Ve birçok İslâm (!) ülkesi halkları ve yöneticileri tv. ve diğer medya organları ile bu yapılanlara aracılık edip destek olmaktadır. Birçok kuruluşta en azından bu kutlamalara reklam vermek sureti ile katkı sağlamaktadır.
Bir de tüm bunların üstüne 3 aya yakın bir zamandır Gazze’nin yılmaz yiğitleri evlerini, yurtlarını ve Mescid-i Aksâ’yı savunma adına direniyorlar, yaralanıyor ve şehid oluyorlar, dünya liderleri de izlemekle yetiniyor. En fazla dertlenenleri ise slogan atmakla avunuyor ve bu yaptıkları ile de övünüyorlar. Siyonist katiller ise bombalamaya, katletmeye ve yok etmeye devam ediyor.
Ve ey insanlık böyle bir dünyada yeni yılınız kutlu olsun! Ama ey zalimler, haramîler unutmayın bu gecenin bir aydınlık sabahı var ve sabah yakındır. Rabbimiz bizleri o sabaha kavuştursun…
29.12.2023
Hazırlayan: Hayati İSAOĞLU