Yeni sistem, laik batıcı Kemalizmi, Türk ulusalcılığını, resmi ideolojiyi dinleştirip bütün topluma dayatınca; başlangıçta İslami kimlik, İslam hukuku/şeriatı, ümmet bilinci ve Müslüman halk ötekileştirilip, düşmanlaştırıldı. Tehdit ve tehlike algısında 1. sıraya oturtuldu. Daha sonra bu tercihin kaçınılmaz sonucu olarak, Türk ulusalcısı resmi ideoloji önünde engel görülen Kürt kimliği, Kürt anadili de ötekileştirilip, düşman ve tehdit algısının 2. sırasına yerleştirildi.
– “Yeter artık, kendinizi halkın efendisi, ülkenin sahibi konumunda görme hastalığından kurtulun ve halkın maaşlı memurları olduğunuzu, ona hizmet ettiğiniz ölçüde anlamlı olduğunuzu anlayın. Eğer bu ülke halklarına karşı bir nebze saygınız varsa, hiç değilse kendi anayasanıza sadakat göstererek kışlanıza dönün ve bir daha da çıkmayın, demek” bu ülke insanlarının en temel hakkı değil midir? Bir süre önce, halka ve habercilere parmak sallayıp tehditler yağdırarak “…herkesi dikkatli olmaya ve doğru yerde bulunmaya davet ediyorum" diye bağıran Genelkurmay Başkanının öncelikle kendi görevini doğru yapmasını, bu bağlamda doğru yerde durmama alışkanlığıyla malül olan asker bürokratları ve TSK’yı, hukuki anlamda dikkatli olma konumuna ve kendileri için anayasal bakımdan da en doğru yer olan kışlaya döndürmesini istemek en doğru talep değil midir?