Çarşamba, Şubat 5, 2025
Ana sayfa HABERLER Hutbe: Firavun kavmini hakir görüp ezdi.

Hutbe: Firavun kavmini hakir görüp ezdi.

by İlkav Editor
130 👁
A+A-
Reset

Hutbe: Firavun kavmini hakir görüp ezdi.
“Firavun, kavmini küçük düşürdü (ezdi). Onlar da kendisine itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış fâsık bir toplumdu.”(Zuhrûf: 54)
Kardeşlerim, bugün Hicrî Recep ayının 10’u 1446/Cuma
Zorbaların, tağutların halk kitlelerinin aklını çelmesinde, dolayısıyla aşağılayıcı davranışlar sergiletmesinde şaşılacak bir şey yoktur. Öncelikle zorbalar halkı bilgi edinme yollarından yoksun bırakırlar. Gerçekleri örtbas edip bunları unutmalarını sağlarlar. Bu alanda objektif araştırmalara izin vermezler. Bilinçlerini diledikleri gibi şartlandırırlar. Öyle ki bir süre sonra onların ruhları bu yapay etkenlere göre biçimlenir. Bundan sonra akıllarının çelinmesi kolaylaşır ve yönlendirmek çok rahat olur. Rahatlıkla onları bir sağa bir sola çevirip dururlar.
Kuşkusuz halk kitleleri Allah’ın ipine sarılmayan, eşya ve olayları iman terazisiyle ölçmeyen, yani yoldan çıkmış fasıklar olmasalar tağutlar, diktatörler bunu yapamazlar. Mü’minleri ise, kandırmak, akıllarını çelmek, yele kapılmış bir tüy gibi onlarla oynamak son derece güçtür. Bu yüzden Kur’ân, halk kitlelerinin Firavun’u onaylamalarını bu açıdan yorumluyor ve şöyle diyor:
“Firavun, kavmini küçük düşürdü (ezdi). Onlar da kendisine itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış fâsık bir toplumdu.”
Âyetimizdeki fâsık kavramını kısaca açıklayalım: Fâsık; uzun bir süreç içerisinde dinden çıkan fakat dinden çıktığının farkında da olmayan, kendisinin hâlâ dinin dairesi içerisinde olduğunu sananlar için kullanılmaktadır. Fıskın günahkârlıktan ve irtidattan farkı da burada ortaya çıkmaktadır.
Bu kısa âyetle, önemli bir gerçeğe temas edilmiştir. Bir ülkede diktatörlüğünü ilan eden bir hükümdar, her tür rüşvet ile bazı kimseleri çıkarları için satın alır, yiğit ve dürüst kimseleri de satın alamayıp, onlara zulmederek susturursa, açıkça halkını “hiç” yerine koymuş demektir. Halkının aklını, ahlâkını ve değerlerini hiçe saymış, halkı aptal ve şahsiyetsiz kimseler konumuna getirmiştir.
Ancak bir ülke bu şekilde teslim alınmış ve halk, hükümdarın, yöneticinin önünde köleleşmişse, gerçekten de o halk, tıpkı o hükümdarın düşündüğü gibi şahsiyetsiz ve değersizdir. Çünkü halkın zillet içinde olmasının asıl nedeni, onların fâsık olmalarıdır. Onlar hak ve bâtılın ne olduğuna aldırmadıkları gibi, adalet ve zulüm arasında da bir fark gözetmezler. Doğruluk ve şeref ile yalan ve zillet aynıdır onların nezdinde. Çünkü onlar, bu gibi değerlerin keyfiyetiyle ilgilenmeyip, kendi şahsî çıkarları için her zulme boyun eğerler, zorbalıktan korkarak bâtılı kabul ederler. Ancak kendi aralarından hak bir ses yükselirse, onu da hemen susturmaya hazırdırlar.
Allah elçilerine karşı takındıkları tavırlarıyla, Firavun vb. toplumlarını ve çevrelerindekileri küçümsediler ve onların düşünce ve inançlarına ipotek koydular. “Sizler beni dinlemek zorundasınız. Sizin nasıl düşünüp inanacağınızı, nasıl giyinip yaşayacağınızı ben belirlerim!” diyerek kavmini küçümseyip aptal yerine koydu. Onlar da bu zorba tâğûta itaat ettiler de kendilerine değer vermek için gelmiş Allah elçisine değer vermediler.
Şimdi de öyle değil mi? “Siz anlamazsınız, bilmezsiniz, bizi dinlemek zorundasınız! Eğer diploma almak, bakan, dekan, müdür, doçent, müteahhid gibi bir takım makam ve mevkîleri istiyorsanız, benim dediğimi yapıp sözümden çıkmayacaksınız.” diyerek insanlarla alay edenler, onların her tür özgürlüğüne ipotekler koyanlar da aynı şeyi yapmıyorlar mı?
Bugün, sizler bizim istediğimiz gibi inanıp istediğimiz gibi yaşamak ve bizim istediğimiz standartta Müslüman olmak zorundasınız diye insanların hayatlarına ve inançlarına ipotek koyanlar, kendi istedikleri tipte insan yetiştirmeye kalkanlar da insanları küçümsemiyorlar mı? Ama Allah diyor ki: “Firavun’un halkı ve çevresindekiler buna rağmen ona itaat edip boyun eğdiler de fâsıklardan oldular.” Ya da onlar aslında fâsıklardı da, Firavun’a itaat ederek fıskları ortaya çıktı. Zaten zalimin yanında ona koltuk değnekliği yapan mazlum olmasa, zalim asla ayakta duramaz.
Ey Müslümanlar! Bilesiniz ki bugün sizleri de tahkir edecekler. Sizleri de küçük görecekler. Sakın ola ki bunların bu tavırlarına boyun eğmeyin. Mü’min iseniz, en üstün sizsiniz, bunu asla unutmayın! İzzet ve şeref bu dünyanın metâı olan mal-mülk, makam ve mevkîde değil, imandadır. İzzet ve şeref, iman edip salih ameller işleyenler içindir.
Eğer bizler de onların değer yargılarını, üstün ve şerefli olduklarını kabul eder ve onlara boyun eğersek, biz de fâsıklardan olur ve onları kahhâr olarak görmeye başlarız. Onlar da bizim üzerimizdeki etkilerini artırıp rableşirler ve bizler de müşrik durumuna düşeriz. Ama biz, bizdeki fısk ve bozuklukları ortadan kaldırma çabasına girersek, Rabbimiz işte o zaman bize hidâyet edecek ve bizi Firavunlara kul-köle olmaktan kurtaracaktır.
10.01.2025
Hazırlayan: Emrullah AYAN

1 yorum

Ahmet Özer 11 Ocak 2025 - 12:37

Allah razı olsun hocam… İlminizden faydalanmayı bize nasip etsin

Reply

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon