1,8K
Hutbe: Akıttığınız Kanda Boğulacaksınız, Amma Dünya’da Amma Ukbâ’da…
“Burçlarla dolu göğe andolsun, va’dedilmiş güne (Kıyâmet’e) andolsun, şâhidlik edene ve şâhidlik edilene andolsun ki, (mü’minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar lanetlenmiştir. O vakit, ateşin etrafında oturmuş, mü’minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.” (Burûc: 1-7)
Suriye İnsan Hakları Ağı raporunda, Esed rejimi ve destekçisi Rusya'nın, İdlib'in güney kırsalındaki sivil yerleşimlere 15-25 Aralık tarihlerinde yoğunlaştırdığı saldırılar sonucu 21'i çocuk, 18'i kadın toplam 86 sivilin hayatını kaybettiği bildirildi.
Bunlardan 10'u çocuk, 11'i kadın toplam 42 sivil Esed rejiminin bombardımanları sonucu öldü. Rusya'nın hava saldırılarında ise, 11 çocuk, 7'si kadın olmak üzere toplam 44 sivil can verdi.
Rejim ve Rusya'nın bombardımanlarında okullar 9, sağlık merkezleri 2, pazar yerleri ise 6 defa hedef alındı.Söz konusu 11 günlük sürede, Rusya ve rejim güçleri, saldırılardan kaçan sivillerin kullandıkları güzergahları 9, sığınmacı kamplarını ise 3 kez bombaladı. Rejime ait helikopterler de sivil yerleşimlere en az 248 varil bombası saldırısı düzenlendi.
İdlib'deki AA muhabirlerinin gözlemlerine göre, İdlib'e hava saldırıları 26 Aralık günü durdu. Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib ili neredeyse iç savaşın başından bu yana muhaliflerin ve rejim karşıtı silahlı grupların kalesi niteliğinde bulunuyor. İç göçle nüfusu 4 milyona ulaşan İdlib'in merkezi, Mart 2015'te muhaliflerin kontrolüne geçti. İdlib, rejimin en yoğun hedef aldığı bölgelerin başında geliyor.
Türkiye, Rusya ve İran 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında, İdlib ve çevresini "Gerginliği Azaltma Bölgesi" ilan etti. Rejim güçlerinin ateşkesi sık sık ihlal etmesi üzerine Türkiye ve Rusya ek mutabakata vardı. Türkiye ile Rusya arasında 17 Eylül 2018'de imzalanan mutabakattan bu yana İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nderejim ve Rusya'nın saldırılarında 1300'den fazla sivil öldü.Saldırıların yoğun olduğu alanlardan nispeten sakin yerlere ve özellikle Türkiye sınırı yakınına göç edenlerin sayısı ise 2019 içerisinde bir milyonu aştı. Yalnızca geçen ay başından bu yana bölgede yerinden edilenlerin sayısı 217 bini buldu.
Mü’minler, kardeşlerim, Suriye’de ve özellikle İdlib’de durum çok vahim, bombardıman süreklilik halini aldı. İnsanlar bombalardan kaçıyorlar, Türkiye sınırına yığılıyorlar. Bulundukları yerler barınmaya müsait yerler değil. Çadır bulanlar kendilerini çok şanslı addediyor. Âileler; kadınlar, ihtiyarlar ve çocuklar soğukta, aç ve açıktalar, yardım bekliyorlar. Biz de İLKAV olarak sorumluluğumuzun gereği yardım çalışması yapıyoruz, desteğinizi esirgemeyin. Zaman ecir zamanı, ecir trenini kaçırmayalım…
Bütün bu olup-bitenlerle ilgili olarak Yüce Rabbimizin “Allah’ı, sakın zulmedenlerin yapmakta olduklarından habersiz sanma, onları yalnızca gözlerin dehşetle belereceği bir güne ertelemektedir.” (İbrahim: 42) beyanı yüreklerimize su serpse de, Rabbimize ve mazlumlara karşı sorumluluklarımızdan geri duramayız. Hakkı hâkim kılma ve zulmü, tuğyanı, bâtılı yeryüzünden söküp atma yükümlülüğümüzü geri plana atamayız.
Coğrafî ve kültürel bütün işgalleri, özellikle Suriye’deki vahşet ve zulümleri kaldırmak için çalışmak bütün Müslümanlara farzdır, şarttır. İslâm’da cihadın farziyeti ve sebepleriyle ilgili hükümler, bütün Müslümanlara görevlerini hatırlatacak kadar açık ve nettir.
Suriye’de kan donduracak vahşet, insanlık dışı zulme şâhid olan dünya Müslümanları, bu barbarlık sanki kendi inançlarına, kendi kutsallarına, her şeyiyle kendilerine yapılmamış gibi sessizler. Bu duyarsızlık ve tavırsızlık ya da eksik, hatta yanlış tavırlar içinde olmalarının hesabını Allah’a nasıl verecekler? Bazılarına göre Arapların meselesi kabul edilerek “neme lâzımcı” tavırsızlıklar, bazılarınca “uzlaşmacı” ve “dilenişçi” yaklaşımlar…
Dünyada izzetin, onurun, devletin, âhirette ise cennetin bedeli; Allah’ı ve Allah taraftarlarını velî, şeytanı ve şeytanın askerlerini düşman kabul etmek ve velâyet ve düşmanlığını isbatlayacak davranışlarda bulunmaktır.
Suriye’de tutuşturulan ateş, yüreğimizi yakıp kavuruyor. Nice İslâm toprağında da ateş gibi yakıcı sıcak savaşların dumanı atmosferi sarıyor.
Müslüman, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, bütün bunlara seyirci kalamaz, tarafsız olamaz. Bertaraf olmak istemeyen bîtaraflığı seçemez. Müslüman, gündelik basit işlerle oyalanamaz. İki yoldan birini seçmek zorundadır, yol ayrımına gelmiş insanımız. Ya cenneti ya cehennemi; ya izzeti ya zilleti; ya cihadı ya mağlubiyeti; ya Allah’ı ya dünyayı… Allah’ı tercih edenlere selâm olsun.
Rabbimiz, mazlum halkların ve Müslümanların yardımcısı olsun, onları önce yardımına müstehak, sonra da yardımıyla muzaffer kılsın. Bizleri de mazlumların, mağdurların, mustaz’afların yardımcıları kılsın. Kahhar olan Allah’ın azabı, laneti zalimlerin, emperyalist kâfirlerin ve işbirlikçilerinin üzerine olsun.
03.01.2020
Hazırlayan: Emrullah AYAN