Perşembe, Kasım 21, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ 30.11.2012 Cuma Hutbesi

30.11.2012 Cuma Hutbesi

by İlkav Editor
3,7K 👁
A+A-
Reset

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

 

وَأَنَّ الْمَسَاجِدَ لِلَّهِ فَلَا تَدْعُوا مَعَ اللَّهِ أَحَدًا

 

Ekitap için tıklayın

Aziz ve muhterem din kardeşlerim! Bugünkü hutbemizin mevzuu iki hafta önce sizlere izah etmeye çalıştığım “Vesen, sanem, heykel ya da put” kavramlarının devamı mahiyetinde olan “Anıtlar, kabirler, dikili taşlar, türbeler ve bunlara yapılan saygı, hamd ve tazimler” hakkında olacaktır.

 

Öncelikle şunu belirtelim ki “Put”laştırılan kişilere veya nesnelere hakaret şeklinde bir eleştiri yapılması Kur’an’ın emrine aykırı görülebilir. Hani En’am Suresi 108. ayet-i celilede “Başkalarının ilah’larına, tanrı’larına hakaret edilmemesi” mealinde. Bizim burada hiçbir kimsenin ilahına, tanrısına, putuna, dini inancına asla hakaret kastımız olamaz. Ancak Put haline getirilen kişiler, taraftarlarınca yeri geldiğinde Müslüman bir kişi olarak nitelendirilebiliniyorsa. Elbette bizimde söyleyecek birkaç sözümüz olacaktır. Önce Kutsadıkları kişinin veya bir dinin veya bir idol’ün yâda bir heykelin bağlıları, bunlar hakkındaki görüşlerini net olarak ortaya koymaları gerekir. Müslüman mı? yoksa Kendisi bir ilah mı? Kendisinin koyduğu kanunları ilkeleri ve hükümleri var mı? Yok mu? Kendisi için namaza benzer bir ibadet şekli veya bir ayin icra ediliyor mu edilmiyor mu? Bunları iyi anlamak lazım.

 

Aziz cemaat; Büyük değerler verilen, tazim edilen, saygı duyulan veya ilahlaştırılan kimseler anısına yapılan görkemli kabirlere mozole, türbe, dikili taş, anıt mezar veya anıtkabir denildiğini hepimiz çok yakından biliyoruz. Bugüne kadar yapılmış olan anıt kabirlerden en görkemlisi en şaşaalısı Babür şah’ın 1631 yılında ölen hanımı Şah Cihan için yaptırdığı Tac Mahal’dir, Mısır’daki piramitlerde birer anıtkabirdir. Ayrıca Ankara’da bulunan anıtkabire İstanbul’da Adnan menderes ve Turgut özal’ında anıtkabirleri ilave edilmiştir. Selçuklu ve Osmanlı padişah ve vezirleri için, özellikle de tasavvuf büyükleri için anıtkabir şeklinde birçok türbeler yapılarak bunlara kutsallıklar atfedilmiştir.

 

Halkı sindirerek daha rahat yönetebilmek için bu kutsal saydıkları anıtlar, birtakım propaganda ve telkinlerle halkı korkutmak için halk üzerinde adeta bir silah gibi kullanılmış ve tüm ülke halkı, acımasızca psikolojik bir baskı ile saygı duruşuna mecbur bırakılmıştır. Malının ve canının büyük bir düşman tehdidi altında olduğuna inandırılarak, yüreklerine korku salınmış, Halk muhalif olduğu birtakım mabutların, mabetlerin, put hanelerin ve programların karşısında bile saygıyla eğilerek sessiz kalmayı tercih etmiştir.

 

Hatta halkın bu korku veya saygısı tarihte nicelerini put bekçisi yapmış, nice nice delikanlı ve babayiğitlerin ömürlerini de put hanenin temizlik ve bakımını yapmakla heder edip cehenneme göndermiştir. Gerçi şu da unutulmamalıdır ki; Putunun önündeki uyanık gözlü kâfir, Kâbe’de uyuyan Müslüman’dan çok daha azimli ve çok daha putuna dost olsa bile, putundan yardım dilenen bazı akıl fukaralarının bunun kocaman bir taş olduğunun bilincinde değildir.

 

Tarih süreci içerisinde elle yontularak yapılan ve koruma zırhına büründürülen putlarla ilgili, hiçbir tartışmanın dahi yapılmadığını görmekteyiz. Allah (cc)’ın varlığı da dâhil olmak üzere her şeyi tartışabilirsiniz. Ancak putları asla tartışamazsınız. Çünkü putlardan beslenen önde gelenler, put konusunda ileri sürülebilecek her türlü fikri engellemek için korkuyu bir yönetim aracı olarak kullanmaktadırlar. Hatta bakınız darbe ile ele geçirdiği ispanyayı 40 sene yöneten Franco, “Nasıl halk ayaklanmadan bu kadar uzun süre iktidarda kalabildiniz?”diye soranlara, şöyle cevap vermiştir: “Futbol, müzik, kumar, uyuşturucu ve halka verilen korkular sayesinde” demiştir. Demek ki insanları bunlarla meşgul edince başka şeylere ayıracak zamanları kalmayacaktır. Birde bunlara hayat pahalılığı, işsizlik, particilik, ırkçılık, terör belası, televizyon hastalığı, kahvehane hayatı ilave edilince hevai düzeninizi değil kırk yıl, yüzkırkyıl daha sürdürürsünüz.

 

Ama şu da unutmamalıdır ki, onların bu kafataslarından uydurdukları hevai düzenlerini sürdürebilmeleri için birçok hesapları varsa Allah (cc)’ında ve sadece Allaha kul olmak isteyenlerinde bir hesabı, elbette ki olacaktır. Buda şuara suresi 227. ayeti celilede açıkça beyan buyrulmuştur: “Zalimler hangi ınkılabla devrileceklerini, nasıl bir dönüşe (akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir ve göreceklerdir” Sadagallahülazim.

 

 

Hıristiyanlar sadece kiliselerde ibadet edebilirler. İslam dışındaki hemen her din kendine özgü birtakım ibadeti, tapınmayı kendi mabetlerine has kılmışlardır. Bu bakımdan insanların ibadet ihtiyacını tatmin için arenalar, stadyumlar, müzikholler, türbeler anıtlar, anıtmezarlar inşa edilmiştir. İnsanlar tapınmak için belirli vakitlerde buralarda sevdikleri uğruna, kendilerinden geçmekte, ayılıp bayılmakta, huşu içinde tapınmaktadırlar. Bazıları ise putlaştırdıkları kişilerin kabirleri veya kutsallaştırdıkları simgeler karşısında, Müslümanların namazlardaki kıyamlarına benzer şekilde, hazır ol vaziyetine geçerek saygı duruşunda bulunmaktadırlar.

 

Mesela Mekkeliler bir işe başlamadan önce, seyahate gidince veya yolculuktan dönünce, Kâbenin içindeki Hubel putunu ziyaret eder ona bağlılıklarının ifadesi olarak saygı ile hamd ve tazimlerini sunar ve böylece de işlerinin düzgün gideceğine inanırlardı Onlar hem Allah (cc)’a inanıyorlardı ve hem de putlara tapıyorlardı. Yani birtakım nesneleri, Allahın uluhiyetlik sıfat ve kudretine ortak koşuyorlardı. Bakınız Allah (cc)’a inanmanın yanında Allah (cc)’tan başka güçleri de tanımak ve tanıdıkları bu birtakım güçlerin hükümlerini inanarak kabul etmek, onlara uymak, saygı göstermek, tazim etmek işte bu şirkin ta kendisidir.

 

Allah (cc)’u Teala bu konuda Zümer Suresi 65. Ayet-i celilede “Andolsun ki sana ve senden öncekilere vahiy olundu ki: Eğer Allah’tan başkasına ilahi sıfatlar yakıştırırsan (yani heykel put gibi birine değer vererek, saygı gösterirsen) bütün amellerin boşa gider ve ziyana uğrayanlardan olursun.” Buyurmaktadır, Sadagallahülazim

 

Günümüzün, modern dini olan putçuluğun en önemli ayini “ti” anonsu sesiyle başlatılan ayakta saygı duruşudur. Esasında, Müslümanları namaza çağırıcı olarak kullanılan ezan gibi, “ti” anonsu da insanları uyararak bir dinin ibadet başlangıcını haber vermekte ve son derece ruhanî bir atmosfer içinde icra edilerek devam etmektedir. İnsanlar bu “ti” sesiyle önemli bir ibadet esnasında olduğu gibi huşu içeri­sinde, bir heykel karşısında, namaz kılar gibi dikilerek kımıldamamakta ve kalabalık insan topluluğu hareketsiz olarak, belli bir yöne doğru, heykel’e bakacak şekilde ayakta durarak yapılmaktadır. İbadetin sona erdiğini haber veren yine “ti” anonslu uyarının ardından ve de katılımcıların hallerinden bariz bir şekilde desteklediği belli olan, âmin dediği, yazılı okunan dua ve nihayet istikamet üzere (sağa, sola değil) öne doğru selamlama ve bitiş.

 

İbadete katılanların bir saf düzeni içinde, ayakta, hiç kımıldamadan ve hiç konuşmadan, belli bir süre dur­maları, bu törenlerin tamamen dini olduğunu yansıtan kesin kes bilgilerdir. Hatta bu put ve heykellerin önünde kendinden geçen insanlardaki huşu ve gönülden bağlılık, nice Müslüman’ın namaz gibi en önemli ibadetinde bile yoktur. Namazda kafasını kaşıyan, elleri ve ayaklarını kıpırdatan insanları çokça görebilirsiniz. Fakat bir heykelin karşısında başını kaşıyan, öksüren, aksıran bir tek insanı bile asla göremezsiniz.

 

Muhterem din kardeşlerim! Bizler dinimizin caiz görmemesine rağmen, cahiliye toplumu tarafından bayram dedikleri, kutsal saydıkları, kendi dini inançlarının gerekli gördüğü günlerde bu tür saygı duruşlarına bizleri adeta mecbur tutmaktadırlar. Bizler Müslümanlar olarak Bunu kesinlikle kabul etmiyoruz, edemeyiz, etmemeliyiz.

 

Hutbeme son verirken; Şunu çok iyi biliyoruz ki tüm yeryüzü Müslümanlar için bir mesciddir. Onun için Yeryüzü mescidi putlardan, tağutlardan ve putçu düzenlerden temizlenmedikçe Müslümanların kurtuluşları da gerçekleşemez. Allah (cc)’u Teala Cin suresi 18. ayet-i celilede “Mescidler Allaha aittir. Orada Allah ile beraber bir başkasına dua etmeyin” buyurmaktadır. Sadagallahulazim.

 

30.11.2012

Şahin ÖZDAŞ

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon