Çarşamba, Aralık 11, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ 07.06.2013 Cuma Hutbesi

07.06.2013 Cuma Hutbesi

by İlkav Editor
2,6K 👁
A+A-
Reset

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

 

وَلَقَدْ بَعَثْنَا فِي كُلِّ أُمَّةٍ رَّسُولاً أَنِ اعْبُدُواْ اللّهَ وَاجْتَنِبُواْ

 

Ekitap için tıklayın

 الطَّاغُوتَ…

 

“Andolsun ki biz, ‘Allah’a kulluk edin ve Tağut’tan sakının’ diye (emretmeleri için) her ümmete bir peygamber gönderdik…” (Nahl: 36)

 

İslam’ın tevhide ve tek olan Allah’a ibadete çağrısı, hiçbir zaman bir felsefe davası şeklinde olmamıştır. Veya sadece kutsal bir akide şeklinde de olmamıştır. Yani diğer kutsal inanç ve dinlere benzer bir şekilde olmamıştır. Çünkü İslam Davası oldum olası toplumsal bir inkılaba çağrı biçiminde gerçekleşmiştir. İşe başlar başlamaz, ilahlık makamının iddiasında bulunup çeşitli hile ve oyunlarıyla insanları köleleştiren kimselerin kökünü kazımak istemiştir.

 

Kimdir bu kimseler? Eskinin kahin ve put bakıcıları… Krallık ve yönetimi ellerinde tutarak insanların boynuna binenler… Servetin kaynaklarını ve yeryüzü zenginliklerini tekellerinde bulunduran, böylece insanları karın tokluğuna ve bir lokma ekmeğe muhtaç bir şekilde köleleştiren kimseler… İşte İslam Davası, tüm bunları ortadan kaldırıp köklerini kurutmak istemektedir.

 

Bu adamlar ki, gah apaçık bir şekilde ilahlık davasında bulunmaktadırlar gah da ait oldukları bir sınıfın iktidarıyla bu işi yapmaktadırlar; ama ne olursa olsun amaçları; atalarından miras aldıkları bir takım haklara(!) dayanarak etraflarındaki insanlara tahakküm etmek, emirlerine boyun eğdirmek ve zorbaca yönetmektir. “ Sizin için kendimden başka bir ilah bilmiyorum.” (Kasas: 38) “ Sizin en yüce rabbiniz benim. “ (Naziat: 24) “ Ben de yaşatır ve öldürürüm.” (Bakara: 258) “ Bizden daha güçlüsü var mı? “ (Fussılet: 15)… gibi ve benzeri sözler söyleyen müstekbir kimselerdir bunlar.

 

Olanca azgınlık ve densizlikleriyle yukarıda belirtildiği gibi gerek açıkça gerekse de yaptıklarıyla ilahlık iddiasında bulunmaya cüret gösteren, insanların aptallık ve cehaletinden yararlanan kimseler… İcad ettikleri put, anıt ve heykellerin arkasına saklanarak insanları bunlara tapınmaya, bu şekillere karşı ubudiyet gösterisinde bulunmaya davet eden ve böylece onların aklıyla oynayan, onları fark ettirmeden hedef ve şehvetlerinin hizmetine amade eden kimselerdir bunlar.

 

Açıkça görülüyor ki İslam’ın tevhid davası, bir tek Allah’ın ubudiyetine çağrısı, küfrü ve Allah’a şirk koşmayı reddetmesi, put ve tağutlardan sakındırması, evet bütün bunlar, kurulu düzenlerle, bu düzenin banileriyle, hedeflerine varma ve ihtiyaçlarını gidermede bu düzenlerden yardım ve destek gören kimselerle temelinden çelişip çatışmaktadır. Ne zaman bir peygamber gelip insanları açıkça davet etmiş ve kendilerine: “ Ey kavmim! Sadece Allah’a ibadet edin, sizin için ondan başka bir ilah yoktur” ilanını yapmışsa bu söz konusu kimselerin ona karşı kesin bir cephe almalarının nedeni işte buydu. Yani en başta o çağların egemen iktidarlarıydı, ülkenin servet kaynaklarını kemirenlerdi, bu servetleri zulmen ve haksız yere ceplerine atanlardı davaya karşı koyanlar. Onlardır tüm imkânlarıyla dava yolunu tıkayanlar. Çünkü İslam Davası, akidenin felsefi planda anlatılmasından veya metafizik bir meseleyi açıklamaktan ibaret bir dava değildir. O, bir çağrıdır. Evrensel ve toplumsal bir inkılabın çağrısı… Siyasi patlamaların kokusunu yıllar öncesinden alan servet kaynaklarının sömürücüleri, makam ve iktidar sahiplerince sonuç ve tehlikeleri gizli kalmayan bir çağrı.

 

07.06.2013

Emrullah AYAN

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon