Cumartesi, Ekim 12, 2024
Ana sayfa BASIN AÇIKLAMALARI Vahşi Gazze Kuşatması İlkav´da Protesto Edildi

Vahşi Gazze Kuşatması İlkav´da Protesto Edildi

by İlkav Editor
2,6K 👁
A+A-
Reset

İsrail Terör Devleti’nin Filistin İşgali ve Gazze Kuşatması İLKAV Konferans salonunda gerçekleştirilen geniş katılımlı bir etkinlikle protesto edildi. Gazze halkının acil ihtiyaçları için kurban bağışı ve infak çağrısı yapıldı. Yaklaşık 600 kişinin katıldığı toplantıda, özellikle sinevizyon gösterimi sırasında oldukça duygusal anlar yaşandı. Bu yıl da, tıpkı geçmiş yıllarda yapıldığı gibi Kurbanların Gazze’de kesilmesi kararlaştırıldı.

Filistin’de yaşanan büyük ıstırabı, Gazze’deki vahşi kuşatmayı konu edinen bir snevizyon gösterimini müteakip kürsüye gelen İLKAV Başkanı Mehmet Pamak, “Kurban Bayramı arefesinde bulunduğumuz şu günlerde bizler Bayrama hazırlanırken, hepimizin onuru olan mukaddeslerimizi koruma uğruna cansiperane bir direnişi 60 yıldır sürdüren kardeşlerimiz, Gazze’de kuşatma ve ambargolarla en acil ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale düşürülerek topluca kurban edilmek istenmektedir” dedi.
 
Mehmet Pamak konuşmasında şunları söyledi:
“Terörist İsrail’in vahşi işgali altındaki Filistin kan ağlamaya devam ediyor. Gazze halkı 17 aydır karadan ve denizden kuşatılmış bulunuyor. Bir süreden beri de bölgeye tüm giriş çıkışlar engelleniyor. İnsanlık dışı çok boyutlu kuşatma ve ambargoya muhatap kılınarak teslim alınmak istenen Gazze 12 metrelik dev duvarlarla çevrili bir cezaevi hücresine benziyor. Hastanelerde yaşam destek ünitelerine bağlı çocuklar elektrik kesintisi yüzünden ölümle pençeleşiyor. Bölgede buğday stokları tükendi, fırınlar çalışmıyor. Tam anlamıyla bir kıtlığa doğru sürüklenen Gazze açlıkla pençeleşiyor. Hayatla bütün bağlantıları kesilerek tam bir soykırımla yok edilmek istenen mazlum Gazze halkının canhıraş çığlığını en yakınındaki halklar ve Arap yönetimleri bile duymuyor, duymazdan geliyorlar. Mısır Firavunu İsrailin işbirlikçisi olarak acil ihtiyaçların karşılanması için dahi geçişlere izin vermiyor. Türkiye de dahil halkı Müslüman olan ülkeler utanmadan bu büyük zulmü seyretmekle yetiniyorlar. Bu ülkelerdeki emperyalizmin işbirlikçisi yönetimler terör devletiyle ilişkilerini devam ettirmekten utanmıyorlar.
 
İslami kimlik ve inançları nedeniyle tarihin en büyük soykırımlarından birine maruz bırakılmış bir halkın topraklarını ve yaşama hakkı başta olmak üzere tüm haklarını gasp eden siyonist İsrail, 60 yıldır Filistin halkına sürgünlerle, soykırımlarla, katliamlarla, suikastlerle kuşatılmış bir hayatı yaşatıyor. Gettolara bölünen, yüksek duvarlarla çevrilmiş hapishaneye dönüştürülen kendi yurtlarında esir alınan, sürgünlerle dünyanın dört bir yanında ve kendi topraklarında 'mülteci' konumuna getirilen mazlum Filistin halkının, 60 yıldır çektiği büyük ıstıraplar, akıttığı kan ve gözyaşı, başta halkı Müslüman ve Arap olan ülkeler olmak üzere, tüm dünyanın utanç verici sessizliğine muhatap kılınmış bulunuyor. Arap Birliği, İKÖ, BM vb uluslar arası kuruluşların ve tüm dünya insanlığının bu edilgenliği, sessizliği, BM kararlarına ve uluslararası sözleşmelere aykırı olarak on yıllardır süren vahşeti ve soykırımı sebebiyle siyonist politikaların bir yaptırıma muhatap kılınmaması ya da engellenmeye çalışılmaması, tam tersine sessizce seyredilmesi, bu kuruluşlar ve tüm dünya devletleri tarafından örtülü ya da açık desteklenmesi anlamına gelmektedir. İşte mazlum Filistin halkı bütün bu yalnızlığına ve içine düşürüldüğü zayıflığa, imkânsızlıklara rağmen yaklaşık 60 yıldır onurlu bir direnişi sürdürmekte, bu direniş mektebindeki Filistinli hepimizi eğitici bir misyonu, çaresiz ve zayıf bırakılmış omuzlarında taşımaktadır. Allah razı olsun ve bizleri onlara yardımcı kılsın.
 
 
Aslında İsrail’in bu cüretkâr saldırganlığı, Gazze halkını açlığa, sefalete, doktorsuzluğa, ilaçsızlığa, elektriksizliğe, susuzluğa, gıdasızlığa mahkum ederek, hayat damarlarını keserek ölüme zorlaması tüm dünya insanlığını aşağılamak anlamına gelmektedir. Tüm dünya insanlarının gözü ününde işlenen bu büyük vahşet, İnsanlık onurunu ve insani erdemleri tüketen, aşağılayan, İsrailllilerden başlayarak tüm insanlığı insandışılaşmaya sürükleyen bir büyük yozlaşmanın hem sebebi, hem de sonucunu oluşturmaktadır. Bugün insanı insan yapan tüm damarlar Gazze'de kesiliyor, tüm insani değerler Gazze’de çürütülüyor. Dünya kamuoyu çokuluslu şirketlerin krizini daha fazla dert ediniyor, lüks ve israfa dayalı yaşantılarını sürdürmelerini sağlayan sömürüye dayalı ekonomik sistemin çöküşe geçmesi onları daha çok düşündürüyor. Filistin halkının kan ve gözyaşına boğulmuş, açlık ve yoksullukla kuşatılmış çığlığı Gazze'yi hapishaneye çeviren duvarları aşıp bu insanlara ulaşamıyor.
 
İşte bu çığlığı bütün dünyaya duyurmaya, öncelikle de kendi vicdanlarımıza duyurmaya, insanlık onurunu ve erdemlerini tüketmemiş bütün insanları, İslami iman ve ahlakını yitirmemiş bütün vicdanları harekete geçirmeye çalışmalıyız. Bu amaçla seferber olmalı, bütün imkanlarımızı kullanarak dua ve yardımlarımızla kardeşlerimizin yanına koşmalıyız. Böylece insani ve İslami olan duyarlılıkları arttırarak süreklilik arz eden bir biçimde, ümmetin onurunu koruyan mazlum Filistin halkının destekçisi olmaya ve böylece bu imtihan dünyasında Rabbimizi razı ederek ömrümüzü tamamlamaya çalışmalıyız. Allah rızası için yardımlaşarak, güç birliği ederek, çağdaş Firavunların Filistin halkının karşısında Siyonist katillerle yaptıkları ahlaksız işbirliğini ifşa etmeliyiz.
 
Tüm İslam alemini ve dünya insanlığını, tüm dünya devletlerini ve uluslararası kuruluşları, bunca kuşatma, ambargo, saldırı ve işgal zulmüne rağmen, insanlığa, mukaddesleri, onuru, İslami kimlik ve değerleri uğrunda direniş dersi veren mazlum Filistin halkının karşısında utançla başlarını yere eğip insanlıklarını tekrar hatırlamaya çağırıyoruz.
 
Bu kış günlerinde her türlü yokluğa, yoksulluğa, açlığa, sefalete, gıdasızlığa, ilaçsızlığa, elektriksizliğe, yakıtsızlığa mahkum edilmelerine rağmen onurlu bir direnişle yaşam mücadelesi veren Gazze halkının karşısında utanç içinde başlarını yere eğmeye ve insani vasıflarını tamamen yitirmemiş olanları da bir an önce harekete geçip ambargoyu delmeye, insandışılaşmış İsrailli teröristlerin bu ahlaksız kuşatmasını yarmaya çağırıyoruz.
 
Bizler de bir an önce ne kadar imkânımız varsa harekete geçirmeli, en azından bu bayram öncesinde infaklarımızı ve kurbanlarımızı Gazzeye göndermeye çalışmalıyız. Onlar, Filistinli kardeşlerimiz ve ebabil kuşları gibi tanklara karşı taşla direnerek, hepimizin onuru olan Kudüs’ü Mescid-i Aksa’yı korumak için topluca ölüme doğru sürüklenirken, bu hayvanlardan aşağı teröristlerin vahşi kuşatması altında her şeyden mahrum olarak kahrolurken, biz burada rahatça kurbanlarımızı kesip, kavurma yapıp yiyebilecek ve gönül rahatlığıyla bayram yapabilecek miyiz? Bu mümkün olmadığına göre, o halde hemen harekete geçelim ve bir an önce kardeşlerimizin yardımına koşalım. Merhum şehidimiz Ahmed Yasin’in Allah’a şikayet ettiği ümmetten olmak istemiyorsak, ahrette vereceğimiz hesabı bir nebze hafifletmek, üzerimizdeki sorumluluk yükünü bir miktar da osla azaltmak ve hesap günü Rabbimize sunacağımız hiç değilse bir mazeret hazırlamak istiyorsak, bir an önce şehidlerimizin emanetine sahip çıkalım. Rabbimiz bu konuda sorumluluğunu yerine getirerek rızasını kazanan kullarından olmayı hepimize nasip etsin.”

Mehmet Pamak sözlerini şu dua ile bitirdi:

Rabbimiz!
Şeyh Yasin başta olmak üzere bütün şehitlerimizin haklarının bize helal olmasına vesile olacak şekilde çabalar göstermeyi ve sorumluluklarımızı onurlu bir biçimde yerine getirmeyi nasip et!

Ey Filistin! Sözünü söyle! Akıtılmış kanını ruhsuz yöneticilerin, işbirlikçilerin, döneklerin, vurdumduymaz Müslümanların, seyirci kalanların yüzüne saç!
Sözünü söyle ey şehitlerin yurdu, sözünü söyle ey Ahmed Yasin!
“Neredesiniz ey Araplar, ey Müslümanlar, ey henüz insanlığını büsbütün yitirmemiş olanlar, neredesiniz?” de! “Petrolünüz ve servetiniz nerede? Nerede ordularınız? Zilleti ve korkaklığı sürdürerek ne zamana kadar kanımızı içeceksiniz? Artık yeter!” diye haykır!

Ey Rabbimiz! Ey Kabe’nin, Hayber’in, Kudüs’ün Rabbi!
Ayetlerini yalanlayan, peygamberlerini öldüren, yeryüzüne fitne ve fesadı yayan kimseler dünyaya egemen olmuşlar. Bize yardım et, dualarımızı karşılıksız bırakma! Bizi silkele, bizi arındır. Bizi uyananlardan, adananlardan eyle! Cenin’in o günahsız bebeklerine, Ramallah’ın o tomurcuğa durmuş çocuklarına, Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın, Gazze’nin zayıf ve yalnız bırakılmış muhafızlarına dualarımızı ulaştır!

Rabbimiz!
Gazze’de ağır baskı, kuşatma, saldırı ve ambargo ile kıyıma uğratılan kardeşlerimize yardım et, onlara sabır ve dayanma gücü ver. Sırat-ı müstakıminin yılmaz, geri dönmez direnişçilerinin azmini arttır, onları vaat ettiğin mübarek yardımınla onurlandır, rahmetinle kucaklayarak layık oldukları derecelere ulaştır. Kafirlere karşı galip getir. Bize de Gazze’de topluca ölüme mahkum edilen kardeşlerimizin yardımcıları olma bilincini ver.

Ey Rabbimiz!
Üzerimize sabır yağdır.
Ayaklarımızı kaydırma, bizi dünyevileşme zilletinden, şahadet bilincinin, adanmışlığın izzetine ulaştır, bunun için bize inanç ve kuvvet ver.
Ellerimizi ve yüreklerimizi birleştir. Küresel küfre, küresel emperyalizme karşı, küresel bir itirazı yükseltmeyi ve küresel intifada ile direnmeyi nasip et.
Bize senin kutlu taraftarlarından olmayı, Peygamberimize layık ümmeti yeniden inşa etmeyi ve aziz şehitlerimizin onurlu mücadelesini sürdürmeyi nasip et!
Allah’ım!
Sıratı mustakiminde ayaklarımızı sabit kıl, zalimlerin ve vahşet kusan silahlarının ürettikleri korkulara karşı yüreklerimize sekinetini indir. Hak, adalet, özgürlük ve tevhid yolunda bedel ödemekten çekinmeyen onurlu bir direnişe yönlendir yüreklerimizi!
Kafir ve zalim topluluğa karşı bize yardım et!
 
 
Daha sonra Cuma namazına geçildi. Cuma namazını kıldıran Bülent Koca da hutbede aynı konuyu işleyerek, Müslümanları Filistin direnişini 60 yıldır azimle ve yılmadan sürdüren mazlum Filistin halkına ve Kudüs’ün muhafızı görevini Allah rızası için ve bütün ümmet adına zayıf omuzlarıyla yüklenen onurlu Filistinli çocuklara karşı sorumluluklarımızı omuzlamaya, duyarlılıklarımızı diriltmeye ve sürekli kılmaya çağırdı.
 
Bülent Koca Hutbesinde şunları söyledi:
 
 
“Hatırlayın ki sizi firavun taraftarlarından kurtardık çünkü onlar size azabın en kötüsünü reva görüyorlardı. Erkek çocukları kesiyorlar, kızlarınızı hayatta bırakıyorlardı. O size reva görülende rabbinizden büyük bir imtihan vardı.”
 
Kardeşlerim
Rabbimiz Kuran’da İsrail oğullarına sesleniyor. Onların dünyada çektikleri azapları hatırlamalarını istiyor. Hani yeryüzünde kimsesizlerdi. Arkalarında onlara destek verecek kimseleri yoktu ve az bir topluluk halinde firavunların zulmü altında yaşıyorlar. Köle muamelesi görüyorlardı. Hatta firavunlar onların erkek çocuk sahibi olmalarına bile izin vermiyor, yeni doğan erkek çocuklarını dahi öldürerek fenalık için sadece kızları hayatta bırakıyorlardı. Ağır ve büyük bir zulmün altında inim inim inliyorlardı. Ve rabbim onları sıkıntıdan kurtardı. Sırf o Mustazaf halkın firavunların elinden kurtuluşu için kızıldenizi ortadan ikiye ayırdı. Ve zalimleri mazlumların gözünün önünde mazlumlar seyrederken öfkeli deniz dalgalarıyla boğdu .
 
Bugün İsrail oğullarının Siyonist torunları, yeryüzünde horlanmışlığın, yeryüzünde yalnız kalmanın, abluka altında kamplarda işkence ve eziyet görmenin ne olduğunu unutmuş bir halde Çağdaş firavun Mısır rejimiyle de yandaş olarak, onu da arkasına alarak, dedelerinin yaşadıklarından hiç ibret almaksızın, Gazze Müslümanlarına Filistin’in Müslüman evlatlarına her türlü zulmü reva görüyorlar. Tıpkı kendilerine reva görülen Nazi zulmünü tel’in ederken, aynı zulmün daha şedit ve daha sürekli olanını bugün kendileri mazlum Filistin halkına yapmaktan utanmadıkları gibi.

Kurban bayramı yaklaşırken, Gazze'de kardeşlerimiz işgalcilerin ve işbirlikçilerin şeytani planlarına, dayatmalarına kurban edilmeye çalışılıyor. Hiç durmaksızın vahşice saldırılara, katliamlara maruz kalıyor. Hergün birkaç genç, dedeleri firavunlar eliyle öldürülmüş ve ardından kendileri de firavunlaşmış olan Siyonist katiller tarafından katlediliyor. Aynı zamanda mazlum halk açlıkla terbiye edilmek, yakıtsız, ilaçsız bırakılmak suretiyle teslim alınmak isteniyor. Siyonist çetenin Gazze halkının iradesini kırmaya yönelik zorbalıkları, bu yılda, bu Kurbanda da devam ediyor. Direnen Kardeşlerimiz tıpkı geçen kurbandaki gibi bu kurbanda da bir bir kurban veriyor yiğit çocuklarını gençlerini.

Sözde müslüman olan firavun torunu ise Mısır’da Filistinli kardeşlerine karşı düzenlenen ablukayı boykot eden müslüman kardeşler üyelerini, bir bir zindanlara atıyor. Allah’ın rahmet kapılarının yüzüne kapanmasından korkmadan çekinmeden Filistinli kardeşlerimizin tek çıkış kapısı olabilecek Rafah kapısını üzerlerine kapıyor.

 

Tüm dünyanın gözleri önünde süregelen bu firavunluğa karşı, bu vahşete, bu insanlık suçuna karşı bütün insanlık göz göre göre seyirci kalıyor. Oysaki zulme sessiz kalmak zulme ortak olmak demektir. Bugün Lübnanda, İran’da, Mısırda, Malezya’da, dünyanın her yerinde kalpleri filistinli kardeşleriyle beraber olan zulmu görmezden gelmeye tahammülü olmayan, itiraz eden müslümanlar itirazlarını dile getiriyor eylem düzenliyorlar. Gazze halkına reva görülen bu insanlık suçuna, bu vahşete sessiz kalmayacağını, Gazze halkını hedef alan bu uluslararası komploya karşı Filistin İslami Direnişi ile dayanışma içinde olduğumuzu ilan eden İstabuldaki kardeşlerimiz de zulmu telin için bugun saraçhane parkında bir araya gelecekler. Ve bizler de buradan İsrail oğullarına firavunlaşmamalarını tenbih ederek diyoruz ki : Ey siyonistler dikkat edin Musa’nın değil, Firavunun yolundasınız ve bilin ki Firavun’nu helak eden Rabbimiz, isyanınız, tuğyanınız sebebiyle defalarca tattırdığı gazabıyla sizi tekrar kuşatmaya kadirdir. Ve yaptığınız bütün zulümler, isyanlar işte bu günü sizin için daha da yaklaştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.”

Ekitap için tıklayın

 

 

 

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon