İlmi Kültürel Araştırmalar Vakfı bu hafta Rıdvan Kaya’yı konuk etti. Türkiye’nin temel sorunlarından olan militarizm olgusunun ele alındığı “ Militarist Darbe-Çete Düzeninde Sorumluluklarımız” konulu konferans pazar günü saat 13’te başladı. Konuşmada ilk olarak Militarizm’in, her şeyin askerlerce belirlendiği bir sistem şeklinde anlaşılmaması gerektiği, militarizmin gerçekte “etkin bir ordunun iç işleyişinin –üstlere koşulsuz itaat ve sadakat, disiplin, ödevin kutsallığı gibi- değer ve kurallarının toplumsal ve siyasal düzen ve düşünüşe, ilişkilere egemen kılınması” olarak algılanması üzerinde duruldu.
Militarist zihniyetin kendini meşrulaştırma çabalarının, Cumhuriyet ve Demokrasiyi koruma iddialarının gündeme getirildiği konuşmada, ülkede halk iradesini sınırlayan resmi bir ideolojinin varlığı sebebiyle seçilmişler üzerinde son söz sahibi konumundaki kurumsal bir yapı ve gerektiğinde her zaman müdahaleye hazır bekleyen zinde güçler var oldukça demokrasiden söz edilmesinin oldukça zor olacağı vurgulandı. Bu bağlamda; amaç halkın iradesi önündeki engelleri kaldırmaksa ve özgürlük alanının genişletilmesi ise; öncelikle resmi ideoloji dayatmasına son verilmesi, bürokratik oligarşi ile hesaplaşılması ve tüm boyutlarıyla bir olgu haline gelen darbeciliğin bir an önce tasfiye edilmesi gereği üzerinde duruldu. Bu bağlamda sonu ne olur bilinmez ama süreç olarak Ergenekon davasının Türkiye de militarizm ve resmi ideolojiye karşı halkın iyi bir kazanımı olduğunu da dile getirdi.
Halkın darbeler karşısında edilgenliği ve pasif muhalefetinin örneklerle dile getirildiği konuşma da son olarak şu hususlar ifade edildi.28 Şubat gibi baskı dönemlerinde direnişin daha canlı iken, AKP iktidarından sonra ortam daha müsait olmasına rağmen İslami mücadelenin zayıfladığı görülmektedir. Bunun AKP iktidarından ziyade 1999 lu yıllardan itibaren Müslümanlardaki çözülüşle bir ilgisinin olduğu, diğer taraftan muhafazakâr kesimdeki “bekleme” “her şey iyi olacak” mantığının yerleşmesinden kaynaklandığını söyleyen Kaya, sözlerini şu şekilde tamamladı. Militarist düzenin karakterini yapısını işleyişini belirlemenin ve buna tavır almanın ancak köklü bir mücadele zeminini ve kadrolarını oluşturmakla mümkün olabileceği, bu kadroların oluşması içinde öncelikli olarak sağlam ve sahih bir bilinçle donanmanın gereği vurgulandı.
