Mehmet PAMAK ve Yusuf TANRIVERDİ Hakkında
“Askeri ve devleti aşağılamak” iddiasıyla TCK 301’den Dava Açıldı
03 Aralık 2006’da İLKAV’ın düzenlediği “Resmi İdeoloji Kıskacında Eğitim Sistemi ve Din Eğitimi” konulu panelde yaptıkları konuşmalarda suç işledikleri iddiasıyla o günün Vakıflardan sorumlu Devlet Bakanı M. Ali Şahin’in emri ve hukuka aykırı tahrikiyle harekete geçen Vakıflar Genel Müdürlüğü bir yandan İLKAV için kapatma davası açmış diğer yandan da savcılığa suç duyurusunda bulunarak, konuşmalarında suç unsuru bulunduğunu ihbar ederek cezai takibata geçilmesini talep etmişti.
İşte AKP’li Bakanın ve aynı çizginin seçilmiş bürokratlarından olan Vakıflar Genel Müdürü’nün gayretleriyle nihayet sonuç alındı ve İLKAV Başkanı Mehmet PAMAK ile Öğretmen-Sen Genel Başkanı Yusuf Tanrıverdi hakkında TCK 301’den dava açıldı.
Davayı açan Savcı, iddianamesinde “bu konuşmaların içeriğinde suç unsurları bulunduğu gerekçesiyle Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Ankara Bölge Müdürlüğünce ihbarda bulunulduğu” ifadesine yer vererek Devlet Bakanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğünün muhbirliğini bir daha ifşa etmiş oldu.
İddianamede, suç unsuru olarak öne çıkarılan hususlar şunlar;
“Mehmet PAMAK’ın konuşmasında:
– Ülkede zulüm yapıldığını söylemesi ve zulme dayalı statükodan bahsetmesi;
– zulmedenlerin yaptıkları zulümden nadim olmadıklarına değinmesi;
– hafızası silinmiş, köklerinden, kaynaklarından, tarihinden, kütüphanelerinden koparılmış nevzuhur bir ulus oluşturmak amacıyla yapılan harf inkılabının, toplumu kültürel anlamda fakirleşmeye, yozlaşmaya ve büyük erozyona uğratan bir uygulama olduğu tespitinde bulunması;
– Tevhidi Tedrisat Kanunu ile farklılıkları yok eden tektipçi materyalist eğitim politikalarının bu yozlaşmada ve yabancılaşmada önemli rol oynadığını ifade etmesi;
– Kemalist eğitim sisteminin dayalı olduğu modern paradigmanın tüm sorunların kaynağında yer aldığını ve Kemalist ulus devletin kendine uyumlu nevzuhur bir ulus oluşturmak için halka dinini, kültürünü ve kimliğini değiştirmeyi, sekülerleşmeyi dayattığını söylemesi;
– tüm bu sorunların arkasında askeri vesayet rejiminin yattığını ve askerlerin devletin sahibi modern sultanlar olmaktan vazgeçmeleri gerektiğini vurgulaması;
– sınıflarda Kemalizmin amentüsü mahiyetinde Atatürkçülüğe bağlılık andı içirilmesi ve Türk olmayanlara zorla Türk olduğunun ve mutlu olduğunun söyletilmesine dair ifadeleri”,
“Yusuf Tanrıverdi’nin de;
– Devletiyle, milletiyle bölünmez bütünlüğü vurgusunun faşist devlet felsefelerinde bulunan bir özellik olduğunu söylemesi;
– muvazzaf subayların, resmi elbiseyle okullarda ders vermek suretiyle çocuklara militarist fikirler aşıladıklarını ve 28 Şubat sürecinde öğretmenleri fişlediklerini ifade etmesi”,
Ankara Cumhuriyet Savcılığı, Mehmet Pamak ve Yusuf Tanrıverdi’nin, yaptıkları konuşmalarda bu tür ifadelere yer vererek, “eleştiri sınırları dışına çıkmış, gerek TC Devletini ve gerekse Devletin askeri teşkilatını, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yanaki uygulamalarını bütünüyle ele alıp, bu organları temsil eden kişi ya da kişileri değil organların ikisini de hedef almış, eleştiri sınırları dışına çıkarak onları aşağılamış” olmaları iddiasıyla TCK 301. maddenin hem “Cumhuriyeti” hem de “Devletin askeri teşkilatını” alenen aşağılamaktan iki kez cezalandırılmaları talebiyle dava açmıştır.
Adalet ve Özgürlük vadederek iktidar olan AKP Kadrolarının gözü aydın. Nihayet ihbarları ve tahrikleri sonuç verdi. Acaba bütün bu işgüzarlıklarla, din ve düşünce özgürlüğüne vurdukları darbelerle, Müslümanlara yaptıkları zulümlerle, oligarşinin gözünde daha güvenilir hale geldiklerini mi sanıyorlar?
Davanın ilk duruşması, Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesinde, 23. 10. 2007, Saat: 11.05 de yapılacaktır.