2,3K
Alevilerin talepleri hak arayışı, İslami kimliğimizi koruma çağrısı gericilik öyle mi? Bu medya ahlakı Türkiye’de düşüncenin de, adalet duygusunun da kökten düşmanı adeta. Oysa inandığımız değerlere düşmanlık pompalanan ortamları boykot çağrısından daha doğal ne olabilir?
Çarpıcı bir durum var ortada. Özgür-Der'in öncülük ettiği boykot çağrısına bakış açısında ortaya konan çelişki Türkiye'de nasıl bir tahammülsüzlük ikliminin var olduğunun göstergesi gibi. Oysa bu çağrıda hiç kimseye hakaret edilmiyor; kimseye zorla bizim inandığımıza inanacaksınız, boyun eğeceksiniz denmiyor. Sadece sizin inançlarınızı, değerlerinizi, siyasetinizi bizlere, bizim çocuklarımıza dayatmayın, buna hakkınız yok deniliyor ama bu kadarı bile dinci yaftalamasına yetiyor.
Resmi tören dayatmasına ilişkin olarak İslami kuruluşların çağrısı Radikal gazetesinin bugünkü nüshasında bir suçlama ve yaftalama konusuna dönüştürüldü. Enterasan olan ise aynı Radikal'in dün Ankara'da yapılan Alevi mitingini büyük bir coşkuyla okuyucularına duyurması idi. Zorunlu din derslerine hayır demenin hak olduğuna inanan anlayış acaba neden devletin çocuklarımıza resmi ideoloji putunu dayatmasına karşı tepkileri aynı hak talebi kategorisinde görmüyor? Neden Aleviliği yaşatma sevimli ve desteklenmesi gereken bir talep, insan hakkı oluyor da; İslami kimliği koruma çağrısı gericilik şeklinde yaftalanıyor?
Radikal'in konuyla ilgili aşağıda yer verdiğimiz haberi bu çarpık bakış açısını çok net biçimde göz önüne sermekte:
Radikal Gazetesinin Haber Metni:
Dinci derneklerden 10 Kasım boykotu
Dinci dernekler 10 Kasım ve diğer resmi bayram törenlerinin boykot edilmesini istedi
BEHZAT MİSER / RİFAT BAŞARAN / ANKARA – İslamcı dernek ve vakıflar ortak bir açıklama yaparak, 10 Kasım'dan başlamak üzere tüm resmi bayram ve törenlerin boykot edilmesi çağrısı yaptı. Çağrıda, resmi törenler "ilkel müsamere ve ayin" olarak tanımlanarak, "Kendisine saygısı olan, çocuklarına değer veren, onların kimliksiz, kişiliksiz birer fabrikasyon ürünler halinde şekillenmelerine karşı çıkan herkesi de önümüzdeki 10 Kasım'dan başlayarak bu saçma ritüellere, anlamsız propaganda ayinlerine, İslami kimliğimizin tahkir edildiği organizasyonlara tavır almaya çağırıyoruz" denildi.
Aralarında Mazlum-der Ankara Şubesi'nin de bulunduğu İslamcı sivil toplum örgütleri, çok tartışılacak bir boykot çağrısına imza attı. Türkiye'nin törenler ülkesi olduğu, resmi törenlerde resmi ideolojinin kutsallaştırıldığı ve "kaba saba" propagandalara maruz kalındığı belirtilen açıklamada, "resmi tarih yalanlarıyla bir ömür boyu zihnimiz, vicdanımız kirletilmeye çalışılıyor. Çocuklarımız, gençlerimiz eğitim adı altında iradesiz kişilikler üretme çiftliği misyonuna sahip kurumlar aracılığıyla edilgenleştiriliyor. Resmi törenler ise tüm bu sistematik kirletme, yabancılaştırma faaliyetinin tam odağında yer alan etkinlikler olarak öne çıkmakta" denildi.
"23 Nisan, 29 Ekim ya da 10 Kasım gibi tarihlerde Ulusal Egemenlik, Cumhuriyet, Atatürk'ü Anma gibi isimler altında gerçekleştirilen etkinliklerin ortak noktasında hep aynı hedefin öne çıktığının" belirtildiği açıklamada, resmi törenlerde islami kimliğin karalandığı iddia edildi. Açıklamanın çarpıcı bölümleri şöyle:
"Çankaya'daki resepsiyondan Anadolu'nun ücra bir beldesindeki okulda yapılan merasime kadar her yerde aynı zulümle karşılaşmıyor muyuz? Başörtüsünden dolayı aşağılanan, hakarete uğrayan kızlarımızın, kadınlarımızın ve onlarla aynı değerleri paylaşan erkeklerimizin bu çirkinliklerin sürüp gitmesi karşısında yapabilecekleri bir şey yok mu?
Biz yapabileceğimiz pek çok şey olduğuna inanıyoruz. En asgari düzeyde bu çirkinliğe alet olmayabiliriz! Bu ilkel tiyatroda rol almayabiliriz.
Cumhurbaşkanından başlayarak her düzeydeki yetkiliyi, sorumluyu aynaya bakmaya ve gerçekle yüzleşmeye çağırıyoruz. Bizlerden başörtüsü ve başörtüsü özelinde aşağılanan, yok sayılan İslami kimliğimize reva görülen bu dayatmaları içselleştirmemiz mi bekleniyor? Bu tür etkinliklere kimisi saygısızca eşsiz davet edilen, kimisi tören alanına sokulmayan, kimisi çıktığı ödül kürsüsünden ağlayarak inmek zorunda bırakılanlara da soruyoruz: Bu saçmalığa neden katlanıyorsunuz? Sizin, kimliğinizin, değerlerinizin hiçe sayıldığı ortamlarda ne işiniz var? Bu ilkel müsamere ve ayinlere katılmak zorunda mısınız?
Kim kendini neye mecbur hissederse hissetsin, biz bu oyunda rol yapmak zorunda olmadığımızın bilincindeyiz. Ve kendisine saygısı olan, çocuklarına değer veren, onların kimliksiz, kişiliksiz birer fabrikasyon ürünler halinde şekillenmelerine karşı çıkan herkesi de önümüzdeki 10 Kasım'dan başlayarak bu saçma ritüellere, anlamsız propaganda ayinlerine, İslami kimliğimizin tahkir edildiği organizasyonlara tavır almaya çağırıyoruz."
İmzacı kuruluşlar
Açıklamanın altında imzası bulunan örgütler şöyle: İLKAV (Ankara) ÖZGÜR-DER ŞUBELERİ (Akhisar, Antalya, Batman, Beykoz, Bursa, Çorum, Diyarbakır, Geyve, İzmir, K.Çekmece, Sakarya, Siverek, Tatvan, Ümraniye) BİLGİ-DER (Bartın) BİNYAR (Bingöl) DAVET-DER (İstanbul) ISLAH HAREKETİ DERNEĞİ (Diyarbakır) İLKE-DER (Çorum) İLK-DER (Isparta) MAZLUMDER (Ankara Şubesi) SABED (Sapanca) TOKAD (Tokat)
Haksöz-Haber