KURGU VE GERÇEK TARİH İKİLEMİNDE YAKIN TARİH DEĞERLENDİRMELERİ
İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfının düzenlemiş olduğu Alternatif Eğitim Konferansına konuşmacı olarak katılan Vakit Gazetesi köşe yazarı Abdurrahman Dilipak, yakın tarihi dikkat çekici bir biçimde değerlendirdi. Yakın tarihin yanı sıra İslam tarihine ve olması gereken tarih bilincine de kısaca değinen Dilipak, dinleyicilerden büyük ilgi gördü.
Yakın tarihin içerisinden farklı kesitler sunan Dilipak, kısaca istiklal mahkemelerine değinerek “İstiklal mahkemeleri kanuna göre karar vermiyor verdiği kararlar kanun oluyordu” dedi ve bu mahkemelerin işlevlerine değindi.
Yakın tarihi aydınlatmada karşılaşılan sıkıntıları da dile getiren Dilipak “ Tarihin yakın olması bilgiye daha kolay ulaşabileceğimizi malesef göstermemektedir. Yakın tarihle alakalı birçok belgeye bugün ulaşamamaktayız. Bir muhabirin yazdığı haberlerden tarih icat etmeye çalışıyoruz .“ diyerek tarih kaynaklarının eksikliğinden yakındı.
Yakın tarih içerisinde dört dünya savaşının gerçekleştiğini belirten Dilipak “Son yüzyıl içinde birinci dünya savaşı ikinci dünya savaşı ardından soğuk savaş diye tabir edilen üçüncü dünya savaşı ve son günlerde özellikle orta doğuda meşalesi ateşlendirilmeye çalışılan dördüncü dünya savaşı olmak üzere tarihin hiçbir döneminde yaşanmamış dört büyük savaş bir yüzyıla sığdırılmıştır. Bu insanlık tarihinde gerçekten utanç verici bir tablodur.Dedelerimiz birinci dünya savaşında asker olmuş babalarımız ikinci dünya savaşında, bizler ise çift kutuplu bir dünyada gönüllü askerler olarak ne olduğunu idrak edemediğimiz bir mücadeleye zorlandık ve çocuklarımızın yarın ne için ve kimin yolunda askerlik yapacaklarını bilmeden beklemekteyiz” dedi
Toplumun tarih anlayışını değerlendiren Dilipak, toplumun kendisine sanal tarihler uydurduğunu ve gerçekte olan tarihten çok uzak kaldıklarını dile getirdi. Ulusların tarihlerini de açıklayan Dilipak ulusların tarihlerinin, tarihi anlamlandırma açısından yetersizliğine değindi. Doğru bir tarih perspektifine sahip olabilmek için tarihle övünülemeyeceğini ve tarihe sövülemeyeceğini anlattı.
Kısaca İslam tarihine de değinen Dilipak, kılıçla fethedilen yerlerden kılıçla çıkarıldığımızı bunun yanında kalplerin fethedildiği yerlerde ise ebedi olarak kazanıldığını söyledi.
