Hutbe: Kur’ân’a Sımsıkı Sarılın
“ ‘Ey Yahya, Kitab’ı (Tevrat’ı) kuvvetle tut.’ Daha çocuk iken ona hikmet verdik” (Meryem: 12)
Kardeşlerim, bugün Hicrî Zilkâde ayının 23’ü 1445/Cuma
Yahya (a.s) büyüyüp elçi olunca Rabbimiz buyuruyor ki: Ey Yahya Kitab’a kuvvetlice sarıl. İşte Yahya (a.s) şahsında bizden istenen de budur. Bu Kitap, Rabbimizin Mûsâ (a.s)’a verdiği ve kendisinden sonra İsrâiloğullarının Nebilerinin tâbi olup kendisiyle yol bulduğu Tevrat’tır.
Peki, Kitab’a kuvvetlice tutunmayı nasıl anlayacağız?
Kitab’a sarılmak demek, Kitab’ın âyetlerini ve o âyetlerin ortaya koyduğu manâyı hiç kaybetmeden hayatta uygulamaya çalışarak onu muhafaza etmek demektir. Ben bu Kitapsız yaşayıp hayatıma çeki düzen veremem, ben bu Kitap olmadan hayat programı yapıp cennete ulaşamam. Ben bunsuz dünyamı da, âhiretimi de kazanamam ve Rabbimin rahmetine ulaşamam diyerek Kitab’ın âyetlerine sarılıp âyetlerini anlayarak sürekli onların kılavuzluğunda yol bulmak ve onlarla bir hayat yaşamak demektir.
Kitab’a kuvvetlice sarılmak demek, tüm ciddiyet ve dikkatle onu kendimizden, kendimizi de asla ondan ayırmamak, Kitab’ı her şeyin önüne geçirmek ve onunla amel etmek demektir. Kitab’a tüm kuvvet ve gayretimizle tutunup onu asla elimizden bırakmamak ve her konuda ona müracaat etmemiz, tüm hayatı onunla düzenlememiz demektir.
Kitab’a sarılmak, sürekli Kitab’ın âyetlerini konuşup gündemlerimize taşımak, sürekli onu zikretmemiz, yani hayatın her alanında onun uygulanmasını sağlamak, hayatımızı onunla düzenlemek için onu sürekli hafızamızda canlı tutmamız demektir.
Rabbimiz Yahya (a.s)’a işte bunu emrediyordu. Allah’ın emriyle Kitab’a sarılan Yahya (a.s) Kitapla dirilik ve canlılık kazanıyordu ve Yahya oluyordu. Çünkü Kitab’ın bir adı da ruhtur, hayattır. Kitab’ın olmadığı yerde ve gönüllerde, Kitab’ın olmadığı toplumlarda îman yoktur ve bunun için de orada hayat yoktur. Çünkü vahiyden uzak olan bir yerde hayat yoktur. Kur’an’ın olmadığı, vahyin bulunmadığı bir yerde, bir evde, bir ülkede kesinlikle hayat yoktur. Vahiyle irtibatları olmadığı için ölüdür onlar.
İlk olarak şunu hiçbir zaman unutmayalım ki Yahya (a.s)’a hitap eden bu emir şu anda bizim kitabımız Kur’an’da bir âyettir. Öyleyse bu hitap sadece Yahya (a.s)’a ve onun toplumu olan İsrâiloğullarına değildir. Bu emir aynı zamanda bize de veriliyor ve biz de Kitab’a böylece sarılacağız. Demek ki biz de Allah’ın bize gönderdiği bu Kitab’a sımsıkı, kuvvetlice tutunmak zorundayız.
İkinci olarak da bunun manâsı, mü’minler olarak Kitab’a tutunun demektir. Ciddi, îmanı bütün müminler olarak Kitab’a sarılın diyor Rabbimiz. Yani îman, amel ve ahlâk kuvvetini gündeme getirerek bu Kitab’a sarılın. Çünkü îman, amel ve ahlâkla desteklenmeyen bir tutuş kuvvetli bir tutuş değildir. Hayatta Kitab’ın âyetlerini tatbikle desteklenmeyen bir tutuş ciddi bir tutuş değildir.
Sadece seslendirilen ve ezberlenen ama hayatta tatbik edilmeyen bir kitap, kitap olarak korunma özelliğini kaybedecektir. Bireysel hayatla, aile ve toplum hayatıyla, ekonomik ve siyasal hayatla, hukukla ve tüm hayat programlarıyla tatbik edilerek desteklenmeyen bir tutuş gerçek bir tutuş değildir.
Meselâ düşünün ki şu anda Müslümanlar olarak kitapla diyalog kursak, gece gündüz kitabın âyetlerini okuyup anlasak, okunup anlaşılması adına paneller, konferanslar düzenlesek, ama anladığımız bildiğimiz bu âyetleri bireysel hayatımızda, aile hayatımızda, toplum hayatımızda, hukuk hayatımızda, ekonomik hayatımızda uygulamıyorsak, bu âyetlerin istediği bir hayatı yaşamıyor ve hayatımızı onlarla düzenlemiyorsak o zaman biz ne o Kitab’a inanmış, ne de o Kitab’a kuvvetlice tutunmuş sayılırız.
Yani inandığımız, okuduğumuz, anladığımız Kitab’ın âyetleri hayatımızda görülmüyorsa, hukukumuzda bu Kitab’ın etkisi görülmüyorsa, kılık-kıyafet konusunda bu Kitap kendini hissettirmiyor, ekonomide etkili değilse, kazanmamız, harcamamız bu Kitab’ın istediği biçimde şekillenmiyorsa, eğitimimiz, amellerimiz bu Kitab’a göre gerçekleşmiyorsa, yani ortada Kitab’a dayalı görünür bir hayat yoksa, bir eylem, bir amel yoksa bu îman Allah’ın istediği bir kitap îmanı olmadığı gibi, bu tutuş da Allah’ın istediği bir tutuş değildir. Çünkü Allah’ın istediği tutuş kuvvetle, îman kuvvetiyle, amel kuvvetiyle, uygulama kuvvetiyle bir tutuştur. İşte Rabbimiz bu âyetinde Yahya (a.s) şahsında bizlerden Kitab’ına böyle bir tutuş istemektedir.
Biz bu Kitab’a böyle kuvvetlice tutunup sarıldığımız gibi, çevremizdekilere de bu Kitab’a tutunup onunla amel etmelerini emredeceğiz ki onlar da bu Kitab’a sarılıp hayatlarını bu Kitapla düzenlesinler.
Sonuç olarak Rabbimiz, “Eğer bunları yapar, Kitab’ıma kuvvetlice tutunur, onun emirlerini uygular, nehiylerinden de kaçınırsanız ve onu toplumunuza duyurursanız, toplumunuz da Allah’ın Kitabıyla güzel bir şekilde diyalog kurar ve hayatlarını onunla düzenlerlerse kesinlikle bilesiniz ki Ben sizi de diriler yapacağım, sizin hayatınızı da bereketlendirecek ve düşmanlarınız karşısında sizi de zafere ulaştıracağım” diyor.
31.05.2024
Hazırlayan: Emrullah AYAN
Hutbe: Kur’ân’a Sımsıkı Sarılın
506
önceki yazı
1 yorum
وَمَا كُنْتَ تَرْجُو أَنْ يُلْقَى إِلَيْكَ الْكِتَابُ إِلَّا رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَ فَلَا تَكُونَنَّ ظَهِيرًا لِلْكَافِرِينَ
القصص 86
Sen, bu kitabın sana vahyolunacağını ummuyordun. Bu ancak Rabbinden bir rahmettir. O halde sakın kâfirlere arka çıkma!