Cumartesi, Temmuz 27, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ Hutbe: Kunut dualarında Rabbimize ne söz verdik

Hutbe: Kunut dualarında Rabbimize ne söz verdik

by İlkav Editor
378 👁
A+A-
Reset

Hutbe: Kunut dualarında Rabbimize ne söz verdik

 “İbrahim'de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır; onlar kavimlerine "Biz sizden ve sizin Allah'ın yanı sıra taptıklarınızdan uzağız. Sizi reddediyoruz. Siz, bir tek Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir" demişlerdi. “ 60 Mümtehine 4

Kıymetli Mü’minler bugün Hicri 1445 safer ayının 9’u Cuma. Rabbimiz bizlere kunutta verdiği sözlerin farkında olarak yaşama bilinci versin.

Allah teala yaptıklarından, tercihlerinden sorumlu olarak var ettiği insanı yalnız ve sadece kendisine kulluk için yaratmıştır. Bu çerçevede hayatımızda kulluğun bir bölümü olarak salat: yani namaz çok ayrı ve önemli bir yer tutmaktadır. Namaz çoğunluk Müslümanların(!) ikame etmediği belki bir kısmının kılmaya çalıştığıformelbir ibadet olarak yerine getirilmektedir. Oysaki Rabbimiz günün değişik zaman dilimlerinde yayılmış olarak belli aralıklarda ikamesi farz kıldığı bir ibadettir. İslamın ilk yıllarında ve sonrasında amelsiz, namazsız bir Müslüman tiplemesi mevcut değilken son yıllarda öyle de olunur fetvası alınan –verilen- zahmetsiz, sıkıntısız, kalbe hapsedilmiş bir Müslümanlık algısı yaygınlaşır olmuştur. Namaz artık kazasıda olur tevbeside olur hükmünde bir ritüeldir.

Ekitap için tıklayın

Ancak namaz belli görünen rükün ve şartları bulunan ancak esas itibarı ile hayatta karşılığı kötülüklerden alıkoyan ve hayatın tamamında kendisini gösteren bir kıyam hareketidir. Mümin olmanın belli başlı önde gelen göstergelerindendir. Tabii ki ihlas ve takva boyutu da dikkate alınmak şartı ile.

Müminlerin yaptıkları ve yapmadıkları (farz ve haramlar) tüm eylemleri bilinçli, farkında olarak gerçekleştirilmelidir. Salatta böyledir. Namazda tilavet edilenler, kıyam, ruku, secdeler, selam ve tahiyyeler her biri farkındalıkla ifa edilmelidir.

Günün son namazı vitr (gece namazı) daha farklı bir manadadır. Vitr namazının son kıyamında okunan kunutlar anlam ve içerik olarak Kur’an’ın ve Rabbimizle sözleşmemizin bir hulasası hükmündedir. Bakın günün son namazının son rekatındao dualarda neler söylüyoruz ne sözler veriyoruz:  Rabbimizle olan ahdimizi ve hayata bakışımızın bir özetini bir bakıma tekrarlamış oluyoruz“ 1. Allahım! Sen'den yardım isteriz, günahlarımızı bağışlamanı isteriz, razı olduğun şeylere hidayet etmeni isteriz. Sana inanırız, Sana tevbe ederiz. Sana güveniriz. Bize verdiğin bütün nimetleri bilerek, Sen'i hayır ile överiz. Sana şükrederiz. Seni inkâr etmeyiz. Seni inkâr edenleri ve Sana isyan edenleri terk eder ve alaşağı yaparız. 2. Allah'ım! Biz yalnız Sana kulluk ederiz. Namazı yalnız Sen'in için kılarız, ancak Sana secde ederiz.(senin önünde eğilir ve kıyama dururuz, bunları başka varlıklara yapmayız) Yalnız Sana koşar ve Sana yaklaştıracak şeyleri kazanmaya çalışırız. Rahmetinin devamını ve çoğalmasını dileriz. Azabından korkarız, şüphesiz Sen'in azabın kâfirlere(nimetlerinin üzerini örtenlere) ulaşır.”

Bu sözleri farkında olarak tilavet etmek gerçekten felahtır, kurtuluştur. Özellikle 1. Kunutta her türlü destek ve yardımı, af ve bağışlanmayı, hidayeti, alternatifi olmayan doğru yolu, kurtuluş getirecek yegane yönelimi, vekil olarak yalnız O’nu tercih etmeyi ve her türlü hayrı ve yüceltmeyi yalnız ve sadece Rabbimize hasretmeyi teyit ediyoruz.1. Kunutun son cümlesinde ise ne kadar müthiş ifadelerde bulunuyoruz. Senin gönderdiğin Kur’an nimetini, İslam nimetini, Risalet nimetini ve diğer maddi nimetleri sana izafe etmeyenleri, senden bilmeyenleri veya emir ve yasaklarına, Kur’an’ın hükümlerine yokmuş gibi davranarak bu nimetlerinin üzerini örterek görmezden gelenleri de reddediyoruz. Senin hayata dair gönderdiğin hükümleri laisizm adına veya başka ideolojiler adına reddederek hayata müdahale hakkı tanımayanları, Kur’an’a geçmişin masalı muamelesi yapanları da terk ederiz, onları veli kabul etmeyiz. Ve onları hallederiz yani alaşağı ederiz. Onlara payanda olmayız, onlara destek vermeyiz. Bilakis onları gasp ettikleri Allah makamından kovarız. Burada onlar diye ifade edilenler son cümlede geçen fecere kökünden gelen çokça günah işleyen günahı pervasızca ve çekinmeden alenen işleyen anlamındadır. Şirk ve şirkin kırıntıları olan fiillerin tamamı da dahil olmak üzere bu cürümleri işleyen herkesi bu ifadeye dahildir. Velev ki en yakınlarımız veya destek olup kırıntı kabilinden hayır beklediklerimiz de olabilir.

Namazda ve özellikle kunutlar da Rabbimizle böyle bir taahhüdü yeniliyoruz. Ancak pratikte ise Allah’a karşı bu büyük cürümleri işleyenleri helal-haram belirleme, kanun yapmave yönetme yetkisini, ekonomiyi, eğitimi, siyaseti, kısacası hayatı dizayn etmeyi bizler gibi ölümlü olan varlıklara veya kurumlara vermek sureti ile verdiğimiz sözlerden farklı davranarak tevhit ile çelişiyoruz. Hayata dair başka cürümlerin işlendiği yerlerde hiç rahatsızlık duymadan bulunabiliyoruz. Allah’a ait olan yaratmak gibi yönetim hakkını oluşturulan dar’un nedvelere vermek sureti ile kunuttaki ifadelere aykırı davranmış oluyoruz. Oysa hutbemin başında okuduğum ayette İbrahim nebimiz ve onun ashabının böyle davranan kavmine ve akrabalarına karşı duruşu onların yaptıklarını kabul etmemek ve alternatif duruşu ortaya koymak şeklinde olmuş idi. Bu da bize örnek olarak sunulmuştu.

Aynı net duruşu bizler Ashab-ı Kehf’te de görüyoruz. Onlarda şirk üzere olan kavimlerine"Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbidir. Biz O'ndan başkasını ilah olarak kabul etmeyiz. Yoksa saçma söylemiş oluruz." 18 Kehf 14 Ayrıca
“Zulmedenlere meyl etmeyin; yoksa ateş size de dokunur. Zaten sizin Allah'tan başka veliniz de yoktur; sonra hiç kimseden yardım görmezsiniz” 11 Hud 113buyurulmak sureti ile konu çok net olarak noktalanıyor.

Rabbimiz konuya dair ayetlerde ve kunut dualarında gerçekleştirdiğimiz tilavetler istikametinde davranmayı ve dini üzere ayaklarımızı sabit tutmayı bizlere lütfetsin. Amin…

Hayati İSAOĞLU

25.08.2023

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon