Hutbe: Gazzeliler Rablerine verdikleri sözü tutuyorlar
“Mü’minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehid olmuştur). Bir kısmı da (şehid olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.” (Ahzâb: 23)
Kardeşlerim, bugün Hicrî Şevval ayının 13’ü 1446/Cuma
Gerçekten iman edenler, bu dünya hayatının geçiciliğine ve âhirette hesap verileceğine ve yeri geldiğinde Allah yolunda canlarını feda etmekten asla çekinmezler. Onlardan kimi Allah yolunda şehid düşmüştür, kimi de şehid olmak için sırasını beklemektedir. Canları pahasına Allah’a verdikleri sözden vazgeçmezler. Oysa münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunanlar zoru gördüklerinde bütün sözlerinden caydıkları gibi Allah’a verdikleri sözden de cayarlar.
İşte o mü’minlerden öyle yiğitler vardır ki onlar Allah’a verdikleri sözlerde sadık davrandılar. Daha önce Allah için bir savaş gerçekleşirse şehadet şerbetini içene kadar Rasûlullah’ın yanından bir adım bile ayrılmayacaklarına Allah ve Resûlüne söz vermişlerdi.
İşte bunlar Allah’a verdikleri bu sözlerine sadık davrandılar. Onlardan bazıları verdikleri bu söz uğrunda, Allah ve Resûlü uğrunda seve seve canlarını vermişler, şehadet şerbetini yudumlamış, ebedî diriliğe ulaşmışlar, Rablerine ve O’nun rahmetine kavuşmuşlar, bazıları da bunu bekliyorlar.
Evet, onların içinde Allah’a verdikleri sözlerini yerine getirenler olduğu gibi, imanlarının, sözlerinin şehadetini ikâme edebilmek için bekleyenler de vardır. Onlardan dinleri ve davâları uğrunda şehadeti tadanlar için öteler âleminde hiçbir kimsenin hayal bile edemeyeceği büyük cennetler, büyük mükâfatlar olduğu gibi hayatta kalıp bir başka seferde şehadeti umanlar için de dünyada zaferler ve nimetler vardır.
Allah’ın bu yasası ve va’di hiçbir zaman değişmeden devam edecektir. Kıyâmete kadar her ne zaman ki mü’minler elçilerini örnek alırlar ve Rablerine verdikleri sözlerini yerine getirirlerse Allah da mutlak sûrette onlara karşı va’dini yerine getirecektir. Böylece Rabbimiz tıpkı Rasûlullah (S)’in sahabesi gibi imanlarının gereği olan eylemlerini gerçekleştirenlere bu sadâkatlarının karşılığını verecektir.
Bu, savaşta düşman karşısında geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah’a söz veren, ama Allah’a verdikleri bu sözü tutmayanların durumunu anlatan örneğe karşılık olarak yer alıyor: “Allah’a verilen sözden sorumluydular.”
İmam Ahmed, Sabit’ten şunları aktarır: “Amcam Enes b. Nadr Rasulullah’ın yanında Bedir savaşına katılmamıştı. Bu durum zoruna gidiyordu. “Rasul’ün yaptığı ilk savaşa katılmadım. Eğer Allah bundan sonra bana onunla birlikte bir savaşa katılmayı nasip ederse neler yapacağımı görecektir” diyordu ve bundan fazlasını söylemekten de korkuyordu.
Nihayet Rasulullah’ın yanında Uhud savaşına katıldı. Savaşın devam ettiği bir sırada Enes, Sa’d b. Muaz’a ‘Ey Ebu Amr, cennetin kokusu ne hoş. Uhud’un ötesinden bu kokuyu duyuyorum’ dedi ve öldürülene kadar müşriklerle savaştı. Cesedinde seksen küsûr ok, kılıç ve mızrak yarası tespit edilmişti. Kız kardeşi; ‘Kardeşimi ancak parmaklarından tanıyabildim’ demişti. Sahabeler bu âyetin Enes ve arkadaşları hakkında indiği düşüncesindeydiler.” (Müslim, Tirmizi)
Mü’minler arasında yer alan bu tiplerin aydınlık portreleri burada, münafıklık, zaaf ve sözlerinden dönenlerin tablolarına karşılık yer alan iman tablosunu bütünlemek için sunuluyor.
Kardeşlerim, Gazze günümüz Müslümanları için bir mektep konumunda dersler veriyor. Bu, orada şehid olanların verdiği çok soylu bir derstir.
Gazze’de yaşananlar bize; Müslüman halkların yaşadıkları coğrafyaların mekân anlamında işgal altında olduğunu gösterdiği gibi aynı zamanda Müslümanların zihin ve kalplerinin de işgal altında zilleti yaşamakta olduğunu gösteriyor. Bu her türlü işgalden de sadece küçücük bir toprak parçası Gazze ve Gazze’nin yiğitlerinin berî olduğunu görmekteyiz.
Evet, hutbemin başında okuduğum âyetin meâlindeki örneklemenin Asr-ı Saadetteki örneği gibi bugün ortaya konmuş şeklini Gazze’de direnerek dinleri ve davâları İslâm için fedakârca direnen ve bu uğurda can feda eden bebekler, çocuklar, kadınlar ve yiğitler üzerlerine düşeni hakkıyla yerine getiriyor, şehid olanlar va’dlerini yerine getirmiş diğerleri de cihadları esnasında şehid olmayı bekleyişleriyle, tüm Müslümanlara ve dünyaya örnek ve model oluyorlar.
Gazze’de babası, annesi ve akrabaları işgalci İsrail tarafından şehid edilenlerin bu şehadet ile gurur duyması gerek. Çünkü şehadet onların izzetidir. Rabbim kabul buyursun.
11.04.2025
Hazırlayan: Emrullah AYAN
1 yorum
Allah razı olsun hocam… Çok etkilendim
Allah beni aff eylesin….