930
Hutbe : Bir tevhid eylemi olarak salâtın ikamesi
“Kitaptan sana vahyedileni oku ve namazı da ikame et. Çünkü namaz kötü ve iğrenç şeylerden meneder. Elbette Allâh'ı anmak, en büyük (ibâdet)tir. Allâh, ne yaptığınızı bilir.” (Ankebut:29/45)
Değerli Kardeşlerim…
Bugün Hicri 19 Muharrem 1443 cuma, günlerimiz aydın, ömrümüz bereketli olsun. Hutbemiz salatın ikamesi ve dinimizdeki anlam ve önemi üzerine olacak.
Namaz adıyla kültürümüze yerleşen kavram, ıstılahta salat ifadesi ile yer bulur. Kur’an’da dua, yardım, namaz ve ibadetlerin tümü anlamlarında kullanılmaktadır. Biz hutbemizde kavramın namaz manası üzerinde yoğunlaşacağız.
Okuduğum âyet çerçevesinde Namaz; ikâme edenleri Rabbimizin kötülük olarak tavsif ettikleri tüm menhiyattan alıkoymalıdır. Aksi halde yaşanmayan, sosyal hayata etki etmeyen, etliye sütlüye karışmayan, Allah’la kul arasında borç olarak nitelendirilen, ruhsuz bir bedensel hareketler topluluğuna dönüşür. Böyle davrananlar ya namazlarını kontrol etmelidirler ya da yaptıkları boş şeylerden ve kötülüklerden vazgeçmelidirler.
Kıymetli Müslümanlar, Kur’an’da namazda huşua dair de şu âyetler yer alır: “Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin. Rablerine kavuşacak ve O’na döneceklerini umanlar ve Allah’a gerçek bir saygı gösterenlerden başkasına namaz elbette ağır gelir.” (Bakara:2/45-46)
Âyette namazdaki huşudan, saygıdan bahsedilmektedir. Huşu namazda Rabbimizin huzurunda olmanın verdiği haz ve heyecanı yaşamaktır. O’nunla, inzal ettiği âyetler çerçevesinde hasbihal etmenin, iletişim kurmanın farkındalığını hissetmektir. Kıyamda dururken, rukua eğilirken bu hareketleri ancak Allah için yapmanın ve secdelerde O’na yakın olmanın hazzını yaşamaktır huşu. Ve bunu yerine getirmek Allah’a saygısı(huşuu) olanlara zor gelmez. Mefhumu muhalefetinden değerlendirir isek namazı ikame etmek, Allah’a olan güveni ve saygısı olmayanlara ağır gelir ve yük olarak algılanır.
İmam Maturidî de konuya ilişkin “Namaz kılmak insanı mümin yapmaz, ancak kişi mümin olduğu için namaz kılar” veciz ifadesiyle namazın ehemmiyetine işaret etmiştir.
Namazın huşuu ayrıca müminlere kötülerden ve kötülüklerden ayrışmayı zülmü ve dolayısıyla zulmün en büyüğü olan şirki bilmeyi ve şirkten uzak durmayı, şirkin siyasî, akidevî ve amelî tüm boyutlarından beri olmayı gerekli kılar. Zalimlere destek olmak iyi niyetlerle de olsa, geçici bir süre de olsa Kur’an tarafından yasaklanmıştır.
“Sakın zulmedenlere meyletmeyin, sonra size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım edilmez.” (Hud: 11/113)
Namazda huşu elde etmenin bir başka boyutu da namazda gafil olmamaktır. Huşu kimin huzurunda olduğumuzun farkında olmakla ve hayatı ibadet kılmakla elde edilebilir.
“Hüküm gününü yalanlayanı gördün mü? Yetimi itip kakan işte odur.Yoksulu doyurmağa önayak olmaz. İşte bu yüzden, olmaz olsun (böyle) ibadet edenler! Bunlar öyle kimseler ki, (ibadeti) gösteriye dönüştürürler, ama en küçük yardımı bile esirgerler.” (Maun: 107/1-7)
“Ey inananlar, sarhoşken namaza yaklaşmayın ki ne dediğinizi bilesiniz.” (Nisa:4/43)
Bu âyetler çerçevesinde Maun suresine baktığımızda çevremizdeki yoksullara yetimlere kol kanat germenin namazın bir gereği olduğunu ifade edebiliriz. Diğer âyetimizde ise Müslümanın hiç değilse Sübhaneke duasının, Fatiha ve kısa surelerin, ruku ve secde de okunan tesbihatın anlamlarını toplu olarak da olsa manasını bilerek ve namazı mümkün mertebe bunları düşünerek kılmanın gerekliliğini hatırlattığını söyleyebiliriz.
Namaz ayrıca eş ve çocuklarımızla ilgili sorumluluk alanımıza giren aile efradına emredilmesi gereken, ailecek mümkün olduğunca cemaat halinde ikame edilmesi gereken bir ibadettir.
“Ailene namazı emret. Sen de onda devamlı ol. Senden rızık istemiyoruz. Biz seni rızıklandırıyoruz. Sonuç takvâ (sâhipleri)nindir.” (Taha:20/132)Evet âyet çok açık ve net. Aile reisi olarak öncelikle kendimiz bu sorumluluğu yerine getirmeli aynı zamanda da eş ve çocuklarımıza merhametin gereği onlara ne yapıp yapıp namaz dahil tüm kulluğa dair davranışlara yönlendirmeliyiz. Yokeğer yapmaz isek Rabbimize karşı bu sorumsuzluğumuzun hesabını veremeyiz.
Kıymetli Müslümanlar,
Hutbemize namazı ikame etmeyenleri nasıl bir son beklediğini, ahiret sahnesini ortaya koyan Müddessir suresi 42-47 âyetleri ile sonlandıralım. "Sizi şu yakıcı ateşe ne sürükledi?" diye sorulduğunda cevaben; Namaz kılanlardan değildik, yoksula da yedirmezdik. Boş şeylere dalanlarla birlikte dalardık. Hesap gününü de yalanlıyorduk. İşte böyle iken ölüm bize gelip çattı." derler.”
Rabbimiz bizleri böyle durumlara düşmekten korusun, namazı gereği vechile hakkınca ikame edenlerden, namazla dirilip, direnenlerden, namazla hayata yön verenlerden eylesin. Namazı zayi etmekten, içerisini boşaltıp elleri boş olarak Rabbimizin huzuruna çıkmaktan bizleri muhafaza eylesin. Amin…
27.08.2021
Hazırlayan: Hayati İSAOĞLU