Erdoğan’ın “Gaz Alma” Operasyonları ve İsrail’e Somut Destekleri de İsrail Terör Örgütünün İşgal ve Katliamları da Sürüyor
Değerli kardeşlerim.
Yukarıda paylaştığım linkteki yazıları bir yıl önce yazmıştım, lütfen okursanız Tayyip Erdoğan’ın 20 yıllık iktidarında İsrail terör örgütüne verdiği çok sayıda somut ve büyük desteği belgesel biçimde öğreneceksiniz. Laik Kemalist TC Türk ulus devletinin, İslam’ı da laiklik ile uzlaştırmaya ve tahrife kalkışan Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın iktidarı süresince siyonist terör devleti İsrail’e verdiği büyük katkıları bu yazılarda bulacaksınız.
Daha yakın zamanda, 2023 yılı 20 Eylül’ünde, yani Aksa Tufanı Operasyonu’ndan iki hafta önce Mescid-i Aksa’ya baskın ve saldırılar düzenleyen terörist İsrail başbakanı Netenyahu’nun kanlı elini sıkıp onu Türkiye’ye davet etmişti. Üstelik o günlerde siyonist Yahudiler ve terörist askerleri sık sık Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleyip işgal ederek Müslümanları sokmuyor ve hatta ezanı bile engelliyorlardı. Müslümanları kadınları yaşlıları bile yerlerde sürükleyerek Aksa’nın dışına atıyorlardı. Bütün bu zulümlerin yaşandığı ve Aksa’nın mahremiyetinin alçakça ihlal edildiği bu süreçte, Erdoğan bu zulümlere karşı tavır koyup zulmü durdurma mücadelesi vereceğine terörist Netenyahu’nun kanlı elini sıkarak onu Türkiye’ye davet ediyordu. Erdoğan’ın umursamadığı bu Mescid-i Aksa saldırılarına karşı artık yeter diyen Kassam Tugayları Aksa Tufanı Operasyonu’yla İsrail’e hak ettiği cevabı verdi.
Erdoğan ise, o süreçte işgalci terörist İsrail ile Filistin’den gasp ettiği Gazze deniz sahasındaki doğal gazın Avrupa’ya pazarlanması için işbirliği yapma anlaşmaları üzerinde görüşmeler yapmakla meşgul olduğu için, ulusal çıkar putu adına bir süre sustu ve sonra her zaman olduğu gibi halkında biriken gazı almak üzere yine altı ve arkası boş çıkışlar yapmaya yöneldi.
Bugün düzenlediği miting de, Hamas için yaptığı ‘terör örgütü değil mücahid” açıklaması da sadece halkta biriken öfke gazını almaya yönelik atraksiyonlardan ibarettir. Ama artık “hak-batıl karışımı söz” denmeyi hak edenler başta olmak üzere eski tevhidî kesim olup artık tevhidî istikametlerini kaybetmiş çoğunluk misali AKP tutkunlarını mest etmek ve razı etmek için bu gaz alma söylemleri bile yetebilmektedir. Ve bütün bu batıl siyasete eklemlenmiş gruplar utanmadan Erdoğan’ın bugünkü gaz alma mitingine de katılacaklarını açıkladılar. Şirkle hükmettiğini ve üstelik İslâmî değerleri de laik devlet için araçsallaştırmak suretiyle tahrif ettiğini bile bile şirk hükümetine destek verip en temel akîdevî ilkelerini feda etmekten dahi çekinmeyenler, İsrail dostu olup 20 yıllık iktidarında İsrail’e çok büyük destekler veren ve hatta bu Gazze saldırısı sürecinde bile İsrail’e gemiler dolusu gıda gönderilmesine engel olmayarak Gazze’ye bomba yağdıran teröristleri doyurmaya çalışan AKP iktidarını destekleyenlerin, gaz alma mitingine katılmaları da aynı temel istikamet sapmasının artık doğal bir sonucu olarak gerçekleşmektedir.
Erdoğan 21 yıldır yaptığını tekrarlayarak somut destekleri İsrail’e verirken soyut bir slogandan ibaret gaz alma söylemlerini Filistin’den yana gündeme getirmeye devam ediyor. Söz konusu gaz alma operasyonlarını ciddiye alıp razı olan bu kadar çok ahmak bulunca tabii ki gaz alan bu yöntemi sürekli kullanacaktır. Üstelik İsrail de on yıllardır tekrarlanan bu halin farkında olduğu için zulmünden geri atmaksızın yeni işgal ve katliamlarına devam etmektedir. Erdoğan’ın ise somut adım atmak asla gündemine girmemektedir. Mesela terör devletiyle ilişkiyi kesmek, elçisini çekmek ve teröristin elçisini sınır dışı etmek aklına bile gelmemektedir. Yine İsrail de bulunup Gazze’ye karşı saldırının içinde yer alan çifte vatandaş katillerin TC vatandaşlarını ya da bu süreçte aynı amaçla İsrail’e gidenleri vatandaşlıktan çıkarmak gündem bile olmamaktadır.
Siyonist teröristlerin Mavi Marmara saldırısı sebebiyle uluslararası sularda işlediği korsanlık suçundan yargılanmasını da yine Erdoğan İsrail’e sağladığı bir başka destek sonucu yaptığı anlaşma gereğince çıkardığı yasayla durdurmuştu. Mesela bu anlaşmayı da iptal edebilir.
İki yıldır gündemde olan gaz ve enerji nakli anlaşması ise sadece askıya alınmakla yetinilmektedir. Ayrıca o doğal gaz İsrail’e ait olsa dahi, bu gazın Avrupa’ya nakli için Türkiye sahasını tahsis ederek terörist İsrail’i güçlendirmesi ve zaten İsrail destekçisi olan Avrupa’yı enerji ihtiyacı bakımından da ona bağımlı kılıp iyice İsrail ile bütünleştirmesi bile Filistin halkına en büyük ihanet olacakken, üstelik gazın kendisi Gazze sahasında bulunan büyük bir rezerv olarak Filistin halkına ait olup bunun İsrail’e ait olduğunu onaylayarak bu büyük hırsızlığı meşrulaştırmak ve Filistin halkını hakkı olan bu zenginlikten mahrum bırakmak katmerli bir ihaneti oluşturmaktadır.
Diğer yandan bizzat Erdoğan’ın onayı ile açılmış olan Kürecik Füze Kalkanı Üssü ve radarı hâlâ siyonistlere ve küresel terörist ABD’ye koruma kalkanı olmaya ve bölgenin istihbaratını toplayıp göndermeye devam etmektedir. Aynı şekilde İncirlik üssü daha kapsamlı hizmetleri bu zalimlere sunmaya ve onlar da Gazze’yi bütün halkıyla haritadan silerek on binlerce sivil ve çocuğu katletmeye devam etmektedirler.
Siyonist terör devletinin alçakça saldırarak böyle bir katliam ve soykırım gerçekleştirdiği bir süreçte bile Erdoğan zalim ile mazlum arasında tarafsız kalmayı ve iki tarafı da itidale çağırmayı tercih etmişti. Zalimle mazlum arasında tarafsız kalmak aslında zalimden taraf olmak demektir. Şimdi ise ateşkes ve arabuluculuk ya da garantörlük teklif edip iki devletli çözüme İsrail’i razı etmeye çalışıyor.
Buna rağmen çoğunluk eski tevhîdî guruplar, tıpkı “hak-batıl-söz” gurubunun on beş yıldır sürdürdükleri Erdoğan’ın aktif destekçisi olma ve onu “mümin, muvahhid ve ümmetin umudu” ilan etme çabası gibi aşırı tarafgirliklerini sürdürerek hem onun bu gaz alma söylemlerini çok önemsiyorlar hem de gaz alma mitingine katılarak bu politikasında yanında durup tam bir yandaş pozisyonu alıyorlar.
Paylaştığım yazıda yer alan bütün büyük somut katkıları İsrail’e veren Erdoğan, doğal olarak 21 yıllık iktidarı süresince İsrail’in Filistin ve Gazze halkına yaptığı bütün zulümlerden de sorumlu olmuştur ve öyle “one minute” vb biçimde slogan atarak ya da protesto mitingi düzenleyerek bu sorumluluklarını örtemez. Tabii ki onu destekleyenler de bütün bu vebale ortak olup mitinge katılıp İsrail’i protesto sloganı atarak bu büyük vebalden kurtulamazlar. Üstelik bugün yapılan mitingde laik Kemalist TC devletinin ulusal bayrakları altında “İslam ve Müslümanlara 100 yıldır zulmeden ve ümmetçiliği de düşman sayarak kurulan laik ulus devletin kurucusuna saygı duruşunu müteakip ulusal marşın söylendiği tazim törenine” de katılmış oldular. Üstelik Erdoğan, miting konuşmasında HAMAS’ı kastederek “İsrailli sivillere karşı onların yaptığı saldırıları da tasvip etmiyor ve kınıyoruz” diyerek iftira da attığı halde sustular.
İşte böyle bir gaz alma mitinginde, sonuç olarak biriken gazları alındı, slogan atanlar rahatlatıldı ve herkes evlerine rahatlamış olarak döndü. Oysa “Arz-ı mev’ud”a da kapı aralayacak olan ve bölgeyi İsrail nüfuzu altına sokacak bir “böl parçala yönet” projesi olan BOP’ta Erdoğan eş-başkanlık yaptı ve bununla da hep övündü, videoları elimizde var. İsrail terör örgütü, siyonist hayali gereğince Türkiye topraklarının da önemli bir bölümünü alacağını da iddia etmesine rağmen, neden Türkiye ilişkilerini kesmiyor ve neden on yıllardır bunca desteği vermeyi sürdürüyor? Kimse bu konuda ciddiye alınacak cümleler kurmuyor ve Erdoğan iktidarı İsrail’e bunca büyük desteği vermeyi sürdürüyor. İsrail de böyle protesto gösterilerinin gaz alıcı işlevini biliyor ve bir başka katliama kadar yeni zulüm ve işgal planlarıyla Filistin’i tamamen ele geçirme planını adım adım sürdürüyor.