Cuma, Kasım 22, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ Hutbe: Kazananlar Allah’tan Yana Olanlardır

Hutbe: Kazananlar Allah’tan Yana Olanlardır

by İlkav Editor
629 👁
A+A-
Reset

Hutbe: Kazananlar Allah’tan Yana Olanlardır
“İyi bilin ki, Allah'ın velilerine korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir. Onlar, (Allah’a gerçekten) inanan ve Ondan (hakkıyla) sakınan kimselerdir. Dünya hayatında da âhirette de müjde onlaradır. Allah'ın sözlerinde hiç bir değişme yoktur. Bu büyük kurtuluştur.”  (Yunus: 62-64)
Değerli Müslümanlar bugün Hicrî 1445 yılı Cemâziye’l-Evvel ayının 4’ü Cuma.
Rabbimiz, bizlere dünya imtihanını kazanma bilincini verip kurtuluşa erdirsin.
Dünya hayatı iniş-çıkış, savaş-barış, varlık-yokluk, gibi çeşitli şekillerde imtihan üzere var edilmiştir. Bu imtihan alanında yaratılmış olan bizlere düşen sorumluluk hakkı hakikati bulup, o istikamette son nefese kadar istikrarla mücadele etmektir.
Hakikati arayış yolculuğunda en önemli unsur bizlere sunulan akıl ve diğer melekeleri iyi kullanmak sureti ile vahye ulaşmak olmalıdır. Sonrasında da tabii ki vahyi en doğru bir şekilde anlayıp hayata uygulamak şeklinde olmalıdır. Bu yolculuk elbette kolay değildir. Önümüze yalan yanlış din algıları sırat-ı müstakîm olarak çıkar veya çıkartılır.
Bu bakımdan gelenekten gelen, atalar kültüründen sunulan, modern dünyanın din hakkındaki şüpheci ve inkârcı algılar, nefsimizden kaynaklı zaaflar hep bu istikameti bulmada önümüze çıkan engellerden bazılarıdır. Ama aşılamayacak, başarılamayacak imkânsız şeyler değildirler.
Ekim başından beri Coğrafyamızda devam eden ve Gazzeli Müslümanların şimdiye kadar başarı ile yürüttükleri “Aksâ Tûfânı” sonrasında gösterdikleri direnme hareketi her ne kadar ümmet coğrafyasından özellikle hükümetler ve liderleri tarafından desteklenmese de hatta gerçek yüzlerinin renklerini ortaya koyan açıklamalar yapsalar da Allah’ın izni ile başarı ile devam etmektedir. Rabbimizin gerçek dirilik olarak vasıflandırdığı şehitlerimizin sayısı çok olsa da 7 haftadan beri abluka ve bombardımanlar devam etse de tüm dünya bu zalimlere her türlü desteği sağlasalar da direniş başarı ile sürdürülmektedir. Rabbimiz rahmetini yardımını onların ve bizlerin üzerinden eksik etmesin. Gerçi O’ndan isteyecek amelimiz ve yüzümüz olmasa da O’nun yardımı ve rahmeti her şeyi ve herkesi kuşatıcıdır.
Kıymetli kardeşlerim, savaşın başladığı günlerden itibaren tüm devletler ve yöneticileri, halkları içlerinde olanı olmayanı boşalttılar. Gerçekten de kimlerin zalimlerden yana oldukları, kimlerin adları ve bazı eylemleri ile Müslüman görünümlü şeytanlar oldukları net bir biçimde ortaya çıkmıştır.
Kimileri gaz alma operasyonu olarak değerlendirilebilecek somut bir şeyler yapmaksızın bir şeyler hatta çok şeyler yapıyor görünerek zalimle mazlumu bir kefeye koymak sureti ile itidal ve garantörlük çağrıları yaparak içerdeki vicdanı yaralanan, olayın ezikliğini hisseden halklara mesaj veriliyor. Hiçbir şey yapmadıkları halde “siz merak etmeyin biz gerekeni yapıyoruz” deniliyor. Katillere de, devam eden ilişkilerin sürdüğü ve süreceği mesajı veriliyor. Arap dünyasının lideri pozisyonunda olan Suudi Amerika ise kınama mesajını dahi çok cılız olarak seslendirmiştir. Bunun yanı sıra 4 ay süreceği ifade edilen dünyanın en büyük müzik festivaline ev sahipliği yapma seviyesizliği göstermiştir. Katar ve BAE de IQ seviyesi düşük insanların ilgi duyabileceği cadılar bayramı kutlamaları gerçekleştirilmektedir.
Şeyh Sudeysî de “ Gazze’deki fitneye âlet olmayın. Yöneticilerinizin sözlerine itaat edin. Âlimlerinizi dinleyin. Size düşen duadır. Üzerinize vazife olmayan işlere karışmayın.” demek sureti ile belamlığını zirveye taşımış ve Hamas’ı fitne olarak değerlendirme bahtsızlığını göstermiştir. Geçmişte de “Biz ABD ile dünyaya sulh ve barışı yerleştirmeye çalışıyoruz” diyerek nasıl ABD’nin kulu olduğunu itiraf etmişti. Kitleleri seslendirdikleri Kur’an’la mest eden bu samirîlerin gerçek yüzlerini bu beyanlar ortaya koymaktadır. Müslümanlar Hac ve umrede kimlerin peşinde namaz kıldıklarını sorgulamalı ve düşünmelidirler.
57 sözde İslâm ülkeleri liderleri toplantısından da “diplomatik girişimlere devam edilmesi, Filistin’in resmî temsilcisi olarak FKÖ’nün görülmesi gerektiğini, İsrail’e kınanmanın ötesinde bir yaptırım kararı çıkmamıştır.” Yani 40 gün sonra toplanabilen İslâm ülkeleri başkanları toplantısından beklenen fiyasko çıkmıştır. Birkaç ülke hariç dünyanın diğer liderlerinden de maalesef bu zalimleri durdurabilecek somut bir adım gelmemiştir. Bu ülkelerin İsrail ile ilişkileri savaş öncesi nasıl ise şu anda aynıyla devam etmektedir. Yuh olsun size ve insanlığınıza…
Şu TV ekranlarında izlenenler, sosyal medyada gösterilenler film sahnesi olsa zerre kadar insanlıktan nasibi olanları etkiler ve harekete geçirirdi. Yerin dibine batsın sizin medeniyetiniz ve değersiz yargılarınız.
7 Ekim’den bu yana aralıksız bombalanan Gazze ve bu bir avuç çoğu savunmasız insanlar sırf Müslüman oldukları için taş üstünde taş bırakmadan yerle bir edildi. 40 gündür 360 km karelik alana bombalar Hiroşima’ya atılanın 3-4 katına ulaştı. Yine bir avuç mücahid mukayese dahi edilemeyecek üstün mühimmat ve teçhizata sahip teröristlere karşılık Gazze’yi, Mescid-i Aksâ’yı ve Müslümanların şerefini savunmaya çalışmaktadırlar.
Bu mücadelede en az 20 bin çoğu sivil Müslüman evladı şehid edildi. Yüz binler yaralandı, 200 binden fazla mesken kullanılamaz hâle geldi. Dünya tarihinde çok az rastlanan bir katliam yaşatılmaktadır Gazze’nin o zayıf, yoksul, mazlum ama izzetli ve şerefli insanlarına medeni(!), modern(!), insancıl(!) dünyanın gözleri önünde…
Son olarak gerçek zaferin, kurtuluşun, necatın Allah yolunda ve uğrunda yaşamak ve ölmekte olduğunu çok güzel bir şekilde anlatan bir tarihî olayla hutbemizi sonlandırmak istiyorum.
İnancımız o ki, onlar kanları ve canlarıyla ‘büyük sınavı’ kazanarak cenneti hak ediyorlar… Tıpkı aldığı mızrak darbesiyle şehid olurken “kazandım!” diye bağıran sahabe Âmir b.Füheyre (r.a.) gibi…
“Bedir ve Uhud savaşlarına katılan Âmir, hicretin 4. yılında Necidlilere gönderilen yetmiş kişilik irşad heyetinde yer aldı. Heyet Bi’r-i Mâûne’ye geldiğinde tuzağa düşürüldü. Cebbâr b. Sülmâ’nın attığı mızrak, henüz kırk yaşında olan Âmir’in sırtından girip göğsünden çıktı. O anda Âmir, ‘Kazandım vallâhi!’ diye haykırınca öldürdüğü insanın son nefesindeki bu sözüne bir manâ veremeyen Cebbâr, günlerce üzerinde düşündüğü bu olayın tesiriyle daha sonra Müslüman oldu. Son nefesinde dahi bir kimsenin hidayetine vesile olmuş; şehid, âleme bir can daha vermişti.” (bk. Buhârî, “Meġāzî”, 28)
İşte aynen bu tarihî olayda yaşandığı gibi hayatta iken şahid olarak yaşayanlar onun uğrunda öldüklerinde de çevrelerini aydınlatmaya devam ederek geride kalanlara bir mesaj bırakıp, onlarında dirilmelerine vesile olabiliyorlar. Rabbimiz başta Gazze olmak üzere tüm yeryüzü coğrafyasında tevhid mücadelesi veren kardeşlerimizi muvaffak eyleyip, ayaklarını dini üzere sabit kılsın. Temennimiz Gazze’nin yiğitlerinin mücadelesi de tüm insanlığın dirilmesine vesile olsun. Amin…
17.11.2023
Hazırlayan: Hayati İSAOĞLU

 

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon