Kur’an, Bizim Şerefimiz Feda Olsun Her Şeyimiz
Değerli Kardeşlerim,
Şerefimiz olan Kur’an’ı yakma sapkınlığını gerçekleştiren alçak ve açık kâfirleri protesto etmek büyük sorumluluğumuzdur. Bu konuda sorumluluklarını yerine getirme hassasiyeti taşıyanları takdir ediyoruz. Şüphesiz ki Allah (c) Kur’an’a yönelik bu alçakça saldırıyı gerçekleştiren ve ona bu imkanı tanıyan tüm kâfirleri, dünyada zelil edecek, ahirette ise şedit bir azab onları bekleyecektir. Zalimler için yaşasın cehennem.
Ancak Kur’an’ı telaffuz etme anlamında okuyan, fakat hükmetme makamında O’nun hayatı inşa edecek hükümlerini uygulamayıp hevaya dayalı laik yasalar teşri’ ederek bu şirk yasalarıyla hükmeden ve buna rağmen bu yaptığının Kur’an’a ve İslam’a da uygun olduğunu iddia ve iftira eden kimseye karşı itiraz edip hesap sormak çok daha büyük bir sorumluluk değil midir?
Laik Kemalist yasalarla haramları helal yapan, “laiklik İslam ile bağdaşır”, “din bireyseldir”, “paranın dini imanı olmaz” diyen, kamu alanına Kur’an’ı müdahale ettirmemeyi İslamî gösteren ve üstelik kendisinin “sırat-ı müstakim üzere olduğunu”, “hak olduğunu” iddia ve iftira edip “Hak din” anlayışını tahrif etmeye çalıştığı halde “Suret-i Hak’tan ve İslam’a dost görünen” mi daha tehlikelidir ve İslam’a daha büyük zarar vermektedir? Yoksa açık bir düşmanlıkla Kur’an’ı yakan, düşmanlığı açıkça bilinen bir açık kâfir mi?
Üstelik Kur’an’ı yakan alçak kâfir, Allah’ın koruması altındaki Kur’an’a ve İslam’a hiçbir zarar veremeyeceği gibi Müslümanların daha da bilinçlenip Kitabına daha çok sarılmasına sebep olur. Camilerde Kur’an okuyup zahiren Kur’an’ı kitabım diye sahiplenerek suret-i Hak’tan görünen ise, Hak olanı, söylem ve uygulamaları ile Batıla bulaştırmak suretiyle ve “Allah ile aldatarak” zihinleri bulandırıp dönüştürerek “dindar kesimleri” ve hatta birçok “Müslüman’ı”, son yüz yılın hiçbir döneminde, daha baskıcı dönüştürme projeleri uygulayan Mustafa Kamal ve Kamalist darbe süreçlerinde bile başarılamayan ölçüde yüksek bir oranda laikleştirmeyi başarmış bulunmaktadır.
Haydi dürüstçe söyleyin, Kur’an’ı yakan bu İsveçli kâfir mi, yoksa Kur’an’ı aşağılayıp yasaklayarak hayattan kovan ve terör estiren politikalarla katliamlar yaparak İsveç’in de içinde olduğu emperyalist kâfir Batının küfrünü zorla bu topluma kabul ettirmeye çalışan, İslam’ı tehdit ve düşman ilan edip on yıllardır baskı altında tutan Mustafa Kamal ve Kemalistler mi İslam’a ve Kur’an’a daha büyük düşmanlık ve saldırı yapmışlardır? Hepinizin kabul edeceği açık gerçeğe göre en büyük düşmanlığı yapan ve Batılı kafirlerden daha büyük zararı veren adı bu topluma ait olup devşirilmiş bulunan Batıcı laik Kemalistler olduğu halde, bugün Mustafa Kamal’ı sürekli tazimle anarak onun şirk ilkeleriyle toplumu yönetenleri, sürekli Atatürkçü nutuklar çekenleri, aktif biçimde destekleyenlerin, İsveçli bir kâfiri protesto ederek sorumluluklarını yerine getirmeleri mümkün müdür?
Peki Müslümanlar, neden açık düşman olan bir kâfir Kur’an’a saldırdığında gösterdiği tepkinin binde birisini, suret-i Hak’tan görünüp Hakkı batılla uzlaştırmaya çalışarak İslam’a daha büyük zarar verenlere göstermemektedirler? Bu büyük çelişkiyi aşarak tutarlı olmayanların, açık kafirin Kur’an yakmasına gösterdikleri tepkinin sorumluluklarını yerine getirmeye yeteceğini ve Allah nezdinde kendilerine ecir kazandıracağını sanmaları, büyük bir yanılgı değil midir? Üstelik bu çelişkiyi yaşayanlar, “Allah’ın indirdikleriyle hükmetmemek” yanında bir de İslam’ın laiklikle bağdaştığını iftira ederek tahrifata da yol açanları, eleştirip protesto etmek bir yana bir de hem kendileri “aktif destek” verip taraf olmakta hem de davetin muhatabı kitleleri de İslam’a bu büyük zararı verenlere destek olmaya çağırmaktadırlar.
İşte İsveç’te, şerefimiz olan Kur’an’ı yakma alçaklığını gerçekleştiren zelil ve hayvandan aşağı bir kâfiri lanetlediğimiz bu süreçte, Müslümanlar zaviyesinden yaşanan bu büyük çelişkiye dikkatinizi çekip halimiz üzerine bir daha düşündürmek ve bu hali ıslah çabası göstermek zaruretini bir de bu vesileyle gündeme getirmek istedim. Rabbimiz, bütün bu konularda sorumluluklarımızı bütüncül biçimde idrak edip gereğini hakkıyla yerine getirmeyi ve razı olduğu kullarından olmayı hepimize nasip etsin inşaAllah.
Mehmet Pamak