İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı (İLKAV) Başkanı Mehmet PAMAK’tan Vakit’e ve İslami çevrelere yönelik baskıları protesto
Kartel medyasının özgürlük talebinin sadece kendileri için olduğuna dikkat çeken ve bir gazetenin, rakip gazete patronu ve başyazarınca susturulmak istenmesini kınayarak, Vakit’in susmama iradesini desteklediğini ifade eden Mehmet Pamak; “Vakit Gazetesi, İLKAV ve benzeri kuruluş ve İslami şahsiyetlerin, despot oligarşinin zulümlerini ifşa eden açıklamaları engellenmek, adalet ve özgürlük talepli itirazları susturulmak isteniyor” dedi.
Pamak ; “Siz, lükse ve sömürüye dayalı seküler hayatınıza yönelik henüz gerçekleşmemiş muhayyel ve muhtemel(!) müdahaleler için dağa çıkmaktan bahsederken, bu muhayyel endişeleriniz sebebiyle medyanızda her gün Müslüman avı gerçekleştirip terör estirirken, bizim İslami kimliğimize ve hayat tarzımıza, 80 yıldır ve halen yapılan haksızlıkları, hukuksuzlukları ifşa etmek ve eleştirmek için gazetede yazı yazmamıza, zulümleri haber yapmamıza, protesto etmek için Anayasa mahkemesi önüne ve Abdi İpekçi Parkına çıkmamıza, Üniversite önünde yasağa karşı itirazımızı yükseltmemize bile tahammül edemiyorsanız, akletme kabiliyetinizi tamamen yitirmemişseniz bu tutarsızlık üzerine düşünmelisiniz ve henüz fıtri erdemlerinizi tamamen tüketmemişseniz, utanma duygunuzu tamamen kaybetmemişseniz, bunca zulme muhatap kıldıklarınızın önünde başınızı utançla yere eğmelisiniz” dedi.
İSLAMİ ÇEVRELERE YÖNELİK BASKILARA PROTESTO
İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı (İLKAV) Başkanı Mehmet PAMAK’tan Vakit’e ve İslami çevrelere yönelik baskıları protesto
Kartel medyasının özgürlük talebinin sadece kendileri için olduğuna dikkat çeken ve bir gazetenin, rakip gazete patronu ve başyazarınca susturulmak istenmesini kınayarak, Vakit’in susmama iradesini desteklediğini ifade eden Mehmet Pamak; “Vakit Gazetesi, İLKAV ve benzeri kuruluş ve İslami şahsiyetlerin, despot oligarşinin zulümlerini ifşa eden açıklamaları engellenmek, adalet ve özgürlük talepli itirazları susturulmak isteniyor” dedi.
Pamak ; “Siz, lükse ve sömürüye dayalı seküler hayatınıza yönelik henüz gerçekleşmemiş muhayyel ve muhtemel(!) müdahaleler için dağa çıkmaktan bahsederken, bu muhayyel endişeleriniz sebebiyle medyanızda her gün Müslüman avı gerçekleştirip terör estirirken, bizim İslami kimliğimize ve hayat tarzımıza, 80 yıldır ve halen yapılan haksızlıkları, hukuksuzlukları ifşa etmek ve eleştirmek için gazetede yazı yazmamıza, zulümleri haber yapmamıza, protesto etmek için Anayasa mahkemesi önüne ve Abdi İpekçi Parkına çıkmamıza, Üniversite önünde yasağa karşı itirazımızı yükseltmemize bile tahammül edemiyorsanız, akletme kabiliyetinizi tamamen yitirmemişseniz bu tutarsızlık üzerine düşünmelisiniz ve henüz fıtri erdemlerinizi tamamen tüketmemişseniz, utanma duygunuzu tamamen kaybetmemişseniz, bunca zulme muhatap kıldıklarınızın önünde başınızı utançla yere eğmelisiniz” dedi.
Pamak yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bir süreden beri, Kemalist despot oligarşinin ve derin çetelerinin hukuksuzluklarını açıkça eleştirip adalet ve özgürlük eksenli itirazlar yükselten kesimlerin üzerine yine hukuksuz bir keyfilikle gidilmekte, bu kesimler başta Vakit ve İLKAV olmak üzere susturulmak, baskı altına alınıp sindirilmek istenmektedir. Bu bağlamdaki saldırılar, son Anayasa Mahkemesi’nin ideolojik ve hukuksuz kararını eleştirdikleri için yeniden hız kazandı. Önce Vakit gazetesinin hakikati eğmeden bükmeden açıkça ifade eden 3 yazarı hakkında soruşturma başlatıldı. Aynı süreçte başta Hürriyet Gazetesi olmak üzere kartel medyasının tetikçileri İLKAV’ı hedef gösteren, karalamaya çalışan, çirkin bir muhbirlikle her zaman yaptıkları gibi yine savcıları harekete geçmeye çağıran yayınlar başlattılar. Resmi ideoloji partisi CHP’nin İzmir Milletvekili de, tıpkı Hürriyet gibi, İLKAV’ın legal olarak gerçekleştirdiği basın açıklamalarını hedef gösteren, yasalara aykırı olmayan etkinliklerine bile müdahale edilip dağıtılmasını, susturulmasını talep eden bir soru önergesini TBMM Başkanlığına verdi.
Aynı süreçte, bir TV Kanalında, Nuray Canan Bezirgan kardeşimiz, sorulan bir soru üzerine ikiyüzlülük yapmadan, dürüstçe davranarak ‘Atatürk’ü sevmediğini’ ifade etti diye, aynı çevrelerce medyatik linçe tabi tutulup, sonunda hakkında soruşturma açılması temin edildi. Ayrıca, hükümete bağlı polis gücü harekete geçirilip Van'daki başörtüsü platformu üyeleri hukuksuz ve keyfi bir gece yarısı operasyonuyla gözaltına alındılar. Yapılan bu hukuksuz uygulamayla, başörtüsü yasağına karşı direnişleri engellenmeye ve bu haklı direnişin diğer Üniversitelere de yayılması durdurulmaya çalışılıyor. Tüm bunlar yaşanırken, bu sefer de henüz sonuçlanmamış bir tazminat davasının mahkeme kararı, temyiz sonucu beklenmeden yürürlüğe konulup, yeni bir hukuksuzluk örneği ortaya kondu ve Vakit Gazetesinin Ankara bürosunun bilgisayarları haczedilerek götürüldü ve adeta büronun gazetecilik görevini sürdürmesi engellenmeye çalışıldı.
Bütün bunlar, aslında sistemin ilah kurumlarının kararlarının ve despot uygulamalarının, haklı ve hukuki eleştirilere tabi tutulmasına bile tahammül edilemediğini göstermektedir. Sistemin hukuksuzluklarını, halkın İslami kimlik ve değerlerine karşıtlığını ve İslami yaşam tarzını yok etmeye yönelik zulümlerini ifşa edip, halkın uyanmasına vesile olacakları endişesiyle, muhalif sesleri ve sorgulamaları susturmak amacıyla, ifade ve düşünce özgürlüğüne düşman bir tutumla, bu tür eleştirileri yapanlara top yekûn savaş açılmış bulunmaktadır. Bütün bu yaşananlar, hukuksuz, keyfi ve ideolojik mahkeme kararına ve despot oligarşinin keyfi ve ideolojik uygulamalarına yönelik itirazları susturmaya, haksızlığa karşı adalet ve özgürlük talepli çabaları terör estirerek sindirmeye yönelik yeni hukuksuzluklardır. Bu zulümler, haksızlıklar, hukuksuzluklar, ancak yılmayan, sinmeyen onurlu bir duruş sergileyerek, İslami kimlik ve değerlerimize daha çok sarılarak, ilkelerimizde tavize yanaşmayarak ve adalet, özgürlük eksenli itiraz ve sorgulamalarımızda ısrarlı, azimli ve sebatkâr bir çizgi takip edilerek aşılabilir. Zulümler, ancak bütün mü'minlerin iman ortak paydasında bütünleşip, sevgi ve fedakârlıkları paylaşarak, bir duvarın tuğlaları, bir vücudun uzuvları gibi kenetlenip şirke, zulme ve ifsada karşı Allah yolunda birlikte yürümeyi başarmaları ile durdurulabilir, geriletilebilir.”
Pamak Vakit’e yönelik yeni hukuksuzluğun, İLKAV’a da saldıran bir Gazete patronundan ve başyazarından gelmesinin de ibret verici olduğunu, basın özgürlüğünden yana olduğunu iddia eden bu çevrelerin özgürlüğü sadece kendileri için istediklerini bir daha gösterdiklerini ifade ederek kartel medyasına şöyle seslendi:
“Biz sizin gibi yapmayız, adalet ve özgürlüğü herkes için isteriz, sizin yaptığınız gibi bazılarını hedef gösterip birilerini ona karşı tahrik etmeyiz, çünkü biz adaleti, merhameti ve barışı temsil ediyoruz. Biz kimseye hakaret etmeyiz, zulmetmeyiz, şiddete başvurarak kendi inancımızı ve yaşam tarzımızı kimseye dayatmayız, ama kendimize yönelik de tüm bunların yapılmasına asla müsaade etmeyiz. Ancak siz hoşlanmasanız da bize zulmedenlerin, kim olursa olsunlar zulümlerini, haksızlıklarını ifşa etmeye devam edeceğiz. Bu ülkede on yıllardır bize yapıla gelen tüm bu zulümlere karşı çıkmaya ve hesap sormaya devam edeceğimiz gibi, gasp edilen haklarımızı Allah’ın izniyle bir gün mutlaka geri alacağımız da bilinmelidir. Sizin ‘amiral geminizin’ genel yayın yönetmeni, bir köşe yazısında muhayyel bir zamanda kendi hayat tarzına bir müdahale gerçekleşirse "dağa çıkmaktan" bile bahsetmişti. Biz ise, bu ülkede 80 yıldır İslami hayat tarzına müdahale edile gelmiş ve halen de bu baskı ve yasakların acımasızca sürdürüldüğü, ülkenin en mağdur, en fazla zulme maruz kesimini oluşturuyoruz. Buna rağmen bir gün dahi şiddete başvurmaktan, dağa çıkmaktan bahsetmedik. Siz ise bize yapılan bunca zulmün varlığını dile getirip, zulme itiraz edip sorgulamamızı bile bir suç gibi göstererek yeni zulümlerin altına imza atmaktan utanmıyorsunuz. Siz, lükse ve sömürüye dayalı seküler hayatınıza yönelik henüz gerçekleşmemiş muhayyel ve muhtemel(!) müdahaleler için dağa çıkmaktan bahsederken, bu muhayyel endişeleriniz sebebiyle medyanızda her gün Müslüman avı gerçekleştirip terör estirirken, bizim İslami kimliğimize ve hayat tarzımıza, 80 yıldır ve halen yapılan haksızlıkları, hukuksuzlukları ifşa etmek ve eleştirmek için gazetede yazı yazmamıza, zulümleri haber yapmamıza, protesto etmek için Anayasa mahkemesi önüne ve Abdi İpekçi Parkına çıkmamıza, Üniversite önünde yasağa karşı itirazımızı yükseltmemize bile tahammül edemiyorsanız, akletme kabiliyetinizi tamamen yitirmemişseniz bu tutarsızlık üzerine düşünmelisiniz ve henüz fıtri erdemlerinizi tamamen tüketmemişseniz, utanma duygunuzu tamamen kaybetmemişseniz, bunca zulme muhatap kıldıklarınızın önünde başınızı utançla yere eğmelisiniz” dedi.