Perşembe, Ekim 31, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ 01/11/2013 CUMA HUTBESİ

01/11/2013 CUMA HUTBESİ

by İlkav Editor
3,8K 👁
A+A-
Reset

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تُطِعْ مِنْهُمْ آثِمًا أَوْ كَفُورًا

 “ O halde, Rabbinin hükmüne sabret. Onlardan hiçbir günahkara ve hiçbir nanköre itaat etme.”(İnsan Suresi: 24)

İslam pratik bir hayat nizamıdır. Teorik kalıplara sıkışmış kuru ve hayali ideallere dayanmaz. Çünkü o, insanlığın hayatına hitap eder. Zorlukları, engelleri şartları ve cazibeleri olan bir pratik hayata… Ve İslam’ın amacı, böyle bir hayatı hem düzene koymak, hem de ileriye götürmektir. Yeterli ve ameli çözümlerle, düş ve hayal aleminde uçmadan, yani pratikteki değeri olan çarelerle bu hayata hitap etmektedir.

Ekitap için tıklayın

İslam, kendi hürmetlerini gözeten kimselerin dokunulmaz hürmetlerini gözetir ve bu prensibi savunup korur. Ama bu hürmetleri çiğneyip iyi insanlara eziyet veren kimselerin sözkonusu değerleri maske haline getirmelerine kesinlikle göz yummaz. Bu hürmetlerle oynayarak salih kişileri öldüren, mü’minleri fitneye veren ve muhalif bildikleri herkesi sindirip duran kimselere asla müsamaha etmez. “Hürmetleri korumak gerekir” bahanesi altında bile olsa bu işleri yapanları hoş görmez. Çünkü İslam’ın metodu budur. Mesela İslam, gıybet etmeyi haram kılar; ama fasığın gıybeti olmaz. İtaatten çıkmışlığıyla nam salan bir fasığa hiçbir hürmet yoktur. Fasıklık örgütünün işkencesine uğrayan kişiye göre fasık adamın hiçbir hürmeti olmaz. Gene İslam, kötülüğü açığa vurmayı haram kılar. Ama “zulme uğrayan kimseyi” bundan istisna eder. Yani zulme uğrayan kimse, kendisine zulmeden kişi hakkındaki şikayetini açığa vurabilir. Çünkü bu, onun hakkıdır. Ayrıca bu haksızlığı açığa vurmamak, zalim adamın haketmediği halde bu saygın prensibin adı altında saklanmasına da neden olabilir.

Bununla beraber saygın bir konuma sahip olan İslam, asi ve kötü kimselerin düzeyine inmez. Onların bayağı silahlarına ve iğrenç yöntemlerine başvurmaz. Allah’ın dini yolunda yeryüzünü fitne ve fesattan temizlemekle görevlendirilen müslümanların endişeler içinde kalmasına müsaade etmeyen Kur’an, onların kalbini huzursuzluk ve vesveselerle başbaşa bırakmaz. Şu şer ve fesattır. Bu da isyankarlık ve batıldır. Öyleyse bunlara hiçbir hürmet yoktur. Asıl amacı, dokunulmaz hürmetleri arkadan vurmak olan kimselerin, bu dokunulmazlık perdesi altında gizlenmelerine izin vermek de yoktur. Müslümanlara düşen, inanç, güven ve gönül huzuruyla, yani Allah’ın verdiği huzurla yollarında yürümektir. Batıl güçler, aldatıcılığa ve saptırıcılığa dayalı çeşitli iğrenç yöntemler kullanarak “müslüman cemaatin saldırgan olduğunu, dokunulmaz hürmetleri çiğnediğini” propaganda edebilirler. Bunu dün de böyle yapmışlardı bugün de yapmaya devam ediyorlar. Buna karşı ilahi önderliğin gönüllere huzur veren emri elimizde bulunmaktadır:

“Sana haram ayda savaşmanın (hükmünü) sorarlar. De ki: Haram ayda savaş büyük bir şeydir. (Ama) Allah’ın dininden alıkoymak, Allah’ı inkar etmek, Mescid-i Haram ziyaretini engellemek ve (Mescid) halkını oradan çıkarmak, Allah katında çok daha büyük (bir suçtur.) Müslümanları fitne (ve işkenceye) uğratmak, öldürmekten daha büyük (bir günahtır)…” ( Bakara: 217)

Tağuti güçler, konuştukları hak kelimeden batıl bir şeyi amaçlamaktadırlar. Ve bu, sadece batılı örtüp korumaya yarayan bir oyundur. Çünkü amaçları, bunun arkasına sığınıp müslüman cemaatin tutumunu çarpıtmaktır. Yüce Allah’ın bize öğrettiği budur. Bu kimselerin azgın, asi ve saldırganlar güruhu olduğunu, mukaddesata hiçbir önem vermediklerini ve dokunulmaz hürmetleri çiğnemekten hiç çekinmediklerini Yüce Allah bize öğretmektedir. 

                                                                                                                                         01/11/2013

                                                                                                                                      Emrullah AYAN

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon