Pazar, Eylül 8, 2024
Ana sayfa DİĞER Pamak: Suçumu Seviyorum -I- (Kendi Sesinden Şiir)

Pamak: Suçumu Seviyorum -I- (Kendi Sesinden Şiir)

by İlkav Editor
877 👁
A+A-
Reset

Zalimler “suç” saydılar, İslamî yolumuzu

İslam şerefimiz, seviyoruz “suç”umuzu

Bismillâhirrahmânirrahîm

Birinci 28 Şubat darbe ve zulüm sürecinde, 1999 yılında yazdığım “Suçumu Seviyorum” başlıklı şiirimi, son 5 yıldır yaşanmakta olan ikinci 28 Şubat baskı ve zulüm sürecindeki güncelliği sebebiyle 2021 yılının Şubat ayında sizlere okuyorum.

Bu şiirimi tüm Müslümanlara ve mazlumlara ithaf ediyorum.

Ekitap için tıklayın
  1. Birinci 28 Şubat darbe sürecinde mücadele edip bedel ödeyen bütün mazlumların ve Müslüman kardeşlerimin,
  2. Darbecilerin brifingi ile yönlendirilen ideolojik mahkemelerde haksız yere mahkûm edilen ve sonra yeniden yargılanma hakkı bile tanınmadığı için hâlâ zindanlarda çile dolduran mü’min kardeşlerimin,
  3. Birinci 28 Şubat zalimleri olan “Ergenekoncu ulusalcı Kemalistler” ile “Türkçü Kemalistler”e yeniden iş başı yaptırılmasıyla başlatılmış “İkinci 28 Şubat süreci” olan son beş yıldır aynı ideolojik mahkemelerde verilen keyfi cezalarla zindanlara atılan, haksız, mesnetsiz ve iftiraya dayalı ideolojik bir tutumla yıllarca tutukluluk hali sürdürülerek zulmedilen Müslüman kardeşlerimin,
  4. “Yeni Türkiye” adı verilen dönemin özellikle son beş yılında sürekli hale getirilen gece yarısı ev baskınlarıyla, dernek ve vakıflara yönelik terör örgütü merkezine yapılır gibi gerçekleştirilen zalimce baskınlarla, hatta Cuma namazı kılınan mescidlerine yapılan baskınlarla mağdur edilen kardeşlerimin zalime karşı Hakk’ı haykıran sesi olmak için bu şiirimi okuyorum.
  5. Günler, haftalar, aylar ve hatta yıllarca gözaltında ya da zindanda tutulup bir suç bulunamamasına rağmen ısrarla sürdürülen baskı, takip ve sorgulamalarla sindirilmek istenen ve haksız yere tutuklanıp serbest bırakıldıkları halde özür bile dilenmeyen mazlumların,
  6. Üstelik yeni çıkarılan “Kitle İmha Silahlarının Yayılması ve Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun” gibi son derece alakasız bir kanuna eklenen maddelerle sivil toplumu sindirmek, İslamî tebliğ ve eğitim çalışmalarını baltalamak, dernek ve vakıf adı altındaki çalışmaları, “mazlumlara yaptıkları yardımlar” üzerinden bile kolayca terörle ilişkilendirip kapatmak, kayyum atamak gibi ilave zulümlerin önünü ardına kadar açan bir yasa çıkarılarak, tamamen yok edilip tasfiye edilmek istenenlerin,
  7. “Yeni 28 Şubat” sürecinde son beş yıldır sürdürülen, Suriye mazlum halkına yardım çalışmasını bile teröristlikle suçlayacak, “Atatürk ilah değildir” diyeni tutuklayacak, “Kur’an ayetlerini paylaşan astsubayı ordudan ihraç edecek” kadar açık İslam düşmanı uygulamalardan mağdur olan bütün Müslüman kardeşlerimin zalime karşı Hakk’ı haykıran sesi olmak inancıyla,
  8. ve bu zulüm rejiminin adaletsizlikleri sonucu hakları ihlal edilip zulmedilen tüm mazlumların da zulme karşı itiraz eden çığlığı olmak için bu şiirimi okuyorum.

 

Darbeyle, Cumhuriyet Adı Altında

Batıcı Laik Ulus Devlet Kuruldu

 

Halka rağmen laik düzen kurdu, birkaç Batıcı “ittihatçı”

Hileyle kültürel işgale yöneldi, Batılı üçkâğıtçı

 

Hakim oldu, ulusçu, Kemalist, laik, seküler teoloji

Taklitle Batıdan ithal edildi, bu resmi ideoloji

 

Müslim bir halka dayatılan devlet, laik ulus devletti

Tepeden dayatan ise, Batıcı jakoben bir elitti

 

Halklar hiç kâle alınmadı, kısmetine düşen zilletti

“Halka hizmet” yerine, ondan istenen hep “kör itaat”ti

 

Pozitivizmin ilkelerini, put yaptılar devlete

Çok “Kelleler kopardılar”, benimsetmek için “millete”

 

Başkası bile olamadı, Batıyı taklit halkı boğdu

Kökünden koparılınca, niteliksiz bir ucube doğdu

 

“Kanun devleti” kurup, dediler “hukuk devleti”

Kanuna da uymayınca, geldi zulmün zilleti

 

“Demokratik hukuk devleti”yle, aldattılar “milleti”

Haksızlık ve keyfilik üretti, bu despotluk illeti

 

Benimsenen fikir ki; “devlet-i ebed müddet”ti

Her şeye sahip ve malik, “ilah devlet” demekti

 

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” derken de devlet kutsanır

“İnsanı yaşatmak” bile, “devlet yaşasın” diye arzulanır

 

Kulluk istendi “Kutsal Devlet”e, birey ile toplumdan

Haklar ve özgürlükler, ona kurban edildi her zaman

 

Tevhid inancında ise, devlet insana hizmetkârdı

Kur’an’la hükmeden devlet, temel haklara hürmetkârdı

 

Kemalist devlette aksi yaşandı, hak devlete feda oldu

Laik, ırkçı baskı ve yasaklarla, mazlum halklar heba oldu

 

Üstelik, laiklik, Kemalizm çoğunda, bir kalkan ve imajdı

Yolsuzluk ve zulümleri örten, ahlâk dışı bir kamuflajdı

 

Soyguncular ve zalimler, hep bu maskeyle aklandı

Bu örtüyle, sistemdeki pislikler kolay saklandı

 

Ülkeye hâkim, derin devlet-mafya-sermaye ittifakı

Toplumu çürüttü, soyguncu, ırkçı Kemalizm’in nifakı

 

Darbe, çete, mafya kullanıldı, halkı sindirmek için

Seküler bir dönüşümü, zorla kabul ettirmek için

 

“Halka rağmen halk için”di, zalimlerin meşhur sloganı

Amaç, bâtılla kuşatıp yok etmekti, İslamî olanı

 

İdeolojik Zulüm

“İstiklâl mahkemeleri”nde, çok âlimleri katlettiler

İslami eğitimi yok edip, fıtratları kirlettiler

 

Geçmişi silmek için yaptılar, “harf inkılabı”nı

Amaç kesmekti, toplumun kaynakla irtibatını

 

Hedef toplumsal hafızayı silmek, sıfırlamaktı

Yalnız Batıcı seküler kültürü hatırlamaktı

 

Amaç, halkı, değersizlik batağında boğmak değilse eğer

Neden yok edildi, “iyi, doğru ve güzel”e dair her değer?

 

Sopa gösterildi, engeli aşıp köklere ulaşana

Aldatıcı “havuç” dağıtıldı, “resmi din”le uzlaşana

 

Ulusçulukla, ümmeti dışladılar en baştan

Laiklik adına, İslam’ı kovdular hayattan

 

Vahyi reddedip de, ilah edindiler hevayı

Bir kula kul olup, kirlettiler güzel dünyayı

 

İnsan, böyle yabancılaştı, kendine ve Rabbine

Birbirinin kurdu oldu ve zulmetti hemcinsine

 

Görüşü kutsanıp,“ ileri” sayıldı bir fâninin

“İrtica”sayıldı vahyi, onu da öldüren Rabb’in

 

Değiştirmeye cür’et eden, Rabb’in muhkem vahyini

“Değiştirilemez” yaptı, bir fâninin ilkesini

 

Rabb’in vahyine sadakatimiz, “dogmatik” bulundu

Laik Kemalizm,  dogmanın tam karşılığını sundu

 

Kemalizm daha doğmadan ölmüştü, zaten halktan geriydi

Kur’an, kıyamete kadar geçerli ve her çağda ileriydi

 

Sistem; Kurtulduk Sananları, Aldatıcı Bir Serap

Hak ve Hürriyetleri Yok Etti, Sözde İnkılâp

Hak ve adaletten uzaklaşarak, hep hevaya taptılar

Birçok masuma, müslümana ideolojik zulüm yaptılar

 

Baskı ve işkenceyi kullandılar, polisteki sorguda

Haksız keyfi kararlar verdiler, ideolojik yargıda

 

Çok masum müslümanı, zulmederek attılar zindana

Fıtrî ahlakı tüketip ihanet ettiler insana

 

Katliamlar, sömürü ve zulümler, laik rejimin karakteri

“Hevası ilahlaşan, kan döküp fesad çıkarır”, vahyin haberi

 

İdeolojik zulümlerle, egemen sistem dehşet saçtı

Bu hal, şahsiyetleri bozdu, ikiyüzlülüğe yol açtı

 

Öz yurdunda yok edildi, yerli halkların en temel hakları

Konuldu; İslamî cemaat, eğitim ve tebliğ yasakları

 

Lozan’la korumaya alındı, azınlığın hakları

Müslümanlara zindan kılındı, İslam’ın toprakları

 

Müslüman mahrum bırakıldı, azınlık haklarından

İnancı kovulmak istendi, kendi topraklarından

 

İnsanca ve Müslümanca yaşamak, hep suç sayıldı

Bâtıl fikir, inanç, kimlik ve kıyafet dayatıldı

 

“İrtica” yaftasıyla dışlandı, Allah’ın şeriatı

Hâkim kılındı, heva ürünü, beşerin fikriyatı

 

Kanun aldılar, İtalya, İsviçre ve Fransa’dan

Kültür ithal ettiler, tefessüh etmiş Avrupa’dan

 

Baştan yöneldiler, “devrim”le yok etmeye İslam’ı

Sonraki “tesettür yasağı”, bu zulmün bir devamı

 

Batı, “Kur’anı kapatın kadını açın” diyordu

Batılı vur deyince, işbirlikçi öldürüyordu

 

Şeriata düşmanlıktı, bu tesettür yasağı

Kur’an’da, tuğyanın yeri “hayvandan da aşağı”

 

Halka zorla giydirip, Avrupa’nın şapkasını

Yaptık diye övündüler, “ inkılâp”ın hasını

 

Müslüman halk istemedi, “devrim” in şapkasını

Şapka için “kopardılar”, çok masum “kafasını”

 

Önce pozitivizme koştular, İslam’ı reddederek

Hıristiyanlığa da döndüler, Batı’ya imrenerek

 

Laik devlete bağlı, “resmi din”e ihtiyaç vardı

İslam’ı denetime almak, varılan son karardı

 

Bu amaçla kuruldu,“ulusal din”in Diyaneti

Laik devlete sadakatle, yapsın diye hizmeti

 

Denetime alındı, dinî eğitim ve dinî hayat

Bu art niyetle açıldı, İmam Hatip ve İlahiyat

 

Laikliğe uygun hale getirmek için İslam’ı

Eğitimde hedeflendi, modern, laik din adamı

 

Seküler kutsallar üretip, koştular paganizme

Hep İslam’la savaşarak, yol açtılar nihilizme

 

İslami kimlik yok edilince, oluştu boşluk

Yayıldı bütün topluma, başıboşluk, sarhoşluk

 

İslam’ı dışlayınca, “iyi-doğru” ölçüsü kalktı

“Değer”siz ve “anlam”sız bataklıkta boğulan halktı

 

“Değer”sizlik bataklığında yetişti, pek çok sapkınlık

Mafya, fuhuş, uyuşturucu ve daha birçok azgınlık

 

Biz Müslüman’dık, laik ve Kemalist olamazdık

İkiyüzlülük yapmadan, tüm bu hakikati yazdık

 

Dedim ki, “biz Müslümanız, laikliğe, Atatürk’e muhalifiz”

“İsterseniz asın, yine de şeriatçıyız ve Hakk’a şahidiz”

 

İslamî ölçüyü zikrederek, ilmî hakikati söyledim

“Laiklik ve kemalizm uğruna ölen, şehid olamaz” dedim

 

Her şartta, şirki reddedip hep tevhidi anlattım

Hak ile bâtılı ayrıştırıp Hakikati gündem yaptım

 

Evet suçum bu, laikliği reddeden bir şeriatçıyım ben

Tevhidî imanla, her bâtıla, Kemalizme de karşıyım ben

 

Ne yaparsanız yapın, bu suçu işlemekten asla vazgeçmem

Tüm dünyayı verseniz de, yine Kemalizmi tercih etmem

 

Ölümle tehdit etseniz bile, asla tağuta tapmam

Basit dünya çıkarları için de, bâtıl yollara sapmam

 

Hatırlayın, size meydan okumuştum, mahkeme salonundan

Demiştim ki; “Ceza verseniz de asla dönmem tevhid yolundan”

 

O gün, iki yıl ceza vermiştiniz İslamî düşünceme

Böyle çok cezalar, engel olamadı tevhidî davetime

 

Evet, işte ben buyum, rejime göre “iflah olmaz bir suçluyum”

“Rabbim Allah’tır” deyip O’na sığınırım, bu yüzden güçlüyüm

 

Böyle oldu, “Resmi din”i reddedip Hakk’a bağlandım

Hak din İslam’ı seçtim, sonra hep zulme maruz kaldım

 

Bilinsin ki, Müslüman zulümden korkup Hak yoldan dönmez

Tevhidin ışığı tağutu korkutur, zindanda sönmez

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon