Pazar, Eylül 8, 2024

Kurban

by İlkav Editor
2,9K 👁
A+A-
Reset

Kurban bayramının yakın olması vesilesiyle,  bugünkü hutbemizin mevzuu “Kurban” konusunda olacaktır. Devletin kurumsallaştırdığı dine, her çeşit ideolojiye, dünya görüşüne, hurafe inanca, gün geçtikçe kurban edilen değerlerin sayısının arttığı bir dönemde, yine bizler kurban bayramına kavuşacağız inşallah.

Kurban, İslami bir terim olarak Arapçadan Farsça’ya, oradan da Türkçeye geçmiş bir sözcük olup, her türlü adağa kurban dense de, İslam dininde özellikle Kurban Bayramında, ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı, usulüne uygun olarak, Allah (cc) adına kurban kesme eylemini tanımlar. Kurban; “Akraba” kelimesi ile aynı kökten gelerek “Allah (cc)’a yakınlık, Allah (ccc)’a kurbiyet sağlamaya vesile olan şey” manasına da gelir.

 Aynı zamanda Kurban; Allah (cc)’a teslimiyetin ifadesini amele dökmek için anadan-babadan, paradan-puldan, makamdan-mevkiden, şan ve şöhretten geçebilmek, Allah (cc) yolunda canların ve her türlü malların feda edilebileceğini bir an olsa dahi duraklamadan gösterebilmektir. Kısaca İnsan ile Allah (cc) arasına giren her türlü müstekbir ve tağuti otorite, ya da sistemlere karşı kıyam etmek anlamına da gelir kurban.

İslam Dininde bugün anlaşılan kurban kavramının temelini İbrahim (as) ile İsmail (as)’a atfedilen, Allah (cc)’a adanmışlık duygularını ifade eden kıssa oluşturur. Allah’u Teala (Celle Celalühü) bu kıssayı Saffat Suresi 102 ve 103. ayet-i celilelerinde şöyle beyan buyurur “(Böylece Oğlu) yanında koşma çağına gelince (İbrahim ona): “Yavrum, ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Artık bak ne düşünürsün?”dedi. (Oğlu İsmail) Dedi ki: Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah, beni sabredenlerden bulacaksın. İkisi de böylece (Allâh’ın emrine) teslim olunca, İbrahim onu şakağı üzerine yatırdı” 

Ekitap için tıklayın

Evet! İşte bakınız! Vaad edip verene teslim olmaktır kurban. Gözlerini kapamadan, dişlerini sıkmadan, dudağını bükmeden teslim olmaktır kurban. Samimi teslimiyetin sonucunda Rabbinin kendisine armağanıdır kurban. İbrahimî duruşun ve İsmailî teslimiyetin sembolleştirdiği bir ibadettir kurban. Allah (cc) yolunda infakın, cömertliğin, fedâkârlığın ve takvanın bir nişanesidir Kurban. İşte bu anlamda, bayramı hak etmektir kurban. Zira kesilen hayvanların ne etleri ne kanlarıdır kurban. Bu yüzden bayram, kurban bayramı değil kurbanın bayramıdır.

Evet! Allah (cc)’a bizi yaklaştıracak bir kurban! Yani İbrahim (as)’in en değerli kurbanı niteliğinde, İsmail (as) niteliğinde olmalıdır bu kurban. Kimdir veya nedir İsmail (as) niteliğinde? İsmail’imiz niteliğinde? İsmail’iniz niteliğinde olan? Senin İsmail’in belki kendin, belki ailen, belki malın, belki evladın, Makamın, Şerefin, Kariyerin, Yoksa Paran mı?

Muhterem kardeşlerim! Görüyorsunuz ki yaşadığımız bu yüzyılda nefsimizin bizlere sevdirdiği değerler o kadar fazladır ki, bunları teker teker kurban etmek ömrümüzü bile aşar. İnsanın bunların üstesinden gelebilmesi için herhalde İbrahim (as) gibi cesur, Ebu Zer (ra) gibi ise asil bir kişiliğe sahip olması gerekir.

Bir bakıma “Kurban kesmenin ve kurban bayramının önemi” en azından bu zaman zarfında Dünya Müslümanlarının hal ve istikbalini ve bunlara karşı bizim durum ve duruşumuzu bir daha tefekkür edebilmek için, adeta bir tamir olma, rektefeye girme ve bir düşünme eylemi olarak ta değerlendirilebilir.

Ancak ne var ki; Bugün içinde yaşadığımız toplum gibi, Müslümanların yoğun olarak yaşadığı toplumlarda kurban kesenler çok olmasına rağmen, İbadetler adetler haline getirildiği için, bu toplumlarda insanları Allah (cc)’tan uzaklaştıracak bir nizamın hakim olduğu görülmektedir. Buda kurban kesenlerin kestikleri kurbanların farkında olmadıklarının açık bir göstergesidir.

İslam dininin emrettiği ve birçok fakir fukaranın sofralarında et gördüğü kurban ibadetine, hayvan severlilik adına karşı çıkan, sözde aydın ve çağdaş geçinenlere seslenmek istiyorum! Artık bırakın böcek, eşek ve domuz eti yemeyi de bir an önce adına cumhuriyet diyerek, demokrasi diyerek, barış, eşitlik, hoşgörü diyerek ve hep aynı yöntemlerle, Müslümanlara karşı bir vahşet ve bir katliam sergilendiğini artık görünüz!’

Müslümanlara karşı bir kinle yaşam haklarını ellerinden almak için tek vücut haline gelen emperyalist kâfir ülkeler, Müslümanların topraklarını, madenlerini, petrollerini sömürmek, Müslümanların yaşadıkları ülkeleri işgal etmek, siyonizmin emellerini yerine getirmek için dünyada huzur, adalet bırakmamış, savaşların, ölümlerin, katliamların ve vahşetin sebebi olmuşlardır.

Gazze’de, Irak’ta, Afganistan’da, Bosna’da, Libya’da, Suriye’de, somalide, Mayemarde Mısır’da Müslümanları topluca kurban ettiklerini anlamadıkça bayramımızda kurban olmaz, kestiğimiz kurbanda kurban olmaz. Bayramınz mübarek olsun hakkınızı helal ediniz. Velhamdulillahi rabbil alemin.

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon