1,2K
08.05.2009
اذ جاء ربه بقلب سليم
Kardeşlerim
“Bütün Âlemlerden Nuh’a selam olsun.” O Allah’ın ihlâslı kullarındandı. Kendisine emr olunduğu gibi yaşadı. Çok uzun yıllar kavmine hakkı tebliğ etti yılmadı. Kavmi ise ona sırt çevirdi düşman oldu. Fakat o darda kaldığında kimseye el açmadan yalnızca rabbine yalvardı yakardı. “Rabbim! Ben mağlup durumdayım bana yardım et.” diye dua etti. Ve rabbimiz o ihlâslı kulunun duasını kabul etti. Allah’tan gayrisine dayanan Nuh’u hesaba katmayan insanları ise helak etti. Fakat Nuh’u ve ailesini büyük felaketten kurtardı. Âlemlerin hâkiminin Nuh aleyhisselam’ın duasına icabeti bununla da kalmadı Onun soyunu kalıcı kıldı ve ardından gelenler için güzel bir hatırlama güzel bir nam bıraktı, Nuh adına.
Çünkü rabbimiz Nuh’tan hoşnut olmuştu. Onun ihlâsı, onun kulluğu, onun yılmaksızın mücadelesi, azmi ve yakarışı Âlemlerin rabbini memnun etmişti.
انا كذلك نجزى المحسنين
“İşte biz iyileri böyle mükâfatlandırırız” buyuruyor Rabbimiz.
انه من عبادنا المؤمنين
“Zira o bizim mümin kullarımızdandı”
Muhakkak ki o yalnız Allah’a iman etmişti. Bundan dolayı itikadında, amellerinde rabbine şirk koşmamış, yaşantısında yalnız Rabbini razı etmenin gayreti içinde olmuştu.
و ان من شيعته لابرهيم
“Şüphesiz ibrahimde onun milletindendi.” İbrahim’de onun şiasından onun tarafındandı.
اذ جاء ربه بقلب سليم
“Çünkü Rabbine Kalb-i Selim ile geldi.” Çünkü o bütün safiyetiyle rabbine yöneldi. Onun kalbinde hakkaniyetle karışık dünyalık şehvetler, şöhretler menfaatler yoktu. Kalbinde ne ailesine, ne kavmine ne de kavminin ileri gelenlerine karşı daha önceden yaşanmış bir husumeti de yoktu. Onda birilerine karşı öfke gadap hırs veya tekebbür de yoktu. Çünkü o taşıdığı selim kalble yalnız hakikati ve adaleti arıyordu. Bundan dolayı taşıdığı aklıselim onu taraf olmaya itti. Aklıselim İbrahim’i Hakka teslim olan, ihlâsla dua eden, yalnız rabbine kulluk edip, yalnız ondan dileyen, yüzyıllar önce yaşamış dedesi Nuh’un tarafı olmaya, onun şiası olmaya yönlendirdi.
Evet kardeşlerim
Ancak her türlü lekeden arınmış kalbi selim’le Allah’a yönelenler Kulluğun hakikatini kavrarlar. Ancak onlar hakkıyla diğer insanlara “siz kime kulluk ediyorsunuz” diye sorarlar çünkü ancak onlar hakkıyla kulluk edenlerdir. Aklıselim sahipleri Allah’ın dinini Allah’a has kılarlar. Allah’ın dinine kendi nefislerinden, kendi ihtiraslarından bireysel ve kurumsal egolarından bir şey katmadan yalnızca hakkaniyete tabi olur. Böylece kendilerine ve davalarına zulmetmekten uzak olurlar. Allah’ın pak dinini kendine kalkan yaparak onun arkasında her türlü bireysel ve kurumsal ihtiraslarını şehvetlerini, egolarını tatmin etmeye çalışanların ise bu yaptıkları kendilerine hiçbir fayda vermez. İbrahim’in her türlü lekeden arınmış yalnızca hakkı ve adaleti arayan aklıselim’i olmasaydı belki de Nuh’un şiası olmayı layık olamazdı. Ve eğer biz bugün bütün ihtiraslarımızı bir köşede bırakarak kendimizi yalnız Allah'a kul kılıp selim bir kalp ile hakka yönelmezsek ne İbrahim’i ne nuh’u nede hakkın taraftarlarını gereği gibi anlarız. Her zaman kendi ihtiraslarımızla yoğurduğumuz düşüncelerimizi hakikat sayar, hakikat sanar farkında olmadan Allah adına insanlara Allah'ın yüklemediğini din diye dayatmaya çalışırız. Gereği gibi algılayamadığımız içinde gereği gibi yaşayamaz, temsil edemez yolda kalırız. Bundan dolayı Aklıselim sahipleri faydasız şeylere itibar etmeyenler yalnız hakiki kurtuluş yolunda adım atanlardır.
“O gün mal ve evlat fayda vermez. Ancak ALLAH’a Selim bir kalple gelenler müstesna.” (Şuara 88-89)
Allah bizlere bütün kişisel ihtiraslardan arınmış aklıselim nasip etsin. Bizi davasını ihtiraslarına kurban edip hem kendini hem de başkalarını ifsad eden insanlar olmaktan korusun.
Rabbim bizlere binyıllar önce yaşamış Nuh’un İbrahim’in onun torunu Muhammed’in ve bütün resullerin yolunda yürümek nasip etsin. Bizlere onların tarafında olma izzeti nasip etsin. Bizi bu yola tam bir teslimiyetle bağlanan İsmail’ler olmakla, Kurbanlar olmakla şereflendirsin.
Rabbim bizleri yalnız aklıselim adına hakkaniyeti ortaya koyan ve zalimlerden hesap soran kullarından eylesin.
