Cumartesi, Temmuz 27, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ Hutbe: Siyonist İsrail kaybedecek, direnen Gazze kazanacak

Hutbe: Siyonist İsrail kaybedecek, direnen Gazze kazanacak

by İlkav Editor
110 👁
A+A-
Reset

Hutbe: Siyonist İsrail kaybedecek, direnen Gazze kazanacak
“Kötü tuzaklar kuranlar, Allah’ın, kendilerini yer(in dibin)e geçirmeyeceğinden yahut hiç ummadıkları bir yerden kendilerine azabın gelmeyeceğinden emin midirler?” (Nahl: 45)
Kardeşlerim, bugün Hicrî Ramazan ayının 26’sı 1445/Cuma
Beş-on milyon siyonist Yahudi, iki milyar olduğu söylenen Müslümanların gözlerinin içine baka baka, bugün Gazze’de Müslüman katliamı ve soykırım yapıyor! 60’a yakın sözümona İslâm ülkesinden fiilî bir hareket yok ve bu sahipsizlik, işgalci İsrail’in; Kudüs’ü, Mescid-i Aksâ’yı ve Gazze’li Müslümanları ortadan kaldırma planlarının adım adım uygulamasına fırsat veriyor.
Kudüs ve Mescid-i Aksâ yüz yılı bulan bir zamandan beri siyonizmin işgali altındadır. Siyonist İsrail, Mescid-i Aksâ ve Müslüman Filistinli kardeşlerimizin aleyhine olacak bütün planlarını adım adım, göstere göstere uygulamaya koyuyor. Ümmetin suskunluğundan ve ABD ile AB gibi odaklardan aldıkları cesaretle taktiklerini değiştirmeden işletiyorlar. Bize de bu hadiselerden uzun yıllardır sadece derin bir utanç düşüyor.
~Müslümanlar her durumda ilkeli olmak, çelişik ve zaaflı tutumlardan kaçınmak zorundadırlar. Ve yine mücadele ufkunu geniş tutmak, olumsuz bir takım gelişmelerle, zorluklarla karşılaştıklarında yeise düşmemek durumundadırlar. Eğer şu veya bu ülkenin, ordunun, süper bir devletin değil; Rabbu’l-Âlemîn’in Kâdir-i Mutlak olduğuna ve O’ndan başka da güç-kudret sahibi bulunmadığına iman ediyorsak perspektifimiz, tutumumuz, kaygı ve özlemlerimiz bu inancımızı yansıtmalıdır.
Evet, bugün Gazze, Kudüs, Mescid-i Aksâ bir yönüyle İslâm Ümmeti’nin içinde bulunduğu âciz ve çaresiz durumun bir aynasıdır ama aynı zamanda bir diğer yönden de direnişin sembolüdür. Ve tüm zorluklara, imkânsızlıklara ve ihanetlere rağmen sadece Rablerine güvenen ve O’na tevekkül eden Gazzeli mü’minlerin kararlılıklarının yansıdığı bir direniş odağıdır. Katil siyonist, emperyalist saldırganlık karşısında teslim olmayan bir irâdenin göstergesidir. Bizler de bu irâdenin bir parçası olarak davranmaya ve Gazze için, Kudüs için ve tüm beldelerimiz için mücadele etmeye mecburuz! Bunun için bakış tarzımızı, söylemimizi ve saflarımızı netleştirmeliyiz. Davâ, sadece Arapların ya da sadece Filistinlilerin davası değil, Kudüs’e, Mescid-i Aksâ’ya, Gazze’ye sahip çıkma davasıdır ve tüm Müslümanların omuzlarındadır.
Filistin ve Kudüs meselesinde İsrail, sorunun temelini oluşturur. Kudüs ve Mescid-i Aksâ İslâm’ın kutsal mekânıdır ve bu durum her türlü tartışmanın üstündedir. Kudüs ve Mescid-i Aksâ’nın statüsü, dinî ve tarihî gerçeklerde olduğu gibi, uluslararası hukuk ve anlaşmalarda da Müslümanlara aittir.
Unutmamak gerekir ki, ne Filistin yahudi toprağıdır, ne Kudüs İsrail’in başkentidir ne de Mescid-i Aksâ bir yahudi tapınağıdır. Ve yine unutmamak gerekir ki, İslâm dünyası, kendi içinde etnik ve mezhep kavgaları ile enerjisini harcadığı sürece, İsrail, ABD ve şürekâsı tüm insanlığı karşılarına alma pahasına, bu tür faaliyet ve cinayetleri işleme cesareti bulacak demektir.                                                                                                                         
~Her zamanki gibi, halkı Müslüman ülkeler dahil bütün dünya Gazze’de işlenen bu vahşeti anlamsız ve etkisiz kınama mesajlarıyla geçiştiriyor. Biliyoruz ki, yaklaşık 100 yıldır süregelen bu tür yaptırımsız kınamalar siyonist terör devletinin cesaretini arttırmaktan başka bir işe yaramıyor.
Her ne kadar Müslüman halkların devlet yöneticileri ümmetin namusunun kirletilmesine sessiz kalarak veya boş kınama ilanları ile vahşi teröristleri daha da cesaretlendiren dolaylı bir destek verseler de ümmetimiz Hablullah’a topluca sarılıp vahdet ve izzetine kavuşarak kesinlikle seyirci kalmamalı ve mutlaka hesabını sormalıdır.
Yine unutulmamalıdır ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümetinin boş kınamalarının, olayı bilen ve halkının gazını alıyor diye yorumlayan terörist devlet üzerinde bir etkisi olmadığı gibi Müslümanlar nezdinde de hiçbir anlamı ve değeri yoktur. Bilakis, her kınama ve sert söylemin arkasından teröristlere daha fazla maddî ve siyâsî destek verildiğine onlarca defa şahid olmuşuzdur.
Kınamak; ordusu, SİHA’sı, İHA’sı ve imkânı olmayanların yoludur. Bu siyonist teröristlere verilecek cevap ancak, Gazze şeridinde yaşayan kardeşlerimizin verdiği cevap şeklinde olmalıdır. Bu siyonistler ancak güçten anlarlar.
Ümmet; Mavi Marmara mücadelesinin satılmasına, terörist İsrail’e Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü üyeliğine, Türkiye’nin hava sahasının kullandırılmasına, İsrail-NATO İşbirliği anlaşmasının veto edilmeyip yürürlüğe girmesinin sağlanmasına, Kürecikteki NATO Füze Kalkanından İsrail ve şürekâsı için tüm bölge hakkında istihbarat devşirme imkânı verilmiş olmasına, Kudüs’ün başkent olarak ilan edilmesine ve en önemlisi de Filistin’den çalınan doğalgazın İsrail’e ait olduğunun onaylanmasına esefle tanık olmuştur. Bunlar asla unutulmayacaktır.
Filistin, Gazze ve Mescid-i Aksâ’da her saldırı olduğunda meydanlarda eylem
yapanlar, Erdoğan’ı İsrail’e karşı somut adımlar atmaya, yaptırım uygulamaya zorlamak yerine, Erdoğan’ın gaz alma amaçlı sert söylemlerine selam çakarak slogan atıp İsrail’i protesto eylemi yapmak suretiyle çelişkiler yaşıyorlar. Maalesef her ülkede de böyle yapılıyor ve sonuçta ülkelere egemen yönetimler İsrail ile dostluğu sürdürüp hiçbir yaptırım uygulamaya koymazken, halklar hem de İsrail dostu yönetimlerin bayraklarını taşıyarak “kahrolsun İsrail” diye bağırıp deşarj olarak rahatlamakta, ama İsrail yeni saldırı ve katliamlarına devam etmektedir. Artık bu oyun bozulmalı, tepkiler, işgalci terör devleti İsrail ile işbirliği yaparak bunca desteği veren iktidarlara yöneltilmelidir.
Yaklaşık yüz yıldır, hem protesto eylemleri hem de terör devletinin işgalleri sürüyor ve tek adım ileri gidilmiyor. İşgal, ilhak ve zulümler geçen her zaman diliminde artıyor, daha ileriye gidiyor. Sonuçta da Filistin ve mukaddes beldelerimiz giderek daha fazlasıyla terörist devletin eline geçiyor ve tamamen yok olmaya doğru sürükleniyor.
İktidarlara destek verenler ve İsrail ile işbirliği, dostluk ve destekleri konusunda onları hesaba çekmeden ve somut adımlar attırmadan destek vermeyi sürdürenler de İsrail saldırılarına yaptırım uygulamayan iktidarlar gibi sorumlu durumuna düşer, vebal altına girerler.
Bilinmelidir ki, zaman ve içerisindeki şahidler, eylem ve söylem tutarsızlıklarını kaydediyor. Her Müslüman’a, İslâm’ın şiarlarından olan Mescid-i Aksâ’nın korunması ve işgalden kurtarılması için var gücü ile maddî ve manevî destek farzdır, bunu unutmayalım ve üzerimize düşen gayreti göstererek Rabbimiz olan Allah Teâlâ’nın yardımına müstehak olabilelim.
05.04.2024
Hazırlayan: Emrullah AYAN

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon