Salı, Aralık 3, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ Hutbe: Kulluk son nefese kadar yapılır

Hutbe: Kulluk son nefese kadar yapılır

by İlkav Editor
393 👁
A+A-
Reset
https://youtu.be/rCS4BwwpBnk

Hutbe: Kulluk son nefese kadar yapılır
“Sana ölüm gelene kadar Rabbine kulluk et!” (Hicr: 99)
Kıymetli Müslümanlar, bugün Hicrî Şevval ayının 1’i 1445/Çarşamba

Ramazan bayramımız mübarek olsun. Rabbimiz bu ayda tutmuş olduğumuz oruçlarımızı, kılmış olduğumuz namazlarımızı, yaptığımız infak ve diğer hayırlarımızı kabul buyursun. Daha güzel, umut dolu yarınlarda bayramlara kavuştursun.
Müminlerin asr-ı saadetten bugüne kutladıkları iki bayramı vardır, onlar da Ramazan ve kurban bayramlarıdır. Bu bayramlar hicretin 2. senesinde meşru kılınmıştır. Bayramlar mutluluk neşe ve sürûr günleridirler. Bayram vesilesi ile çocuklar sevindirilir, yoksullara yardım edilir, eş dost akrabalar ziyaret edilir. Önemli dayanışma günleridir bayramlar. Bayramlar son yıllarda maalesef seküler modern tüketim kültürünün de etkisi ile evde dinlenme veya tatil bölgelerinde eğlenerek (!) vakit geçirme günleri olarak algılanır olmuştur. Oysa İslam toplumunun gelişiminde bu günler ilişkilerin sıkılaştırılarak geliştirilmesi açısından çok önemlidir. Konuya dair Rasulden şu rivayetler sadır olmuştur:
“Kim Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsa, misafirine ikramda bulunsun. Kim Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsa, akraba ilişkilerini sürdürsün.”(Buhari, Edeb, 85)
“…Allâh’a ve âhiret gününe îmân eden kimse, akrabasına iyilik etsin!..”
(Buhârî, Edeb, 85; Müslim, Îmân, 74, 75)
“Akrabâsının yaptığı iyiliğe aynıyla karşılık veren, onları koruyup gözetmiş sayılmaz. Akrabâyı koruyup gözeten kişi, kendisiyle alâkayı kestikleri zaman bile, onlara iyilik etmeye devâm edendir.” (Buhârî, Edeb, 15; EbûDâvûd, Zekât, 45)

Asr-ı saadetteki uygulamalar ve kaynaklarımızın da önemle üzerinde durduğu gibi bayramlar halleşme, dertleşme, mutlulukları paylaşma zamanlarıdır ve böyle değerlendirilmelidir. Evlatlarımıza da hem bu konuda hem diğer konularda örnek olmalıyız.
Kıymetli Müslümanlar, kulluk sadece namaz kılarken, Ramazan’da oruç tutarken veya ölen bir mümin için mezarlıkta yapılanlar olarak algılanmamalıdır. Allah’a kulluk bayramla birlikte bir kenara konulup tekrar bir sene sonra uygulanacak bir şey değildir. İslâm’da Allah’a ait olan ve olmayan alan ve zaman diye bir şey yoktur. Her yer ve zaman Allah’a aittir. Allah yerlerin ve göklerin, her şeyin ve her zamanın sahibidir. Kulluk sadece günün belli saatlerinde 5 vakit namazda, yılın bir ayında Ramazan’da, ömrün bir döneminde Hacc’da uygulanılacak bir durum değildir. Kulluk hayatın her alanında eğitimden aile hayatına, ticaretten siyasete, hukuktan savaşa, tüm konularda vahyin belirlediği çerçevenin dışına çıkmamaktır. Yani bireysel ve toplumsal hayatı Allah’ın ve rasulün belirlediği esaslara göre tanzim etmektir. Hutbemin başında okuduğum âyette de ifade edildiği üzere bir ömür yapılması gereken ve kaçınılması gereken her şeydir. Hayatın her alanını ve ânını kuşatan, her işe müdahil olan bir algıdır. Yani kulluk olmayan bir davranış ve zaman yoktur insan hayatında. Yani kişi yaptıkları ile ya Allah’a ya da başka şeylere kulluk halindedir. “De ki: Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.” (Enam: 162) âyetinde de buyrulduğu gibi insan hayatında boşluk yoktur. Yani 7/24 insan kulluk halindedir Ya Allah’a ya da şeytana ve dostlarına, hevâsına ya da tâğutlara…
Kulluğun bir yansıması da zalimlere yaptıklarından dolayı karşı koymaktır.
“Zulmedenlere meyletmeyin, yoksa ateş sizi de yakar. Allah’tan başka velileriniz olmadığına göre yardım da göremezsiniz.”(Hûd: 113)  
Evet, Rabbimiz öyle buyuruyordu. Zalim olunmayacaktı ancak zalimlere lojistik destek gıda vb. destek sağlayarak, payanda da olunmayacaktı. Sadece slogan atarak, hiçbir icraat ortaya koymadan, dünyayı bu katliamı durdurmaya çağırmak sureti ile pasif destekçi konumuna da düşülmeyecekti. Müslüman halkların yöneticileri ise; sivil, insânî, vicdânî, İslâmî tepkisini hiçbir kimseye zarar vermeden yapanları tekme-tokat sürükleyerek zalimce muameleye tabi tutmaktadırlar. Herhalde bu yaptıkları ile İsrail’e, “bakmayın siz bizim kınamalarımıza, ticaretimiz devam ediyor, yapılan protestoları da en ağır şekilde cezalandırıyoruz” demek sureti ile kimlerin yanında yer aldıklarını göstermek açısından önemlidir.
Unutulmasın ki Gazze’de katledilen masum çocuk, kadın ve erkeklerin günahından, yapılan zulüm ve akıtılan kanlardan tüm dünya insanlığı, öncelikli ve özellikli olarak Müslümanlar ve de yaptırım gücü olan yöneticiler sorumludurlar. Ve bu zulmü o masum insanlara reva görenler, seyredenler, ellerinde yaptırım gücü olduğu halde konjonktürel hesaplar yapanlar, bilsinler ki; gözlerin dehşetten dışarı fırlayacağı gün onları beklemektedir. Keşmir, Doğu Türkistan, Suriye ve Gazze’deki çocukların ve Müslümanların az da olsa sevinçli ve umutlu bir bayram yapma hakları yok mudur? Ey dünya Müslümanları bayramsa bayramınız mübarek olsun!
10.04.2024
Hazırlayan: Hayati İSAOĞLU    

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon