Cumartesi, Temmuz 27, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ Hutbe: Kerbelayı anmak mı anlamak mı?

Hutbe: Kerbelayı anmak mı anlamak mı?

by İlkav Editor
406 👁
A+A-
Reset

Hutbe: Kerbelayı anmak mı anlamak mı?

Zülmedenlere meyletmeyin (destek olmayın) yoksa size ateş dokunur. Allah’tan başka yardımcınız da yoktur. Sonra yardım da göremezsiniz.”11/113

Değerli Kardeşlerim,

Bugün hicri 10 muharrem 1445 Cuma Rabbimiz günlerimiz bereketli kılsın. Muharrem ayı denildiğinde aklımıza hemen hicret ve Kerbela faciası gelmektedir. Evet tüm tarihivakalar üzerinde düşünülüp ibret alınmak için   okunmalıdır. Rabbimiz Kitab’ında kıssalardan bahsettikten sonra ibret almaz mısınız, akletmez misiniz diyerek bizlere tüm yaşananlardan ibret almamızı öğütlüyor.

Ekitap için tıklayın

Evet“tarih tekerrürden ibarettir” şeklinde bir sözde vardır bilinen. Bu günler Kerbela olayının teessüfle hatırlandığı günlerdir. Aslında Kerbelaolayını Adem’den günümüze yaşanan tüm olaylarda görmek mümkündür. Yani Kerbela her an yaşanan hayatın ta kendisidir. Bu hayatta kişi ya imam Hüseyin’i örnek alıp tevhidi duruşu temsil eder, veya Yezidi örnek alıp, vahyin tersi bir davranış sergileyip, tuğyan eder. Günümüzde de bölgemizde ve tüm dünyada cereyan eden olaylar doğru okumak için Kerbela olayını iyi anlamalıyız. O günün Yezidleri, Ubeydullah bin Ziyadları, Sad bin Ömerleri, Hüseyinleri hatta Kufe’lileri olduğu gibi günümüzünde aynı kişilikteki şahısları isimleri değişik de olsa bulunmaktadır.

Kerbela bölgemizde de yürek burkan, gönülleri yaralayan hatıralarıyla değişik etkinliklerle hep anılır. Bu önemli olay maalesef şiası ile sünnisiMüslümanlarca gereği gibi doğru tahlil edilememiştir. Bir çok konu da olduğu gibiMüslümanlar bu konuda da Kur’anitahlil  ortaya koyup zulme karşı duruş ortaya koyamamışlardır.

Kerbela ne mevlidler okutarak, ne aşure dağıtarak, ne mersiye ve ağıtlar yakarak ne de üzerinde hiç konuşmamakla anılmış ve anlaşılmış olur.

Evet, Nebinin “Benim dünyadaki reyhanım, çiçeğim “ dediği torunları, ve ehli beyti, masum bebekler dahilKerbela’da hunharca katledildi. Aslında katledilen sadece Hüseyin ve ashabı değildi. İslam postuna bürünmüş küfür ve şirk cephesi tevhid ve adalet dini olan İslam'ı katlediyorlardı Kerbela’da. Hz Hüseyin mevcut saltanat sistemi rejime başkaldırmış, halkı vergilerle sömüren, adaletsiz, paylaşımsız, kayırmacı, rüşvete, yağcılığa dayalı, zalim, hilafeti saltanata çevirerek Bizans krallarına, Firavunlara, Nemrutlara taş çıkartacak saraylarda halktan tamamen uzak yaşayan sisteme kıyam etmişti.

Hz. Hüseyin’i ve ehli beytini, o Peygamber yarenlerini,  Kerbela’ya götüren saik, verdikleri mücadele ne idi. Hz. Hüseyin Yezid gibi bir sultan mı olmak istiyordu? Saltanatı ondan devralıp etrafını zenginleştirmek mi istiyordu? Yani sultanlığı Emevilerden alıp saltanata kendisi mi devam etmek istiyordu? Yoksa Nebi’nin döneminde yaşanılan asr-ı saadeti, Peygamberi adalet yönetimini mi ihya etmek istiyordu? Hüseyin cahiliyye dönemindekine benzer zulüm dolu, insani ve İslami değerlerin hiç edildiği, insanların yapılan haksızlıklara karşı seslerini çıkaramadıkları itiraz edenlerin hemen kellesinin alındığı, ahlaksızlığın, gasbın, talanın, devlet eliyle icra edildiği, gayri meşru, hevaya dayalı, saltanat sistemine kıyam için gidiyordu?

Aslında Kerbelayı anmak Hüseyin’i, Yezid’i yani aktörleri anlamaktan tanımaktan geçer. Kerbela bir zihniyetin sembolüdür. Kerbelayı anlamak, Hüseyin’i anlamaktan, Hüseyin gibi olmaktan, yani Muhammedi olmaktan, Vahye sadık kalmaktan geçer. Hüseyinden yana olmak  “Doğrayın beni ey kılıçlar, Muhammedin dini hâkim olacaksa” sözünün izdüşümü olan mücadelenin bir ömür verilmesinden geçer.

Mazlumlar yine mazlum, mustazaflar yine mustazaf. Günümüzde İslam âlemini yönetenlere bakalım Yezid ve onun atadığı valiler gibi davranmıyorlar mı? Firavunların halkları fırka fırka böldüğü gerçeğini Rabbimiz 1400 küsür yıl öncesinden bizlere hatırlatırken, sıffin, cemel, Kerbela derken islam dünyasının günümüze kadar sürekli nasıl bölündüğünü görmüyor muyuz?

Bizler bugün İslam alemi diye bilinen dünyaya bir bakalım kimler hangi rolleri üstlenmektedir. Yezid’e benzer anlayış, yaşantı, söylem içerisinde tahakkümlerini Batılıların batıl desteği ile sürdürmektedirler. Ortadoğudan Uzak doğuya, Asyadan Afrikaya, bakalım karşımıza nasıl bir manzara çıkacaktır. Hüseyni zihniyetin hakim olduğu bir kara parçası mevcut mudur? Mısır, Suriye, İran, Irak, Türkiye Libya, Suudi Arabistan, Ürdün, Yemen hangi bir ülkede Allah’ın hükümleri hâkimdir.

Bu ülkelerde halka hükmedenlerin yaşantıları, zihniyetleri, saltanatları, zulümler yasaları Hüseyin’den çok Yezid’e benzemektedir. Onun gibi halkı adam yerine koymamaktadırlar, yoksulu, öksüzü itip kakmaktadırlar, saltanatlarını eleştirenleri acımasızca cezalandırmaktadırlar, darbelerle halkı sindirmekte, kendilerini üstün görüp yönetme işine kendilerini en layık görmekte ve en önemlisi beşeri küfür sistemleri ile hükmedip zulmetmektedirler.

Kerbela’nın gündem yapıldığı bugünlerde Hüseyin’i anlamak içingelin hep birlikte hiçbir ırki, mezhebi, meşrebi ekollere tabi olmadan Allah’ın Kitabını hakem yapıp, düşünce ve tavırlarımızı O’na arz edelim, Kur’an’ın hakemliğine razı olalım. O’na güvenelim. O’na kulak kesilelim.Yezid’den ve onun temsil ettiği saltanat ve hevaya dayalı beşeri sistemlerden beraat edelim. Bu anlamda kitabımıza kulak verelim:

“Ey iman edenlerAllah’tan O’na yaraşır bir şekilde sakının ve ancak Müslümanlar olarak can verin”

“Toptan Allah’ın ipine sarılıp ayrılmayın Allah’ın üzerinizdeki nimetini düşünün”

“İçinizden hayra çağıran iyiliği emredip, kötülükten men eden bir topluluk bulunsun işte kurtuluşa erenler bunlardır”

“Kendilerine apaçık deliller geldikten sonraparçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın işte bunlar için büyük bir azap vardır.” 3/102-105

Rabbimiz bizleri, çağın Yezidlerini tanıyıp onlarla Hüseyin’ce mücadele eden, onların zulümlerine direnenmuvahhidlerdeneylesin. Amin.

Hayati İsaoğlu

28.07.2023

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon