" DARBELERİN HER TÜRÜNE DİRENECEĞİZ”
Genelkurmay Başkanlığı’nın muhtıra niteliğinde ki açıklamalarına yönelik tepkiler sürerken, İLKAV üyeleri Abdi İpekçi Parkında bir araya gelerek her türlü darbelere karşı direneceğiz mesajı verdi. Abdi İpekçi Parkında bir araya gelen İLKAV dostları Genelkurmay Başkanlığı’nın demokrasi ile milli ve manevi değerleri hedef alan açıklamasını halkın değerlerine meydan okuma olarak değerlendirdiklerini bildirdiler. Meydanda toplanan duyarlı insanları temsilen bir açıklama yapan, Abdurrahman Çeliker, “Genel Kurmay Başkanlığı, 27 Nisan günü gece yarısı, insan haklarına, özgürlüklere ve sivil siyasete yönelik bir muhtıra hüviyetinde olan ve kendi yaptıkları anayasayı ihlal anlamı taşıyan bir açıklamayı internet sitesinde yayınlamıştır. Bu açıklama, Türkiye’de siyasetin, hukukun ve en genelde de toplumun militarist bir kuşatma altında olduğunun somut belgesi niteliğindedir. Açıklama ile Türk Silahlı Kuvvetleri 1946’dan bu yana sürdürülen çok partili siyaseti bir türlü benimseyemediğini, içselleştiremediğini bir kere daha ortaya koymaktadır. Meclisten hükümete, medyadan sivil topluma kadar bir dizi kurum ve çevreye açık ve örtük tehditler savrulmaktadır. Bu gece yarısı bildirisi, şu veya bu kurum ya da çevreden de önce doğrudan halka ve halkın iradesine yöneltilmiş bir muhtıradır. Bu muhtıra yasadışıdır. Eğer Türkiye bir hukuk devleti ise bu muhtıranın sahipleri yargılanmalıdır. Genelkurmay açıkça hükümete sopa göstermekte, mülki idareyle ilgili bir dizi icraatı gerekçe göstererek “durumdan vazife çıkarmak”tadır! Halbuki, hukuk devleti iddiası taşıyan ülkelerde hiçbir bürokratik kurum bağlı olduğu siyasi iradeyi tehdit eder tarzda tavır koyamaz” dedi.,
PAŞALARIN TANKI SUSTURAMAZ HALKI
“Bu muhtıranın zamanlaması da korkunçtur” diyen Çeliker, sözlerine şu şekilde devam etti: “ Meclis’in teamüllere uygun olarak düzenlenen bir seçimle yeni bir cumhurbaşkanı seçimini gerçekleştireceği bir ortamda, doğrudan bu seçimlere de atıf yapılarak süreci belirleme çabası kaçınılmaz bir müdahaledir. Ayrıca söz konusu seçimlerin bir dava konusu olarak Anayasa Mahkemesi’nde ele alınacak olması ise durumu daha da vahim kılmaktadır. Bu şekilde mahkemenin kararı ipotek altına alınmaya çalışılmaktadır. Yargı bağımsızlığının bu ölçüde baskı altına alındığı bir ülkede hukuktan söz etmek gülünçtür. Bu durumda Anayasa Mahkemesi ne ölçüde bağımsız bir yargı organı olduğunu ispatlamakla da mükelleftir.”
ASKER YARGIDAN ELİNİ ÇEK
Çeliker, “Diğer taraftan, söz konusu açıklamada, “ülkenin birlik ve bütünlüğüne” gerçek anlamda zarar verecek bölücü ve yıkıcı tutumlar sergilenmiştir. Halkın önemli bir kısmını düşman ilan edip tehdit ettikleri bu açıklama içinde, her toplumsal kesimin istediği dini ve düşünceyi özgürce tercih edip özgürce örgütlenerek sosyalleştirebilmesi hakkını kullanan ve kimseye bir tehdit ve düşmanlık da ortaya koymayan yasal faaliyetler “bölücü ve yıkıcı” eylemler kategorisine yasadışı tanımlamayla sokulabilmiştir. “Kur’an okuma yarışması düzenlenmesi”, “tesettüre uygun kıyafet giyilmesi” ve “ilahi söylenmesi” gibi yasal etkinlikler, ülkeyi bölecek ve yıkacak “irticai” faaliyetler olarak nitelendirilmiştir. Çocuklarımıza nasıl kıyafetler girdirmemiz, neler söyletmemiz ve ne zaman yataklarına yatırmamız gerektiği de bu bildiriyle belirlenmek istenmiştir. Üstelik tüm bu cepheleşme, bölücülük ve düşman ilan etme çabasını ortaya koyanlar, ironik bir tutumla, sureti haktan görünmeye ve “kutsal olan dinin” zarar görmemesi için böyle bir tepki gösterdikleri imajını da vermeye çalışarak bir başka tutarsızlığın altına imza atmışlardır” diye konuştu.
İSLAMİ KİMLİĞİ KORUYACAĞIZ
Sık sık Çeliker’in sözlerini sloganlarla kesen duyarlı vatandaşlar, “Cuntanın tehdidi yıldıramaz bizleri”, “Paşaların tankı susuturamaz halkı”, “Asker Yargıdan elini çek”, “İslami kimliği koruyacağız”, “Vatan millet Sakarya, hortum, infaz, muhtıra”, “Uyan diren özgürleş”, “Darbeciler yenilecek, direnenler kazanacak”, “Şemdinli paşası, cuntanın maşası” ve “örtüye, Kur’an’a peygambere can feda” diye haykırdılar.
Çeliker, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Yine bu muhtıraya hakim olan mantığın bu ülkede ırkçılığın, milliyetçiliğin on yıllardır sebep olduğu düşmanlıkları, ödenen korkunç bedelleri hiç mi hiç anlamamış olduğu da görülmektedir. “Ne mutlu Türküm diyene!” sözüne karşı çıkanları Türkiye düşmanı olarak yaftalamak dayatmacı, faşizan ve şoven bir yaklaşımdır. İnsanları sahip oldukları etnik kimliğe bağlı olarak mutlu olmaya layık görmek ya da mutsuzluğa mahkum etmek insanlık değerleriyle bağdaşmaz. Hele bu yaklaşıma karşı çıkmayı vatan hainliğiyle, Türkiye düşmanlığıyla yaftalamak ise tek kelimeyle halkı birbirlerine karşı kin ve düşmanlığa tahrik etmek demektir. Bizler bu ülkenin insanlarıyız. Farklı kimliğimiz ve düşüncelerimizle varız ve var olmaya da devam edeceğiz. İnanç ve düşüncelerimizi hiç kimseye dayatmadık, dayatmayacağız, başkalarının da bize kendi inanç ve düşünlerini dayatmasına asla rıza göstermeyeceğiz.”
VATAN MİLLET SAKARYA – HORTUM İNFAZ MUHTIRA
Sözlerine ırkçı saldırıları lanetleyerek devam eden Çeliker, “Genel Kurmay açıklamasında, Malatya’da meydana getirilen büyük vahşetin faturası da Müslümanlara kesilmek istenmiştir ki, bu hem farklı dinlere müntesip halk kesimleri arasında kin ve düşmanlığı tahrik edecek açık bir suç, hem de İslami kesimlerin hak etmedikleri açık bir iftiradır. Orada yaşanan vahşet ve daha öncesinde olup bitenler, 80 yıldır “sen Türksün, sen ağasın, sen paşasın” diyerek şişirdikleri ırkçı kesimlerin, “öteki”ne tahammül edemeyişlerinin bir ürünü değil mi? Halkın güvenliğini korumakla görevli olanların, sürekli güvenliği yok eden, halkı tehdit edip gerginlik çıkaran siyasi açıklamalar yapmalarının amacı, halkı sindirmek, susturmak, hak ve özgürlük taleplerinden vazgeçirerek tekrar hizaya sokmaktır. Böyle olunca şu soruyu sorma hakkımız doğmaktadır: “Güvenlik güçlerinin bu baskı, tehdit ve yönlendirmelerinden halkı kim koruyacak, halkın güvenliğini kim sağlayacaktır?” diye sordu.
KAHROLSUN HALKIN DÜŞMANI CUNTA
“Hiç kimse kendisini halkın üzerinde bir efendi ve sahip konumuna oturtamaz” diyen Çeliker, cunta heveslilerine seslenerek, “Eğer fikir ve düşünceleriniz varsa ve bunların doğru olduğuna inanıyorsanız, kendinize ve fikirlerinize güveniyorsanız, silahların gölgesinde değil özgür ortamlarda fikir ve düşüncelerimizi özgürce ortaya koyup özgürce tartışalım. Meydanda, medyada, salonlarda, bütün özgür ortamlarda tartışmaya açığız. Yeter ki şiddet, silah ve faşist baskılar bir tarafa bırakılsın; kalem, kitap ve düşünceler konuşsun. Türkiye değişmek zorundadır. Militarist kuşatmayı kırmak zorundadır. Bu ülke insanını resmi ideolojik doğmalara mahkum kılan, adeta bir alın yazısı gibi tabulaştıran bir anlayışın daha fazla zulüm, daha fazla kan ve gözyaşı dışında bu halka verebileceği bir şey yoktur. Oligarşik düzenlerini gerekirse silah tehdidiyle sürdürmeye ve halk iradesini baskı altına almaya çalışan güçlerin darbe tehditlerinin bundan önceki dönemlerde olduğu gibi bundan sonra da bir işe yaramayacağını bir kere daha hatırlatıyoruz. Bu noktada başta hükümet ve meclis olmak üzere ilgili kurumları dik durmaya, baskılar karşısında sinmemeye; dayatmalarla iradesi gasp edilmeye çalışılan halk kitlelerini ise darbecilerden korkmadığını göstermeye çağırıyoruz.” dedi.
UYAN DİREN ÖZGÜRLEŞ
Çeliker, sözlerinin sonunda şöyle konuştu: “Sonuç olarak ifade etmek istiyoruz ki, Genelkurmay Başkanlığının açıklamaları bizzat kendilerinin yaptıkları Anayasaya aykırıdır. Hükümeti ve savcıları Anayasa ve yasaları ihlal eden bu açıklamalarla ilgili gerekenleri yapmaya, halka ne yapması gerektiğini, nasıl ve ne kadar düşünmesi gerektiğini, nasıl ve neye inanacağını, nasıl giyineceğini ve hatta bu son bildiride ifade edildiği üzere “çocuklarını ne zaman yatıracağını” bile dikte ettirmeye kalkışan faşist dayatmalara son verecek, kimsenin halkın üzerinde efendi olmadığını öğretecek ve halkımızı gerçek anlamda hak ve özgürlüklerine kavuşturacak tedbirleri almaya çağırıyoruz. Genelkurmay başkanlığı adına yapılan muhtıra nitelikli açıklamayı, doğrudan İslamî kimliğimize, temel hak ve özgürlüklerimize saldırı hüviyetinde görüyor, askeri vesayet, baskı ve despotizme hayır diyerek protesto ediyoruz.”