Ankara’da İsrail’i protesto ettikleri için yargılanan 19 kardeşimiz, ilk duruşmada beraat etti.
İsrail'in Mavi Marmara gemisine kanlı bir baskın yapıp 9 kardeşimizi şehit etmesinden sadece 2 ay sonra 24 Temmuz 2010 tarihinde İsrail-Slovenya voleybol müsabakası münasebetiyle Ankara’ya gelenİsrail Bayan Voleybol Milli Takımı'nı basın açıklaması ile protesto etme çabaları, polisin keyfi tutumuyla engellenen ve haklarında 2911 sayılı kanuna muhalefetten (izinsiz gösteri ve yürüyüş yapmaktan)3 yıla kadar hapis cezası talebi ile dava açılan 19 Müslüman bugün 20 Mart 2012 tarihinde sabah saat 09.00 da hâkim karşısına çıktı.
Onlarca dernek ve vakıf ile sivil toplum örgütü mensubu sabah saat 08.30’dan itibaren Ankara Adliyesi önüne gelerek duruşmaya çıkan kardeşlerimize destek verdiler.
Duruşmaya bütün Yargıtay içtihatları, üst mahkeme kararları hiçe sayılarak haklarında hukuksuz şekilde dava açılan İHH Ankara Koordinatörü Hanefi Sinan, HEDADER Konya Yönetim Kurulu Üyesi Musa Yılmaz, AYDER (Konya) Yönetim Kurulu Üyesi İhsan Erdim, ÇIDAM (Konya) Başkanı Adem Ceylan, , Radyo Denge (Ankara) Genel Yayın Yönetmeni Hayati İsaoğlu, Mavi Marmara yaralılarından HAY-DER (İstanbul) yazar Hamza Er, Haksöz yazarlarından Abdurrahman Çeliker (Ankara) ve gazeteci Adem Yerlikaya ve avukatları katıldı.
ÖZGÜR-DER Yönetim Kurulu Üyesi Hamza Türkmen, AGD Ankara Üniversiteler Başkanı Selim Aydın, MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal ve İHH Ankara Temsilcisi Mustafa Sinan’ın yaptıkları konuşmaların ardından MAZLUMDER Ankara Şubesi Yöneticilerinden Murat Ekinci basın açıklamasını okudu. “Kahrolsun İsrail”, “Geciken Adalet Adalet Değildir”, “Savcı Adalete Karşı”, “Kahrolsun Emperyalist Katiller” şeklinde sloganlar atan Müslümanlar sık sık tekbir sesleriyle Ankara Adliyesi’nde duruşma sona erene kadar açıklamalarını sürdürdüler.
Sanık avukatlarından Çetin Güral Mahkemede yaşanılanları şöyle özetledi: “Sanıkların”(!), tek tek ifadelerine başvuruldu. İfadesine başvurulan Müslümanlar, ortak olarak İsrail terör devletinin yaptığı insanlık dışı suçlarını gündeme getirdiler. Böyle cürümlerle insanlık tarihini lekeleyen bir ülkenin voleybol müsabakasına ev sahipliği yapmanın da ayrıca düşündürücü bir olay olduğu dile getirildi. Önceden biletleri satılmış bir müsabakanın herhangi bir hukuki gerekçe gösterilmeden seyircisiz oynanacağını sözle ifade etmenin hiçbir şekilde kabul edilir bir şey olamayacağı ve bunun açıkça hak ihlali olduğu vurgulanarak, buna engel olan emniyet birimlerinin suç işledikleri ifade edildi.
Ayrıca tüm bireylerin herhangi bir makamdan izin almadan bir olayın protesto edilmesinin, basın açıklaması yapılmasının hiçbir şekilde engellenemeyeceği ilgili mevzuatta beyan edilmiş olmasına rağmen, basın açıklamasına müsaade etmeyip müdahalede bulunan emniyet mensupları ve yetkili amirleri haklarında da suç duyurusunda bulunuldu. Olaya sebebiyet veren gerçek unsurun sözde kamunun güvenliğini teminle görevli birimlerce işlendiği ifade edildi. Basın açıklamasının istenilen yerde gerçekleştirilmesine polis barikatı engel oldu denildi. Bahse konu olan yerde ve olayda hiçbir şekilde savcılık iddianamesinde belirtildiği gibi izinsiz toplantı ve yürüyüş yapılmadığı ifade edilip birçok çelişkiyi içerisinde barındıran böyle bir iddianamenin nasıl mahkemece kabul edildiğinin bir türlü anlaşılamadığı ortaya konuldu. Hâkimin de hukuki bir dayanağı olmayan böyle bir davanın reddedilmesini uygun görmesi üzerine dava beraat ile sonuçlandı.
Mahkemenin ardından adliye önünde destek amaçlı bekleyen duyarlı Müslümanlara yönelik, Radyo Denge Yayın Yönetmeni Hayati İsaoğlu’nun Avukatı Çetin Güral mahkeme sonucunu değerlendirerek bir açıklama yaptı:
“Bu dava, Türkiye’de ki Müslümanların İsrail terör devletinin vahşetine yönelik protestolarını engellemek için ayağını denk al davasıydı. Bu dava aynı zamanda olay tarihinden yaklaşık 4-5 ay sonra cd teşhis tespit tutanağından hatta bizce yüz tarama sistemiyle sanıkların kimlik tespitine ulaşılarak karakola çağrıldıkları bir dava idi. Bütün bu hukuksuzluklara karşı, davayı açan savcı toplanan delilleri ve özel yasayı keyfi yorumlayarak, haksız, asılsız, hukuki mesnetten apaçık yoksun, hak ve hakkaniyetten tamamen uzak bir dava açtı. Bu gün biz bu davanın duruşmasına girdik Allah razı olsun bütün kardeşlerimiz onurlu duruşlarını gösterdiler ve davanın esasta İsrail'e karşı protestoları önlemeye ve sindirmeye matuf olduğunu beyan ettiler. Bizde avukat olarak bu beyanlara aynen katıldık. Bu itibarla bu gün Müslümanlar bir şey kazanmadılar, sadece haklı olan protestolarını mahkemeye de kabul ettirdiler o kadar.
Saygı değer Müslümanlar! Bugün için bu davada verilen berat kararına o kadar da sevinmemeliyiz. Biz duruşma zabtında, usulsüz delil toplayan emniyet birimleri hakkında ve hukuki olmayan dağıtma emri veren emniyet mensupları hakkında, hukuki mesnedi olmaksızın, yasaları keyfi yorumlayarak dava açan savcı hakkında suç duyurusunda bulunmasını talep ettik. Bu talebimiz gerekçeli kararda tartışılacak. Ve yine diyoruz ki, mahkemenin beraat kararı vermesi bizim için yetmez. Mahkemenin beraat kararı gerekçesi bizim için mühimdir. Bundan sonraki israil'e karşı ve tüm zulümata karşı haklı tepkimizi rahatlıkla sergileyebileceğimiz bir gerekçeli mahkeme kararının çıkması lazımdır. Ayrıca, emniyet güçlerinin ve savcıların bir daha böyle keyfilikleler yapmaması için, yaptığımız suç duyurusunu takip etmeliyiz.”
Bu açıklamalardan sonra, adliye önünde toplanan grup olaysız bir şekilde dağıldı.
RADYO DENGE HABER